Anlatmaya Bağlı Edebi Metin Türleri

'Türkçe-Edebiyat' forumunda sha. tarafından 4 Oca 2010 tarihinde açılan konu

Konu etiketleri:
  1. sha.

    sha. ..daha çirkin, daha huysuz

    ANLATMAYA BAĞLI EDEBÎ METİN TÜRLERİ

    DESTAN
    Destanlar, ülkelerin ulusal anlamda sahip oldukları en eski edebî metinlerdir. Bu nedenle de devletlerin oluşum süreçlerine ait olayları, toplumları derinden etkileyen savaş, göç, doğal afetleri konu edilir. Pek çoğu da ulusun hangi soydan geldiği, nasıl türediği ile ilgili bilgi verir. Destanlar sözlü ürünlerdir. Sonradan yazıya geçirilmiştir. İlk başlarda manzum olarak yazılmıştır, daha sonra manzum-nesir karışık yazılmışlardır.

    Oluşum Safhaları :
    1. Oluşum dönemi : Halkın hayalinde derin izler bırakmış bir olay ve olayı meydana getiren kahramanların olması gerekir. Zamanla kuşaktan kuşağa aktarılan olaylar değişikliklere uğrar, olağanüstü özellikler kazanır.
    2. Yayılma dönemi : Halk, destan konusu olayları ağızdan ağza nesilden nesile aktarır.
    3. Derleme dönemi : Halk şairi bu dağınık destan parçalarını toplar. Birleştirerek millî destanı oluşturur.
    Destan Çeşitleri :
    1. Doğal destanlar : Halkın oluşturduğu destanlardır.
    2. Yapma destanlar : Bazı şair veya yazarların, milletlerin tarihinden çıkmış olaylara kendi duygu ve düşüncelerini de katarak destanlaştırırlar. Bu tip destanlara yapma destan denir.
    Doğal Destanlar
    • İlyada-Odessa (Yunan-Homeros)
    • Kalevala (Fin)
    • Şehname (İran –Firdevsi)
    • Chanson de Roland (Fransız)
    • Bavulf (İngiliz)
    • Mahabbara (Hint)
    • Ramayana (Hint)
    • Niebelungen Lied (Alman)
    • İgor (Rus)
    • Şinto (Japon)
    • Gılgamış (Sümer)
    Yapma Destanlar
    • İlahi Komedya (Dante)
    • Kurtarılmış Kudüs (Tasso)
    • Henriyet (İngiliz)
    • Kaybolmuş Cennet (Milton)
    • Selçukname (Yazıcıoğlu)
    • Üç Şehitler Destanı, Yedi Memetler Destanı, Fetih Destanı, Malazgirt Ulaması (Fazıl Hüsnü DAĞLARCA)
    • İstiklal Destanı (Arif Hikmet PAR)
    • Maraş’ın ve Ökkeş’in Destanı (Gülten Akın)

    Destanların Özellikleri:
    1. Anonim ve sözlü ürünlerdir.
    2. İlk başta manzum olarak daha sonra manzum-nesir karışık yazılmıştır.
    3. Olağan ve olağanüstü olaylar yan yanadır.
    4. Destanlarda konu, yer ve zaman masal ve roman arasındadır.
    5. Tanrı, yarı tanrı, insan olmak üzere üç tip kahraman vardır.
    6. Çevre belli belirsizdir. Türk destanlarında dağ, ırmak, orman vb. yerler geçer.
    7. En çok işlenen tema yiğitlik ve yurt sevgisidir.
    8. Sıfatlar ve benzetmemler çoğunluktadır. Abartma ve gösterişli cümleler vardır.

    TÜRK DESTANLARI :
    İslamiyet’ten Önceki Türk Destanları
    1. Yaratılış Destanı
    2. Saka Destanları
    • Alp Er Tunga Destanı
    • Şu Destanı
    3. Hun-Oğuz Destanları
    • Oğuz Kağan Destanı
    • Attila Destanı
    4. Göktürk Destanları
    • Ergenekon Destanı
    • Bozkurt Destanı
    5. Siyenpi Destanları
    6. Uygur Destanları
    • Türeyiş Destanı
    • Mani Dinini Kabulü Destanı
    • Göç Destanı
    İslamiyet’ten Sonraki Türk Destanları
    1. Manas Destanı
    2. Cengiz Han Destanı
    3. Timur Destanı
    4. Seyit Battal Gazi Destanı
    5. Danişment Gazi Destanı
    6. Köroğlu Destanı

    MASAL
    Olağanüstü olaylarla örülü, olağanüstü varlık ve kişilerin başlarından geçen, zaman ve yer kavramları belli olmayan ilgi çekici edebi metinlere masal denir.
    Masallar duyulan geçmiş zaman, şimdiki zaman, geniş zamanla anlatılır. Masalların başında, sonunda ortasında, uygun yerlerinde yerine göre uzun, yerine göre kısa kalıplaşmış sözler vardır. Bunlara masal tekerlemesi denir. İki çeşit masal vardır:
    1. Halk Masalları: Kaynağı, yaratıcısı bilinmeyen maslardır. Toplumun geleneklerini, düşünüş tarzını, zevkini sözlü olarak kuşaktan kuşağa bildirir.
    2. Sanatlı Masallar: Yazarı, yaratıcısı bilinen masallardır. Bir düşünceyi ortaya koymak, toplumun aksaklıklarını belirtmek için yazılan masallardır.
    Masal Ögeleri
    1. Olay: Gerçek dışı ve olağanüstü bir plan üzerine kurulu, olay ya da olaylar bütünüdür.
    2. Kişiler: İnsan, hayvan; cin, peri, dev gibi hayali yaratıklardır.
    3. Yer: Gerçek dışı yerlerdir. Kaf Dağı, Yedi Derya Adası…
    4. Zaman: Bilinmeyen bir zamandır. Masal başı tekerlemeleriyle bu bilinmezlik ortaya konur. “Bir varmış bir yokmuş…” “Evvel zaman içinde…”
    5. Dil ve Anlatım: Masallar sözlü ürünlerdir. Masalların anlatımı önemlidir. Çünkü dinleyeni masal dünyasına çekebilmek anlatıcının ustalığına bağlıdır. Masalların dili, halkın konuştuğu dildir.
    Masalın Bölümleri
    1. Döşeme: Masala giriş bölümüdür.
    2. Olay: Giriş, gelişme, sonuç bölümlerini içine alır.
    3. Dilek: Masalın güzel bir sonuca bağlandığı bölümdür.

    HALK HİKAYESİ
    Birtakım tarihsel şahsiyetlerin, âşıkların, halk arasında ünlü olmuş kahramanların serüvenlerini anlatan hikâyelerdir. Nazım-nesir karışıktır. Konuşmalar nazım, anlatımlar nesirledir. Destan geleneğinden hikaye geleneğine geçişi temsil eder. Fakat halk hikâyelerinde, düz yazı bölümleri destanlara oranla daha fazladır. Dede Korkut Hikayeleri, destan ve halk hikayesi öğelerini barındırması yönünden güzel bir örnektir.
    Orta Asya’da başlayan halk hikayeciliği geleneği, varlığını Anadolu’da sürdürmüştür. Halk arasında ortaya çıkan ve anlatma esasına dayalı bu hikayelerde anlatıcı ozandır. Ozanlar hikayeleri bağlama eşliğinde anlatır.
    Halk hikayelerinin bazıları kahramanlık bazıları da aşk konuludur. Kerem ile Aslı, Arzu ile Kamber, Aşık Garip… halk hikayelerinden bazılarıdır.

    MESNEVÎ
    Klasik Türk şiirinde kullanılan nazım biçimlerindendir. Divan edebiyatı şiir geleneği içinde oluşan mesnevîler, günümüzün roman ve modern öykü ihtiyacını karşılayan metinlerdir. Beyit sayıları sınırsızdır. Aruz ölçüsünün kısa kalıplarıyla yazılır ve her beyit kendi arasında uyaklıdır. (aa, bb, cc, dd…) bu özelliklerinde dolayı uzun manzum eserler yazılmasına olanak sağlar. Bir şairin, yazdığı beş ayrı mesnevîyi bir araya getirdiği esere hamse denir. Mesnevîler konularına göre ayrılır. Konularına ve seçkin örneklerine göre mesnevîler aşağıda verilmiştir.
    • Aşk konulu mesnevîler: Leylâ ile Mecnun (Fuzûlî), Yusuf İle Zeliha (Şeyyad Hamza)
    • Dinî konulu mesnevîler: Mesnevî (Mevlânâ), Hüsn ü Aşk (Şeyh Galip)
    • Didaktik mesnevîler: Risaletün Nushiyeye (Yunus Emre), Kutadgu Bilig (Yusuf Has Hacip), Nâbi (Hayriye)
    • Savaş ve kahramanlık mesnevîleri
    • Şehir tarihlerini anlatan mesneviler (şehrengizler) : Şehrengiz-i Bursa (Lamiî)
    • Eleştiri (yergi, hiciv) içerikli mesnevîler: Harname (Şeyhi)

    MANZUM HİKAYE
    Gerçek ya da tasarlanmış bir olayın, öğüt verme amacıyla öykülendiği manzum eserlere denir. Günlük yaşamdaki olayları kişilerin başından geçenleri giriş, gelişme, sonuç dizgesi içinde veren bu metinler, Tanzimatla birlikte edebiyatımıza girmiştir. Bu tür edebiyatımızdaki en güze örnekleri, Tevfik Fikret ve Mehmet Akif ERSOY tarafından verilmiştir.
    Mesnevî bir uzantısı olarak düşünülebilecek bu metinler, mesnevîler kadar uzun olmayışlarıyla mesnevîlerden ayrılırken; kullanılan uyak sistemi (aa, bb, cc, dd…) yönünden mesnevîlerle benzeşir. Bu türdeki en önemli eserler Mehmet Akif ERSOY’un Küfe, Seyfi Baba ve Hasta adlı manzum hikayelerdir.

    HİKAYE
    Hikaye, yaşanmış ya da yaşanması mümkün olay ve durumların anlatımına dayalıdır. Romanlardan daha kısa olan öyküler, daha çok tek bir olay, ya da durum etrafında şekillenir. Buna bağlı olarak da kahraman kadrosu, zaman, mekan yönünden sınırlıdır. Olaylar belli akıcılıkla, merak duygusunu canlı tutacak şekilde sunulur. Bu, bir anlatıcı tarafından yapılır. Anlatıcı, yazarın konuşturduğu ve romanın dışında yer alan biri de (üçüncü kişili anlatım) olabilir. Romanın içindeki kahramanlardan biri de (birinci kişili anlatım). Hikaye giriş gelişme ve sonuç bölümlerinden oluşur. İki çeşit hikaye vardır:
    1. Olay Öyküsü : Olaya dayalı hikayelerdir. Olay bir ya da birkaç kahraman çevresinde gelişir ve sürükleyicilik ögesi öne çıkar. Bu teknik Fransız yazar Guy de MAUPASSANT (Guy Dö Mopasan) tarafından geliştirildiği için maupassant tarzı öykü de denir. Türk edebiyatındaki temsilcisi Ömer Seyfettin’dir.
    2. Durum Öyküsü : Bu tür öykülerde merak ögesi ikinci plandadır. Kişisel ve sosyal düşünceler, duygu ve hayaller ön plandadır. Kişilerin yaşam koşulları yer ve zaman anlatılmaz sezdirilir. Bu teknik Rus yazar Anton ÇEHOV tarafından geliştirildiği için çehov tarzı öykü de denir Türk edebiyatındaki temsilcisi Sait Faik ABASIYANIK’tır.
    (Yeni müfredatta üçüncü bir çeşit daha eklenmiştir.)
    Dünya edebiyatında ilk hikaye örneğini G. Boccacio (Bokasyo) Decameron Hikayeleri ile vermiştir. Voltaire hikayelere ilk kez insan dışı yaratıklar ve olmayacak olaylar eklemiştir. Alphonse DAUDET (Alfons Dode) ve Guy de MAUPASSANT ilk realist romanı yazmışlardır. Mizahî öyküleri ile Mark TWAİN (Mark Tıveyn), O. HENRY (O. Henri), John STEİNBECK ve Anton ÇEHOV ün kazanmıştır.
    Biz de ise ilk öykü denemesi Emin Nihat’ın Müsameretnâme’sidir. Batılı anlamdaki ilk öyküyü Ahmet Mithat Efendi Letaif-i Rivâyât adlı eseriyle vermiştir. Samipaşazade Sezai Küçük Şeyler ile Nabizade Nazım da Karabibik adlı eserleriyle bu türün ilk örneklerini vermişlerdir. Sonraları Halit Ziya UŞAKLIGİL, Mehmet RAUF, Hüseyin Cahit YALÇIN gibi yazarlar hikayenin ilk olgun örneklerini vermişlerdir. Bunların yanında Yakup Kadri KARAOSMANOĞLU, Ömer Seyfettin, Reşat Nuri GÜNTEKİN, Hüseyin Rahmi GÜRPINAR, Sat Faik ABASIYANIK, Sabahattin Ali, Orhan Kemal, Haldun Taner, Memduh Şevket ESENDAL, Sevinç ÇOKUM, Orhan Kemal, Halikarnas Balıkçısı, Adalet AĞAOĞLU, Necati CUMALI gibi yazarlar bu türde eserler vermişlerdir.
    ROMAN

    Roman, yaşanmış ya da yaşanabilecek olayları, yer ve zaman göstererek ele alan uzun düz yazı biçiminde yazılmış eserlerdir. Roman da plan hikayede olduğu gibi serim (giriş), düğüm (gelişme), çözüm (sonuç) bölümlerinden oluşur. Konu ve temalarına göre romanlar; sosyal roman, tarihî roman, macera romanı (polisiye ve fantastik), tahlil (çözümleme) romanı, gerçekçi roman, mizahî roman, biyografik roman olarak ayrılırlar. Edebî akımların etkisine göre ise realist, klasik, romantik roman olarak ayrılır.
    Bugünkü roman ve öyküyü anımsatan ilk eser Giovanni Boccacio (Ciovanni Bokayssio) nun yazdığı yüz küçük öyküden oluşan Dekameron’dur. Roman türünü ilk modern örneği sayılabilecek eser 16. yy. sonlarına doğru İspanya’dan Miguel de Cervantes (Mişel Dö Servantes)İn yazdığı Don Kişot’tur.
    Bizde roman Tanzimat’la beraber edebiyatımıza çeviri yoluyla girmiştir. İlk çeviri ise Yusuf Kâmil paşanın Fenelon’dan yaptığı Terceme-i Telemak’tır. Aynı zamanda Mağdurun Hikayesi (Victor Hugo-Sefiller), Hikaye-i Robenson (Daniel Defoe-Robenson Crusoe) adlı çevirileri de vardır.
    Türk edebiyatında ilk roman örneği, Şemsettin Sami’nin yazdığı Taaşşuk-ı Talat ve Fıtnat adlı eseridir. İlk edebî romanımız ise Namık Kemal’in İntibah (sergüzeşt-i Ali Bey), ilk köy romanımız Nabizade Nazım’ın Karabibik, ilk natüralist roman yine Nabizade Nazım’ın Zehra, ilk realist roman Recaizade Mahmut Ekrem’in Araba Sevdası adlı eserleridir. Tanzimat döneminde yazılan bu eserlerin yanında Sami Paşazade Sezai’nin Sergüzeşt ve Ahmet Mithat Efendi’nin Hasan Mellâh, Hüseyin Fellâh adlı eserini de unutmamak gerek.
    Batılı anlamda ilk roman Servet-i Fünûn döneminde Halit Ziya UŞAKLIGİL’le beraber yazılmaya başlanmıştır. Yazarın Aşk-ı Memnu ile Mai ve Siyah adlı eserleri modern Türk romanın başlangıç eserleri sayılır. Aşk-ı Memnu Batılı anlamdaki ilk romanımızdır. Aynı zamanda yine Servet-i Fünûn döneminde Mehmet Rauf tarafından yazılan Eylül adlı roman ilk psikolojik romanımızdır.


    TÜRLERİN KARŞILAŞTIRMASI:

    Masal ile Destan Arasındaki Benzerlikler :
    1. Her iki türde de olağanüstü kahramanlar ve olaylar vardır.
    2. Her ikisi de anonimdir.
    3. Asıl kahramanlar ön plandadır. Kahraman; gücü, kuvveti temsil eder, her zaman doğruyu yapar.
    4. Her iki türde de benzer motifler vardır. Rüya, aksakallı ihtiyar, kırklar (3- 7 – 40) motifleri gibi benzer motifler vardır.
    Masal ile Destan Arasındaki Farklılıklar :
    1. Masal hayâl mahsulüdür. Destanlarda ise olağanüstü olaylarla gerçek olaylar birleştirilmiştir.
    2. Destanlarda zaman ve mekân kavramı belirlidir. Masallarda ise belli değildir.
    3. Destanların hususî anlatıcıları vardır. Manzumdurlar (zamanla nesir hâline gelmişlerdir) saz eşliğinde söylenirler. Masalların da hususî anlatıcıları vardır, nesir şeklindedirler. Saz eşliğinde söylenmezler.
    4. Masallarda amaç bir ders vermektir. Destanlardaki amaç ise bir milletin geçmişini anlatmaktır.
    Destan ile Halk Hikayesi Arasındaki Benzerlikler :
    1. Her ikisinde de olağanüstü olaylar vardır.
    2. Her ikisi de anonim ve sözlü ürünlerdir
    3. Destanlar ilk başlarda manzum söylenmişlerse de daha sonra manzum mensur karışık söylenmiştir.
    4. Her ikisi de bağlama ila ozanlar içinde söylenmiştir.
    Destan ile Halk Hikayesi Arasındaki Farklılıklar :
    1. Destanlar daha çok kahramanlık konusunda yazılmıştır. Tüm milleti ilgilendiren olaylar konu edilir. Halk hikayelerinde kahramanlık konusu çok az işlenmiştir. Halk hikayelerinde ise en çok aşk konusu işlenmiştir.
    2. Destanlardaki manzum kısımlar halk hikayelerine göre daha fazladır
    3. Halk hikayelerinde anlatımlar nesirle (düzyazıyla), konuşmalar nazımla (şiirle) ifade edilmiştir. Destanlarda böyle bir gaye yoktur.
    Hikaye ile Roman Arasındaki Benzerlikler
    1. Her ikisinin de yazarı bellidir.
    2. Her ikisinde de giriş, gelişme ve sonuç bölümleri vardır.
    3. Her ikisinde de gerçek veya gerçeğe yakın olaylar anlatılır.
    4. Her ikisinde de olağanüstü özelliklere sahip olmayan, normal yapıda kahramanlar (kişiler) vardır.
    5. Her ikisinde de olayların geçtiği zaman ve mekan bellidir.

    Hikaye ile Roman Arasındaki Farklar
    1. Hikaye kısa ve orta uzunlukta bir yazı türüdür. Roman ise uzundur.
    2. Hikayede kişi sayısı romana göre daha azdır.
    3. Hikayede genellikle bir tek olay anlatılırken, romanda birbirine bağlı olaylar anlatılır.
    4. Hikayede olaylar kısa bir zamanı kapsar, romanda ise genellikle uzun bir zaman söz konusudur.
    5. Romanlarda olayın geçtiği dönemin siyasi, sosyal, tarih durumu hakkında bilgi edinilir. Bu durum hikayelerde pek yoktur.
    6. Hikayelerde sınırlı bir mekan söz konusudur. Romanlarda ise olaylar daha geniş bir coğrafyada meydana gelir.
     

Bu Sayfayı Paylaş