Yeraltı Edebiyatı

'Türkçe-Edebiyat' forumunda Uygu tarafından 25 Eyl 2012 tarihinde açılan konu

  1. Uygu

    Uygu New Member

    Edebiyatın Kılcal Damarları

    Yeraltı edebiyatı, edebiyatın kılcal damarlarıdır. Popüler edebiyatın el atmaktan çekindiği, uzak durduğu ayrıksı konulara kucak açar, mesela cinselliğe, mesela insan psikolojisinin gizli kapaklı yanlarına, mesela inanca, mesela genel geçer ahlaki kabullere, sorgulanmadan kabul edilen etik ve estetik değerlere, mesela hayatın karanlık derinliklerine döner yüzünü ve bunlara kafa tutar. Buralarda gezinip dolaşır, edebiyatı buralarda arar.

    Tedirgin edici mecralarda dolanır. Popüler, ana akım edebiyatın sığ sularında oyalanmaktansa, neredeyse korkutucu ve irkiltici bir eleştirellikle ‘uçlara’ doğru ilerler. Yeraltı edebiyatı, hayatın ve gerçekliğin öylesine bakan gözlerine, gizli kalmış bölgelerini sızdırır. Verili gerçeklikte gedikler açar ve insanın gerçekliği kavrama yetisini geliştirir.

    Örneğin Georges Bataille, bu dizinin son çalışması olan ''Annem'' adlı kitabında yer alan iki kısa roman ve üç öyküde, cinselliğin hazzıyla inancın hazzı arasında irkiltici bir koşutluk kuruyor ve akla hayale sığmayacak aşırılıkta oynatıyor kalemini. Aslen zihnin bir sapması olan yeraltı edebiyatı, Bataille’ın bu kitabında aynı zamanda ruhun da bir sapması olarak kendini gösteriyor.

    Dehşetli sert bir yaklaşımla dine dikleniş, Tanrı’yı sorgulayış, varoluşun o ilk var olduğu an’a dönme ve onu ifade etme çabası, bütün bunlar Bataille’ın kitabının çatısını oluşturuyor. İnsan ürpermeden okuyamıyor kitabı. Ama daha önce de belirttiğimiz gibi kılcal damarlara benzetebileceğimiz bu edebiyat aracılığıyla bizi yepyeni, gizli dünyalarla buluşturup tanıştırıyor. İnsanın kapasitesini zorluyor ve insanın kendi varoluşunda ve bu varoluşun ‘süreklilik ve kesintisizliğinde’ yarıklar açıyor.

    Yeraltı Edebiyatının Miladı

    Yer altı edebiyatının kapitalizmin gelişmesiyle birlikte ortaya çıktığını ileri sürmek yanlış olmaz. Her ne kadar tarihin eski dönemlerinde Thomas De Quincey, W.Black gibi hem istisnai hem rastlantısal sayılabilecek ve yeraltının sesleri olarak nitelenebilecek yazarlar varsa da bu edebiyatın ortaya çıkış tarihinin en çok 19. yy.’ın ortalarına kadar geri götürülebileceğini söyleyebiliriz.


    20. yy.’ın başında, kapitalizmin güç ve iktidar kazanmaya başlamasıyla, kapitalist dünya görüşünün, yaşam biçiminin ve ahlakının egemen olmasıyla ve dünyayı ve dahi insan yaşamını kendi kuralları uyarınca düzenleyip temsil sistemlerini oluşturmasıyla birlikte bu dünyaya, yaşam biçimine, ahlakına ve temsil sistemine karşı duran, kendine ‘anlamlı’ ve ‘sahici’ bir yer bulamayan yazarlar yerin altına çekilip, kapitalizmin yanıltıcı ışığının aydınlattığı dünyanın ve gerçekliklerin dışında başka dünyalar ve gerçeklikler de olduğunu ileri sürüyorlar.

    Bataille bu isimlerin en önde gelenlerinden biridir. Bir başkası da Maurice Blanchot’dur.



    Yeraltı Edebiyatı ' nda eserler ;


    Octave mirbeau - oda hizmetçisinin günlüğü
    Octave Mirbeau - İşkence Bahçesi
    Chuck palahniuk - dövüş kulübü
    Chuck palahniuk - tıkanma
    Chuck palahniuk - gösteri peygamberi
    Chuck palahniuk - görünmez canavarlar
    Chuck palahniuk - kaçaklar ve mülteciler
    Chuck palahniuk - günce
    ingvar ambjörnsen - beyaz zenciler
    İngvar ambjörnsen - tavandaki kukla
    İngvar ambjörnsen - insan postuna bürünmüş köpek
    İngvar ambjörnsen - cenneti gözetlemek
    Jean genet - hırsızın günlüğü
    Jean genet - sevdalı tutsak
    Jean genet - denizci
    Jean genet - balkon
    Philippe djian - eşiktekiler
    Weisbecker - kozmik haydutlar
    Philippe sollers - hayran olunası kazanova
    Annelies verbeke - uyku
    Joachim zelter - yalanın erdemi
    J. ballard - çarpışma
    Denis johnson - melekler
    Joe Meno - Lanetlilerin Saç Stili
    Jack Kerouac - Yolda

    *
    Alıntı
     

Bu Sayfayı Paylaş