Cümle Çeşitleri

'Türkçe-Edebiyat' forumunda sha. tarafından 4 Ara 2009 tarihinde açılan konu

Konu etiketleri:
  1. sha.

    sha. ..daha çirkin, daha huysuz

    1- Yapılarına Göre Cümleler
    2- Yükleminin Türüne Göre Cümleler
    3- Yükleminin Yerine Göre Cümleler
    4- Anlamlarına Göre Cümleler


    1- YAPILARINA GÖRE CÜMLELER

    Yapılarına göre basit, bileşik, bağlı ve sıralı cümleler olmak üzere dört cümle çeşidi vardır.


    a) Basit Cümle:

    Tek yüklemi bulunan, tek yargı bildiren cümleler yapı bakımından basit cümledir. Basit cümleyi belirleyen tek yüklemin, tek yargının bulunmasıdır. Yüklem dışındaki diğer ögelerin sayısı önemli değildir. Basit cümleler hem isim hem fiil cümlesi olabilir. Türkçede cümleler genellikle basit yapılıdır:

    Eğri cetvelden doğru çizgi çıkmaz.

    Akıllı düşman, akılsız dosttan yeğdir.

    Güneş balçıkla sıvanmaz.

    Yapısında fiil ismi, sıfat-fiil, zarf-fiil veya bu tür kelimelerden yapılmış kelime grupları bulunan cümlelerde bu unsurlar bağımsız yargı bildirmedikleri için, böyle cümleler de yapı bakımından basit cümle sayılırlar:

    Bu kadar yolu yaya gitmek zor olabilir.

    Gülü seven dikenine katlanır.

    Ayaklarını sürüyerek yerine geçti.

    b) Birleşik Cümle:

    İçinde birden fazla yargının bulunduğu cümleler, birleşik cümledir. Bu yapıdaki cümlelerde esas yargıyı üzerinde bulunduran bir temel cümle ve bu temel cümleyi çeşitli yönlerden tamamlayan yan cümleler bulunur.

    Türkçede şartlı birleşik cümle, ki’li birleşik cümle ve iç içe birleşik cümle olmak üzere üç çeşit birleşik cümle vardır:

    Şartlı birleşik cümle: İçinde şart kipi bulunan cümledir. Şart kipi, diğer fiil çekimlerinden farklı olarak bitmiş bir hareket göstermez, bir yargı ifade etmez. Bu sebeple şart kipiyle bağımsız bir cümle yapılamaz.

    Bu yapıdaki cümlede şart kipini taşıyan yardımcı cümle önce, temel cümle sonra gelir. Şart cümlesi temel cümleyi genellikle şart, zaman, sebep, benzetme gibi anlamlarla tamamlar ve temel cümlenin zarfı olur:

    Derslerine düzenli çalışırsan sınıfını kolay geçersin.

    Pazar günü hava güzel olursa gezmeye gideceğiz.

    “Artık demir almak günü gelmişse zamandan

    Meçhûle giden bir gemi kalkar bu limandan.”

    (Yahya Kemâl)



    Ki’li birleşik cümle: Farsçadan dilimize giren ki bağlama edatıyla yapılan birleşik cümledir. Ki edatı, çekimli bir fiilden sonra gelince bağlama edatı olur. Bu cümlelerde ki edatına kadar olan kısım asıl unsur; ki edatından sonraki unsur yardımcı unsurdur. Bu sıralanış Türkçeye aykırıdır. Ki edatı çıkarılınca cümle Türkçedeki sıralanışa uyar:

    Duydum ki unutmuşsun gözlerimin rengini. (Gözlerimin rengini unuttuğunu duydum.)

    Öyle insanlar vardır ki yaptıkları iyilikleri her fırsatta söylemekten zevk duyarlar. (Yaptıkları iyilikleri her fırsatta söylemekten zevk duyan insanlar vardır.)

    Ki’den önceki unsurun isim olması hâlinde ki, yardımcı cümleyi asıl cümleye bağlamaz, asıl cümlenin yüklemini onun isim unsuruna bağlar. Böyle cümlelerde söylenmese de anlamda bir değişiklik olmaz:

    Limon ki bol vitaminli bir meyvedir, kışın yetişir. (Limon bol vitaminli bir meyvedir, kışın yetişir. / Bol vitaminli bir meyve olan limon kışın yetişir.)



    İç içe birleşik cümle: Bir cümlenin herhangi bir görevle başka bir cümlede yer almasıyla meydana gelen birleşik cümledir. Araya giren cümle, temel cümledeki anlamı tamamlayan yardımcı cümle olarak nesne veya diğer unsurlardan birinin parçası olur:

    Edebiyat öğretmeni içinizde “Han Duvarları”nı okuyan var mı, dedi.

    Hayır, o değil, şu uzun boylu adam, dedi.

    c) Bağlı Cümle:

    Birden fazla cümlenin fakat, ama, ancak, lâkin, ve, veya gibi edatlarla bir özneye bağlanarak oluşturduğu cümledir. Her biri bağımsız cümle olan bu cümleler arasındaki ilgi, bağlama edatlarıyla kurulmakta ve pekiştirilmektedir:

    Konuşmayı erken öğrendim ama susmayı öğrenmem için yaşlanmam gerekti.

    Ölmek kaderde var,bize üzüntü vermiyor

    Lâkin vatandan ayrılışın ıztırabı zor.

    d) Sıralı Cümle:

    Tek başına bağımsız yargı bildiren iki veya daha fazla cümlenin bir anlam bütünlüğü içinde sıralanmasıyla kurulan cümlelerdir. Yüklemleri çekimli fiil olan sıralı cümleler, birbirinden virgül veya noktalı virgülle ayrılır:

    Alacağını tahsil etmek için önce telefon etmiş, sonra biriyle haber yollamış, olmayınca kendisi gitmek zorunda kalmıştı. Bu sıralı cümlede yargı taşıyan telefon etmiş, haber yollamış, zorunda kalmış yüklemlerini birbirine bağlayan –tı, kip ekidir. Sıralı cümlede önceki yargılarda bu ek tekrarlanmayıp son yargıya doğru bir bağımlılık sağlanır. Böylelikle cümlenin bitmediği de hatırlatılmış olur.

    Aradaki ilginin ortak cümle ögeleriyle sağlandığı sıralı cümleler bağımlı sıralı cümle; ilginin sadece anlam yönüyle kurulduğu cümleler bağımsız sıralı cümledir:

    Çetin, kantinde bizi bekliyormuş, hemen yanımıza geldi, kolumuzdan tutup masasına götürdü. (Özne, ortaktır.)

    Öğretmeni Aysel’i çağırıyordu; Aysel hiç oralı değildi



    2- YÜKLEMİNİN TÜRÜNE GÖRE CÜMLELER

    a) Fiil Cümlesi:

    Yüklemi çekimli bir fiil veya fiil grubu olan cümle, yükleminin türüne göre fiil cümlesidir. Her türlü hareket, iş, oluş fiil cümleleriyle karşılandığı için fiil cümleleri isim cümlelerine göre daha çok kullanılır.

    Yükleminin geçişli fiil olması durumunda, fiil cümlelerinde cümlenin bütün ögeleri bulunabilir. Fiil geçişsiz olursa cümlenin nesnesi olmayacaktır.

    “İstanbul’u dinliyorum, gözlerim kapalı;

    Önce hafiften bir rüzgâr esiyor,

    Yavaş yavaş sallanıyor

    Yapraklar ağaçlarda.”

    (Orhan Veli)

    Başlarını göklere çarpmaktan, genellikle cüceler korkar.

    (Cenap Şahabettin)

    Allah size bir yüz vermiş; bir tane de siz eklemeyin.

    (Shakespeare)

    Mum, dibine ışık vermez

    (Atasözü)

    b) İsim Cümlesi:

    Yüklemi ek-fiille çekimlenmiş bir isim veya isim grubu olan cümleler, yükleminin türüne göre isim cümlesidir.

    İsim cümleleri, genellikle özne ve yüklemden oluşur. İsim cümlelerinin olumsuzunu yapmak için değil ve yok kelimeleri kullanılır. Ağzı var, dili yok.

    “Ormanlar koynunda bir serin dere

    Dikenler içinde sarı gül vardır.”

    (Rıza Tevfik Bölükbaşı)

    “Sen Türkiye gibi aydınlık ve güzelsin.

    Benim doğduğum köyler de güzeldi.”

    (Cahit Külebi)

    “Ölmek değildir, ömrümüzün en feci işi

    Müşkül budur , ölmeden evvel ölür kişi”

    (Yahya Kemal)

    Cesurun bakışı, korkağın kılıcından keskindir.



    3- YÜKLEMİNİN YERİNE GÖRE CÜMLELER


    Yüklemin cümle içindeki yerine göre iki çeşit cümle vardır.

    a) Kurallı (Düz) Cümle:

    Türkçede asıl unsurlar sonra, yardımcı unsurlar önce geldiği için cümlenin en önemli ve asıl ögesi olan yüklem genellikle cümlenin sonunda yer alır. Yüklemi sonda olan cümle, kurallı cümledir. Cümlede özellikle belirtilmek istenen unsurlar yükleme yaklaştırılır:

    Kayıhan, / bu akşam / pencerenin önünde / oturuyordu.

    Kayıhan, / pencerenin önünde / bu akşam / oturuyordu.

    Bu akşam / pencerenin önünde / Kayıhan / oturuyordu.



    b) Devrik Cümle:

    Yüklemi sonda olmayan cümle, devrik cümledir. Devrik cümlelere daha çok şiir dilinde rastlanır. Günlük konuşmalarda, atasözlerinde ve deyimlerde de zaman zaman devrik cümleler görülür. Cümlede yüklemin dışındaki ögelerin yer değiştirmesi durumunda cümlenin kurallılığı bozulmaz. Ancak yüklemin yeri değişirse cümle devrik olur:

    “Bir kökte uzamış sarmaşık gibi

    Dökülmüş gerdana saçların güzel.”

    (Âşık Veysel)

    “Aya haber sal çıksın bu gece;

    Görünsün şöyle gönlümce.”

    (Cahit Sıtkı Tarancı)

    Sensiz kaldım bu yerde.

    Gülme komşuna, gelir başına.

    Çocuktan al haberi.


    4- ANLAMINA GÖRE CÜMLELER

    Anlamına göre üç çeşit cümle vardır.
    a) Olumlu Cümle:

    Yargının gerçekleştiğini bildiren cümleler, olumludur. Bu cümlelerin yüklemi varlık, olma veya bulunma bildirir:

    Kurt kocayınca, köpeğin maskarası olur.

    (Atasözü)

    Gerçek belirince yalan ortadan kalkar.

    (Atatürk)

    Para ile satın alınan sadakat, daha fazla para ile de satılır.

    (Seneca)

    Beklediğimiz haber, nihayet geldi.

    Yapısı bakımından olumsuz görünen bazı cümleler anlam bakımından olumludur. Cümlede iki olumsuz unsurun bulunması cümlenin anlamını olumlu yapar:

    Nasıl cevap vereceğini bilmiyor değildi.(=biliyordu)

    Allah’tan korkmayan yoktur.(=herkes korkar)

    Yapı bakımından olumsuz bazı cümleler soru yoluyla olumlu bir anlam kazanabilir:

    Siparişlerinizi getirmez olur muyum. (=getiririm)

    Bayrakları bayrak yapan üstündeki kan değil midir?


    b) Olumsuz Cümle:

    Yargının gerçekleşmediğini, yapılmadığını bildiren cümleler, anlam bakımından olumsuzdur.

    Fiilden fiil yapan –ma-, -me- olumsuzluk eki, değil edatı ve yok keli*mesi cümleleri olumsuz yapan unsurlardır:

    Bundan sonra kimseyi kandırmayacak.

    “Bu güler yüzlü adam ben değilim.”

    (Cahit Sıtkı Tarancı)

    Cebimde beş kuruş para yok.

    Yapı bakımından olumlu olan bazı cümleler soru ekiyle olumsuz bir anlam kazanabilir:

    Matematik sınavından 95 almak kolay mı? (Kolay değil.)

    Babamın yanında hiç, sigara içebilir miyim? (İçemem.)



    ne......ne bağlama edatıyla kurulan cümleler de anlam bakımından olumsuzdur. Cümlede bu unsur varsa yüklem mutlaka olumlu olmalıdır:

    “Ne hasta bekler sabahı

    Ne taze ölüyü mezar

    Ne de şeytan, bir günahı

    Seni beklediğim kadar.”

    (Necip Fazıl)

    Ne sevenim var ne soranım var.


    c) Soru Cümlesi:

    Herhangi bir şeyi öğrenmek için soru unsurlarıyla kurulan cümleler, soru cümlesidir. Soru cümleleri genellikle, soru eki mı (mi, mu, mü) ile yapılır. Ayrıca hani, hangi, kim, kaç, nasıl, ne, neden, niçin gibi soru kelimeleriyle de soru cümleleri kurulur. Soru cümlesi olumlu veya olumsuz olabilir:

    Doktor içeride mi?

    Hangi konuyu anlamadınız?

    Niçin bu kadar geç kaldınız?

    Yeni sınav yönetmeliği hakkında ne düşünüyorsunuz?

    Üniversitemizi nasıl buldunuz?



    Cümlede soru eki hangi kelimeden sonra gelirse onu sorar:

    Aybars dün arabasıyla geldi mi?

    Aybars mı dün arabasıyla geldi?

    Aybars dün mü arabasıyla geldi?

    Aybars dün arabasıyla mı geldi?​
     
  2. sha.

    sha. ..daha çirkin, daha huysuz

    CÜMLE ÇEŞİTLERİ

    Cümleler, kendini oluşturan sözcüklerin anlamlarına, cümlede bulundukları yerlere, türlerine göre değişik özellikler gösterir. İşte bu özelliklere göre cümleler değişik gruplar altında incelenir. Bu grupları biz dörde ayırabiliriz.

    A. Yüklemlerine Göre Cümleler

    B. Öğe Dizilişlerine Göre Cümleler

    C. Anlamlarına Göre Cümleler

    D. Yapılarına Göre Cümleler

    A. YÜKLEMLERİNE GÖRE CÜMLELER

    Buna “yükleminin türüne göre” de denilebilir. Çünkü cümleyi yüklemine göre incelerken yüklemi oluşturan sözcüklerin türüne bakılır.

    1. Fiil Cümlesi

    Yüklem durumunda bulunan söz, çekimlenmiş bir fiilse, cümle fiil cümlesidir.

    “Soğuk günler artık geride kaldı.”

    cümlesinde “kaldı” yüklemdir. Bu yüklem “kalmak” fiilinin bilinen geçmiş zamanda çekimlenmesiyle oluştuğundan, cümle, yüklemine göre fiil cümlesi olur.

    2. İsim Cümlesi

    Yüklem çekimli bir fiil değilse, ister isimden ister edattan isterse fiilimsiden oluşsun isim cümlesi sayılır. Yani adına aldanıp sadece ismin yüklem olduğu cümleler olarak anlamamak lazım bunu.

    “Bu roman, yazarın okuduğum ilk kitabıydı.”

    cümlesinde yüklem “kitabıydı” sözü üzerine kuruludur ve “kitap” ismi “idi” ekfiilini alarak yüklem olmuştur. Elbette yüklem bu cümlede “yazarın okuduğum ilk kitabıydı” şeklinde bir isim ve sıfat tamlamasından oluşan söz öbeğidir.

    B. ÖĞE DİZİLİŞİNE GÖRE CÜMLELER

    Türkçe’de cümleyi oluşturan öğeler belli bir mantık dizilişine göre sıralanır. Hatta tamlamayı oluşturan sözcüklerin bile bir sıraya göre dizilmesi gerekir.

    Bu dizilişlerde en önemli unsur yüklemdir. Çünkü dilimizde yüklemin daima sonda bulunması gerekir. İşte öğelerin bu sıralanışına göre, cümleler iki grupta incelenir.

    1. Kurallı Cümle

    Yüklemi sonda bulunan, yani öğelerin Türkçe’nin kurallarına göre sıralandığı cümlelerdir.

    “Buralarda eskiden çok güzel evler vardı.”

    cümlesinde “vardı” yüklemi sonda bulunduğu için cümle kurallıdır.

    2. Devrik Cümle

    Yüklemi sonda bulunmayan cümlelerdir.

    “Bu kitabı iki yıl önce okumuştum ben.”

    cümlesinde yüklem “okumuştum” öğesidir. Ondan sonra “ben” öznesi geldiğinden yüklem sonda değildir. Öyleyse cümle devriktir.

    Bazı cümlelerde ise cümlenin temel öğesi olan yüklemin bulunmadığı görülür. Gerçi “öğe dizilişine göre” dendiğinde sadece kurallı, devrik anlaşılır, ancak yüklemin bulunmaması da cümlede öğe dizilişini etkiler. Yüklemin bulunmadığı cümlelere ise eksiltili cümle denir.

    Eksiltili Cümle

    Yüklemi bulunmayan cümlelerdir. Yargının ne olduğu okuyucunun yorumuna bırakılır.

    Örneğin;

    “Karşımızda geniş ve yemyeşil bir ova... Onun tam ortasında küçük ama çok güzel bir göl...”

    cümlelerinde yüklem yoktur. Üç noktalar yüklemin eksik olduğunu gösterir. Ancak biz cümlede “vardı, görünüyordu, bulunuyordu” gibi bir yargının verilmek istendiğini anlıyoruz. Öyleyse bu cümleler eksiltili cümlelerdir.

    C. ANLAMINA GÖRE CÜMLELER

    Elbette her cümlenin bir anlamı vardır. Ancak cümleler bu anlamı değişik yapılarla bildirir. Bazen bir yargıyı haber verir. Bazen anlamı, soruyla bildirir. Bazense bir duyguyu aktararak ifade eder. İşte bu bildirme şekillerine göre cümleyi üç grupta inceliyoruz.

    1. Haber Cümlesi

    Bir yargıyı olumlu ya da olumsuz biçimde aktaran cümlelerdir. Bir eylemin yapıldığını, yapılabileceğini, bir varlığın bulunduğunu ifade eden cümleler olumlu, tersini ifade edenler olumsuzdur. Olumlu cümlelerde mantıkça istenen bir durumun bulunması gerekir.

    Aşağıdaki yüklemleri inceleyerek bunu açıklayalım.

    Olumlu

    geldi

    koşmalı

    var

    paralı

    güzel


    Olumsuz

    gelmedi

    koşmamalı

    yok

    parasız

    güzel değil

    Görüldüğü gibi olumlu yüklemler “-ma, -me” olumsuzluk ekiyle, “değil” olumsuzluk edatıyla, “-sız” gibi olumsuz anlam veren eklerle olumsuz hale getirilebiliyor.

    Bazı cümlelerde ise yapıca yukarıdaki olumsuzluklar bulunduğu halde cümle anlamca olumlu olabilir. Bu, çoğu kez iki olumsuzluğun bir arada bulunduğu yargılarda görülür.

    Örneğin;

    “Aslında o seni tanımıyor değildi.”

    cümlesinde “tanımıyor değil” yükleminde iki olumsuzluk vardır ve bunlar yüklemin “tanıyor” şeklinde olumlu bir yargı vermesini sağlamışlardır.

    Bazı cümlelerde ise olumsuzluk, soru yoluyla sağlanır.

    “Ben onu unutabilir miyim hiç?”

    cümlesinde yüklem olumlu olduğu halde cümlenin anlamı soru yoluyla olumsuz hale getirilmiştir.

    Bazı cümlelerde olumsuzluk bağlaçlarla sağlanır.

    “Ne konuyu biliyor ne soruyu soruyor.

    cümlelerinde ne... ne.... bağlacı,

    “Sanki o seni seviyor da.”

    cümlesinde “sanki” bağlacı cümleye olumsuz anlam katmıştır.

    2. Soru Cümlesi

    Cevap almak amacıyla hazırlanan cümlelerdir. Bunlar değişik soru sözcükleriyle sağlanır.

    “Siz de bizimle gelir misiniz?”

    “Sana bu ceketi kim almıştı?”

    “Ne zaman bizi ziyaret edeceksiniz?”

    cümleleri birer soru cümlesidir.

    Soru cümlelerinde de olumluluk-olumsuzluk olabilir. Bunu yüklemin yapıca olumlu ya da olumsuz olması belirler.

    Örneğin;

    “Bu olayı o da biliyor mu?”

    cümlesinde yüklem olumlu olduğundan cümle olumlu soru cümlesidir.
    “Dünkü davete o da gelmedi mi?”

    cümlesi yüklemi olumsuz olduğu için, olumsuz soru cümlesidir.

    3. Ünlem Cümlesi

    Yargıyı bir duygu aktararak ortaya koyan cümlelerdir. Çoğu zaman kızgınlık, sevinme, alınma, heyecan gibi bir duygu aktarır ya da seslenme bildirir.

    “Ne güzel bir kitap bu!”

    “Hey, bana baksana sen!”

    cümleleri ünlem cümlesidir.

    Bunların dışında bazı kaynaklarda istek cümlesi, şart cümlesi, emir cümlesi, gereklilik cümlesi gibi anlamına göre cümleler de verilmiştir. Ancak bu, cümlenin yapısıyla ilgili olmayan sadece anlama bağlı özelliktir. Eğer bunu göz önüne alırsak, her cümleye bir ad bulmak gerekebilir.

    “Konuşabilirsin ama biraz alçak sesle.”

    cümlesi şart,

    “Şimdi bir soğuk su olsa da içsek.”

    cümlesi istek,

    “Yarına kadar bu ödevler bitecek.”

    cümlesi emir,

    “Bugünün işini yarına bırakmamalısın.”

    cümlesi gereklilik anlamı veren cümlelerdir.

    D. YAPILARINA GÖRE CÜMLELER

    Her cümle bir yargı bildirir. Ancak bazı cümlelerde birden fazla yargı bildiren unsur bulunur. Bunlar bazen iki ayrı yüklemle, bazen yan cümleciklerle sağlanır. Cümlenin yapısına geçmeden önce yapıyı belirleyen temel ve yan cümleleri görelim.

    Temel Cümle

    Bir cümlenin yüklemi temel cümledir. Cümlenin bildirmek istediği asıl yargı da bu cümleyle verilir. Diğer öğeler temel cümleyi açıklayan tamamlayıcı öğelerdir.

    Örneğin;

    “Akşama geleceğim.”

    cümlesinde “geleceğim” yüklemi temel öğe, “akşama” sözü de onun tamamlayıcı öğesidir.


    Yan Cümle

    Tam bir yargı bildirmeyen, temel cümlenin bir öğesi durumunda bulunan ve kendi içinde değişik tamamlayıcı öğeler de alabilen söz öbeğidir.

    Yan cümleler iki şekilde yapılabilir: Fiilimsilerle ve çekimli fiillerle.

    • Fiilimsilerle yapılanlar:

    Cümle içinde temel cümlenin bir öğesi olan ya da bir öğenin tamamlayıcısı olan fiilimsiler yan cümlecik yapar.

    Örneğin;

    “Öğretmen sınıfa girince herkes ayağa kalktı.”

    cümlesinde “ayağa kalktı” yüklemdir. “Ne zaman ayağa kalktı?” sorusuna “Öğretmen sınıfa girince” cevabı geliyor. Cümlede zarf tümleci olan bu öğe “girince” bağfiili üzerine kuruludur. Görüldüğü gibi fiilimsi, bir öğe durumundadır. Öyleyse zarf tümleci bir yan cümleciktir.

    “Bana fotoğrafını gönderen okuruma teşekkür ederim.”

    cümlesinde ise “teşekkür ederim” yüklemdir. “Kime teşekkür ederim?” sorusuna “Bana fotoğrafını gönderen okuruma” dolaylı tümleci cevap verir. Cümlede “gönderen” sıfat-fiilini görüyoruz. Bu söz “okur” isminin sıfatı durumundadır. Yani dolaylı tümlecin tamamlayıcı öğesidir. Tamamladığı öğeyle birlikte yan cümle yapmış ve dolaylı tümleç görevini üstlenmiştir.

    “Karadeniz’de denize fazla açılmak tehlikelidir.”

    “Davetime gelmeyişine çok üzüldüm.”

    “Onunla nerede buluşacağınızı biliyor musunuz?”

    “Babasını görmeden okuluna gitmezdi.”

    “Kapıyı açar açmaz karşımda onu gördüm.”

    cümlelerinde altı çizili söz öbekleri fiilimsiyle yapılan yan cümleciklerdir.

    • Çekimli Fiillerle yapılanlar :

    Fiilin yüklem olabilmesi için çekimli olması gerektiğini söylemiştik. Ancak her çekimli fiil yüklem olmaz, bazen cümlenin tamamlayıcı öğesi olur. İşte bu durumda, yani çekimli bir fiilin bir öğe olduğu durumda, bu fiil yan cümlecik olur.

    Örneğin;

    “O da gelirse gideriz.”

    cümlesinde “gideriz” yüklemdir; “O da gelirse” zarf tümlecidir. Bu tümleci oluşturan “gelirse” sözü “gelmek” fiilinin geniş zamanının şartıyla çekimlenmiştir. Görüldüğü gibi çekimli bir fiil temel cümlenin öğesi durumundadır ve yan cümlecik oluşturmuştur.

    “O bana, ben de geleceğim, dedi.”

    cümlesinde ise “dedi” yüklemdir; "ben de geleceğim” sözü ise nesnedir. Bu öğe aynı zamanda “geleceğim” sözünün çekimli olmasından dolayı bir cümle özelliği de gösteriyor. Bu yüzden nesne görevindeki bu cümle, bir yan cümlecik oluşturmuştur.

    Şimdi cümleleri yapılarına göre inceleyerek konuyu daha da pekiştirelim.

    1. Basit Cümle

    İçinde yan cümlecik bulunmayan cümlelerdir. Bu cümleler tek bir yargı bildirir.

    “Bu sıcakta evde oturulur mu?”

    cümlesi basit bir cümledir. Çünkü “oturulur mu” yükleminden başka yargı bildiren öğe yoktur. Yan cümlecik kullanılmayan bir cümle basit demektir.

    Basit cümle demek, kısa cümle demek değildir.

    “Bahçenin ana kapısından, üstü başı perişan, zavallı bir adam, elinde eski, yırtık bir torbayla içeriye girdi.”
    cümlesi uzun bir cümledir. Ancak tek bir yargı bildirdiğinden, yani içinde yan cümlecik bulunmadığından basittir.

    “Kalabalıktan biri yavaşça kürsüye doğru ilerledi.”

    “İri iri şeftalileri büyük bir zevkle dalından kopardı.”

    “Sözlerime içten içe gülüyorlardı.”

    cümleleri yapısına göre basit cümlelerdir.

    2. Bileşik Cümle

    Tek bir yüklemi olan ve içinde yan cümlecik bulunan cümlelerdir. Yan cümlenin özelliğine ve yükleme bağlanışına göre değişik gruplara ayrılır.

    a. Girişik Cümle

    Yan cümleciğin fiilimsi olduğu cümlelerdir.

    “Çocukların sağlıklı büyümesi için gayret gösterilmeli.”

    cümlesinde “gayret gösterilmeli” yüklemdir. Diğer söz öbeği zarf tümlecidir. Bu tümleç içindeki “büyümesi” isim-fiili yan cümle yapmıştır. Fiilimsi hangi öğe içindeyse, görevi o öğeyle özdeştir. Bu cümlede zarf tümleci içinde olduğundan kendisi de zarf tümlecidir.

    “Çiçekleri koparan çocukları sonunda yakaladım.”

    cümlesinde “yakaladım” yüklemdir. “Çiçekleri koparan çocukları” nesnedir. Nesne içindeki “koparan” sıfat-fiili yan cümlecik yapmış, yan cümleciğin görevi de nesnedir.

    “Kimsenin kalbini kırmadan görevini yaptı.”

    cümlesinde “yaptı” yüklem, “kimsenin kalbini kırmadan” zarf tümlecidir. “Kırmadan” fiilimsi olduğundan yan cümleciktir.

    Bazen yan cümlecik yüklemin içinde de olabilir.

    “Kimsenin bilmediği, ıssız güzel bir yerdi.”

    cümlesi bir sıfat tamlaması olduğundan, olduğu gibi yüklemdir. Yüklem içindeki “bilmediği” sıfat-fiili sıfat görevindedir. Yani yüklemin temel unsuru olan “yer” isminin tamamlayıcı öğesi olduğundan yan cümleciktir.

    Bazı cümlelerde ise fiilimsi yüklem görevindedir.

    “Romancının görevi okuyucuyu aydınlatmaktır.”

    cümlesinde “aydınlatmaktır” fiilimsisi, temel cümleyi oluşturduğundan cümlede yan cümlecik yoktur. Cümle basit bir cümledir.

    b. Şart Cümlesi

    Temel cümleye şart koşan bir yan cümlecikten oluşan cümlelerdir.
    Yan cümle daima -se, -sa şart kipiyle çekimlenir.

    “Bir kişi daha olursa kadroyu tamamlıyoruz.”

    cümlesinde “tamamlıyoruz” yüklemdir. “Bir kişi daha olursa ” öğesi ise şart bildiren yan cümleciktir.

    “Sınava iyi hazırlanmışsa, onu mutlaka kazanır.”

    cümlesinde “kazanır” yüklemdir, “sınava iyi hazırlanmışsa” öğesi ise temel cümleye şart koşan bir yan cümleciktir.

    Şart anlamı veren her cümle yapıca şart cümlesi değildir.

    “Yarın gelmek üzere şimdi dağılabilirsiniz.”

    cümlesinde şart anlamı olmasına rağmen cümle yapısına göre şart cümlesi değildir. “Gelmek” sözü fiilimsi olduğundan cümle girişik bileşik cümledir.

    c. İlgi Cümlesi

    Çekimlenmiş bir fiilden oluşan yan cümleciğin, temel cümleye “ki” bağlacıyla bağlandığı cümlelerdir. Temel cümle çoğu zaman “ki” den önceki öğedir.

    “Anladım ki o da beni seviyormuş.”

    cümlesinde “anladım” yüklemdir. “Neyi anladım?” diye sorarsak “o da beni seviyormuş” sözü gelir; bu nesnedir. Aslında bir cümle olabilen söz öbeği nesne görevinde kullanıldığı için yan cümlecik oluşturmuştur. Yükleme “ki” bağlacıyla bağlandığı için cümle ilgi bileşik cümlesidir.

    d. İç İçe Bileşik Cümle

    Cümle içinde bulunan başka bir cümlenin yüklemin bir öğesi durumunda bulunduğu ya da bir öğenin tamamlayıcısı olduğu cümlelerdir.

    “İçeriye girerken duyduğum, dışarıda bekle, sözü beni korkuttu.”

    cümlesinde “korkuttu” yüklemdir. “Korkutan ne?” sorusuna “dışarıda bekle, sözü” cevap veriyor. Özne olan bu öğenin içinde bulunan “dışarıda bekle” söz öbeği aslında bir cümle olabilir; çünkü “bekle”, çekimlenmiş bir fiildir. Cümle olabilecekken temel cümlenin öğesi durumunda bulunan bu öğe, bir yan cümleciktir.

    Cümlenin yüklemine göre gösterdiği durum da çoğu zaman yapıyla birlikte adlandırılır.

    Örneğin;

    “Bu konuyu iyi bilmek çok önemlidir.”

    cümlesi yüklem isim soylu olduğu için isim cümlesi, “bilmek” yan cümleciğinden dolayı bileşik cümledir. İkisini birden ifade edecek olursak, cümle bileşik isim cümlesidir.

    3. Sıralı - Bağlı Cümle

    En az iki yüklemi bulunan cümlelerdir.

    Örneğin;

    “Kalktı, gitti.”

    cümlesinde “kalktı” ve “gitti” yüklemleri birbirinin öğesi durumunda bulunmayan ayrı yüklemlerdir ve sıralı cümle oluşturmuşlardır.

    Eğer yüklemler birbirlerine bir bağlaçla bağlanmışlarsa buna bağlı cümle denir.

    “Aradım, fakat evde yoktun.”

    cümlesinde “aradım” cümlesiyle “evde yoktun” cümlesi birbirine “fakat” bağlacıyla bağlanmıştır. Dolayısıyla bağlı cümle oluşturmuştur.

    “Seni çağırdım, çünkü sana bir haberim var.”

    “Mademki sen de gelecektin, niçin bana haber vermedin?”

    “Ne konuyu biliyorsun ne de öğrenmeye çalışıyorsun.”

    cümleleri değişik bağlaçlarla bağlanan bağlı cümlelerdir.

    Sıralı cümlelerde yüklemlerin ortak öğesi bulunabilir. Bu tür cümlelere bağımlı sıralı cümle denir.

    Örneğin;

    “Öğrenciler kitaplarını aldılar, çantalarına koydular.”

    cümlesinde “aldılar” birinci cümlenin yüklemidir. “Öğrenciler” özne, “kitaplarını” nesnedir. İkinci cümlenin yüklemi “koydular” dır. Bu cümlenin de öznesi “öğrenciler”; nesnesi “kitaplarını”dır. Görüldüğü gibi hem “aldılar” hem “koydular” yüklemlerinin özneleri ve nesneleri ortaktır. Bu nedenle cümle bağımlı sıralı cümledir.

    Sıralı cümlede yüklemlerin hiçbir ortak öğesi yoksa cümle “bağımsız sıralı cümle” adını alır.

    “Çocuklar bahçede oynuyordu; anneleri onları bekliyordu.”

    cümlesinde “oynuyordu” ve “bekliyordu” yüklemlerinin hiçbir ortak öğesinin olmadığını görüyoruz. Dolayısıyla cümle bağımsız sıralı cümledir.
     

Bu Sayfayı Paylaş