İ.Ö. 200 - İ.S. 200 yılları arasında Bharata tarafından yazılan drama estetiği kitabı Natyaşastraya göre Hindu üçlü-tanrısından biri olan yaratım tanrısı Brahma tarafından yaratılmış olduğu söylenen Hint Tiyatrosu, beşinci Veda sayılıyordu. Vedik tapınsallıklar yanısıra, Ramayana ve Mahabharata (İ.Ö. 6. yüzyıl) adlı eski Hint destanlarının da drama sanatının gelişmesine katkısı olduğu bilinmektedir. Destanların sutas, kuşhilavas ve granthikas adları verilen kişilerce sözlü olarak okunmasıyla oluşan sözlü gelenek de dramatik anlatıya katkıda bulunmuştur. Bir başka dramatik kaynak da krişna ve şiva tapınışıydı. Hint Tiyatrosunun laik kaynaklardan, kökleri İ.Ö. 3. yüzyıla uzanan kukla ve gölge oyunu gösterilerinden kökenlendiği de belirtilmektedir. Klasik Hint Tiyatrosu olan Sankrit tiyatrosu, Hint Tiaytrosunun başlarından 10. yüzyıla kadar olan dönemi kapsar. Bharatanın Natyaşastra yapıtı, Sanskrit drama sanatının ve tiyatrosunun kuramsal temellerini, ilke ve özelliklerini ayrıntılarıyla verirken Bhasa, Kalidasa ve Bhavabhuti de en önemli yazarlar olarak öne çıkarlar. 10. yüzyılda Hint dillerinin ortaya çıkması ve Sanskrit dilinin geçerliğini ve üslubunu yitirmesi yanısıra, 12. yüzyılda İslamlığın yerleşmesini, 16. yüzyılda Moğol egemenliğinin kurulması sonucu klasik Sankrit tiyatrosunun kalkmasıyla drama sanatı geleneği geleneksel ve halk tiyatrosunun içinde eridiği kadar, dans tiyatrosunda da özümlenerek sürmüştür. Geleneksel Hint tiyatrosu, epik temaları ve söylence öykülerini (Rama ve Krişna) işleyen tapınak tiyatrosu biçiminde yer alırken, toplumsal temaları işleyen topluluk tiyatrosu biçiminde de yer alıyor, törensel oyunlardan farslara kadar çeşitlilik gösteriyordu. Ortaçağlar tapınak tiyatrosuna yol açmışken, 17. ve 18. yüzyıldaki gelişmeler laik tiyatronun yeşermesine yol açmıştı. Gerçekçi olmayan, üsluplaştırmaya ve görenekselliğe dayanan geleneksel Hint tiyatrosu, halkın inançlarını, törelerini tören ve tapınılarını yansıtır. Dinsel çağrışımlar olduğu kadar, toplumsal yaşama ve laik değerlere de yer verir; çeşitli geleneksel sanatlardan, destan ve baladlardan, öykü anlatıcılık ile müzik ve danstan, dinsel ve sivil törensellikten, sözsüz oyun ve akrobasiden, plastik ve grafik sanatlardan bir alaşım oluşturur. Geleneksel tiyatronun görenekleri, kendine özgü özellikler göstermekle birlikte, klasik Sanskrit tiyatrosuyla olduğu kadar, ortaçağdaki sözlü halk tiyatrosuyla da yakınlıklar gösterir. Tiyatronun gerçekçi olmama özelliğini pekiştirmek için uygulanan göstermeci usluplaştırmayla öne çıkan geleneksel Hint tiyatrosunda gösteriler bir önmüzikle, oyun kişilerinin ve temanın tanıtımıyla ve felsefi bir konu üstüne görüş alışverişiyle başlardı; tartımlı düzyazı ve şarkı olarak sunulan dramatik konuşma, söz yinelemeleri, söz bindirme ve eşzamanlı konuşma yoluyla oyuncu ile koro arasında gidip gelirdi. Gerek dinsel, gerek laik tiyatroda şarkıcılardan ya da bir anlatıcıdan oluşan koronun önemi büyüktü; koro, oyunun bütün metnini okur, oyuncuya eşlik eder, oyunun müziksel yapısını güçlendirirdi. Oyuncuların belli tiplere ayrılması, çok sayıda çeşitli rolleri oynayabilmelerine olanak vermek içindi; oyun kişileri üç ana kategoriye ayrılıyordu: Tanrısal (sadvika), dünyasal (rajasika) ve kötücül (ramasika). Geleneksel Hint tiyatrosu oyuncunun tiyatrosuydu: Oyuncu, sözsüz oyunu, dansı, okumayı, müzik ve akrobasiyi iyi bilmeliydi; oyuncu, kendi dramatik bulunumuyla sahne yanılsamasını kurardı. Sanskrit tiyatrosunda da görülen sudradhara, anlatıcı olarak yer alırken, komik tip viduşaka, toplumsal durumlar üstüne sert yorumlar getirirdi. Gerçekçi olmayan, zaman ve mekânın metafizik olarak alındığı geleneksel Hint tiyatrosunda, usluplaştırılmış, simgesel makyajı, gözalıcı giysileri ve çok büyük fantastik saç düzeniyle, oyuncu, sahne düzenini oluştururdu; oyuncunun koreografık oyunculuğu ve simgesel davranıları, sahne etkisini yaratırdı. Oyunlar bir yükselti sahnede, açık havada, sokaklarda, pazar yerlerinde, tapınak bahçelerinde, avlularda, harman alanlarından oynanırdı. Rama ve krişnayla ilgili oyunlarda izleyiciler de oyuna katılırlardı. 1947de Hindistanın bağımsızlığa kavuşmasından" sonra, Sanskrit tiyatrosu gibi, geleneksel tiyatro da yeniden yaşatılmaya çalışılmıştır. Geleneksel tiyatronun başka bir alanı da gölge ve kukla tiyatrosudur. Konularını, canlı tiyatro gibi Hint destanlarından, ortaçağ efsanelerinden ve söylencelerinden alan gölge oyunu ve kukla tiyatrosu, el kuklası, ipli kukla, değnekli kukla gibi çeşitli türleri kapsıyordu; tasvir sayısı 200e ulaşırken, tasvir boyutları 50 cm-150 cm arasında değişiyordu. Geleneksel Hint tiyatrosu, 19. yüzyılın ortalarında Hindistanda İngiliz yönetiminin kurulması sonucu Batı tiyatrosuyla tanışma dönemine kadar sürmüştür. 19. yüzyılın ortalarından başlayarak 1947den sonraki bağımsızlık dönemine kadar, Hint Tiyatrosu, tarihsel ve söylence oyunlarını Batı tiyatrosuyla kaynaştırma çabalarına tanık olur; oyun yazarları, Sanskrit tiyatro öğeleri ile Shakespeare oyunlarının olay örgüsünü ve oyun kişilerini biraraya getirmeye çalışan melez oyunlar üretmekle birlikte; toplumsal sorunlara yönelerek, toplumsal eşitsizlik, toprak ağalarının zorbalığı, alt tabaka İnsanın ezilişi ile kadın hakları ve özgürlüğü gibi konuları işlemişler; toplumsal reformcular olarak etkin bir işleve kavuşmuşlardır. Bu dönemde Hint Tiyatrosu, şöyle çizilebilir: Yazar, yönetici ve yönetmen olarak Ghose yanısıra, Bhaduri, Ghoş ve Roy, Bengal tiyatro hareketinin gelişmesini başlatmışlar; 1843te Vişnu yanısıra Khadilkar, Gadkari ve Deval, ilk Marathi sahnesini kurmuşlar; en önemli temsilcilerinin Udairam ve Mehta olduğu Gujarati tiyatrosu, Sanskrit tiyatrosu ile halk tiyatrosu etkisinde kendine özgü bir tiyatro olmuş; Hindide "Parsi tiyatrosu" diye bilinen tüm Hindistan tiyatro hareketi yaygınlık kazanırken, Harişcandra en önemli oyun yazan olarak önem kazanmış; ulusal ozan Apparao, komedyalarıyla Telegu drama sanatını kurmuş; Kannada tiyatrosu, 19. yüzyılda Sanskrit ve Shakesepare oyunları oynarken 20. yüzyılın başında toplumsal tiyatroya dönmüş; Malalayamda kathakali dans tiyatrosu yanısıra, tarihsel oyunlar ağırlık kazanmış; Tamil de ise, müzikli tiyatro öne çıkarken, Muduliyar gibi yazarlarla toplumsal eleştirel tiyatro önem kazanmıştır; bu dönemin en büyük adları ise, Bengal kökenli Thakur (Tagor) ile Hindi kökenli Prasaddır. Batılılaşmayla birlikte siyasal-tarihsel bilincin de oluşmasıyla sömürgeciliğe karşı yer alan ulusal kurtuluş hareketi Hint Tiyatrosunun yaşam damarı olmuştur. Bu arada, Raj Kapurun 1944te Bombayda kurduğu Prithvi-Raj Tiyatrosu, Şambu Mitra tarafindan Kalkütada kurulan Bauripi Tiyatrosu, Yeni Delhide kurulan Hindustani Tiyatrosu, ve Kalkütada Dıitt tarafından kurulan Küçük Tiyatro Topluluğu, ilerici toplumsal sanatsal hareketi temsil eden tiyatrolar olmuşlardır. 1944te Faşizme Karşı Yazarlar ve Sanatçılar Birliğinin başlattığı tiyatro hareketi ise, Hint Tiyatrosunda da yeni bir evreyi başlatmışur. Bu eğilimi izleyen Hindistan Komünist Partisinin sanat kuruluşu, Hindistan Halkları Tiyatro Birliği (IPTA) yeni bir tiyatro etkinliği biçimini üreterek, bağımsızlık-sonrası döneme damgasını vurmuştur. Bağımsızlık-sonrası Hint Tiyatrosu, değişik dillerdeki Hindistan eyaletlerinin kendilerine özgü toplumsal-sanatsal gelişimleri içinde çeşitlilik ve farklılıklar göstermekle birlikte, çağdaş Hint Tiyatrosunu temsil eder. 1950lerden sonraki çağdaş Hint Tiyatrosu için şu adlar verilebilir: 1950lerin yönetmenleri olarak Bengalden Dutt ve Mitra, Hindi den Alkazi ve Tanvir, oyun yazarları olarak Marathi dilinden Tendulkar, Belgal dilinden S,rcar ve Rakeş, Kannada dilinden Karnad; 1960ların yönetmenleri olarak Marathiden Mehta ve Deşpande, Bengalden Benerji ve Roy, Hindiden Dubey, Jalan ve Nath; 1970lerin yönetmenlerinden Malalayandan Panikkar, Kannadadan Karanth, Marathiden Patel, Manipuriden Thiyam, Bengalden Mukerji, Hindiden Kaina, Kaul ve Şah; 1960-70lerin oyun yazarları olarak Bengeli dilinden Sen; Marathi dilinden Attre, Hatkari, Khanolkar, Dalvi, Alekar, Vaze, Barve; Oriya ve Assemeseden Gohose ve Parigrahi, Barrua, Sarma ve Agarvala; Manipuri dilinden Thyam; Hindi dilinden Aşk; Telegu dilinden Babu (Subha Rao); Malalaym dilinden Pillai. Hint Tiyatrosu, çağdaş dünya tiyatrosu deneyimleri yanısıra, Drama, Müzik ve Dans Akademisi ve Ulusal Drama Okulu gibi eğitim kuruluşlarıyla günümüzde geleneksel ve klasik Hint tiyatrosunu yaşatma etkinliklerine de tanık olmaktadır. Aziz Çalışlar Tiyatro Ansiklopedisi