Kasidenin Bölümleri,Çeşitleri

Discussion in 'Türkçe-Edebiyat' started by Uygu, Oct 8, 2012.

  1. Uygu

    Uygu New Member



    Kaside Nedir ?



    Kasideler genellikle birini övmek veya yermek amacıyla yazılan şiirler daha çok din ve devlet büyüklerini övmek amacıyla yazılan divan edebiyatı şiirlerdir Kaside şairlerine kaside-gü (kaside söyleyen) kaside-sera ya da kaside-perdaz (kaside yazan) denir Çok katı bir kalıpla yazılan kasideler 6 bölümden oluşur

    Türk edebiyatında 13 yüzyılda kullanılmaya başlanır Nazım birimi beyittir Beyit sayısı 33-99 arasında değişirKasidenin ilk beyitine matla denir Şair kasidesi içinde matlayı tekrar ederse tecdid-i matla denir Matlayı birden çok tekrar ederse bu zat-ül metali veya zül metalidir Kasidenin son beyitine makta şairin mahlasının bulunduğu beyite taç beyit denir Kasidenin en güzel beyiti beyt-ül kasid olarak isimlendirilir

    "Kasideler birini övmek veya yermek için yazılan şiirlerdir"şeklindeki tanımbunun nazım şekli değil de nazım türü olduğunu ortaya çıkartırOysa kaside adı şiirin nazım şekliyle alakalı bir durumdurBu açıdan bakıldığında kasideleri belirli bölümlerden oluşan ve gazellerden daha uzun yazılan belli bir kafiye örgüsü olan(aa ba ca da)nazım şeklidir diye tanımlamak daha doğru olacaktır Kasideyi övgü ve yergi şiiri olarak tanımlarsak övgü ve yerginin yapıldığı farklı nazım şekilleriyle yazılmış bütün şiirleri bu gruba dahil etmemiz gerekirMesela şair gazelinde bir kişiyi övdü ise onun da kaside olduğunu iddia etmemiz gerekir ki bu da bizi açmaza sürüklerAynı şekilde bütün hicviyeleri kaside olarak adlandırmamız gerekirMesela Ziya paşanın meşhur terkib-bendlerini(erbâb-ı kemâli çekemez nâkıs olanlarrencîde olur dîde-i huffâş ziyâdan) kaside olarak kabul etmemiz gerekir Kasidelerde illaki övgü veya yergi olacak şartı yoktur

    Meselâ şair bahariyye içinde tamamen baharın güzelliklerinden bahsetmişse bunun içinde övgü ve yergi aramak abes olacaktır

    Özellikle İstanbul'dan uzak kalan şairlerin divanlarındaki kasidelerde bir devlet büyüğünü övmekten ziyade bu tür övgü dışı konuların anlatıldığı eğer incelenirse görülecektir

    Aynı hatalar gazel için de yapılmaktadırGazel kadın aşk şarap konulu şiirler demek değildirGazel bir nazım şeklidirEn az 3 beyittirBeyit sayısı kasideler kadar fazla değildir3 beyitten az olan gazellere nâ-tamam gazel denirYani tamamlanmamış"


    Kasidenin Bölümleri

    1 Nesip (Teşbib)

    Kasidenin ilk bölümüdür şiir yönünden en ağır bölümdür Genelde 31/99 beyit olur Şair bu bölümde betimleme yapar ; kadın kış at bahar vs Baharın tasviri yapılıyorsa: Bahariye kışın tasviri yapılıyorsa: Şitaiye temmuzun tasviri yapılıyorsa: Temmuziye ramazanın tasviri yapılıyorsa: Ramazaniye atın tasviri yapılıyorsa: Rahşiye hamamın tasviri yapılıyorsa: Hamamiye

    2 Girizgah

    Nesip bölümünden methiye bölümüne geçerken söylenen ve basamak görevinde olan beyitlerdir Şair bu bölümde övgüye başlayacağını haber verir 1-2 beyitten oluşur

    3 Methiye

    Kasidenin sunulduğu kişinin övüldüğü bölümdür Şiir yönü çok zayıf dil yönü diğer bölümlere göre çok ağırdır

    4 Tegazzül

    Gazel söyleme anlamına gelir bütün kasidelerde olması zorunlu değildir Methiyeden sonra şair bir fırsatını düşürüp aynı ölçü ve uyakta bir gazel söyler buna tegazzül denir

    5 Fahriye

    Şairin kendini övdüğü bölümdür Fahriyeyi en seven şair Nefi'dir

    6 Tac

    Şairin kendisi hakkındaki yeni düşüncelerini söylediği bölümdür 2-3 beyit bulunur 'Nefi' çok kullanır(Tac bir bölüm değil sadece şairin isminin geçtiği beyittir)

    7 Dua

    Kasidenin son bölümüdür Birkaç beyit olur Şair burada övdüğü kişinin başarılı uzun ömürlü talihinin iyi olması yönünde dua eder

    Kaside ve tarihsel önemleri

    Kasideler sosyal ve kültür tarihi araştırmacısı için önemli bir belge ve bilgi kaynağı olarak değerlendirilebilirlerResmî tarihi vesikalar kadar edebî metinlerin de tarih araştırmacısı için önemli bir belge olduğunu ispatlayacak mühim kaynaklar arasındadır

    Kasideler ideal devlet adamı profili çizme sosyal ve ekonomik konularda devrin özelliklerini yansıtma sosyal hayatın değişik sahnelerini anlatma tarihî şahsiyetlerin biyografik bilgilerine katkıda bulunma siyasal ve kültürel tarihin pek çok değişik safhası için yazılmış edebi eserlerdir


    Kasideler konularına göre de değişik adlar alırlar Kasideler konularına göre isimlendirilir

    Tevhid: Allah'ın birliğini anlatan kısa gazel
    Münacaat: Allah'a yalvarmak yakarmak için yazılır
    Na'at : Peygamberi övmek için yazılır
    Methiye : Devlet büyüklerini övmek için yazılır
    Mersiye : Ölüm temalı kasidelerdir
    Hicviyye: Alay etmek amacında yazılan kasidelerdir
    Şehrengiz:Bir şehrin güzelliklerini anlatan kasidelerdir
    Cülusiye: Padişahın tahta geçişine sevinen kişiler için yazılan kasidelerdir


    *
    Cemreviye:
    ----------
    Divan şairlerinin cemre düşmesi nedeniyle dönemlerindeki büyük kişilere sunmak için kaleme aldıkları kaside türüdür.

    Örneklerine az rastlanır.

    Cemrenin bahar müjdecisi olması nedeniyle bir bahariye niteliği de taşır. Cemreviyelere genellikle teşbib ile başlanır. Kasidenin diğer bölümlerinde bir değişiklik yapılmaz.

    *
    Bahariye:
    ---------
    Baharın gelişini doğadaki değişimleri çiçeklerin açmasını kelebeklerin uçmasını konu edinen kasidelerdir.

    Dönemlerindeki büyük kişilere sunulup ödüllendirilmek için yazılırlar.

    Hemen her divanda bir bahariye bulunması geleneği vardır. Hemen her divan şairinin de bir bahariyesi vardır.

    *
    Dariye:
    -------
    Divan şiirinde ev ile ilgili kasidelere dariye adı verilir.

    Divan şairlerinin caize (armağan alma) amacıyla ortaya çıkan fırsatçılıkları sonucu gelişmiş bir türdür.

    Bazıları gazel tarzında da yazılmıştır. Yeni yaptırılan köşk saray yalı benzeri binalar için yazılır.

    Şair eserden çok az bahseder hemen yaptıranı övmeye geçer. Binalar için hazırlanan kitabeler de bir tür dariye sayılır.

    KASİDE ÖRNEKLERİ


    Kaside
    Bu şehr-i Sitanbûl ki bî-misl ü behâdır
    Bir sengine yekpâre Acem mülkü fedâdır

    Bir gevher-i-yekpâre iki bahr arasında
    Hurşîd-i cihân-tâb ile tartılsa sezâdır

    Altında mı üstünde midir cennet-i a'lâ
    Elhak bu ne hâlet bu ne hoş âb u hevâdır

    İnsâf[ı] değildir anı dünyâya değişmek
    Gülzâr[ı]ların cennete teşbîh hatâdır

    İstanbul'un evsâfını mümkün mü beyân hiç
    Maksûd[ı] hemân sadr-ı kerem-kâra senâdır

    Ez-cümle Nedîmâ kulun ey Âsaf-ı devrân
    Müstağrak-ı lütf u kerem ü cûd u atâdır
    NEDİM


    KASİDE-Yİ HÜLYA
    ' Sevgili eşime ithaftır '

    Ey divane bülbül gel bahara er
    Açılmış goncaya sen de gönül ver

    Ruhuna hoş gelen bir türkü gibi
    Seni saracak aşk rüzgarı eser

    Kırmızı renkleri bir kadeh gibi
    Açılmış goncalar beni okşa der

    Dayanılmaz arzu varsa içinde
    Kanatlarında güç eksik olmaz fer

    Nereye koyarım diye düşünme
    Sinenin üstüdür güzel olan yer

    Tatlı nağmelerle bezenmiş sözler
    Kalbin derinine sevdayı eker

    Sevda öyle bir şey ki anlamazsın
    İnceden inceye bir derdi döşer

    Unutmak istersin güzelliğini
    Sen istedikçe o derine iner

    Bir bedeli vardır güzel sevmenin
    Aşık olan çile çekerek öder

    Meyhanelerini mesken tutarsın
    Sarhoşu olan ten kendinden geçer

    Sarılır kadehin ince beline
    Yudum yudum içer arzuyla öper

    Her damla düştükçe alevlenir kor
    Baktığın yerlere hayali düşer

    Divanedir artık taşıdığın can
    Harı söndürmeye çöllere gider

    Leyla'yı arayan gözlerin artık
    Kumların üstünde Mecnun'a döner

    Her adım attığın yerde o vardır
    Serabına doğru seni sevkeder

    Hülya'yı öveyim tatlı sözlerle
    Ne güneş doğacak artık ne kamer

    Güneş doğmayınca sabah olmaz
    Günün ilk ışığı olmaz da seher

    Çalkalanan deniz dalgalarında
    Yol göstermeyecek artık bir fener

    Azgın dalgalarda yol gösterecek
    Tam gönlüme göre istenen rehber

    Ne kadar derinde olsa da yine
    Aranıp çıkartmak istenir cevher

    İnciler dizilmiş olur sineye
    Bulununca onun gibi mücevher

    Ziyasından yoksun kalmış yıldızlar
    Gece karanlıkta Hülya'yı bekler

    Aşk yarama merhem olacak ilaç
    Dünyada Hülya'dır ahrette kevser

    Ey divane bülbül onu övmeye
    Sözler yetmez gayri o tek şaheser

    Ey Dermani sende maarifet var
    Çile sardıranı sevmektir hüner

    Kulunu seversin Yaradan için
    Her sevgi içinde Allah'ı gizler

    Çektiğin çilenin sevabı varsa
    Hem ahirete hem dünyaya yeter

    Günahtan arınmış olanlardan ol
    Kurulunca Hak'kın önünde mahşer


    Günahı çok olan sana bakınır
    Aşık olan canı gıbtayla izler

    Ey Allah'ım gonca gülün dalında
    Sonsuza dek eksik olmasın amber

    Hidayet eyle sen güzel kuluna
    Kalbime karşı hep olsun münevver

    Şahadeti eksik etme dilinden
    Hak'kın üzerine olsun mukadder

    Yanlışa düşüp de bocalamasın
    Tek kılavuz olsun ona Peygamber

    Onun sevgisi var benim kalbimde
    Benim sevgim onda olsun muteber

    ALİ KAYBAL


     

Share This Page