Fizik Kurallarını Bilen Balıklar - Gümüş balıkları polarize ışığı nasıl yansıtırlar? - Balıklar, elektrik sinyalleriyle nasıl iletişim kurarlar? - Amazon bıçak balıkları görmek için elektriği nasıl kullanırlar? Polarize Işığı Yansıtan Gümüş Balığı Işığı polarize olmadan yansıtan gümüş balığı, bu özelliği düşmanlarından kaçmak için kullanır. Sardalya, ringa, hamsi gibi gümüş balıkları da fiziğin temel kanununu yansıtan özel pul yapısına sahiptir. Bilindiği gibi yansıtıcı yüzeyler ışığı polarize ederler ve ışığın her yöne dağılmasına sebep olurlar. Balıkçılar ya da fotoğrafçılar polarize güneş gözlükleri veya polarize filtreler kullanarak polarizasyondan kaynaklanan göz kamaşmasını önlerler. Ancak gümüş balıkları bunun tam tersini kullanarak fiziğin temel kanununa rağmen ışığın yansıması ile düşmanlarından kurtulurlar. Bilim adamları çok tabakalı dizilime sahip olan yansıtıcı guanine kristallerine sahip olan balık pullarının ışığı yansıttığında ışığı polarize ettiği ve ışık polarize olduğunda ise, ışığın yansıma şiddetinde bir azalma olduğunu düşünüyorlardı. Ancak araştırmacılar sardalya ve ringa balıklarının sadece bir tip değil, farklı optik özelliklere sahip iki tip guanine kristallerine sahip olduklarını bulmuşlardır. Bu iki tip kristal karıştığında, balığın pulları yansıyan ışığı polarize etmez ve böylece yüksek yansıma şiddetini korur ve balığın düşmanlarının görüşünü engeller ve balığı av olmaktan korur. Balıkların sahip olduğu bu özellik, daha iyi optik cihazlar yapımına yardımcı olabilir. LED aydınlatma gibi birçok modern optik cihazlar ve düşük kayıplı optik fiberler buna benzer polarize olmayan non-polarize reflektörler kullanarak verimliliği artırabilir. Ancak, insan yapımı reflektörler ideal malzemeler değildirler ve çok özel optik özelliklere sahip malzemelere ihtiyaç duyarlar. Gümüş balıklarındaki bu özellik non-polarize reflektörlerin kullanım alanını genişletecek ve daha iyi sonuç almasını sağlayacaktır. Şu durumda açıktır ki, konuya dürüstçe yaklaşan bir kimse, insan ürünü taklitlerinden çok daha mükemmel olan canlılardaki bu sistemlerin, asla tesadüf eseri var olamayacaklarını, muhteşem bir akıl ve sanat ile yaratılmış olduklarını rahatlıkla anlayabilecektir. Canlılardaki bu üstün sistemler, insanların Yaratılışı görmeleri ve anlamaları için var edilmiş birer işarettirler. Yüce Rabbimiz bu gerçeği ayetinde şöyle bildirmiştir: Gerçekten, gece ile gündüzün art arda gelişinde ve Allah'ın göklerde ve yerde yarattığı şeylerde korkup-sakınan bir topluluk için elbette ayetler vardır. (Yunus Suresi, 6) Elektrik Sinyalleriyle İletişim Fizik kurallarını en iyi bilen canlı türlerinden olan elektrikli balıkların kendilerine özgü bir sinyalleri vardır. Her insanın kendine has sesi olması gibi, aynı türün bireyleri arasında da bazı farklılıklar vardır. - Elektrik sinyalleri ile cinsiyeti belirlerler: Elektrikli balıklar, karşılarındaki balığın yaydığı sinyalden onun dişi mi, erkek mi olduğunu anlayabilirler ve bu dalgalar aracılığıyla iletişim kurarlar. Aynı türün üyeleri aynı tip dalgalar kullanırlar. Toplu halde yaşadıklarından, olası bir iletişim karmaşasına karşı tedbir olarak yaydıkları dalgaların frekansını değiştirirler. - Elektrik sinyalleri ile yaşları hakkında bilgi verirler: Elektrik sinyalleri balıkların yaşlarıyla ilgili bilgileri de kapsar. Yumurtadan yeni çıkan bir elektrikli balığın sinyalleri yetişkinlerden çok farklıdır. Sinyaller doğumu izleyen on dördüncü güne dek bu "çocuksu" biçimlerini korur, daha sonra erişkin balığın normal sinyallerine dönüşür. - Elektrik sinyalleri ile ebeveynler yavrularını ayırt ederler: Yeni doğmuş balıklara özgü olan bu sinyaller, balıkların iç içe olan analık-babalık davranışlarının düzenlenmesinde önemli rol oynar. Örneğin erkek balık, yüzlerce balık arasında kaybolan yavrusunu, sinyallerinden tanıyarak yuvaya geri getirebilir. Balıklar, cinsiyet ve yaşla ilgili bilgilerin yanında, daha kompleks olan başka bilgileri de yine elektriksel sinyallerle ulaştırabilirler. - Elektrik sinyalleri ile mesaj verirler Elektrikli balık türlerinin tümünde korkutma mesajları, frekansın birdenbire artması ile verilir. Örneğin normal zamanlarda 10 hz.'lik (saniye başına 10) sinyal yayan Mormyridae cinsi balıklar, bazen kısa bir süre içinde, yayma ritimlerini 100-120 hz.'e ulaşıncaya kadar hızlandırabilirler. Hareketsiz bir Mormyridae, yaydığı korkutucu elektriksel sinyalleri ile düşmanına, onun üzerine saldırmak üzere olduğunu bildirir. Bu davranış, saldırıya hazırlanan birinin yumruğunu sıkması gibidir. Bu korkutma sinyali çoğu zaman karşı tarafı caydıracak kadar etkilidir: Düşman, kısa bir süre için kendi sinyalini keserek baş eğdiğini gösterir. Aralarında kavga olduysa ve düşman yaralandıysa, yaralı yaklaşık 30 dakika elektriksel sessizliğe girecek, sinyal üretmeyi bırakacaktır. Yatışma davranışı gösteren veya kavgayı kesen balıklar, çoğu kez hareketsiz kalır. Bunun bir amacı, yerlerinin belirlenmesini zorlaştırmaktır. Diğer amaç ise, sinyal üretmeyip elektriksel olarak kör hale geldikleri için, etraftaki engellere çarpmamaktır. Görüldüğü gibi bu balıklar sahip oldukları elektrik organları sayesinde, kendi cinslerine kolayca ulaşabilir; birbirlerini tehlikelere karşı uyarabilir; hatta türe, yaşa, büyüklüğe, cinsiyete ilişkin bilgi alıp verebilirler. Balıkları bu özel sistemle yaratan, onlara an an yaptıklarını ilham eden Yüce Rabbimiz'dir. Yoksa bir balığın vücudunda kendi kendine bir algı sistemi oluşturması, bunu kendini koruyacak şekilde kullanması, algıları doğrultusunda plan yapması ya da savunma stratejisi geliştirmesi mümkün değildir. Var olan her şey gibi bu canlılar da, Allah'ın hakimiyeti altındadır ve yaşamlarını O'nun izniyle sürdürürler. Bir Kuran ayetinde Rabbimiz şöyle buyurur: "Ben gerçekten, benim de Rabbim, sizin de Rabbiniz olan Allah'a tevekkül ettim. O'nun, alnından yakalayıp-denetlemediği hiçbir canlı yoktur. Muhakkak benim Rabbim, dosdoğru bir yol üzerinedir (dosdoğru yolda olanı korumaktadır.)" (Hud Suresi, 56) Su ve elektriğin bir araya gelmesi, bilindiği gibi can güvenliği için büyük bir tehlike oluşturur. Oysa doğadaki bazı balıklar için durum çok farklıdır. Onlar suda yaşarlar ve ürettikleri elektriği kendi güvenlikleri için kullanırlar. Örneğin oldukça kısa bir sürede güçlü bir enerji açığa çıkaran yılan balıklarının kendi ürettikleri enerjiden kendilerinin çarpılmaması olağanüstü bir mucizedir. Suda yaşayan bir canlının elektrik üretmesi, üstelik bu elektriği kontrollü bir biçimde kendini savunmak, avını yakalamak, görüş gücü elde etmek gibi birçok farklı amaçlar için kullanması, Rabbimiz'in yaratmasındaki çeşitliliğin ve üstünlüğün örneklerindendir. Elektrikle Gören Amazon Bıçak Balıkları Amazon bıçak balıkları, yaklaşık 2 metre uzunluğunda, kuyruk ve sırt yüzgeçleri bulunmayan balıklardır. Onun yerine vücutlarının alt kısmındaki, boydan boya uzanan yüzgeçlerini dalgalandırarak, kendilerini ileri-geri iterler. Bu yüzgeçlerindeki elektrik organları, düşük voltajda fakat frekansı yüksek olan sinyaller yayarlar. Sadece 3-10 voltluk akımlardan saniyede 300 defa göndererek, etraflarında yoğun bir elektrik alanı oluştururlar. Bu balıkların en ilginç özellikleri çevredeki basınç değişikliklerini fark ederek görmelerine yardımcı olan yanal çizgileridir. Yan taraflarındaki bu yatay çizgi, aslında binlerce hücreden oluşan birer elektrik üretim organıdır. Suyun içinde her iki yöne doğru yayılan elektrik sinyalleri, önlerine çıkan nesnelere çarparak hızla geri dönerler. Geri yansıyan bu sinyaller, balığın derisinin içindeki, diğer alıcı hücreler tarafından algılanırlar. Balığın vücudundaki bu elektrik alıcıları, sinyal sapmalarını değerlendirerek, çevrenin elektriksel şablonunu oluştururlar. Alıcılar beyinde, göze ait sinirlerle aynı bölgeye bağlıdır; dolayısıyla balık bu elektrik şablonlarından görme algısı olarak faydalanır. Etrafındaki değişiklikleri bu şekilde fark eden balık, olağanüstü bir hızla kaçabilir ve arkasındaki cisimlerden de en az önündekiler kadar haberdar olabilir. Pek çoğu, 50 hertz kadar bir frekansta titreşimli dalgalar üreterek bunu sorunsuzca gerçekleştirir. Bu, evlerdeki şebekeden gelen elektrik frekansı ile aynıdır. Türe bağlı olarak değişen frekans miktarı, bazılarında 2.000 hertzi bulabilir. Miktarı ne kadar olursa olsun, tüm bu balıklar oluşturdukları elektrik alanları ile, avlarının ve düşmanlarının yerini mükemmel şekilde saptayabilirler. Kuşkusuz ki bu sistem, evrimcilerin yüzeysel ve aldatıcı anlatımlarındaki gibi tesadüfi süreçlerle açıklanamaz. Çünkü ortada insanın bilgi ve becerisini aşan, üstün bir teknolojik sistem mevcuttur. Balıklar Elektrik ve Fizik Kuralları Keşfedilmeden Önce de Bu Teknikleri Kullanıyordu Evrimci biyolog Richard Dawkins, insanın elektrikli balıklar karşısındaki bilgisizliğini şöyle açıklar: Kullandıkları fiziksel prensip bizim anlamamız için çok yabancıdır. Bir ekonun ne olduğu hakkında fikrimiz var, ama bir elektrik alanı ile algılamanın ne olduğunu bilemeyiz. Birkaç yüzyıl öncesine kadar elektriğin varlığından bile haberimiz yoktu. Burada belirtilen nokta oldukça önemlidir. İnsan birkaç yüzyıl öncesine kadar elektrikten ve fizik kurallarından dahi habersizken, elektrikli balıklar milyonlarca yıldır bu üretimi gerçekleştirmektedirler. Darwinizm'e sıkı sıkıya bağlı bir ateistin açıkça ifade ettiği bu gerçek, canlılardaki mükemmel sistemlerin açıklamasının tesadüfi süreçler olamayacağının da yine çok önemli bir göstergesi olarak karşımıza çıkmaktadır. Ünlü fizikçi ve yazar Prof. Paul Davies de tesadüf iddialarına karşı şu cevabı vermektedir: Eğer doğanın derinliklerinde gerçekleşen işlerin kompleksliği, dünyanın en zeki beyinleri tarafından bile zor anlaşılıyorsa, bu işlerin sadece birer kaza, birer kör tesadüf eseri olduğunu nasıl düşünebiliriz? Bunun cevabı aslında çok açıktır: Allah'ın varlığını, Birliğini kabul etmek istemeyenler, şaşırtıcı şekilde her türlü imkansızlığa inanmayı göze almaktadırlar. Bu canlıların hiçbiri bilince veya akla sahip değildir. Dolayısıyla bu balıkların sahip oldukları üstün özellikleri, onların kendi becerisi olarak görmek mümkün olamaz. Elektrik üreten bu balıkların uyguladıkları kompleks sistemlerin, doğayla olan mükemmel uyumlarının tesadüfler sonucunda oluştuğunu iddia etmek ise, en başta akla ve mantığa uygun değildir. Bu balıkların her birinde çok üstün bir aklın ve çok büyük bir ilmin hakimiyeti açıkça görülmektedir. Doğanın tamamında sergilenen bu üstün akıl ve ilim, evrendeki her şeyin Yaratıcısı olan Allah'a aittir. Rabbimiz Kuran'da iman edenlere şöyle bildirir: Biz ayetlerimizi hem afakta, hem kendi nefislerinde onlara göstereceğiz; öyle ki, şüphesiz onun hak olduğu kendilerine açıkça belli olsun. Her şeyin üzerinde Rabbinin şahid olması yetmez mi? Dikkatli olun; gerçekten onlar, Rablerine kavuşmaktan yana derin bir kuşku içindedirler. Dikkatli olun; gerçekten O, her şeyi sarıp-kuşatandır. (Fussilet Suresi, 53-54) Canlılardaki Mükemmel Özelliklerin Tesadüf Eseri Var Olduklarını İddia Etmek Akıl ve Bilim Dışıdır Bir yerde planlı bir yapı, bir eser varsa, bu eseri var edenin varlığından her zaman emin oluruz. Ancak, Darwinistler bu açık gerçeği kabul etmek istemediklerinden her şeyin başıboş kör tesadüfler sonucunda meydana geldiği gibi son derece saçma ve bilim karşıtı bir iddiayı öne sürmekten çekinmezler. Çünkü onların amacı, her şeyin Yaratıcısı olan Yüce Rabbimiz'in Yüce ve mutlak varlığını inkar edebilmek, bilimsellik ardına sığınarak kendi sapkın sistemlerini insanlar arasında yaygınlaştırabilmektir. Oysa Darwinizm, bilimle hiçbir ilgisi olmayan, bilimin tüm dallarının kesin olarak reddettiği, tesadüfleri sahte ilah edinmiş tarihin en büyük kitle aldatmacasıdır. (Allah'ı tenzih ederiz.) Böylesine üstün yeteneklere sahip olarak yaratılan bu balıklara bakıp, onların tesadüf eseri var olduklarını söylemek en başta akıl ve mantıkla çelişir. Bu ve benzeri bakış açısındaki kişilerin durumu Kuran'da "Vicdanları kabul ettiği halde, zulüm ve büyüklenme dolayısıyla bunları inkar ettiler..." (Neml Suresi, 14) ayeti ile bildirmektedir. (makale harun yahya)