Zombileri morga götürüp orada üzerinde testler yapmayı denemişlerdi ama küçük parçalar kaçıp olabilecek en garip yerlerde saklanmaya başlamıştı." "Zombi yavaşça dönüp komedyene baktı; hareketleri acı veriyor gibiydi. Adamın gözleri zombiye kaydı, sonra seyirciye döndü, gülümsemesi geri geldi. Zombi ona bakmaya devam ediyordu. Bunun adamın çok hoşuna gitmediği belliydi. Onu pek suçlamıyordum. Ölüler bile kötü esprileri sevmezdi." Anita Black temposu bir an bile düşmeyen maceralarla boğuşuyor. Bir ölü diriltmek için bir milyon dolar teklif eden bir adamdan kurtulmak, ne olduğu belirsiz bir katif zombiyi bulmak ve şehrin yeni efendisi başvampir Jean-Claude'un çıkma tekliflerini atlatmak da bunlardan bir kısmı... İLK KAPAK Kitap genel olarak kanlı bir havada ilerliyor. Ve belli bir yaş gurubunun üzerine hitap ettiği bir gerçek. (Anitanın iki sayfada bir ettiği küfürler, cinselliğe yapılan göndermeler ve fazla kanlı sahne tasvirleri.) İlk iki yüz sayfa için söyleyebileceğim pek fazla şey yok. Olaylar, yeni sorular, yanıltmalar, olası cevaplar, kanlar, cesetler, zombiler falan filan. İşler son yüz elli sayfada hızlanmaya, sayfalar su gibi akıp gitmeye ve sizi maceranın içine çekmeye başlıyor. Kısaca konuya değinecek olursak bir canavar onlarca insanı katlediyor. Kahramanımız Anita Blake, bu canavarı bulmak için polis ile iş birliği içerisine giriyor. Ama elbetteki kitap boyunca canavar nerede?cilik oynanmıyor. Öykü hiç de farkına varmadan çeşitli dallara ayrılıp tam bir fantastik/polisiye tadına girişiyor. Şehrin en büyün vudu kraliçesi Dominga Salvador, Anitayı kendi tarafında istiyor. Aynı zamanda yine şehrin en zengin mafyalarından Gaynor, Anitadan birkaç asırlık ecdadını diriltmesini istiyor. Bir animatör için ölü diriltmek normal karşılanabilir. Ama yüzlerce yıllık bir ölü diriltmek için, kurbanın insan olması gerekmektedir. Kahramanımız elbette buna da karşı çıkıyor. Hem bir vudu kraliçesini, hem çok nüfuzlu bir mafyayı kızdıran Anita tüm bunlarla uğraşırken bir de bu esrarengiz canavarın sırrını açığa çıkartmak zorundadır. Üstelik tüm bunlar yetmezmiş gibi, Şehrin Efendisi insan hizmetkarı olarak gördüğü Anitayı tamamen kendi hizmetine girmek üzere zorlamaya hazırlanıyor. Ama olaylar pek de Jean-Claudeun istediği gibi gelişmiyor. Yine de Şehrin Efendisinin kitaba dahil olması, kitaptan alınan keyfi fazlasıyla arttırmış gibi görünüyor. Anita bu kitapta katil canavarı bulup yok etmeli, soyuna karışmış olan vudu ile mücadele etmeli, Domingayı durdurmalı ve Gaynor ve adamlarından- sıyrılmalıdır. Anita Blakein daha önce görmediğimiz yanları ortaya çıkacak, gerekirse herkese tek başına nasıl kafa tuttacağına şahit olacağız. Bu harika kitap Artemis Yayınları tarafından basıldı. Ne yazık ki pek özenli bir editörümüz olduğunu söyleyemeyeceğim. Çünkü kitaptaki imla hataları son derece rahatsız edici. Ayrıca çeviri konusunda da çok şanssızız. Necromancer kelimesinin Türkçe karşılığı Necromansır olmamalı zira. Yayına hazırlayan Ferhan Ertürk. Türkçeye çeviren ise Mert Süğlün. Ayrıca şunu da hemen belirtmeliyim ki, bundan aylar önce kitabın kapağı değiştirilerek yeniden satışa sunulmuştur. Üstelik ne çeviri de, ne de içerik de hiçbir değişiklik yapılmadan buradaki amacın pornografik görüntülerle ellerinde kalan kitapları yeniden satmak olduğu gün gibi açıktır. Artemis gibi beğendiğim bir yayınevinin, bu tarz yollara başvurması son derece üzücü bir gerçek. Hatalara takılmadan, kitabın bizi içine çekmesine izin vermekten başka çaremiz yok. Hepinize keyifli okumalar. Orjinal Adı: THE LAUGHING CORPSE Yazarı: LAURELL K. HAMILTON Türü: FANTASTİK Çevirmen: MERT SÜĞLÜN Sayfa Sayısı: 368 Basım Tarihi: Temmuz 2004 The Laughing Corpse (1994) (Gülen Ceset)