KARANLIK DUVARLAR - Erdem Beyazıt

'Ünlü Şairlerden Şiirler' forumunda zipper tarafından 3 Haz 2014 tarihinde açılan konu

  1. zipper

    zipper quae nocent docent

    [​IMG]


    I.

    Önünü alamıyorum bu kör gidişlerin yollarda,
    Herkes bir yere gidiyor önünü alamıyorum,
    Çaresiz direniyorum bu dönüm noktalarında kimse
    elini uzatmıyor.



    Bir gürültülü yaşamağa gidiyor dünya boşalan
    bir deniz gibi.
    Bu sesler ormanında kaybolan bir çağ bu.
    Nereye gitsem hep apartmanlar çıkıyor önüme,
    Alıp başımı duvarlara çarpıyor bu yollar.
    Gidip gelmelerim bu dar sokaklarda,
    İnsanların koşup dolduğu bu dar yapılarda,
    Bir kısır döngüye girmek için bütün çabalar,
    Biz bunun için mi geldik?


    II.

    Kara ağaç gibi bağlıyım, katı bir çağ bu,
    Her şey bir makine düzenine gidiyor.
    - Düzen diyorlar beni çağırıyorlar -
    Irmak yatağına sığınıyorum sınırlı bir çağ bu.
    Baktığımız her şeyde bir yalan kabuğu,
    Bir mercek düzenine bağlanıyor gözlerimiz.


    III.

    Şu zaman çıkmazında alıp beni bir altmış yaşa
    bağlıyorsunuz.
    Doğmadan ölüme yöneldik, gerisi yok diyenler var.
    Sınırlı yıl oyunlarına inananlar var,
    Sizin güveniniz bir güneş düzeninde.
    Ben mezarların karanlık çağına dayanıyorum,
    Bir ağacı büyütüyorum her yerimle.
    Bir ağacı uyguluyorum - her şey bir ağaç düzeninde -
    Yerde, gökte ve her yerde,
    Dallarında ben ağacın incecik köklerinde
    Boğuluyorum - bağlanıyorum -
    Ben mezarların karanlık çağına dayanıyorum.


    IV.

    Şu dar odanın katı yalnızlığında
    Ve her şeyin çıplaklığında,
    Durup bir pencereyi deniyorum,
    Gizliliğin dışına çıkıyorum,
    Araçların,
    İnsanların,
    Şehrin ve meydanların ve kalabalığın ve herşeyin.
    İçimde yalnız ve yapraksız
    Bir kavak ağacı büyüyor - Çıplak ve göğe doğru -
    Ama küskün, ama yalnız, ama yapraksız ve uzun
    Bir ağlama duvarı bu.
    Yatak ve yorganın kuru yalnızlığında
    Ve aklın dar yalnızlığında
    Şehrin ve herşeyin
    Ve kalabalığın yorgunluğunda
    Saçların ve parmakların
    Ve gözlerin ve gecenin bu bulanık çağında
    Ve aynaların sığ görünümünde
    Bunalıyorum.


    V.

    Susmanın kalesine sığınıyorum,
    Önümde karanlıktan duvarlar,
    Sırtımda insan yüklü bir gök var...




    Erdem Beyazıt
    ( 1939 - 2008 )
     

Bu Sayfayı Paylaş