Ağladıkça Güneşi Tutacağız

'Hikayeler, Efsaneler ..' forumunda Uygu tarafından 9 Eki 2012 tarihinde açılan konu

  1. Uygu

    Uygu New Member



    Usulca kapatıp kapıyı yürüdü ardına bakmadan. Gece dışarı çıkmanın verdiği tedirginlik yoktu içinde. Rüzgar yanağına bus ettikçe kendine geliyor şuuru açılıyordu. Yine de bilemedi ne yapmak istediğini. Ağlamak istiyordu sadece. Ama neye kime neden bilmiyordu.

    Yol kenarından burnuna ne olduğunu bilmediği ağaçların yeni açan çiçeklerinin kokusu geliyordu. Demek bahar gelecekti. İyice çekti içine kokuyu ve şükür dedi şükür olsun. Bir adım daha attı sonra ve bir ses "ağla hadi" dedi "ağla ki aşk olsun."

    Aşk olsun diye ağlanır mıydı?

    Yeniden yeltendi gözlerini kısarak ama yine olmadı. Ne şehre yağan bahar yağmuru ne de gözden akan tek damla yaş yoktu. İçine ağladı hep. İçinde biriken okyanus kaç kez boğmuştu yüreğini bilmiyordu.

    Rüzgardan çıkan ıslığı kendine rehber edinip sese doğru yürümeye devam etti. Çok korktuğu köpeklerin sesi geliyordu ama o yine de rüzgara güvenerek yürüyordu. Korkup korkmamaya karar bile veremeden neredeyse kendisi kadar iri olan bir köpekle karşı karşıya geldi. Kendini yokladı korkmuyordu. Köpek havlayıp azgınlaştıkça cesareti artıyor kendini daha güçlü hissediyordu. Göz göze geldiklerinde hayvan aniden arkasını dönüp hızlıca uzaklaştı. Köpeğin kaybolduğu yerde küçük bir kulübe belirdi. Bu bir işaret olabilir diye düşünüp kulübeye yürümeye başladı. Adımlarını hızlandırdıkça heyecanı artıyordu. Burayı daha önce hiç görmemişti. Bu küçük harabeyi andıran izbe yerde kim yaşayabilirdi ki? Yaklaştı ve açık kapıdan içeri girmeyi suç saymayarak kendini içeri attı.

    İçeride mütevazı bir minderin üzerinde oturanın o olduğunu fark edince bu gece ilk kez korkmuştu. Her ağlamak istediğinde bir görünüp bir kaybolan ilginç kadındı bu. İçinde biriktirdiği okyanusta yüreğini binlerce kez boğan katil de bu kadın mıydı acaba?

    Kendi kendine sorduğu soruyu kadın:

    "Hayır ben yürek katili değilim. Hala anlamıyor musun? Sen bensin bende senim" diyerek cevapladı.

    Adam ne olduğunu anlayamadan kendini kadının dizlerine eğilirken buldu. Bir çocuk gibi başını koyduğu dizlerde bulduğu huzurla ağlamaya başladı. Ağladıkça kendini buluyordu. Gözyaşlarıyla suladığı dizlerde bir vaha yeşeriyor ve yeşerdikçe aşk oluyordu.



    Yasin Alimoğlu


     

Bu Sayfayı Paylaş