Neden Bu Kadar Mutsuz Olduğunu Biliyor musun?

'Serbest Kürsü' forumunda selviler tarafından 9 Tem 2012 tarihinde açılan konu

  1. selviler

    selviler Member

    İşim gereği mutlu insanlarla değil hayatlarında bir sorunun altından kalkamamış ve bundan dolayı mutsuz olan insanlarla çalışıyorum.

    İnsan sayısınca doğru olduğu, daha doğrusu doğrunun algılanışının farklı olduğu gibi, her insana göre de mutsuzluğun nedenleri farklı farklı...

    Kimisine göre kendisi erkenden evlenip çoluk çocuğa karıştığı ve ablası gibi, arkadaşları gibi kariyer yapamadığı için mutsuz.

    Diğeri de kariyer yapmak adına evlenmeyi ertelediği, geciktirdiği ve artık evlenecek birisini bulsa bile, çocuk sahibi olmak, büyük bir aile kurabilmek için çok geç kaldığından dolayı mutsuz.

    Bir diğeri kaçırdığını düşündüğü fırsatlardan; bir başkası ne kadar isterse istesin, asla mükemmel bir iş kuramayacağı için mutsuz...

    Eşine söz geçiremediği için mutsuz olanlar, zayıflayamadığı için mutsuz olanlar, dolara değil de altına yatırım yaptığı için mutsuz olanlar…

    Hepsinde ortak olan bir şey var o da her birimizin mutlu olacağımızı sanarak bir durum belirlememiz ve o olsa da olmasa da mutsuz olabilmek için bir nedenimizin olması…

    Eğer belirlediğimiz hedefe ulaşmışsak, ulaştığımız şeyin “aradığımız şey olmadığını” fark ettiğimiz, ona gerçekte olduğundan daha fazla anlam yüklediğimiz ve bu anlamı bulamadığımız için mutsuz oluyoruz.

    Belirlenen hedefe ulaşamadığımızda, bu defa “ulaşmadığımız için” mutsuz oluyoruz. Ya kendimizi beceriksiz olarak suçlayarak ya da etrafımızdakilere bizi yalnız bıraktıkları için kızarak yine mutsuz olmaya bir gerekçe üretiyoruz.

    Sorun şu ki “şimdi”de mutlu olunacak bir şey yok zannediyor, mutluluğu “ilerideki” olmayan bir gerçekliğe yerleştirmeye çalışıyoruz. Olmayan bir gerçekliğe ulaşmaya çalışıyoruz.

    Varlıkla değil, yoklukla ilgileniyoruz... Oradan da hayır değil, şer çıkıyor... Memnuniyet değil, mahrumiyet çıkıyor!

    İstemenin kendisinin değil, istenilen şeyin mutlaklaştırılmasının ve onun elde edilebilmesine bağlı bir mutluluğun esiri ediyoruz kendimizi.

    Oysa esas olan istemenin kendisidir. İstemektir ve verileceğinin bilinmesidir mutluluğun anahtarı.

    İstemek varsa, bu, verilecek olmanın garantisidir çoğu kere. Ama istenilen şey aynısıyla verilmeyebilir. Bizim belirlediğimiz şekliyle verilmeyebilir. Daha güzeliyle verilebilir. Buna inanmaktır mutluluk.

    İstemekten vazgeçmek değil; istemeyi esas kılıp, istenilen şeyi mutlaklaştırmamaktır.

    Mutluluğa bir şeyi hedef yapıp, “Bu olursa mutlu olurum, olmazsa asla mutlu olamam!” demek kendimize zulmetmektir.

    Mutsuzuz, çünkü belirleyici olmak istiyoruz; isteyen olmak değil!

    Mutsuzuz, çünkü zanlarımızla yaşamayı tercih ediyoruz.

    Mutsuzuz, çünkü verilenlerin farkında olmadan, verilmeyenlerle uğraşıyoruz. Biz bunlardan vazgeçmedikçe korkarım ki cennette olsak da cehennem de gibi hissedeceğiz...

    Nazlı Özburun / Aile Terapisti
     
  2. siraculrabia

    siraculrabia New Member

    "Eşine söz geçiremediği için mutsuz olanlar"Bu cümle sanırım beni anlatıyor...Söz geçirememek...

    "Hepsinde ortak olan bir şey var o da her birimizin mutlu olacağımızı sanarak bir durum belirlememiz ve o olsa da olmasa da mutsuz olabilmek için bir nedenimizin olması…"Bu hayatın kanununu...

    "Belirlenen hedefe ulaşamadığımızda, bu defa “ulaşmadığımız için” mutsuz oluyoruz. Ya kendimizi beceriksiz olarak suçlayarak ya da etrafımızdakilere bizi yalnız bıraktıkları için kızarak yine mutsuz olmaya bir gerekçe üretiyoruz..."
    Bu düşünceye katılmıyorum....Eğer ki kişiler sıkıntılarını birlikte çözemiyorsa devreye bir üçüncü şahıs girmeli iki tarafı da yatıştırmalı,aklı selim olmaya davet etmelidir...Eğer destek görmüyorsa da özellikle birinci dereceden akrabalarına köpürmesi en doğal hakkı....:)

    "Mutsuzuz, çünkü verilenlerin farkında olmadan, verilmeyenlerle uğraşıyoruz. Biz bunlardan vazgeçmedikçe korkarım ki cennette olsak da cehennem de gibi hissedeceğiz..."

    Bu söz ne kadar da olsa mecazi olarak ifade edilse de tehlikeli bir sözdür....Sayın Nazlı hanım mübalağa sanatı kişiye islami açıdan müslüman isek söylüyorum küfre bile götürebilir...Buna dikkat etmek gerekir..Yanlış anlamayın...Her konuşma ahiretin senedidir..Dikkatli olup aklı selim konuşmak gerekir....

    Bir aile terapisti ile karşılaştığım için memnuniyetimi dile getirmeliyim...Sizce Eşden bir beklenti içerisinde olmak bencillik mi????Onu olduğu gibi kabulllenmemek mi??? Onu böyle kabul etmeyip haksızlık etmek mi???? Belki de kişinin kendine karşı haksızlığı olabilir mi????...Sizinle konuşmak isterim...
     
  3. selviler

    selviler Member

    siraculrabia kardeşim ben aile terpistinin bir yazısını buraya geçirdim.. eğer kendisiyle görüşmek istiyorsanız netten tel'ini ve ya mailini bulabilirsiniz...
     

Bu Sayfayı Paylaş