Yapamadığını yapana, olamadığını olana hayran olursun sen. Benzemek isteyip de bir türlü dönüşemediğine. Düşünemediğini düşünene... Söyleyemediğini söyleyene... Kırıp dökebilene... Havaya sunturlu bir küfür savurabilene... Damarına basan herifin tekine tekme atabilene... Basıp gidene... Kapıyı çarpıp çıkabilene... Vazgeçmeyi bilene... Terk edebilene... Korkularının üstüne gidebilene... İtiraf edebilene... Herkese ve her şeye hükmedene... Hayranlık duyarsın. Ya seversin onu ya da ondan nefret edersin. Ya kahraman ilan edersin onu ya da düşman. Seversen gözlerin büyür ona bakarken, ışıldar. Yüzün çözülür. Ondan bahsederken sesinin rengi değişir, vücudun gevşer. Översin onu, insanüstü bir varlıkmış gibi sunarsın. Tıpkı çocukluğunda toplayıp arkadaşlarını, evde izlediğin vurdulu kırdılı bir filmin öykündüğün kahramanını anlattığın gibi anlatırsın onu hiç tanımayanlara. Kendi eksiklerini kahramanının fazlalarıyla tamamlarsın. Sanki kendinle iftihar edermişsin gibi onunla gururlanırsın. Giderek taparsın. Üstüne toz kondurmazsın. Eleştirilmesi, arkasından bir faniymiş gibi- lâf edilmesi kırar seni. Hemen müdahale edersin. Konuşanların sözlerini kesersin. Amayla başlayan sert cümleler kurup savunursun onu. O kadar mükemmeldir ki o, hiç hata yapmaz. Başkalarına yanlış görünen eylemlerinin ise mutlaka haklı nedenleri vardır. Böyle olduğuna inandırırsın kendini. Olmak isteyip de olamadığın seni görürsün çünkü onda. Nefretle karışık bir hayranlık duyarsın bazen de ama benzemek isteyip bir türlü dönüşemediğin kişiye. Dengeleyemediğin hırsların, gelişmemiş yeteneklerinle birleştikçe öfke biriktirirsin içten içe. Yapamadığını yapan, olamadığını olan birinin varlığına tahammül edemezsin. Görmek istemezsin onu. Yok olsun istersin hatta. Ona bakarken yüzündeki çizgiler kasılır. Gözlerin kinle parlar. Gerilirsin. Kelimeler kurşun gibi çıkar iki dudağının arasından. Başkalarının kabul ettiği üstünlükleri mevzubahis olduğunda sinirlenirsin. Amayla başlayan cümlelerle delik deşik etmeye çalışırsın onu. Korkarsın olmadığını olanı herkesin olumlamasından. Sana duyulmasını istediğin hayranlığın bir başkasına duyulmasına, senin arkandan edilmesini istediğin ve asla edilmeyeceğini bildiğin- iyi lâfların başkası hakkında üstelik senin yanında- sarf edilmesine öfkelenirsin. Üstüne asla geçiremeyeceğin elbiseyi çıkarıp almaya çalışırsın giyenden. Beceremeyince üstündeyken parçalamaya çalışırsın. Başaramadıkça hırslanırsın. Kin tutarsın. Düşman yaratırsın. Senin varlığının farkında bile olmayan bir düşman. Funda Özgür