Işaret Çocuklari Yasin okunan tütsü tüten çarşilardan Geçerdi babam Başinda yagmur halkalari Anam yeşil hirkalar görürdü düşünde Daha ilk güzelliginde Alnini iki dagin arasina germiş Bir devin gögsüne benzer Gögsünden dualar geçermiş Çarşilar ellerinde ekmek igneleri Cami avlularina açilan Havuz sularina kapilan çocuklar Görmeden güneşin bütün renklerini Götürmezlerdi dükkandaki babalarina Ocaktan akan kaynar yemekleri Nenelerinin koydugu avuç taslarina Başi ve yüregi şahbaz Kaleleri agirlayan kadinlarin Süslerini kemerlerini Başlarini agirlaştiran Agir siyah şelale saçlarini Tutunca gençleşirdi erkekler Sonra insan o ki denizde Küçük ve büyük nehirde Bedeni islatan afsunlu suda Önce niyet sonra yikanirdi Zaman dert getirdi sulara Içinde eski baliklarin yattigi kayalar Savaşan insanlarin elinde Ince yontulup taşindi balta mizrak şekline Anam kanlari kuruyan Kavga ayiran bir kargi elinde Kara ocagin taşlarina Işaret koydu çocuklarini Belinde gezdiren babamin Beyaz yazilarla kazindigi adlari Yüregi korkuyla kuvvetlendi babamin Unutup genç gelen günleri Zamanin sürerken çektigi günleri Çetin bilmecelerle Sürdü atini şehirlere Yün ören at güden kadinlar Ormanlara tepeden egilen toprak evlerde Küçük pencereli karanlik dar odalarda Uzaktan uzayip gelen kurt seslerinin Uzaga çekilip giden Ayazda donan gülmeler içinde Ormanlarda süt emziren anne Unuttu gittikçe uzayan çocugunu Hep kaçarmiş şehirlerin Demir daglarina Uyuyunca toprak beşigimde Sahipsiz kalan Ellerimden kayan aydinlik günlerim Cahit Zarifoğlu