Hüzün yıldızları parlıyor yine gecemde, ne tarafa çevirsem başımı, bir SEN bakıyor bana… Ne zaman kahretse yüreğim, ağlamaya susasa ve ne zaman iki damla belirse göz bebeklerimde, bir SEN akıyorsun, sessiz çığlıklarıyla şehri uyandıran kaldırımlara… ‘ Ne zaman seni düşünsem’ desem yalan olur… Hep aklımdasın ya! Her saniye bir SEN daha çakılıyor aklıma… Ellerimi her uzatışımda maviye umut dilenmek için, SEN batıyorsun avuçlarıma SEN bakıyorsun bir çocuğun gözlerinde, bir bebeğin kokusunda SEN kokuyorsun, bir SEN seviliyorsun onca yüreğin arasından… Her şey SEN oluyorsun da, o kadar SEN, bir BEN olamıyorsun sevdiğim.. Bir benim gibi sevmeyi beceremiyorsun… Her tohum ekişimde toprağa, birkaç gün sonra SEN filiz veriyorsun. Gittiğinde bir asma ekmiştim evimin önüne, gün geçtikçe büyüdü, çardak yaptım kendi kendime.. Şimdi kapımın tam önüne düşen bir dalı var, sanırım onu kesmeliyim. Çünkü kapımdan dışarı her adım attığımda bir SEN çarpıyor yüzüme… Neden yağmurlara benzettim ki seni? Şimdi her yağmurda, SEN yağıyorsun bu koca kente… Sana güneşim demeseydim keşke… Her sabah yatağıma SEN vuruyorsun penceremden… Lanet olsun! Keşke Kalbim demeseydim sana… Şimdi her an SEN atıyorsun içimde… SEN den kurtulmanın bir yolu yok mu yar? SEN imkansızsın… BEN imkansızlıklar denizinde cılız kulaçlar atıyorum hayata dair, boğuluyorum arada bir… Yine de kıyamıyorum sana… Keşke, ‘Bu can seninle yaşıyor’ demeseydim sana. Şimdi her boğuluşumda SEN dirhem dirhem ölüyorsun, öldürüyorsun! Yani her şey SEN oluyorsun da, o kadar SEN, bir BEN olamıyorsun sevgili… olamıyorsun! Yaşayabilmen için benden gitmen lazım… Yaşayabilmem için benle olman lazım… imkansızımsın
Kader Attın gurbete ele küsmüşsün kader Söyle derdini nedir bileyim Sevenlere söyle, yaptığın olur mu? Bırak gözyaşımı sileyim kader Merhamete gel de güleyim biraz Gözümün yaşını biraz sileyim Yüce haktan sevdiğimi dileyim Bırakmam peşini, belayım kader Gözlerim doluyor halim yaman Sılamdan uzağım kavuşamam Ağrı’nın başı her zaman duman Bırak ben de güleyim kader Biliyorum elindedir kullar Boşuna çalmıyor sazlar Geldi bak geçiyor sımsıcak yazlar İzin ver de anamı, babamı son bir defa Göreyim kader
Güneşin doğduğu da bir gerçek battığı da... Kalbimin attığı da bir gerçek, günün bittiği de... Ne çıkar tüm gerçekleri saysak tek tek. Seni seviyorum, işte o en büyük gerçek... Sen benim hayatımda olduğun sürece, ne sen kimseye rakip ne de kimse sana rakiptir? Çünkü sen benim için daima teksin! Dünde, bugünde, yarında? Yüreğin kadar yanındayım. Kendini yalnız hissettiğinde elini kalbine koy; ben hep ordayım! Sana yıldızlar kadar yakın olmak isterdim, her baktığında beni görebilmen için, sana bulutlar kadar yakın olmak isterdim, üzüldüğünde gözyaşlarını yağmur olup silebilmek için, sana sen kadar yakın olmak isterdim ki beni, seni sevdiğim kadar sevebilmen için? Güneşi seviyorum diyorsun güneş açınca gölgeye kaçıyorsun. Yağmuru seviyorum diyorsun yağmur yağınca şemsiyeni açıyorsun. Korkuyorum sevgilim çünkü beni de sevdiğini söylüyorsun! Bana öyle bir mektup yaz ki sevgilim açar açmaz duyayım kokunu. Sevda essin başak saçlarında, sesin yüzümü rüzgarla bulsun... Bana öyle bir mektup yaz ki sevgilim, gelsin beni en koyu zulamda bulsun ve öyle bir mektup yaz ki sevgilim varsın ölümüm olsun. Yardım etmek mi istiyorsun? O zaman dinle; yaşama sevinci getir bana çokça olsun çabuk tükenmeyenlerinden. İhtiyacım var bu ara unutmak üzereyim mutluluğu, unuttum sıcak bir çayın tadını, esen rüzgarın serinliğini, hadi durma öyle hatıralarımı canlandır, iyi olanları? Ağırdır sevmelerim her yürek taşıyamaz, büyüktür umutlarım her omuz kaldıramaz, her şey olur da şu kalbim, bir tek sensiz olamaz. Mürekkepten denizler, kağıttan gemiler yaptım. Sonra ismini her yere yazdım. İsmini yazınca seni sevdiğimi sandın, ben seni sevmedim sana taptım!.. Güneşin buz tuttuğu yerde bir alev görürsen, bil ki o yalnız senin için yanan kalbimdir. Eğer seni nasıl ve ne kadar sevdiğimi öğrenmek istiyorsan bana yeni bir dil bulmalısın çünkü sana olan sevgimi anlatmak için kelimeler bulamıyorum. Ama bir şeyi bil ki seni çok seviyorum? Bir insanı sevmek onunla yaşlanmayı kabul etmek demektir benim için. Ben seni seviyorum ve bir ömür boyu seninle olmak istiyorum. Kuyruklu yıldızlar vardır, dünyaya yetmiş yılda bir gelirler. İnsanlar onu hayatı boyunca belki bir kez görürler. Ben o yıldızı gördüm, o da sensin birtanem? Sana bahçeden gül değil güneşten atom koparıp getirmek istiyorum ama kalbim gibi ellerin de yanar diye korkuyorum. Karanlık gecede önemli değildir yıldızları görmek. Gündüzleri yıldızları görmek marifet, aşık olmak önemli değil, bir ömür boyu sevebilmek marifet. Seni asil insanlarin basit sevgileriyle degil, basit insanlarin asil sevgileriyle sevdim. Bu güzel askimiza nokta koyma, sana kucak dolusu virgül getirdim… Bir yagmur damlasi seni seviyorum anlami tasisaydi ve sen bana seni ne kadar sevdigimi soracak olsaydin, inan ki birtanem her gün yagmur yagardi
Efsane Yıldızlar uzaktan bakarlar, Hayatın akış tarzına, Güneş ise dinlemekle yetinir, Yüreklere fısıldanan şarkılara.. Efsanelere inanır mısın bilmem! İnanmak önemli değil aslında, Mühim olan efsaneyi yaşamak, Az da olsa birşeyler yakalamak. Efsaneye göre, Yıldızlar sevenleri anlarmış, Her zaman yanlarındaymış. Güneş ise sevgilileri yanına alırmış, Onların arası soğumasın diye.. Peki sen ne dersin? Güneşin yanına varmaya Yıldızların yanında olmaya!!
Böyle Bir Sevmek ne kadinlar sevdim zaten yoktular yagmur giyerlerdi sonbaharla bir azicik oksasam sanki cocuktular biraksam korkudan gozleri sislenir ne kadinlar sevdim zaten yoktular boyle bir sevmek gorulmemistir hayir sanmayin ki beni unuttular hala arasira mektuplari gelir gercek degildiler birer umuttular eski bir sarki belki bir siir ne kadinlar sevdim zaten yoktular boyle bir sevmek gorulmemistir yalnizliklarimda elimden tuttular uzak fisiltilari icimi urpertir sanki gokyuzunde bir buluttular nereye kayboldular simdi kimbilir ne kadinlar sevdim zaten yoktular boyle bir sevmek gorulmemistir. Attila Ilhan
Unutacağım Giderken ardından bakmayacağım Yaş olup gözümden akmayacağım Bir daha yoluna çıkmayacağım İnan ki ben seni unutacağım İstemem hatıran bende kalmasın Artık şarkımızı çalan olmasın Öyle sessiz git ki hiç duyulmasın İnan ki ben seni unutacağım Seni artık melek görmeyeceğim Gönlümde sana yer vermeyeceğim Yıllar geçse yine sormayacağım İnan ki ben seni unutacağım Sonbahar dallardan yaprak dökerken Solmuş güller bir bir boyun bükerken Hüzünler üstüme düşüp çökerken İnan ki ben seni unutacağım
ÖYKÜMÜZ Bağlanmışken böyle deli sevdayla, Her nefesten sevgi çıkan nidâyla, Tek kelime yalnız,adı vedâyla, Duyma sen,bitemez bizim öykümüz... Bu sevda ki,gönüllerin direği, Sezdi, hak ettiği iki yüreği, Ayrılmak mı? hayır yoktur gereği, İnanma,bitemez bizim öykümüz... Türü yaşanmamış,sevgiden beter, Yaşanmalı,yoksa zay olur yiter, Düşünme ki,gün olur bu da biter, Yanılırsın,bitmez bizim öykümüz... Tarih yazsa,bu ikinci taç mahâl, Güneşe en yakın,asari zuhal, Affedilmez buna gelirse zevâl, İnanma,bitemez bizim öykümüz... Beraberce verdik,biz buna ikrar, Sanma ki yaşanır benzeri tekrar, Etme;hâşâ günahtır bunu inkâr, Aldırma,bitemez bizim öykümüz... Ayser ÖZBAKIR
Kayıtsızlık ve kararsızlıktan yoksun kalmak, Aya bakarak derleştiğim o akşam saatine geri dönmek, Çıplak bedenime bir kırbaç gibi inen sözlerden arınmak, Çıkmazların derin kuyusunu satın almakla olur mu ki? Bir buruk vaktim zamanı geri almak istiyorum. Ahenksiz yükselttim sevimsiz ve görsel imkanlarımı, Düşünce temsilcilerimden yoksunum, Duygularımla idrak ettiğim hakaretler bana ait değil, Benim olamazlar. Ezgi meltemlerim neredeyse kan kusacak, Nihayet kelimesinin semalarında dolanır ve ağlar nezaketim, bir zaman kesitinde şebnemlerini asla kurtaramam diyerek. nadide ruh dünyası boşaltılıyor, ansızım hidayetimi yitirme çağrısı inletti hayallerimi, belli bu sadece bir ilkti. evrendeki bu istila aşkı nedendir? tahammülüm ikileme krizinde! avuçlarımın arasında tuttuğum sessiz heyecan sahibi hüznüm, uzun zaman önce terk ettiğim,gözyaşlarını içime almadan gittiğim bebeğimin. seyrettim öylece bütün geceyi; sessizlikte fırtınalar serenat yapıyor, dalgalar maskesini giymiş kıyılarıma vuruyor, kaldırımların en ücra köşelerindeki su birikintileri kendini nehir sanıyor, bu gece! be gece! duygularım soluk soluğa, aşkım yağan yağmurda, hayallerim kimsenin olmadığı sokaklarda, hem de ağlamaklı...
''Seviyorum seni...Uçsuz bucaksız bir nehir gibi sana akıyorum...Gülüşlerini gördükçe çağlıyor umutlarım...İçimdeki tüm acılar eriyor sanki....Uçurumun kenarında nefes alırken acıya inat sana tutunuyorum. Hayata sımsıkı sarılıyorum... '' Seviyorum seni...Uçsuz bucaksız bir nehir gibi sana akıyorum...Gülüşlerini gördükçe çağlıyor umutlarım...İçimdeki tüm acılar eriyor sanki....Uçurumun kenarında nefes alırken acıya inat sana tutunuyorum. Hayata sımsıkı sarılıyorum...Baharlar nedense daha güzel...Rengarenk herşey....Her cicekte senin güzelliğini temaşa ediyor gözlerim.....Karanlıklarda boğulurken şimdi yıldızlara gülümsüyor çocuksu yüzüm...Çünkü seni seviyorum ve seviliyorum. Her gülüşünde içimde baharlar nazlı bir gelin gibi diziliyor gözbebeklerime..Sürgün yemiş turnalar bile gökyüzünde gökkuşağıyla dans ediyor.. Nisan yağmurları o kadar ıslatmıyor kirpiklerimi..Baktığım her yerde gözlerin canlanıyor...Bir an üşürsem hayallerine dalmak bile yetiyor....Gözlerinde bestelenmiş nazlı türkülerle yollara çıkıyorum..Katığım, ekmeğim sevgin oluyor..Sana koşuyor yüreğim....Her gece gözyaşlarınla ıslanmış yağmurla öpüşüyorum artık...Her kelebeğe seni anlatıyor, sahile vuran her dalganın yüreğine tatlı gülüşlerini tasvir ediyorum...Yokluğunda kanayan dudaklarımda gelincikler, beyaz düşen saçlarıma yıldızlar konaklıyor...Her nefesini bahar, her gülüşünü bir ömür biliyorum...Çünkü seni seviyorum ve seviliyorum. Kelimeler anlamını yitiriyor.. Seni anlatmaktansa seni sende yaşıyorum....Duvara sarılan sarmaşık gibi, karanlıklara örtülen bir ışık gibi bende sana sarılıyorum....Fırtınalar susuyor senin geçtiğin sahillerde...Ayazlar konaklamıyor avuç içlerimde...Artık şiirlerim hüzünde ıslanmıyor.. Doğan güneş daha güzel, doyasıya gülümsemek ve sevginde nefes almak güzel.....Ayrılığında tutulduğum hastalık bile geçti..Acılarım eriyor günden güne....Üşümüyor yüreğim..Titreyen ellerim artık kalem tutuyor..Her satırında mutluluklarla sana akıyor fakir cümlelerim....Artık cümle sonundaki süslü kafiyeler hayatı yada seni anlatıyor...Her gülüş andırıyor..Hayat seninle daha güzel oluyor...Çünkü seni seviyorum ve seviliyorum. Kırık aynalar bile şarkılarda senin gözlerini anlatıyor.Hüzün yok artık...Bulutlar bile kulaklarıma nağmeler fısıldıyor..Yağmurun her düştüğü yerde bir çicek ekiliyor senin adına..Kırıyorum pas tutmuş zincirleri.. Kısır döngüler başımı ağrıtmıyor..Karanlıklar içinde benliğimi aramıyorum...Yokluğun yitik düşmüyor tozlu yollarda..Her duvarda bir gülüşün çizili..Her cümlenden sonra içimden seni seviyorum demek geliyor....Aldığın her nefeste daha çok gülümsüyor yüzüm....Zaman sevdaya akıyor....Artık hüznün çeşmelerinden ayrılıkları içmiyorum....Sen varsın....Bir nefes kadar yakınsın...Umutlarım yüreğime dolmuş ve bahar ise gözlerimde ..Karakış olsa bile ben gözlerinde yaşıyorum güneşli sabahları....Çünkü seni seviyorum ve seviliyorum......
Gitme Üşümesin Baharlarım ''Uyandırma beni ayrılıklarınla..Gitme diyen dudaklarım senden sonra kanamasın....Üşümesin senin sevginle gülümseyen gönül bahçem.... '' Gitme, koca şehirde yapayalnızlık kalmak istemiyorum. Gidersen, sensizliğin içinde hangi duvar avutabilir beni ?..Bırakma beni karanlıklara...Alışkın değilim sabahları sensiz uyanmaya....Gitme umudum...Uçurumlardan esen rüzgarlarda tek başıma bırakma beni.....Acıya kanattığım umutlarımı toprakta ezip gitme...Düş yorgunu gecelerde her sokakta seni aramak acıtır yüreğimi.Her köşede sensizliğe ağıtlar yakmak sonum olur ömrümün. Dur gitme...İçimdeki çocuğun ağlayacak hali kalmadı...Gidersen, uykulara dalıp unutacağım mı sanıyorsun o gözlerini ?...Sorarım sana ; kolay mı tahta beşiklerde hasretini uyutmak ?.... Yıllarca cebimde biriktirdiğim gözyaşlarımı sende kurutmuşken gitme...Simsiyah bulutlar çöreklenmesin üzerime. Baharın koynunda uyanırken gözlerimi karanlıklara kapatmayayım...Gitme ince sızım...Uzak dağlarına yüreğimi sürüp sana koşmak isterdim ama sırtım kanlı ve yüreğim yaralı...Buğulu camlarda bıraktığım düş mavisi umutlarımı yetim bırakma...Sürgün misali yalnızlığında soğuk prangaları sırdaş bilmek istemiyorum...Yitik bir yüreğin baharlarında açmış dikenleri serme ellerime..Batarsa kanar, kanarsa yaşayamaz yüreğim....Gitme ..Ardından bakakalmasın gözlerim tozlu yollara...İsyanlara bürünmesin gülen yüzüm....Ne olur gitme alınyazım. Acılarımı tütünle sarıp bir sigara dumanında çekerken içime, gitme..Dayanamaz bu can gidişine...Rıhtımlara her gece gözyaşımı boşalttırma beni...Ezik yüreğimi karların üzerine serme...Sana koşan ayaklarımda hüznün kirli denizlerine sokma beni...Mavilerin arasında kaybolur giderim....Umutlarımı alıp gitme gül yüreklim... Hangi denize sığdırabilirim ki sensizliğin acılarını...Hangi ilaç dindirir sensizliğin sancılarını...Bu dert içimde kabuk bağlar..Solmak istemiyorum kırık aynaların suretinde...Hazanlar girer gelinciklerin gülümsediği bahçelere...Göğümden tüm göçmen kuşlar kanatlanır ucsuz bucaksız diyarlara...Dur gitme....Yalınayak sahillerde gezinmeyeyim....Ellerim dikenlerde avunmasın...Gidişinle yüreğimi yaralarda bırakma ne olur... Şiirlerim kederimle, yüreğim gidişinle ağlamasın...Gülen gözlerime hicranlar inmesin...Bereketin ıslattığı toprağıma siyah bulutlar çöreklenmesin...Uçurumlar büyümesin duvarlarda...Pencerelerde kalmasın ıslak gözlerim....Yorgun düşmesin ayaklarım...Gitme iki gözüm...Bırakma beni tek başıma firkatinde...Düş fakiri olarak gezinmek istemiyorum şehrin ölüm kokan sessizliğinde...Ne olur gitme sevdiğim. Uyandırma beni ayrılıklarınla..Gitme diyen dudaklarım senden sonra kanamasın....Üşümesin senin sevginle gülümseyen gönül bahçem....Acılarımı unutmuşken sancının kavrulduğu ateşlerde ısıtma beni...Benek benek açan çiçeklerim mevsimsiz solmasın...Saçlarına düşen yıldızlar göğsüme ayrılığının hançerini sokmasın..Gitme canımdaki son can... Senin gözlerinden, senin yüreğinden başka bir sığınağım yok sevdiğim.. Gitme ne olur...Yetim kalmasın yüreğim....
Kıskançlığımı Besleyecek Kadar Güzel Kal... Seni kıskanıyorum. İçimde gururdan eser yok artık. Kıskançlığımın başladığı yerde yüreğim tertemiz oldu, aydınlandı, pırıl pırıl şimdi. Gururum, zaman zaman benliğimi saran kendini beğenmişliğim, güvenim ve inançlarım; hep seninle yaptığım savaşta yenildiler. Bir kıskançlık hissi kaldı içimde dipdiri ve her zamankinden daha güçlü. Kazandığın savaş onu da yenebildiğin anda bir zafer olacak, ancak o zaman "Kazandım" diyebileceksin. Fakat ben o duygunun, bende fethedemediği son kalenin o son kalenin asla düşmeyeceğine inanıyorum. Bütün çabaların boşa gidecek, seni sevdikçe kıskanacağım. Bir gün beni sevmemen bile bu savaşa tesir etmeyecek. O zaman asıl büyük yenilgiye doğru sen gideceksin. Sevgimi karşılıksız bırakman bana attığın son kurşun olacak. Açacağın büyük yaraya rağmen yıkılmayacağım, ölmeyeceğim anlıyor musun? Yine seni sevmeye, yine seni kıskanmaya devam edeceğim. Beni tanımadan önce yaşadığın yıllar var ya; onları da kıskanıyorum. Düşün bensiz yaşayacağın bir dakikaya bile tahammülüm yok artık. Bir gün güzel bileğindeki küçük saati parçalayabilirim, bensiz bir zamanı sana bildirdiği için. Mümkün olsa bütün o dakikaları, o günleri sana yeniden yaşatmak isterdim. Sana kıskanılmış zamanlar, mesafeler ötesinden seslenmek ne acı bilemezsin. Seni gören, güzelliğini arzulu bakışlarla seyreden insanların da bu dünyada yaşadığını düşünmek ne korkunç bir şey anlayamazsın. Hele seni başkalarının da sevdiğini ve seveceğini bilmek ne türlü bir ölümdür düşünemezsin. Kıskançlığım bir hayvanın dişisini kıskanması değil. Mayamızda olan arzunun ötesinde bir şey bu. Ebediyyen sahip olmak hissinin çok üzerinde bir ölümsüzlük çabası, bir sonsuzluk duygusu... Seni kıskanıyorum. Verdiğin huzursuzluğa rağmen bir kadını kıskanmanın büyük huzuru içindeyim. Oysa ben seni tanıyıncaya kadar kıskançlığı daima ilkel bir duygu olarak düşünür, reddederdim. Bu davranış belki de o güne kadar kıskanılmaya senin kadar değer bir insanı tanımamış olmanın verdiği eziklikten gelirdi. Şimdi o ezikliğin yerine bir kabına sığamamak var içimde, taşmak var. Sevginle tamamlandımsa verdiğin kıskançlıkla bütünlendim. Hep böyle kıskançlığımı besleyecek kadar güzel kal...
Bir bilsen ne çok denedim gecenin koynuna sevdamı bırakıp gitmeyi,bir bebeği cami avlusuna bırakır gibi....Yine de dayanamadım seni üvey yüreklere emanet etmek düşüncesine... Kaç sefer düzenledim kendi içimde, seni kalbimden atmak için..Ama her gidiş aynı yöndeydi sana ulaşmak üzere... Anladım ki gözlerim rehindi gözlerinde....Aşkın zincirdi bileklerimde ve yüreğimde....Oysa bir görüşlüktü yüzün yıllara yetecek kadar....Bir dokunuşla erimek gibi imkansız,bir kıvılcımla tutuşuvermek gibi ani ;ve geçici saman alevi gibi...Bakışlarımı kaldırmaya cesaret edememiştim hiç o son görüşü de yitirmemek adına....Sen ise o son görüşü de yanına alıp gittin.... Ayrılığa gecikmiş mazeretler biçerken fark ettim bir yanımın uzun süredir acımakta olduğunu...Kendimle cenk ederken, matemi saplıyordum yeşermiş sevgilerin orta yerine....Akacak gözyaşı olmuyorsun gözlerimde uzun zamandır.Sanırım acıyı sen diye sevmeye başlamıştı kalbim ....Artık isimsiz gidişlerinin dönüşünü beklemeye tahammülüm yok benim...Sızımı bir kenara bırakıp yola düşmek zamanı geldi de geçiyor belli ki... Şimdi siyahla kefenleyip derin kireç kuyularına atıyorum sana dair pembe düşlerimi... Ve senin virgüllerine meydan okuyup ,keskin bir nokta ile bitiriyorum hayatımda senle başlayan tüm cümleleri...
''Canım hala can çekişmede'' Yine sen dedim işte...Kaç zamandır çabalıyorum sen dememeye ve gördüğün gibi başaramıyorum....Sende kaldım;baharda tellere takılan uçurtmalar gibi...Parçalandım ama kopamadım o tellerden bir türlü....Rüzgara yalvardım ,yağmura ağladım ama kopamadım... Koparamadım ruhumu senden...Ne cezalar verdim kendime bir bilsen !!Ne savaşlar verdim kendime karşı...Ne yaptıysam adını anmaktan alıkoyamadım dilimi....Ben yüreğimi sevdandan hiç ayıramadım... Kahretsin!!Yine gitti!!Son zamanlarda kırılır oldu kalemim adını yazarken nedense?Çürük yapıyorlar bu kalemleri herhalde...Yoksa ben mi çok yükleniyorum kaleme acaba!!!!Kalemtıraşım nerde kim bilir,aramaya mecalim de yok....Neyse yazacak mektubum da kalmadı zaten....Aslında mektubu gönderecek adresim yok....
Yani; gidişin içine yüreğimi yazdığım, adressiz mektuplar bıraktı bana....ve mayınlarla dolu bir yürek...Kim dokunsa patlar sevdalarım içimde...İncitirim aşk diye yaklaşan yürekleri...Oysa bilirsin ben hep incitmeye tercih ederdim incinmeleri...Baştan ayağa yalnızlık tütsüleri sinsin isterim üstüme....Korkarım yaralarım kanarsa tekrar diye..Ya kanım karışırsa sevdanın devr-i daimine yeniden....... Korkarım uğrunda ölmelerden;sen başkaları uğruna ölümleri göze alırken.... Canım çekilir iğne deliklerinden uçsuz bucaksızlığa seni düşünürken....Korkum tekrar bulamamak kendimi karanlıklarda!! Kısacası şah damarımı kesti ayrılık...Aklım hala gidişinde .....Canım hala can çekişmede.....
Gidiyorum Çıkıyorum hayatından, gidiyorum, Gönlüm vuslat diyor ama Ben hasrete koşuyorum, Gidiyorum.......... Biliyorum, Üzülecek, kızacaksın, Belki sevgini bitirip Bana kin duyacaksın Affetmeni değil, Sabretmeni diliyorum, Gidiyorum.......... Sus ne olur gitme deme sakın Dayanamıyorum, Bakma gözlerime böyle dargın, İçim yanarak, Yaramı dağlayarak, Ve ağlayarak, Gidiyorum........ Yanıma sevdamı aldım, Ve dökülecek gözyaşlarımı. Kalbimi sana bıraktım, Artık işime yaramaz Biliyorum. Gidiyorum........ Yakmadan bizi bu kara sevda, Gitmeliyim biliyorum, Ölüm gibi, olsa da bu veda, Sana veda ediyorum gidiyorum, Gidiyorum, Nereye gittiğimi ben de bilmiyorum, Belki Mecnun gibi çöllere, Belki, en ıssız yerlere, Kimbilir belki, ecelime Gidiyorum... Seni üzmemek için, Hayatını zehir etmemek için, Senin için, benim için. Yanarak için için, Gidiyorum......... Gidiyorum, Çıkıyorum hayatından, hayallerinden, Güzel olsun diliyorum Her günün dünden, Gidiyorum... Hoşça kal sevdiğim, Yolcu yolunda gerek Sana mutluluklar dileyerek, Ve göz yaşlarımı içime dökerek Gidiyorum...... Betül Şeker
AŞKI YAKAN KİŞİ Ben aşkı hayaller için değil Mutluluk için seçtim Gönülden sevmek için Kalp köprüsünden geçtim Destanlar yazıp çizdim Yine de vazgeçmedim Vazgeçmam,vazgeçemem Vazgeçilecek birşey varsa O da yalanlar Ama aşk; O kadar tatlı ve güzel ki Hiç bir insan ona kıymaz Kıyacak olan birisi varsa O da sensin...
YAGMUR ALTINDA ISLANAN ASK.... Ask yagmurda ıslanmaya benzer Sırılsıklam olursun üşümekten titrersin Ama hep yalnızsın ve tek basınasın Hiç dusunmezsın,derdı tasayı hiç umurunda olmazdunya...... İşte ask boyle birsey bitanem, Sırılsıklam asık olursun Yerı gelır ağlamaktan gözlerin kızarır... Ama sonunda bir tek sen varsındır bu yolda. Hiç dusunmezsın ondan baskasını Sadece kosarsın ve ıslanırsın Bır de yanımda o olsa dersın Ama o hıcbır zaman Senın oldugun kadar cesaretlı olamaz.... O yagmurda ıslanmaktan kacar, Tıpkı asktan kactıgı gıbı... Sevmeyi bilemez yalnızdır Yenı ayrılmıstır sevgilisinden Hep sevilmiştir , birileri tarafından... Hiç sevmemiştir,sadece sevılen olmuştur, Sevmeyı bilemez cunkı o Hıc yagmur altında ıslanmamıştır...
Evet birtanem Anlatmak çok güç duygularımı sana şimdi Çok güç biliyorum Bir zamanlar korkusunu tebessümlere gizlediğimiz Düşü yüreğimizi titreten Bu ayrılık anını yaşamak Çok güç biliyorum Dudaklardan dökülecek birkaç sözcük Yarınlar için sunacağımız birkaç dileyişle Sonsuza saldığımız Ve bir ömür boyu bizim sandığımız Aşkımızı noktalamak Biraz sonra Son kez birbirine bakacak gözlerimiz Bakışlarımız son nakşını işleyecek sevgimize Ellerimizin sıcaklığı son kez birbirine kavuşacak Son kez birbirinin nemini tadacak dudaklarımız Buruk iki yüreğin Son yakın çarpışı olacak bu Ve sırtı dönük adımlayacağız bu yolu Ayrı yarınlara doğru.