Umutsuzlar Parkı XII Bir kedi başını kaldırdı, ve adam esnedi - tak Bir yüzü vardı kocaman düşüverdi avuçlarına Bilmem ki gelir miydi? - saat üç buçuk - üstelik hava.. Sonra şu yağmur bulutu, boşandı boşanacak Bir kedi ürperdi, ve adam yeniden esnedi - tak Acaba? Yazıldı saatin üç buçuk olduğu havaya Boşandı, taptaze üçler halinde bir yağmur Kim bilir, bu saatte, onu anlıyorum Belki de unutmuşumdur. İşte düğmeler, iğneler, ibrişimler satılan bir dükkânda Herkesin akşamı onu buluyordu Bir adam sakallarını yokluyordu kasılarak Sizi bekliyorum - beni bekliyormuş - niye olmasın? Bir bakış, bir gülüş ve yüzünü yüzüne tutuyordu ustaca Adamsa şunu yapıyordu: hiçbir şey, ama hiçbir şey Ne tuhaf! - Ben olsam! - ne çıkar ben olsam da Gelmedi, gelmeyecek ve otuz yıl önce yazlıkta Oturmuş bir köstebek yavrusunu bekliyor Çıkmadı ama çıkacak - babası sesleniyor Bir sofra duruyor, gerilmiş çilek kokularıyla Tam çileğe geldi sıra, uzattı çatalını batıracak Hayır! bir tuhaftır bu, insan gecikmek ister biraz da Gecikmek: sanırız bizi bir şeyler bekliyordur olağanüstü İşte ansızın biri çıkacaktır karşınıza Hiç yoktan biri çağıracaktır sizi Ya da bir kadın bayılacak, bir memur çıldıracaktır önünüzde Bir kurşun, bir kurşun daha Yere serecektir bir serseriyi Gecikmek: bana kalırsa eve dönmeli en iyisi Bir küfür, bir patırtı ve babası çıkışıyor Annesi, annesi biliyor başına geleceği Bahçede bir kız çocuğu erik ağacını sallıyor boyuna Diyelim her olayda böylece bir şeyler bulunur Kalsın, daha çok zaman kalsın diye hatırda Bir gün, bir benzin deposu havaya uçmuştu biliyorum Bir alev, bir duman, usulca sokulmuştum Yanmış bir cep saatini aklımda tutmuştum yıllarca Gelmedi, ama gelecek, nedense alıştık zamansızlığa Bir kedi başını kaldırdı, ve adam esnedi bak Demek siz! - koca ihtiyar! - ıslandım işte! Saat üç buçuk, vallahi saat üç buçuktu gene Hey tanrım neye yaradı sanki unutulmak Kadın saçlarını tarıyor ve usulca sokuluyordu adama Adamsa ayağa kalkıyor ve işte ayağa kalkıyordu ustaca Dışarı çıkıyor, içeri giriyor, üç aşağı beş yukarı Kadınsa domates doğruyor, yok mu ya bu yaz yağmurları Evet, sahiden, niye? Soruyor kadın: Bu yaz yağmurları.. Edip Cansever