Batı Roma imparatorluğu yıkılınca, Romanın varisi, Doğu Roma İmparatorluğu oldu. Ama coğrafi durumu, topraklarında yaşayan halkların çeşitliliği, Barbarlarla sürekli ilişkileri ve Doğu uygarlıkların etkileri nedeniyle, bu imparatorluk, çok geçmeden Romalı özelliğini yitirdi. İ.Ö. 657 yılında Bisa tarafından kurulan Bizans kenti, İmparator Constantinusun genişletmesinden ve surlara çevirmesinden sonra, büyük ölçüde önem kazandı.Yavaş yavaş Antakya ve İskenderiyeyi gölgede bırakarak, hristiyanlık dünyasında, papanın arkasından ikinci güçlü kişi patriğin merkezi oldu.Çeşitli etkilerle Doğu Roma kilisesinin Roma kilisesinden farklılaşması dinsel konularda sonu gelmez tartışmalara yol açtı. Bizans imparatorları din dışı ve askeri yetkilerine dinsel yetkiye de etkiler. Devleti, ilk imparator İustinianosun koyduğu yasalara göre bir başına yönetmeliğe konuldular. Sınırların güvenliği ni koruma görevi, ordu ve donanmaya verildi. Donanma, 8. yüzyıla kadar Akdeniz egemenliğini elinde tuttu. İmparatorluğun ekonomisi, el sanatları, tarım ve ticarete dayanıyordu. Tarım, kölelere, köylülere ve askerlere bırakılmıştı. Ama 10.yüzyılda derebeyliğinin başlamasıyla bir bunalıma yuvarlandı ve bir daha toparlanamadı. Uzun süre büyük bir başarıyla sürdürülen ticaret ise, İmparatorluğun Mısır, Suriye ve Anadoluyu yitirmesi, İtalyanın deniz kentlerinin Bizansla yarışa girmesi sonucunda geriledi. Bizans İmparatorluğu altın çağını 6. yüzyılda İustinianos döneminde yaşadı. Devleti yeniden örgütleyen İustinianos, Eski Roma İmparatorluğunu da yeniden kurma çabalarına girişti. Ama ölümünden sonra Bizans, kuzey ve orta İtalya, İspanya, Suriye, Filistin ve Mısırı peşpeşe yitirdi. İçerde saray entrikaları ve ayaklanmalar patlak verirken, Hunlar, Avarlar ve Persler imparatorluk sınırlarına dayandılar. İslavlar da Balkan yarımadasına yerleştiler. Bu tehditler karşısında Herakleios 1, sınır bölgeleri kurdu. Sivil ve askeri yetkileri elinde tutan bir generalin yönettiği bu sınır bölgelerinde, halkın büyük bölümü, imparatorun toprak verdiği askerlerden oluşuyordu. Themalar, zamanla önemli siyasal ağırlık kazandılar. Anadolu themasının generali, Leo 3 İsauros adıyla tahta çıktı; yönetim, soylular ve ordu arasındaki çekişmeye son verdi. Buna karşılık, 726 yılındaki buyrultusuyla ikonalara tapmayı yasaklayarak, ünlü Resimler Çekişmesini başlattı. Öte yandan, hakkı olmayan bir tahta el koymuş saydığı Charlemagnea savaş açtı. Böylece, 800 yılında papanın taç giydirdiği Charlemagne, Doğu Roma imparatorunun koruyuculuğundan çıktı. Resimler çekişmesi, yüzyıllık kargaşadan sonra, Mikhael 3ün annesi Theodoranın naiplik döneminde sona erdi. O sırada Bizans İmparatorluğunda büyük bir kültür gelişmesi gerçekleşti. Kyrillos ve Methodios kardeşler, İslavlar ve Bulgarlar arasında hristiyanlığı yaymaya başladılar. Bulgar hanı 865te vaftiz edildi. Ama Kutsal Üçlüden kuşkusunu açıkça ortaya koyan patrik Photios Bizans ve Romanın dinsel açıdan birbirleriyle ilişkilerini kesmelerine yol açacak büyük bir kavgayı başlattı. Bu arada Araplar, Bulgarlar ve Ruslar; yüzyıl süreyle Bizansın zayıflığından yararlandılar. Ama İoannes 1, Timiskes ve Basileois 2 dönemlerinde Bizans ordu ve diplomasisi başarı kazandı. Bizans, Bulgaristanı ilhak etti. Ruslar yenildiler ve ortodoksluğu kabul ederek İstanbul patriğine bağlandılar. Gene Basileios döneminde, Arnavutluk, Bizans topraklarına katıldı. Ne var ki, Basileiostan sonra tahta çıkanların tümü beceriksiz krallardı. Ülke maliyesini iflas ettirdiler ve sınırların zayıflamasına yol açtılar. Ayrıca Doğu din ayrılığı, Romayla ilişkilerin kesinlikle kopmasına neden oldu. İmparatorluğun derebeylik düzeni özelliğini alması, işleri daha da karıştırdı: 10. yüzyıldan sonra, ekonomik bir bunalımdan yararlanan toprak aristokrasisi, themalarındaki köylü ve askerlerin topraklarına el koyarak, tümünü toprak kölesi haline getirdi. Paralı askerler tutmak zorunda kalan Bizans imparatorlarının gücü azaldı. İsaakios 1 Komnenos, gücü son derece artan bu toprak aristokrasisinin desteği ile tahta çıkabildi. Buna karşılık, soylulara ayrıcalıklar tanımak ve yapılan hizmetlere karşılık toprak bağışlama sistemi koymak zorunda kalması, imparatorluğu büsbütün zayıflattı. Alıntı