Beyaz Dizi Sevenler Buraya

Ne demek yani biraz acarsaniz

 

Tesekkurler yardimlarin icin

 

Ya winrar olanlar belli oluyo zaten benim sorunum kitabi indiriyorum adobe den sayfalar gorunuyo ama yazilar yok beyaz sayfalar var

 

Ramazan Bayramınız kutlu, yüreğiniz umutlu, umutlarınız atlı, sevdanız kanatlı, mutluluğunuz katlı, sofranız tatlı, mekânınız tahtlı, ömrünüz bahtlı, yuvanız bereketli olsun...
Sevgiyle kalın...

 

Tüm İslam aleminin Ramazan Bayramı kutlu olsun.

Mutlu ve sevgi ile kalın.

 

Herkese iyi bayramlar. Sevgiler.

 

Cok tesekkurler ya sende olmasan
Kimsenin sesi cikmiyo

 

Bu arada herkesin bayramini kutluyorum
Sevgiler

 

Herkese merhaba. Debbie macomber - inat ve gurur elinde olan var mı? acaba eklenecek mi? Çok merak ettiğim bir kitap. Şimdiden teşekkürler.

 

bu kitap küflüde var zaten.

 

Bi kitap ariyorum hatilayan varmi
Kizimiz sekreter patronuna asik ama patronun kardesiyle
Cikiyo patronu kiskandirmak icin tabi isimleri hatirliyamadim
Yardim ederseniz sevinirim

 

charlotte lamb- gönül avcısı olabilir mi?

 

Bir miktar gecikmişiz yorumdaş. Kendimi tekmelemek istiyorum şu an.
Şimdi bu Rosie Projesi´ndeki Don arkadaş, esasen Asperger Sendromu´ndan muzdarip gibi ama değil gibi de aynı zamanda . Şöyle ki kitabın herhangi bir yerinde direkt „ Bu adam şudur .“ denmiyor. Haliyle kendisi de bilmiyor. Kitaptaki kimse bilmiyor.E haliyle okuyucu olarak biz de bilmiyoruz.
Ama mesela , AS ile ilgili bir konferansa konuşmacı olarak gidiyor. Genetik profesörü ya, o bakımdan… Bilgi verirken söylediklerini okudukça , söylediği her şeyi abinin kendisinde de görüyorsunuz. Doğal olarak olayı „ O da mı AS´li ?“ ye bağlıyorsunuz. Yani aslında burada Don´un 40 yaşına kadar sevgili yapmamış olması, aklıma takılan en son şey oldu diyebilirim.
Dediğim gibi severek okuduğum bir kitap olmuştu. Anlatım şekli tuhaf gelebilir ilk başta ama hikayede anlatılmaya çalışılan şey düşünülünce gayet doğru olmuş bence.
*******************************
Başka bir seriden bahsedeyim hazır uğramışken. Yeni değil aslında. Bir de orjinal dilinde bestseller olmuş ama benim pek bir bestseller düşkünlüğüm yoktur.Hatta zaman zaman bu durum direkt alerjiye bağlar. (Bkz: Orada daha Shades of Grey´i okumamış biri var !! Ha bu arada aklıma gelmişken, ilgilenenler icin yazayım. Grey´in dördüncü kitabı satışa sunulmuş. Grey ve Anna´nın hikayesi bir de Grey tarafından anlatılıyormuş. „Onu ilk gördüğümde masum masum kızarıp , dudaklarını dişliyordu. O an kafama koymuştum. Bu masumu kırbaçlamalıydım!“ Iyykk.)

Neyse, yine konuyu dağıttım galiba. Tommy Jaud´dan bahsedecektim. Daha önce hiç okumamıştım. Geçen gün, garda trenimin gelmesini beklerken,öyle zaman geçsin diye girdiğim kitapçıda gördüm. İsmi Überman. Çevirisi henüz yok.Bu neyin nesidir diye ayak üstü netten baktığımda , kitabın bir serinin son kitabı olduğunu farkettim. Sırasıyla Vollidiot, Millionär ve Überman diye gidiyor seri. Ve serinin ilk kitabının Türkçe baskısı varmış: Yalnızlık Şarkısı.
Türkçe baskının tanıtım yazısıdan bir halt anlaşılmıyor yalnız. O yazıya ve kapak resmine bakarak kitabı satın alan kişi ,muhtemelen küçük çaplı bir şok yaşayacaktır. İsmi zaten ayrı bir alem..
Vollidiot; gerizekalı demek. Hadi süzme salak diyeyim de az sevimli olsun. „Yalnızlık Şarkısı“ nedir birader? Hayır, gören de „Dünyanın en romantik kitabı“ der.
Kitabı çok anlatmayacağım. Zaten anlatılabilecek gibi bir şey değil pek. Yalnız şunu söyleyeyim. Uzun zamandır bu kadar güldüğüm başka bir kitap olmamıştı herhalde.
Başkarakter Simon. Ve Simon´un hayatı güzel gidiyor. İyi bir iş, arkadaşlar, bir sevgili. Zeki bir adam hatta belki biraz fazla zeki ya da kimbilir belki de şapşalın önde gidenidir. Aşırı alaycı. Devamlı dünyanın geri kalanıyla didişme halinde. Bu da insanların ondan biraz geriye çekilmesine sebep oluyor. Sevgilisi terkedince kendini aşıyor. En son işten atılınca da bizimki iyice uçuyor.
Verdiği tepkileri okudukça ister istemez gülüyorsunuz. Ben güldüm en azından . Güzel bir anlatımı var. Devamlı atışma halinde. (Gerçi çevirinin durumunu bilmiyorum)
İlk kitabın tek kötü tarafı : Bir sonu yok. Fransız filmleri gibi bitiyor. Kitabın başında (iyi zamanlarında) aldığı koltuğu, kitabın sonunda (kötü zamanlarında) yakıyor. Bir tür varlık sembolü bu koltuk.
İkinci kitap bence daha iyi. Bir yere bağlıyor en azından hikayeyi. Simon işsiz güçsüz evde oturmaktadır. Sosyal yardımla geçinmektedir ve çoğunlukla meteliğe kurşun atmaktadır. Dolayısı ile eski arkadaşlarından da köşe bucak kaçmaktadır. Alaycılığı da meteliksizliği ile doğru orantıyla büyümüştür. Her gün işe gider gibi , Simon´un „loser“ olduğunu söyleyen bir İranlının işlettiği internet kafeye gider. Farklı ürünlerin müşteri hizmetlerini , ürünleri hakkında şikayet telefonlarına boğar . Ör: Dipte kalmış cipsleri yemek isterken,ismi lazım değil ünlü bir patates cips markasının dar kutusuna eli sıkışmıştır. Yine böyle bir telefon ettiğinde karşısına ,müşteri hizmetlerinde çalışan Annabelle çıkar. Aralarında böyle uzaktan, tuhaf bir ilişki başlar. Karşısına Annabelle çıkana kadar servis numarasını tekrar tekrar arar falan.
Ama ip, evinin üst katındaki lüks daireye zengin bir züppenin taşınması ve bu kadının fakir olduğunu öğrenince Simon´u küçük görmesiyle kopar. Simon milyoner olup, oturduğu apartmanı satın almayı ve bu kadını evinden atmayı kafaya takar. Böylece internet kafenin sahibiyle beraber bir internet sitesi kurarlar ve bu site fena halde popüler olur.
Üçüncü kitapsa serinin en kötüsüyüdü. Sanırım bunda kitaplarin arasinda uzun zaman farki olmasının da payı var. Lüzumsuz olmuş bence zira ikinci kitap gayet güzel bir sonla bitiyor. Zorlamanın gereği yokmuş.
Simon tüm parasını bir yatırım danışmanına kaptırır. Ama gururundan, bunu ne Annabelle´ye ne de arkadaşlarına söyleyebilir. Huysuzluğuyla yine tüm sevdiklerini kendinden uzaklaştırır. Annabelle´de gidince , aklıbaşına gelir ve onları ne kadar sevdiğini göstermeye çalışır.Tabii kendince tuhaflıklarla.

Dediğim gibi bu kitabı çok sevmedim. Seriyi bu kitap sayesinde tanıdığım düşünülünce, durum ironik aslında . Ama bu değilse de ikinci kitabın Türkçeye çevrilmesini isterdim.

 

Arkadaslar bi erkek karakter var adi wade cok lafi
Geciyo banada bi hatirlatsaniz ben hatirliyamadim
Simdiden tesekkurler

 

Margaret Pargeter' in Dönüş kitabı.

 

Cok sagol tesekkurler