Bu karanlık ve geniş dünyada, ışığımın geçmişte nasıl harcandığını düşündüğüm vakit Bundan önceki hayatımın yarısı, Ve tek bir yetenek var ki, ölümdür onu saklaması, Gelir, lüzumsuz şekilde tekrar bana yerleşir, Ruhum buna iyice eğrilir, ama ben Yaradan dönüp de beni azarlamasın diye, Bana düşen ibadet vazifemi derhal tamamlar, Böylece yaptığım sevaplar hesabıma konulur sanmıştım, - Neden Tanrım kalan günlerime bu kadar erken fiyat biçti? - Neden dünya aydınlığı bana yasaklandı? Şefkatle soruyorum: - Ama Sabır, bu mırıltıyı, önleme gayesi ile derhal cevap veriyor: Tanrının ihtiyacı yoktur, ne insanın işine, ne de o Yüceliğin kendi hediyelerine. O Yüceliğin buyunduruğunu en iyi taşıyan kimse, Tanrıya en iyi hizmeti yapar. Mevlanın Devleti Krallara yaraşır bir nesnedir; binlerce kişi Onun emrinden sürat alır Karada ve denizde hiç dinlenmeden vazife başına geçer: - Keza, böylece kaim ve bekleyiş yapana da hizmet etmiş olurlar. İngilizce: On His Blindness - by John Milton WHEN I consider how my light is spent Ere half my days, in this dark world and wide, And that one talent which is death to hide Lodged with me useless, though my soul more bent To serve therewith my Maker, and present My true account, lest He returning chide, Doth God exact day-labour, light denied? I fondly ask:But Patience, to prevent That murmur, soon replies: God doth not need Either mans work, or His own gifts, who best Bear His mild yoke, they serve Him best. His state Is kingly; thousands at His bidding speed And post oer land and ocean without rest: They also serve who only stand and wait. *40 yaşından sonra kör olup akabinde İngiliz edebiyatının baş yapıtlarından biri olan Paradise Lost'u yazan,İngilizce'ye en çok kelime kazandıran,Shakespeare'den sonra en önemli yazar kabul edilen kişidir.