Cenaze Kaldırıcısı Adem

'Ünlü Şairlerden Şiirler' forumunda DaRkBlooD tarafından 26 Nis 2010 tarihinde açılan konu

Konu etiketleri:
  1. DaRkBlooD

    DaRkBlooD Anne'sinin bidenesi (:

    Cenaze Kaldırıcısı Adem


    Bir ölü nedir ki bir ölüm nedir
    Acıyla kirlenmektir, acıya sevinmektir.

    Siz bilirsiniz, isterseniz biraz gecikiriz
    Gelmesine geliriz, birazcık gecikiriz
    Ne kadar gecikirsek o kadar iyiyiz
    Ben o kadar iyiyim.

    Bir zamanlar hamaldım, çelenk taşırdım
    En güzel çiçekleri ben sırtımda taşırdım
    Caddelerden geçerdim, büyük vitrinlerin önünden
    Serlerden bahçelerden güne damlardım
    Renklere karışırdım, kentin ışıklarına
    İçinden soyulan bir portakal gibi
    Kendi içdenizlerimi öper okşardım
    Süslenmiş gibi olurdum
    Kokular içinde kalırdım.

    Sonra bir gün çağırdılar
    Sonra bir gün beni gene çağırdılar
    Artık hep çağırdılar, dört kişi olduk
    Dört kişi gerekliydi, dört kişi olduk
    Ölüleri gördük, ölüler koltuktaydılar
    Ölüleri gördük ölüler yatakta
    Ölüler giyinik, ölüler çıplak
    İşte biz dört kişi buna alıştık
    Bizi alıştırdılar.

    Omuzlarım kesik kesiktir, nasırlıdır
    Her zaman bir ölü vardır omuzlarımda
    O kadar ölü vardır ki her yanımda benim
    - Ölüler içindeyim ölüler içindeyim -
    Örneğin bir bardak su içsem bir ölü kayar şuramdan
    Su içmeyen bir balık gibi kayar
    Ölülere takılmış bir uçurtma gibiyim
    Biraz öyleyim.

    Ve otel müşterileri, onlar
    En inandırıcı ölülerimdir benim
    Her biri biri ölümü her gün yeniden yaşar
    Camlara yapıştırılmış yüzler gibi
    - Unutmak utanmaktır, siz bilirsiniz -
    Hüzünsüz, anlatımsız, soğuk
    Akşamüstü rengidedirler ve yorgundurlar.

    Siz daha iyi bilirsiniz, Hıristiyanları soyarlar
    Ölüleri çıplaktır onların
    Ne yalan söyleyeyim görünce huylanırım
    Yeni ölmüş genç kızlar yeni doğmuş çocuklara benzerler
    Görünce huylanırım
    Bunu karıma da anlatırım, su dökünürüm
    Adım mı, Ademdir, iyi adamımdır.

    Karıma anlatırım ya, size de anlatırım
    Bir gün bir ölü kaldırdık, Aşkenazlardan
    Heni şu Leh Yahudilerinden işte
    Gözleri o kadar mavi olan, mavi bir suda yüzer gibi gövdesi
    Saçları tütün rengnde
    Her neyse, uzatmayalım, bir de baktık ki ölünün arka cebinde
    Dolarlar, marklar, sterlinler
    Önce paylaşmayı düşündük, yalan söylemeyeyim
    Götürüp geri verdik az sonra
    Götürüp geri verdik, yüz lira aldık
    Hepsi hepsi yüz lira
    Bir gün bir ölüye asılı iki torba
    Torbalar kalçalara inmiş, askılar omuzlarda
    İçleri altın dolu
    Ölüyse bir okcakarı, Ermeni
    Çoluk çocuğu
    Elbette geri verdik altınları da.

    Ve genç bir kız ölüsünden ametist bir kolye çıkardım
    Doğrusu sakladım onu gizlice
    Karımdan bile sakladım, karımdan
    Niye mi sakladım, uğurdur diye.

    Bir karım, iki çocuğum, dört kişiyiz
    Kimseler bizimle konuşmaz
    Mahallede kahveye çıkmam, anlarsınız
    Giderek alıştım içkiye de
    Demin de söyledim ya, iyi adamımdır
    Benden kötülük gelmez
    İnanır mısınız, bir gün gene bir ölüyü kaldıracağız
    Tam kaldıracağız, birden farkına vardım
    Adam düpedüz yaşıyor
    Oysa raporlar filan tamam
    Buzluğa girdi mi o anda işi bitik
    Başında mirasçılar yas giysileri içinde
    Dedim ya, birsden farkına vardım
    Evet, o gün bugündür yaşıyor
    Cihangir'de oturur, zengindir
    Bir iki kez evine de uğradım
    Beni pek sevmez.

    Ne de olsa herkes biraz ölüdür
    Otel müşterileri en önde gelir
    Kendileri soyar kendilerini kendileri giydirir
    Büyük kentlerin büyük tabutlarıdır oteller
    Nedense işte onlar gökyüzüne gömülür.

    Bu sabah on birde bitirdim işimi
    Gidip uyuyacağım
    Belki de
    Ya karımla ya da
    Bir başka ölüyle yatacağım.
    Edip Cansever
     

Bu Sayfayı Paylaş