kırgınlıklarınız,kızgınlarınız içinizden haykırırken ;yüzünüze ifadesiz bir maske takmanızdır. susmaya alışmaktır,dilsizleşmektir. yavaş yavaş kendi kendini öldürmektir,sustuklarınız büyür içinizde;size yaşam alanı bırakmaz,nefessiz kalırsınız..
İçinde bulunduğum eylem, ve Emre Aydın'ın şarkısı; çok zor bazen avaz avaz susmak saklanmak kendine kendinden vazgeçmişken çok zor bazen ''belkiler'' biriktirmek ve sana tutunmak hem de sana rağmen
zihnin ve kalbin ses geçirmez cam ardına gizlendiği... insanın sol yanını ağrıtan, ciğerlerini nefessiz bırakan, konusmanın anlamsız, kelimelerin kifayetsiz olduğu sükut hali
Hayat her seferinde bi çizik daha atar yaralarınızın üzerine.. Çığ gibi büyür acınız, çığlıklara dönüşür içinizde.. Tam ağzınızdan çıkmak üzereyken yutarsınız.. Daha fena yakar canınızı. Ve acınız sekiz oktavlık sessiz çığlıklara dönüşür, kopar yüreğinizden. Kimse duymaz, kimse bilmez.. Ölür içinizdeki çocuk!! Ruhunuz yas tutarken kaybettiklerine, dudağınızın kenarına yapışmış o zoraki kıvrıma aldanır insanlar, hiçbir şeyi fark etmezler!!!...
Bazen gerçekten yapmak gerek,konuşmak fazla geliyor,kelimelerin batıyorsa karşındakine susmayı denemeli... susmak çok şey anlatır belki...
Son zamanlarda sık sık ihtiyaç duyduğum eylem..konuşsan da aynı sussan da...anlamaya çalışmadıktan sonra ikisi de aynı kapıya çıkıyor.