Jesica Fire Ser_reS üçlüsünden ... Hayatı boyunca New York gibi kalabalık bir kentten dışarı çıkmamış olan Dawn Morrison için küçük bir İskoç adasında çalışmaktan daha çekici ve daha heyecan verici bir şey olamazdı kuşkusuz. Tarihi ve doğal güzelliklerin tatlı bir uyumla kucaklaştığı bu adayla beş yüzyıllık şatonun turizme açılması, biraz da genç kızın burada çekeceği fotoğraflara ve dergisinin yapacağı reklama bağlıydı. Dawn'a kalsa eski yaşamına "elveda" der ve bu adada yepyeni bir yaşama başlardı. Ne var ki şatonun efendisi Byron Boyd ne adaya bir yığın turistin dolmasından yanaydı ne de şatosunun kapılarını meraklı kalabalıklara açmaya... Byron bir an önce buradan çekip gitmesini isterken, Dawn onu kararından vazgeçirmek için çırpınıyordu. Gözüne uyku girmiyordu. Sonunda yataktan kalkıp Byron'm yanına gitmeye karar verdi. Bu kapının ardında uzanan korudoru geçip Byron'ın kapısından içeri girdiği zaman, onun kollarının arasında olacaktı. Dawn' un yeri orasıydı, bu soğuk yatak, değil. Sessizce kapıyı açtı. Koridorda ayak sesleri duyunca birden ümitlendi. Demek Byron da ona geliyordu... O zaman... Bütün rüyaları gerçek olacaktı... Byron köşeyi döndü, ama yalnız değildi. Dawn, onun Hilary'yle birlikte yatak odalarından birinin kapısını açıp; içeri girmelerini şaşkınlıkla izledi. LİNK Hidden Content: You must reply before you can see the hidden data contained here.
ooo bayramın hem basında hem sonunda bd yagmuruellerinize saglık jesica kartaliçem ve benim bi denecik firem:canim: