Paranoid Şizofreni

'Felsefe-Psikoloji-Sosyoloji' forumunda sha. tarafından 12 Eki 2009 tarihinde açılan konu

Konu etiketleri:
  1. sha.

    sha. ..daha çirkin, daha huysuz

    PARANOİD ŞİZOFRENİ
    Bu hastalığı John Nash hatırlattı.
    Ünlü aktör Russell Crowe'un başrolü oynadığı, sekiz dalda Oscar adayı ‘‘Akıl Oyunları’’ kapalı bir kutu olarak gizemini koruyan, tüm zamanların çözülemeyen hastalığı, deliliği ve dehayı bünyesinde barındıran şizofreniyi gündeme getiriyor.
    Gerçek bir hayat hikayesinden yola çıkan film, ekonomide alanındaki ünlü ‘‘Oyun Teorisi’’nin kuramcısı, ödüllü matematikçi ve şizofreni hastası John Forbes Nash'in hayatını gözler önüne sererken, akıllara da bir soru getiriyor: Şizofreni nedir?
    Şizofreni, gerçek duygusunun kaybolmasıyla ortaya çıkan ve toplumsal yaşamı ortadan kaldırabilecek boyutlara varabilen, ruhsal bir hastalıktır. Sebebine henüz kesin bir tanı getirilememiş olan şizofrenide kalıtım ve çevrenin ayrı ayrı rolü olduğu bu gün bilinen bir gerçek. Şizofren bir beyin, kendisine gelen algıları farklı yorumlar, mesela normal bir beynin elma olarak algıladığı cismi, şizofren bir beyin, kutu olarak algılayacaktır.
    Belirtileri:
    Hayal ve kuruntu. Halüsinasyon, aşırı ve düzensiz davranışlar. Duygu ve irade yoksunluğu. Dışarıdan gelen uyaranlara uygun cevap verememe (Hasta güleceği yerde gülmez, ağlayacağı yerde ağlamaz, olmadık yorumlar getirip, olmamış olayları, olmuş gibi anlatır. Çevreyi aşırı suçlar, tutarsız tutumları vardır.

    1890'larda Alman Psikiyatrist Emil Kraepelin tarafından tanımlanan şizofreniye, toplumların yüzde birinde rastlanıyor. Ancak bu oran yanıltmamalı, akrabalarda görülmesi halinde risk tırmanıyor. Şizofreni en sık 15-25 arası yaş grubunda ortaya çıkıyor. Kişilik bulma arayışında ilk belirtiler görünüyor, daha sonra ise hastalık seyrinde sinsice ilerliyor.
    Yakınlık derecelerine göre risk oranı şöyle:
    Kardeşte görülmesi durumunda yüzde 8
    Ebeveynin birinde yüzde 12
    Ebeveynin ikisinde de yüzde 39
    Çift yumurta ikizinde yüzde 14
    Tek yumurta ikizinde yüzde 47
    Risk Faktörleri
    Babanın ileri yaşı, çocuğun şizofren olarak doğma riskini arttırıyor. Mesela 25 yaşındaki bir babadan şizofren bir çocuk olma olasılığı 98'de birken baba 40 yaşına geldiğinde bu risk ikiye katlanıyor. Bebeğin anne karnındaki beyin gelişimini etkileyen virüsler ve stres de riski artırıyor. Ailede şizofren vakaya rastlanmışsa, doğacak bebeğin şizofren olma şansı daha yüksek.
    ŞİZOFRENİ TÜRLERİ
    Basit şizofreni: Otizm olarak da bilinen bu türde, hastanın çevre ile ilişkisi kesilir.
    Paranoid şizofreni: Şizofreni dendiğinde halk arasında anlaşılan bu türdür. Paranoyaklık olarak da bilinen paranoid şizofrenide, kişi şüphe, sanrı ve halüsinasyonların etkisi altındadır. Çevresine karşı düşmanca fikirler geliştirip, saldırgan davranışlarda bulunabilir, olmayan sesler duyabilir. Davranışlarını bu sesler ve sanrılar ışığında şekillendirir.
    Residual şizofreni: Hasta tamamen içe kapanmıştır. Kendisini toplumdan soyutlayarak, bir odaya kapanır, günlük davranışları yerine getiremez.
    Şizoafektif şizofreni: Başka bir hastalık olan bipolar bozuklukla benzerlik gösterir. Hasta bazen çok neşeli, bazen çok üzgündür.
    Bir şizofrenle yaşamak
    Bir şizofren ile birlikte yaşamak hem zor hem de tehlikelidir. Şizofreninin en tehlikeli türü ise "paranoid şizofreni" dir. Çünkü bu hastalar aşırı şüpheci olup, duyduklarını sandıkları sesler doğrultusunda hareket edebiliyor ve çevrelerine zarar verebiliyorlar. Ancak doğru tanı ve ilaç tedavisiyle saldırgan davranışları kontrol altına almak mümkün.
    TEDAVİ
    Yüzyılı aşkın bir süredir kesin bir tedavi getirilemeyen şizofrenide, son yıllarda büyük tıbbi gelişmeler elde edildi. Hastalıkta iki türlü belirtiden bahsetmek mümkün. Pozitif ve negatif belirtiler olarak isimlendirilen bu faktörler şizofreninin tedavi edilir olup olmadığı hakkında da ipuçları veriyor.
    Çevreden uzaklaşma, ilgisizlik ve içe kapanma negatif belirti adı altında toplanırken, aşırı şüphe, öldürülme, zehirlenme ya da takip edilme inancı gibi belirtiler de pozitif belirtiler olarak kabul ediliyor. İyi halden yarıda bırakılmış tedavilerin sonucu ise hayal kırıklığı ve başarısızlık. Hastalık kendini tekrarlıyor, hatta bazı durumlarda şiddetlenerek! Şizofreninin tedavisinde ilaç kullanımı şart.
    Sanılanın aksine, tedavi sırasında terapinin fazla bir rolü yoktur.
    Durumunu kabul edin
    Türkiye'deki ailelerin yaptığı en büyük hatalardan biri, çocuklarının hasta olduğunu yadsımaları. Çocuğa kendi algılama şekillerini zorla kabul ettirmeye çalışıyorlar ve bu hastalığın daha da ilerlemesine neden oluyor. Çocuk ya isyan ediyor ya da inanmış gibi yapıyor ki, bu da hezeyanlarını pekiştiriyor. Oysa aileler durumu kabul ederek, bir doktorun yardımına başvururlarsa, hastalık kontrol altına alınabiliyor. Erken tanı, tedavide çok önemli bir rol oynuyor.
    Unutulmamalı ki bir şizofren, hasta olduğunu asla kabul etmez! O dünyayı sizden farklı algılıyor ve sizin nasıl algıladığınızı da bilmiyor.

    * YASALAR ŞİZOFREN SUÇLULAR İÇİN NE DİYOR?
    TCK'nın 46. maddesi, 'eğer sanık ağır bir akıl hastalığına sahipse ve düşünsel yetiye tam hakim değilse ceza verilmez, akıl hastanesinde tedavi altına alınır' der. Ancak hasta ağır hapis cezası gerektirecek bir suç işlemişse tedavi süresi bir yıldan az olamaz.
     

Bu Sayfayı Paylaş