BALBAL Kaç yaş yaşadı umutlar Uçup gittiğinde Girdiğim yas törenleri Sahiden girdim mi? Yüzdeye vurunca Kaçta kaç sevinç Acılar içinde Sahiden sevdim mi? Görür gözüm görmezden Bilir usum bilmez gibi Aldanıp al kumaşları Sahiden giydim mi? Mızrak batımı kar Mutsuzluk ovalarında Aradım, savaştım Sahiden buldum mu? Yere dikili gözler Baktım bir yerde yukarı Yukarda - - Sahiden gördüm mü?
AŞK GELMİŞ CİHANA Kız kaptırdı gönlünü Sevdiği oğlan kalpsizin biri Alay etti güldü... Hiç aşka gülünür mü? Ne çare, cahil aklı Kız hastalandı, yattı Mumda yandı pervane... öldü. Oğlan sormakta haklı Hiç aşktan ölünür mü?
AKŞAM ŞİİRİ Birden hatırlarsın, O da seni - - birden bazan: Nerde, ne yapar şimdi Parlar bir özlem anılar arasından. Bu akşam ne garip sözcük Sanki ilk duydum, yadırgıyorum: Akşam. Bilmem bulur muyum Yollara baksam? Söner yangın birazdan Yatışır özlem. Bir gün karşılaşırız Bir gün, bir yarım akşam.
AİLE DURUMU Yemeden olmuyor Yapılara, yakıtlara, taşıtlara Ödemeden Yememize ne kaldı? Sıcak durulmuyor Otur oturduğun yerde Geçsin bu gün de gidersiz Geçmemize ne kaldı? Vurulsa yüzdeye Kaçta kaç yaşamak Bir şeyler görmeye Görmemize ne kaldı?
ACI UTANMAK Büyüsün küçülmen, Bu senin yakının! Yaklaştın mı sağlığında Şimdi de uzaksın! Duyur istersen İlanlar ne yapsın? Ana baba kardeş Yaşarken ne yaptın? Görseler gazetelerde Dostlar tedirgin Bir iki telefon Yeter üç beş akraba. Yükler ağır kaldırdınız Kırık, ezik bir yığın. Göm, gömülmez Utancın, uzaklığın.
ABDAL MUSA Bir piston Kalmamı ister dilediği yerde Tekler çoğulluğumu Bir dinozor zor yer beni: Yadi can beygir gücü. Karıncaydı devenin Tepip oyluğun ezen, Bir bücür yere çaldı Dev gibi pehlevanı - - Unuturlar anı. Bir sürek avında Ölüsünü görmeye gelirler, Abdal Musa demişler Bağrına saplı oku Çıkardı verdi geri. Bu söz ibret sözüdür Arifler ocağında Yanar özge bir ateş O ateşin dilleri, Hele bir gel beri.
EDEBİYAT MATİNESİ Kaykılmış koltuğunda bir kız Çiğner ciklet. Bir oğlan dalgada, Geldiğine pişman uyuklar Bir başkası arkada. Hiç bulabilir mi beyaz evi çok uzak Uçurduğunuz kuş? Kılıç gibi keskin karlı dağ. Hiç yeri miydi açmak kalbi Bu çiğ ışık altında. Sizden önce birisi bir fantazi okudu, Kırdı geçirdi. Yayvan gülüşlerden ağızlar çok geç döner; Şimdi sıra sizde üzgün ağır, Ne güzel! Olsa bari benzeri duygularla tedirgin, Sizdekini yaşamış Birkaç kişi. Işıktasınız seçilmiyor, Karanlıkta hepsi. Okudunuz, Bittiğine memnun, Anlamamış; Bozuk paralar gibi düşer önümüze Alkış. Gördünüz işte yerde Çürük domatesler gibi ezik, Avuçlarda mıncıklanmış kalbiniz. Büyürken leke ince ipekte, Yeniden eğildiniz!
DURAKLAR Bir kişiyi sevgilerde görmeye Kaç kapıdan geçeceksin: 1) Kimlik kartı 2) Yanına katılanlar 3) Bırakın eşyanızı Son kapı açılınca karşında başkası. Kaç merdiven çıkacaksın: 1) Görmen şart mı 2) Ya yoksa 3) Bakalım ister mi Son merdiven bitince Bir boşlukta kalacaksın. Yan yana daireler: 1) Gecikme 2) Çok geç 3) Gitti Aradığın hangisi Kime, neyi soracaksın? Hayal mi, gerçek mi Kollaya önleye Düşleri, düşmeleri İşte gene sokaktasın.
DÖNMEDOLAP Nerden niçin mi geldim Bilmeden bir şey diyemem, ya siz? Hem hiç önemli değil Geldim, yer açtılar, oturdum Girip çıkanlar vardı Zaten ben geldiğimde. Başka şeyler de vardı, ekmek gibi, su gibi Gülüşler öpüşler ne bileyim hepsi Doğrusu anlamadım bir düğün dernek mi Sonra da kimileri düşünceli, durgundu Gidenler neye gitti doğrusu anlamadım Zaten ben geldiğimde. Bir luna-park mı bir konser bir gösteri Bilmem pek anlamadım önüm kalabalıktı Sıkıştığım yerde vakit çabuk geçti. Bak dediler baktım pek bir şey göremedim Hem her yer karanlıktı Zaten ben geldiğimde. Benim tek düşüncem büzüldüğüm köşede Nasıl çekip gideceğim kalk git dediklerinde Çünkü çıkmak sıkışık sıralardan mesele Kalkacaklar yol vermeye bakacaklar ardımdan Az mı söylendilerdi şuracığa ilişirken Zaten ben geldiğimde.
DOST ! Dostumdu önceleri, Göznurunu kitaplara dökmek varken Avare gezerdi caddelerde. Dünya böyledir zaten, Kadın olmasın ara yerde. Bir varmış, bir yokmuş aramızdaki dostluk. Kızına kıl kadar olsun göz koysaydım, Derdim, buydu korktuğu. Odama uğramaz oldu, semtimden geçmez; Oysa bir ben vardım içli dışlı olduğu
DARGINLIK Ve susmak Bir denizin çekildiği Bir rüzgarın kesildiği Anlaşılınca Boştur konuşmak İlk iskele Kurtuluş Yanaşılınca Ne selam, ne veda Felaket bir vapur Çık hemen Bir yağmur serin, ince.
DAĞLARDA ATEŞLER YANDIKÇA Oda karanlık Odadan dışarı çık Şehir karanlık Şehirden dışarı çık Korkma Yürü bir hayli yürü Gördün mü Dağlar başladı artık. Korkun dağılır rüzgarda Bekle biraz Dağlarda ateşler yandıkça Karanlıktan korkulmaz. Dağlar karanlık Dağlara yukarı çık Korkma Yürü bir hayli yürü Az daha yukarı çık Birbirinden uzakta Gördün mü Ateşler parladı artık. Şimdi dağlar kaldı yine ardında Odan yendi karanlığı, ölümü Dağlarda ateşler yandıkça Karanlıktan korkulmazmış, gördün mü?
ÇATI Her çatı ev Çadır da Bitmez tasaları Taşıyın sırtınızda. Bıkılır, tükendi Hep aynı Biçimsiz boşluklar Dolu sandıklarınızda. Sürmeli sürgün Varsa varsınız Çıplak gözle bulanık Bir uzak gözlüğü. Korkusu yalnızlık, zulmü kendine Acısı da öyle, Bir valiz göçebe Ordan oraya. Açar kapar bir kanal Her gün kapaklarını, Dolar boşalır sular Ev mi, yollar mı?