Ünlü Fransız romancısı Anatole France, özellikle anlatımındaki duruluk ve akıcılık, imgelerindeki güzellik ve çekicilikle, büyük bir düzyazı ustasıdır. Açık ve duru anlatımının yanı sıra yapıtlarında en büyük yeri düşünceye verir. Düşüncesi de yazısına benzer; yalın ve tutarlı bir düşüncedir bu. Özgürlük, adalet, hoşgörü, yaşamın hazlarına bağlılık, Anatole France'ın düşüncesinin temel ilkeleridir. Kırmızı Zambak adlı bu romanın, Anatole France'ın romanları arasında kendine özgü bir yeri vardır: Bu yaşamda ilginç yüzler ve tutumlar, pek özgün ozanlar ve sanatçılarla karşılaşırız. Karşılıklı bir aşk tutkusunun, birbiriyle daha yeni karşılaşmış iki insanda bilinçsizce doğup gelişerek bütün benliği, neredeyse bütün nesneleri sarması, sonra da hiç denilecek bir nedenle yıkılıp gitmesi Kırmızı Zambak'ın temel konusudur. Kırmızı Zambak yazırın en çok okunan yapıtlarından biridir. :gül:iyi okumalar Hidden Content: You must reply before you can see the hidden data contained here.
Anatole France, 19. yy sonu ve 20. yy başları Fransız Edebiyatı'nda klasik geleneğin en saygın temsilcisi sayılır. Yapıtlarında zengin bir klasik kültürü açık ve duru bir dille, bilge bir alaycılıkla yansıtabilmiş, edebiyatın her türünde yapıtlar vermiş, politika, din, tarih, sanat, edebiyat ve felsefe alanlarında Voltaire ve Diderot'nun hümanist aydınlanma geleneğini sürdürmüştür. Asıl adı Jacques-Anatole-François Thibault olan Anatole France 1844 yılında Paris'te bir kitapçının oğlu olarak dünyaya geldi. Stanislas Lisesi'nde sağlam bir hümanist eğitim aldıktan sonra kütüphanecilik, yayınevi asistanlığı, arşivcilik, öğretmenlik gibi değişik işler yaptı. Bu arada Parnasse okulu şairleri arasında yer aldı ve edebiyat çevrelerinde saygın bir yer edindi. 1875 yılında Le Temps gazetesi onu edebiyat eleştirmeni olarak işe aldı. Bu gazetede çağdaş yazarlar üzerine yazdığı eleştiriler daha sonra dört ciltlik La Vie Litteraire (Edebiyat Hayatı) adıyla yayımlandı. Daha sonra yayımlanan Sylvestre Bonnard'ın Suçu (1881) adlı romanı, güzel dili ve alaycı deyişiyle onu bir anda üne kavuşturdu. 1877 yılında evlenip beş yıl sonra boşandı ve Paris'in ünlü edebiyat salonlarından birine ev sahipliği yapan Madam de Caillavet ile birlikte yaşamaya başladı. Bu ilişkiden esinlenerek yazdığı trajik bir aşk öyküsü olan Kırmızı Zambak (1894) büyük başarı kazandı. 1896 yılında Fransız Akademisi'ne seçildi. Bu yıllarda toplumsal sorunlarla giderek daha çok ilgilenmeye başladı. Dreyfus Olayı başladığında Emile Zola'nın en yakın destekçisiydi. Onun hazırladığı bildiriye ilk imzayı attı. Amerika'daki Sacco-Vanzetti davası nedeniyle yazdığı açık mektup Amerikan gazetelerinde yayımlandı. 1897-1901 yılları arasında yazdığı dört ciltlik Histoire Contemporaine (Çağdaş Tarih) adlı romanında Dreyfus olayını ve Fransız toplumsal politik yaşamını ele aldı. Voltaire ve Fenélon biçeminde özyaşam öykülerinden oluşan Le Livre de Mon Ami (Dostumun Kitabı, 1899); Le Petit Pierre (Küçük Pierre, 1918), Ördek Ayaklı Kraliçe Lokantası (1893), Jerome Coignard'ın Düşünceleri (1893), Azize Claire Çeşmesi (1895) ile toplumsal sorunlara ve Fransız politik tarihine eğildiği Penguenler Adası (1908), Jean D'Arc (1908), Tanrılar Susamışlardı (1912) ve Meleklerin İsyanı (1914) gibi romanları, öbür önemli yapıtlarıdır. 1921 yılı Nobel Edebiyat Ödülü ona verildiğinde 25 cilt tutan yapıtlarıyla tüm dünyada tanınan bir yazardı. Ömrünün son yıllarında Fransız Komünist Partisi'ne üye oldu. 12 Ekim 1924'de on yıl kadar önce taşınmış olduğu Tours kentinde öldü. Cenazesi devlet töreniyle gömüldü. (Alıntıdır) Yazar ülkemizde 'Penguenler Adası' isimli romanıyla tanınıyor. Paylaşım listeme aldım. Teşekkürler reredan'ım. Yine kıymetli bir kitap paylaştın. Ellerine sağlık.
paylasımcılarımızın artması farklı kıtapların arsıvımıze renk katması cok guzel emeğine sağlık reredan