yazı orada geçirdik kışa gerek kalmadı safça acemice şarkılar söylendi oyunlar oynandı sözde sevinç haline getirildi yıllanmış hüzünler aşklar unutuldu ve bazılarına yeniden başlandı insan yaşlandıkça kurtulur demiş birisi korkudan belki yılgınlıktan ve başka bir şeylerden oysa yaşlandıkça bulunur mavinin en iyisi akasya çürür tren hızlanır eller ufalır gibi kim yitirir sözgelimi bir başkasının bulduğunu evet kim yitirir kim bulur herhangi bir akşam alacası değil ki bu imdi ey kış diyorum seni de orda geçirseydik kim düşünecekti bir kumsalda sabahın tanıksız kendi kendine olduğunu oysa diyor birisi sabah yeniden hatırlamadı yaşamayı bana kalırsa oysa diyenlerden hep korkmaı oysa ölüm var da diyebilir aynı kişi oysa ölüm yakın olmamalı süzgün ve uzun şeylerden de korkmalı bana kalırsa uzun süren devrimlerden süzgün aşklardan ve bunlara benzeyen başka şeylerden akasya hemen çürümeli tren birden hızlanmalı şimdi ey kış diyorum ne kadar sürersen sür yaz güzeldi ve sapsarıydı herkes doydu ve eylendi oyunlar oynandı oteller ve sokaklar da sapsarıydı kimler ne konuştu ne yitirdi ne kazandı ama bir şey vardı eksilen ya da çoğalan kumun altında mı denizin üstünde mi masalarda mı dünya bir sanrıdır diyor birisi belki bir sancı ne bırakmıştım orada sahi mor gibi soylu bir şey mi bir eziklik mi yoksa herkes ne kadar mutluydu oysa ne bıraktıysam o kadar kaldı orda