“Eli kalem tutup ağzı söz yapan ama memleketinin âdetine ve kültürüne ve dahası dini vecibelere tamamen yabancı olup çoook uzak bir gezegende imişcesine hayat sürenler yoğun şekilde nerede yaşarlar?” gibisinden bir soruya verilecek en doğru cevap, mutlaka “Türkiye”dir… Aynen de öyle!He canım ,kurban da yasaklansın ,namaz da ,belki o zaman ileri derecede modern ve aydın olur,ülkeni muasır medeniyetler seviyesine çıkarırsın!!!
Hayatınız başrölüne koyduğunuz insanın, sizi bir müddet sonra umursamaz olması ne kadar acı verdiğini hangi kitap anlatıyordu veya hangi şarkıda avuntu bulmak gerekiyor şimdi ?
Birileri,insanlara küfretmeden de konuşulabileceğini hatırlatsın lütfen, 29 harfin oluşturduğu onca kelime varken neden sürekli küfür içerenleri kullanır insan? Derdini anlat edebinle sus,ama yok illa sıkıştıracak araya üç beş küfür ,densiz:kzgn:
''Nosi suka vaganki kaybana megidaha da mekcaa!!'' Hayatımda duyduğum en güzel sözlerden yeminle ,tam kapak ayarında
Söz gümüş ise sukut altın,yazı yazmamak daha değerli bir şey olmalı,ağzı olan konuşuyor derler ya artık klavyesi olan yazıyor ,ne yazdığı aslında ne dediğini bilmeden yazıyor.Bazen insanların beyinleri ile ağzı arasında bir kaç süzgeç olmasını istediğim gibi,klavyeye bağlanmış birazcık elektirik akımı istiyorum
Değer verirken kaybetmenin ne olduğunu tekrar hatırladığımız bugünlerde, acı haberleri üst üste duymak, kayıp ettiklerimizi anmamızı sağlarken hala var olan sevdiklerimize eskisine göre daha bir sımsıkı bağlanmamıza vesile oluyor. En kötü alışkanlıklarımızdan biri olan kaybettikten sonra kıymet bilme, geçen zamanların telafisini vermiyor ve bir daha böylesine bir şansımızın olmayacak olması içimizde derin bir acı hissi oluşturuyor. Acı demişken; değer verdiklerimizi olmayacak şekillerde kaybetmek, ayrı düşmek, farklı yollara dağılmanın üstümde bıraktığı değer vermenin dayanılmaz zülmü altında eziliyorum çoğu zaman.