Polikistik over sendromu

Discussion in 'Sağlık' started by Curly, Dec 13, 2009.

  1. Curly

    Curly New Member

    POLİKİSTİK OVER NEDİR?
    Polikistik Over Sendromu’nun (PKO) tıp literatürüne ilk tanıtımının Stein ve Leventhal adlı bilim adamları tarafından yapıldığı kabul edilir (“Stein-Leventhal Sendromu”). Bu iki bilim adamı 1935 yılında bir tıp dergisinde yayınladıkları makalede bu sendromu meslektaşlarına aşırı tüylenme, adet görememe, gebe kalamama, aşırı kilo alma ve diğer bazı belirtilerden oluşan bir durum olarak sunmuşlar ve yumurtalıklarda çok sayıda kistik oluşumdan bahsetmişlerdir.
    Aynı bilim adamları 1948 yılında Polikistik Over Sendromu olan kadınlara patolojik tanı koyma amacıyla yumurtalıklarından ameliyat yoluyla “wedge resection” (kama şeklinde parça çıkarma) şeklinde uyguladıkları biyopsi sonrasında sendromun belirtilerinin hafiflediğini veya kaybolduğunu gözlemlemişler ve bu kadınların %90’ının gebe kalabildiğini yazmışlardır. Bundan sonra, temel amacı patolojik tanı koyma olan bu yumurtalıklardan parça çıkarma yöntemi uzun süreler boyu PKO’nun standart bir tedavisi haline gelmiştir. Günümüzde PKO için çok sayıda ilaç tedavisi yöntemi geliştirilmiş olmasına karşın bu yöntemin modifiye edilmiş ve yumurtalıklara ince iğneler batırılması şeklinde uygulanan “drilling”yöntemi dirençli PKO olgularında halen kullanılmaktadır.



    Çok kısa bir şekilde özetlenecek olursa PKO, yumurtalıklarda çeşitli nedenlerle oluşan bir hormonal ortam dengesizliği sonucu yumurtlamanın bozulması ve yumurtalıklardan aşırı miktarlarda androjen (erkeklik hormonu) salgılanması durumudur. Olayda genel olarak kan şekerinin normal sınırlar içerisinde kalmasını sağlayan insülin hormonu metabolizmasında bozukluk da söz konusu olabildiğinden dışarıdan görünen yüzü çoğu durumda yalnızca bir adet düzensizliği ve tüylenme olan PKO, olaya insülin hormonunun da katılmasıyla aslında tüm vücudu etkileyebilen bir metabolizma hastalığıdır.


    Polikistik Over Sendromu dışavurumu ve belirtileri çok değişken olabilen bir durumdur. Stein ve Leventhal’in ilk tanımladığı PKO, sendromun ağır ve nispeten ender görülen bir şeklidir. Gerçekte ise PKO yalnızca bir adet düzensizliği ve beraberinde hafif bir tüylenme şeklinde belirti verebileceği gibi bazı durumlarda tek belirti tüylenme olabilir.

    Bazı kadınlarda temel sorun gebe kalamama şeklinde olabilirken, hiçbir belirti vermeyen ve ancak ultrasonografi veya laboratuvar yöntemleriyle saptanabilen PKO olguları çok enderdir. Bu nedenle PKO belirtilerini bilmek, kadının PKO’dan şüphelenerek doktora başvurmasını sağlamada yeterlidir.

    Pratik olarak söylemek gerekirse, PKO sinsi bir hastalık değildir.

    PKO yaklaşık %5 kadında görülen ve çoğu durumda belirti veren, uzun vadede yaratması muhtemel sorunlar için oldukça etkili önlemler alınabilen bir hastalıktır.

    Özellikle yeni PKO tanısı almış olan kadınlarımızın bilmesi gereken, kendi haline bırakıldığında PKO’nun ciddi sağlık sorunları yaratabileceği, etkili bir şekilde tedavi edildiğinde ise çocuk sahibi olabilme de dahil, hiç PKO’su olmayan bir kadın gibi hayatlarını sağlıklı bir şekilde devam ettirmelerinin mümkün olduğudur.

    PKO NASIL TEDAVİ EDİLİR?
    PKO mutlaka tedavi edilmesi gereken bir durumdur. Rahim iç tabakasının progesteron hormonu etkisinden mahrum kalması ve sürekli kalınlaşması belli bir süre sonra rahim iç tabakasında kanser öncesi değişiklikler oluşmasına (“endometrial hiperplazi”), hastalık uzun süre devam ettiğinde ise bu tabakada kanser gelişmesine neden olabilir.
    Dahası, PKO kadında androjen ("erkeklik") hormonlarının aşırı salgılandığı bir hastalıktır. Bu nedenle uzun vadede, kadında artmış androjen hormonlar kan lipit (yağ) metabolizmasını olumsuz etkilemekte, kalp-damar sistemi hastalıklarının ortaya çıkma riskini artırmaktadır.

    Gebe kalamama sorunu nedeniyle incelenen bir çiftte sıklıkla PKO sorununa rastlanır ve tedavi, çocuk arzusu olup olmamasına göre değişir:

    Çocuk arzusu olmayan bir kadında doğum kontrol hapları verilerek yumurtlama en temel aşamasından, yani folikül gelişim aşamasından durdurularak daha fazla sayıda kist gelişimi önlenir.

    Doğum kontrol hapının içinde bulunan progesteron hormonu etkili maddeler de rahim iç tabakasında kanser öncüsü lezyon gelişimine karşı korurlar.

    Çocuk arzusu olmayan bir kadında doğum kontrol hapları verilerek yumurtlama en temel aşamasından, yani folikül gelişim aşamasından durdurularak daha fazla sayıda kist gelişimi önlenir. Doğum kontrol hapının içinde bulunan progesteron hormonu etkili maddeler de rahim iç tabakasında kanser öncüsü lezyon gelişimine karşı korurlar.

    Tüylenmenin temel sorun olduğu durumlarda erkeklik hormonu salgısını azaltan veya hormonların kıl folikülüne etkisini engelleyen çeşitli tedavi seçenekleri mevcuttur.

    Doğum kontrol hapı kullanamayan veya kullanmak istemeyen kadınlarda rahim iç tabakasının korunmasına yönelik olarak adet düzeninin belirli aralıklarla progesteron hormonu verilmesi yoluyla sağlanması gerekir.

    Çocuk isteyen bir kadında ise yumurtlamayı sağlamak amacıyla ağızdan veya enjeksiyon yoluyla çeşitli hormonal ilaçlar verilerek “ovulasyon induksiyonu” yapılır ("yumurtlamayı sağlamak için ilaç verilmesi"). PKO'lu kadınların yumurtalıkları bu ilaçlara çok hassas olduklarından tedaviye çok fazla sayıda folikülün aynı anda gelişmesiyle cevap verebilirler. Bu yüzden PKO durumunda yumurtlama tedavisi çok dikkatli yapılır ve sıkı takip edilir.

    Kilo verilmesi tedaviye önemli katkılarda bulunur. Vücut ağırlığının %5 oranında azalması bile yumurtlamanın geri dönmesini sağlayabilir.

    Şeker hastalığı veya şeker hastalığı eğilimi saptandığında bu durumun çeşitli ilaçlarla tedavisi mümkün olabilmektedir.

    Laparoskopiyle yumurtalıklara ufak delikler açılarak (“drilling”) foliküllerin sayıca azalması ve kısır döngünün kırılması sağlanabilir, ancak bu yöntem en son kullanılması gereken yöntemlerden biridir.
     
  2. Curly

    Curly New Member

Share This Page