Ayder Yaylası

'Karadeniz Bölgesi' forumunda Uygu tarafından 24 Eyl 2012 tarihinde açılan konu

  1. Uygu

    Uygu New Member

    Ayder Yaylası, Rize'nin Çamlıhemşin ilçemizin 19 km.güney doğusunda ve 1350 m. yükseklikte çam ormanlarıyla kaplı özellikle yayla niteliğinde Yeşilliklerle dolu bir yerdir.
    [​IMG]
    Ayder Yaylası Her Yılın düzenlenen ve bir gelenek haline gelen bir şenlik. Yaz Mevisiminde doğanın her tülü tonun olduğu ve kış mevsiminde ise karın ayrı bir güzellik kattığı ayder yaylamızda kış etkinliklerini artırmak adına yapılan şenlik.

    Karraft ile kaymanın vermiş olduğu inanılmaz keyfi yaşamanız, hayatınızda ilk kez göreceğiniz kanostvi yarışlarının müthiş heyecanını, şamyel ve naylon ile kaymanın zevkini ve güzelliğini, kar üzerinde yapılacak kamp, iglo ve horonun kıvraklığını yaşamak isteyenleri Kış aylarında yapılan Ayder Kış kar şenliğine Bekliyoruz.

    Fırtına vadisi boyunca eşi bulunmayan doğal güzellikleri izleyerek varacağınız Çamlıhemşin ilçemiz sınırlarında yer alan Ayder Yaylası, gürgen dibiyle, yelişlikleriyle, Aşağı ve Yukarı Ambarlık(Gelin Tülü) şelalesi, dereleri, yayla evleri, tulum sesi, çiçekli düzleri, türlü çiçeklerinden elde edilen balı ve insana şifalı kaplıcasıyla sırtını Kaçkarlar’a dayamış, çam örtülü yamaçlarla kaplı olan cennet görünümünde harika doğal güzelliklerle kaplı bir Yayladır.

    1987 Yılında Bakanlar Kurulu Kararı ile “Turizm Merkezi” ilan edilen Ayder Yaylasımızda İl Özel İdaresi ve özel kuruluşlar tarafından otel, kaplıca tesisleri bulunmaktadır.

    Özellikle Yaz aylarında bölgeye gelen yerli ve yabancı turistler 55 derece sıcaklıkta olan ve yeraltından gelen, şifalı kaplıca suyundan yararlanmaktadır.
    Ayder kaplıcası iç Hastalıkları Hastalıklar, Romatizmal, kadın Hastalıkları ve cilt Hastalıklarına iyi gelmektedir.

    Ayder Yaylası 871 tarihli Trabzon Vilayeti salnamesinin 174. Sayfasında, “ Hemşin nahiyesinde Hala deresi civarında Ayder nam mahalde gayet sıcak bir kaplıca olup yel illetine devası meşhur olup lezzeti hiçbir maden suyuna benzemez” ibaresi geçmektedir. Bölge insanımız tarafından yıllardır bilinen bu doğa harikası yer, buraya gelen hizmetlerle çok daha fazla insanın yararlanabileceği tesisleri de beraberinde getirmiştir.

    Ayrı ayrı olarak hazırlanmış ve 50 kişinin girebileceği havuzlar, dinlenme salonları, yataklı, özel kabinler, duş kabinleri, basınçlı su bölümü, fizik tedavi bölümü ve doktoru bulunan modern tesiste insanlarımızın ve ziyaretçilerinin hizmetindedir.

    Ayder Kaplıcası Osmanlı döneminden bu yana şifalı suyu ile bilinen Ayder Yaylası 1987 yılında turizm merkezi ilan edilmiştir, romatizmal Hastalıklar, iç Hastalıkları, kadın Hastalıkları ve cilt Hastalıklarına şifa verdiği söylenen, 260 metre derinlikten gelen ve 50 derece sıcaklığındaki kaplıcalarından ziyaretçilerin iyi bir şekilde faydalanılabilmesi için modern turistik tesisler yapılmıştır.

    Ayder Yaylası 260 metre derinlikten gelen, 50 derecelik kaplıca suyunun başta romatizma, kireçlenme olmak üzere pek çok Hastalığa iyi geldiğini belirtiliyor. Kaplıca suyundan fayda görebilmek için havuza girmek, özel banyo almak veya içmek mümkündür.


    Ayder Yaylası Karadeniz Teknik Üniversitesi’nden Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı olan Prof. Dr. Mustafa Güler yapmış olduğu açıklamada, kaplıca sularının romatizmal eklem Hastalıkları,sinir, sindirim, dolaşım sistemi Hastalıklarıyla idrar yolları ve üreme organı Hastalıklarına iyi geldiğini belirtmektedir.

    1992 yılında Hizmete açılan Ayder kaplıcası romatizmal,dolaşım sistemi düzensizliklerine, eklemsel,, sindirim sinirsel rahatsızlıklara, solunum yolları, kadın Hastalıkları,idrar ile cilt Hastalıkları dahil olmak üzere birçok Hastalığa iyi geldiği belirtilmektedir.

    “260 metre derinlikten 55 derece sıcaklıkta çıkan kaplıca suyu, tesiste yaklaşık 40 derece civarında oluyor. Suyun içerisinde sodyum, kalsiyum, magnezyum, demir-aliminyum, sülfat, hidrokarbonat, nitrak iyonu ile metasilikat asidi mevcut olup, bunların birçok Hastalığın tedavisinde faydalı olduğu bilimsel olarak kanıtlanmıştır.”


    [​IMG]

    Yaz aylarında binlerce turistin akınına uğrayan Ayder Yaylası’nda kış turizmi de canlandı. Kısa bir süre öncesine kadar kışın yolları karla kapalı olduğu için ulaşılamayan yaylada artık her türlü kış sporu yapılıyor. Avrupalı kayakçılar helikopterli kayağı, bölge sakinleri ise lazboard’u ve şambreli tercih ediyor ..

    Günlerden pazar ve saat sabahın yedisi. Kırmızı renkli helikopterler, Ayder Yaylası semalarında dolaşıyor. Sırayla yaylaya inip yolcularını alıyor ve Kaçkarlar’ın zirvelerine bırakıyor.

    Yolcular, birbirinden tecrübeli Avrupalı kayakçılar. Amaçları, kimsenin ayak basmadığı yerlerde kayak yapmak… Asıl eğlence ise bundan birkaç saat sonra başlıyor. Helikopterin sesiyle uyanan Ayderliler, yavaş yavaş yamaçlarda buluşmaya başlıyor. Onlar da kayak konusunda en az bölgeye gelen turistler kadar iyi. Üstelik kendilerini kayak veya snowboard’la sınırlandırmıyorlar.

    Naylondan şambrele, lazboard’dan kızağa kadar her şey, onlar için birer eğlence aracı… Son zamanlarda Ayder, tarihinin en hareketli günlerini yaşıyor. Bundan iki-üç yıl öncesine kadar kış günlerinde yolları kapanan bu yayla, farklı kesimlerden insanları kendine çekiyor. Ayder’de henüz bir kayak pisti yok ancak bunun için ilk adımlar atıldı. Kayak kiralamanın mümkün olduğu bir ‘baby lift’ açıldı ve zamanla daha uzunları da yapılacak.

    Kimi bu gelişmeleri “Nerede bizim sakin Ayderimiz?” diye hayıflanarak anlatırken, kimi de turizmden para kazandığı için memnun. Otellerin haricinde iki restoran ve bir büfe hizmet veriyor.

    Şifalı sularıyla nam salan kaplıcası artık yıl boyunca açık. Kimileri “Ayder artık gerçek bir yayla değil; hayvancılık veya tarım yapılmıyor. O halde turizm, bu insanların yaşam şeklini nasıl bozabilir?” diyor.

    Nasıl gidilir?

    Rize’nin Çamlıhemşin ilçesine bağlı olan Ayder Yaylası, Kaçkar Dağları Milli Parkı içinde yer alıyor. Trabzon Havaalanı’ndan sonra 140 kilometre yol gitmeniz gerekiyor. Özel aracınız yoksa Çamlıhemşin’e kadar otobüsle gidebilirsiniz. Bilet fiyatı 12 YTL. Oradan kış aylarında sadece taksiyle yaylaya çıkma imkânı var.
    Yaklaşık yarım saatlik bu yolculuk, 50 YTL civarında tutuyor

    Eğlence için diskoya ihtiyaçları yok

    Karadenizliler nasıl eğleneceklerini kuşkusuz çok iyi biliyor. Ayder’de henüz bir kayak pisti olmasa da onlar yaratıcılıklarını konuşturmuş… Yaylanın merkezinden tepesine kadar giden, çevresinde otellerin ve pansiyonların bulunduğu yol, onlar için bir kayak pisti haline gelmiş. Teleferikleri olmadığı için de bu görevi otomobiller üstleniyor.

    Yol boyunca sıra sıra yukarı çıkan otomobillerin hepsinin arkasında bir ip oluyor. Ve bu ipe tutunarak tepeye çıkıyorlar. Kimi kayakla, kimi şambrelle (onların deyimiyle şamyel), kimi de snowboard’la veya snowboard’un atası olarak gördükleri lazboard’la… Dönüş manzarasına poşetle kayanlar da ekleniyor.

    Otomobilin arkasına bağladıkları ipi, şambrele binen iki kişi tutuyor.
    Bu sırada otomobildekiler şoför mahalindeki arkadaşlarına yolun durumuna göre hızlı veya yavaş gitmeleri gerektiğini söylüyor.

    Gençler çocukluklarından beri mahalle aralarında şambrelle kaydıklarını, şimdi ise böyle bir sistem geliştirdiklerini anlatıyor: “Kayak takımlarımız da var ama şambrelle kaymak bizim için daha büyük bir zevk çünkü daha heyecanlı.
    [​IMG]
    Biraz tehlikesi de var.” Peki kayakta olduğu gibi şambrelin de bir tekniği var mıydı?
    Bu soruyu gülerek şöyle yanıtlıyorlar:

    “Şambrelin üzerinde genellikle üç veya dört kişi olur. Sağındaki ve solundaki kişiler, ayaklarıyla veya ellerine bir çubuk alarak yönü belirlemeye çalışır. Çok hızlanınca, kendimizi tehlikeye atmamak için ipi bırakıyoruz. Önemli olan atletik olmak.”

    Ayder’de cumartesi gecelerinde henüz diskolu, barlı eğlence yok ama şambrele binmek mümkün. Bu eğlenceyi görüp, onların arasına katılmak isteyen tatilciler oluyor. Hatta bir Japon turist bile şambreli denemiş. Biz de “Bizim neyimiz eksik,” diyerek, kendimizi şambrelin üzerinde bulduk. Foto muhabiri arkadaşım Erkan Sevenler otomobilin arkasından gitmeyi, ben tepeden kaymayı tercih ettim. Erkan, otomobilli stilin daha eğlenceli olduğu konusunda iddialı. Şimdilik denemek bedava… Ama bunu para kazanacakları bir iş kolu haline getirmeyi de amaçlıyorlar.

    Üç yıl öncesine kadar sadece yazın açık olan otellerden bazıları, kışın da hizmet veriyor. Bu otellerin dikkat çekici tarafı, çoğunun kadınlar tarafından işletilmesi. Yani kadın egemen Karadeniz toplumu burada da kendini gösteriyor.

    Avrupalı kayakçılar için bir maden

    Heliski, yani helikopterli kayak, Kanada’da 35 yıldır yapılan bir spor. En çok İsviçreli meraklısı var. Dörder kayakçının bulunduğu hepikopterler, bir zirveye çıkarak onları bırakıyor. Kayakçılar, buradan yaklaşık bin metre kayıp, aşağıdan tekrar helikoptere biniyor. Ve pervane bu kez başka bir zirve için dönmeye başlıyor. Açık havada sabah yediden öğlen üçe kadar, yaklaşık sekiz kez kayılıyor.

    Helikopterde bir İsviçreli pilotun yanı sıra bir Türk pilot ve bir de dağ rehberi bulunuyor. Heliski’nin tek tehlikesi çığ. Bu riske karşın kayakçılar hava yastığı taşıyor. Ayder’de heliski’yi başlatan ise Turkey Heliski’nin İsviçreli ortakları Nicolas Clerc ve Thiery Gasser neden burayı seçtiklerini şöyle anlatıyorlar:

    “Nem oranı, karların çok kaliteli olmasını sağlıyor.

    Türkiye’nin çok yakın olması da Avrupalı kayakçılar için büyük bir avantaj. Çünkü pek çoğu Kanada’ya gidiyordu. Avrupa’da her yerde zaten kayak merkezleri var. Ayder şimdilik kayakçılar için bir altın madeni gibi… Ses yok, her yerden insan çıkmıyor, restoranlar yok. İnsanların aradığı da bu.”

    Tüm turistik getirisine rağmen heliski’ye karşı olanlar da var. Gerekçeleri ise helikopterlerin doğaya zarar vermesi. Yöre sakinleri arasında helikopter sesinden dolayı ayıların uyuyamadığını, tilkilerin rahatça gezemediğini, keçilerin çiftleşemediğini söyleyenler var. Ama bunların hiçbiri şimdiye kadar kanıtlanmamış.

    Nicolas Clerc bu şikâyetlere şöyle cevap veriyor:

    “Biz dünyanın farklı yerlerinde heliski yaptık ve böyle bir sonuçla karşılaşmadık. Hayvanlar da bize alışıyor, hatta bizi izliyor. Ayrıca biz hayvanlara yemek götürüyoruz. Halbuki en büyük zararı pazar günleri buraya pikniğe gelen insanlar veriyor. Çöplerini her yere bırakıyorlar.”

    Bir hafta süren heliski tatilinin bedeli ise her şey dahil standart gruplar için 4600-5000 avro; daha zor pistlere gitmek isteyip helikopter kiralayan özel gruplar için 10.000 avro.

    Alıntı
     

Bu Sayfayı Paylaş