Artemis Tapınağı bugün İzmir kentine 50 km. uzaklıkta bulunan Efeste inşa edilmiştir.Efesteki bu tapınak, bereket tanrısı Artemis için yapılmış. Tapınaktaki kaynak milattan önce 700lerde, tapınak milattan önce 550de Lidya kralı Croesusun isteği ile yapılmış. Dönemin en yetenekli heykeltıraşlarının yaptığı bronz ve mermer heykellerle dolu, 90 metre yükseklikte ve 45 metre genişlikte devasa bir yapıymış, 100 kadar sütun varmış. Bereket tanrıçası için yapıldığından içi tapınak, dışı çarşı olarak kullanılıyormuş, hatta bizim Kapalı Çarşı gibi turistik değere bile sahipmiş. Gelen turistler, çarşıdan aldıkları altın ve fil dişi takıları tanrıçaya sunarlarmış. Milattan önce 21 Temmuz 356da Herostratus adlı bir adam, sırf ünlü olmak için tapınağı yakmış, adı burada geçtiğine göre başarılı da olmuş. Büyük İskenderin aynı gece doğmuş olması sonucu tarihçiler tanrıça, İskenderle o kadar ilgiliydi ki kendi evini bile önemsememişti demişler. Şu Yunanlılar da her şeyi böyle abartmıyorlar mı İskender, tapınağı onarmayı başaramadan ölmüş, tanrıçanın sadık müritleri ise her hasardan sonra yılmadan restore etmeye devam etmişler. 262de geçirdiği büyük yangın sonunda ise müritlerin büyük kısmı Hıristiyan olduğunda tamir edecek kimsecikler kalmamış. Bugün tapınağın yerini belli edecek sadece bir tek sütun var. Artemis Tapınağı, (Yunanca: Artemision; Latince: Artemisium) aynı zamanda Diana Tapınağı olarak da bilinir. Tanrıça Artemise ithaf edilmiş tapınak Efeste M.Ö. 550 yıllarında tamamlanmıştır. Tapınak tamamen mermerden inşa edilmiştir. Dünyanın yedi harikasından biri sayılan tapınaktan geriye bugün sadece bir iki mermer parçası kalmıştır. Tapınak Lydia Kralı Kroisos tarafından başlatılmış 120 senelik bir projenin eseridir. Dünyanın yedi harikasını derleyen Sidonlu Antipader tapınağı şöyle tarif etmiştir. Mağrur Babilin üstünde savaş arabaları için yol olan duvarını ve Alpheusdaki Zeus heykelini ve asma bahçeleri gördüm ve Güneşin kolosusunu ve yüksek piramitlerin devasa işçiliğini ve Mausolosun engin mezarını; ama Artemisin bulutlar üzerine kurulmuş evnini gördüğümde diğer tüm harikalar parlaklıklarını kaybetti ve dedim ki İşte!, Olimpusun dışında, Güneş hiç bu kadar büyük birşeye bakmadı. (Antipater, Yunan Antolojisi ) Bizanslı Philon ise tapınak için şunları yazmıştır: Kadim Babilin duvarlarını ve asma bahçelerini, Olimposlu Zeusun heykelini, Rodosun Kolossusunu, yüksek piramitlerin kudretli işçiliğini ve Mausoleusin mezarını gördüm. Ama bulutlara doğru yükselen Efesteki tapınağı gördüğümde, diğerlerinin tümünü gölgede kalmıştı. Artemis, Ay tanrıçası olarak Titan Selenein yerini alan Apollonun kardeşi bakire avcı Yunan tanrıçasıdır. Efesli Artemis ise oldukça farklıdır. Efesli Artemisin (Efesya) bir Anadolu tanrıçası olan Kibelenin bir kültü olduğu sanılmaktadır. Anadolunun ana tanrıçası Kibele Efese nasıl geldiği ve orada Artemis adıyla kültünün nasıl başladığı bilinmemekle beraber Kibelenin çeşitli evreler geçirerek Artemis haline geldiği kabul ediliyor. Yunan tanrılarının aksine daha çok yakın doğu ve Mısır tanrıları gibi vücudu altından ayaklarının çıktığı ve bacaklara doğru gittikçe incelen sütun benzeri bir bölümle kaplıdır. Çok göğüslü Tanrıça (37 adet) Efeste basılmış paraların üzerinde başında Kibelenin bir özelliği olan duvar gibi bir taç ile resmedilmiştir. Paraların üzerindeki resminde, kolları birbirine geçmiş yılan ya da Ouroboros yığınlarından oluşan bir asaya dayalı durmaktadır. Aynı Kibele gibi Efeste ki tanrıçaya da megabyzae adı verilen hierodüller ve koreler hizmet etmekteydi. Ayrıca Bennettin bahsettiği muhtemelen millatan önce üçüncü yüzyıldan kalma bir adak yazıtı Efesli Artemisi Girit ile ilişkilendirmektedir: To the Healer of diseases, to Apollo, Giver of Light to mortals, Eutyches has set up in votive offering (a statue of) the Cretan Lady of Ephesus, the Light-Bearer. Yunanlıların birleştirme adetleri, tüm yabancı tanrıları kendi anlayabilecekleri bir şekilde Olimpus panteonunun bir biçimi halinde assimile etmiştir. Efeste İyonyalı yerleşimcilerin Efesin Hanımı için yaptıkları Artemis özdeleştirmesinin cılız olduğu çok açıktır. *** İkinci Kaynak Tanrıça Artemisin adına Efeste yapılan tapınakların beşincisiydi. İÖ 3.yyda yapılan bu tapınak, Efeste iki yıl bulunmuş olan Aziz Paulusun zamanında hâlâ duruyordu. Tapınağın içinde heykelci Phidias ve Paraksitelesde aralarında olmak üzere,birçok Yunanlı sanatçının en yetkin yapıtları vardı.Tapınak İS.262′ de Gotların saldırısı sonucu yağmalanıp yıkıldı, sütunlarından kalan bazı parçalar Londrada ki British Museumdadır. Kocası için bu muhteşem anıtı yaptıran Artemisia çok ilginç bir kişiliğe sahiptir. Herodotosun Artemisia hakkında söylediklerine bir bakalım. Öbür kaptanları saymıyorum, saymanın yararı yok. Yalnız Artemisiayı özellikle anlatmak istiyorum. Onun bir kadın olduğu halde Yunan seferine katılmış olmasını hayranlıkla karşılıyorum; kocası ölmüştü; oğlu küçüktü tyranlığı kendi yönetiyordu; girişken ruhu, erkekçe korkusuzluğu onu gereği olmadığı halde sefere katılmaya sürüklemişti. Adı Artemisia idi Lygdanisin kızıydı; baba tarafından Halikarnassoslu ana tarafından Giritliydi. Halilarnassosluların Kosluların, Nisyrosluların ve Kolydnosluların başına geçmişti. Beş gemi getirmişti ve bu donanma da Sidonlu gemicilerden sonra en ünlü gemiler onunkilerdi; bütün müttefikler içinde krala en iyi fikir veren oydu. Diğer kaptanların savaş istemelerine karşın Artemisia buna karşı çıkar ve gerekçeleri bildirir. Haber Kserksese bildirilir o da bunu doğru bulur fakat çoğunlugun isteği yerine getirilir. Bu savaş sırasında çok garip bir olay olur. Herodotos bu olayı şoyle anlatır. Peşine bir Atina gemisi takılır. Bu durumdan kurtulmak için karşısına çıkan bir müttefik gemisine saldırır ve onu batırır. Düşman gemisine saldırıdığını gören Atinalılar Artemisiayı ya müttefik ya da kendi tarafına geçenlerden sanıp peşini bırakır. Kserkses savaşı seyrederken Artemisianın yiğitliğini anlatır ve batan gemiyi de düşman gemisi sanır. Bu gemiden kimse kurtulamadığı için bilinmezlik kendini korur. Bu başarı üzerine Ksekses Erkekler bugün kadın gibi, kadınlar erkek gibi davrandılar der. Bizanslı Philon Babilin asma bahçelerini, Olimpostaki Zeus Heykelini, Rodos Kolossusunu, yüksek piramitlerin kudretli işçiliğini ve Mausoleusin mezarını gördüm. Ama bulutlara doğru yükselen Efesteki tapınağı gördüğümde, diğerlerinin tümünün gölgede kaldığını hissettim. diye yazmıştı. Tanrıça Artemis adına ilk türbe M.Ö.800′lü yıllarda Efesteki nehrin yakınındaki bataklık kıyıya yapılmıştı. Bazen Diana da denen Efes tanrıçası Artemis, Yunan Artemisiyle aynı değildi. Yunan Artemisi av tanrıçasıydı. Efes Artemisi ise belinden omuzlarına kadar birçok göğüsle resmedildiği gibi verimlilik, bereket ve doğurganlık tanrıçasıydı. Bu eski tapınakta muhtemelen Jüpiterden düşen bir meteorit olduğu düşünülen kutsal birtaş vardı. Tapınak, sonraki yüzyıllarda birkaç kez tahrip olmuş ve yeniden inşaa edilmiştir. M.Ö.600′lerde Efes şehri büyük bir ticaret limanı haline geldi ve Chersiphron adlı bir mimar yüksek taş kolonları olan yeni ve büyük bir tapınak inşaa etti. Lidya kralı Croesus, M.Ö.550′de Efesi ve Anadoludaki diğer Yunan şehirlerini fethetti. Bu savaş sırasında mabet tahrip oldu. Croesus, mimar Theodorusa daha öncekilerin hepsini gölgede bırakan yeni bir mabet yaptırdı. Yeni tapınak öncekinin 4 katı büyüklükte 90 metre yükseklikte ve 45 metre genişlikteydi. Masif bir çatı, yüzden fazla taş sütunla destekleniyordu. M.Ö. 356′da Herostratus adlı biri tarafından çıkarılan bir yangında yanarak tahrip oldu. Bundan kısa bir süre sonra o günün en ünlü heykeltraşı olan Scopaslı Paros tarafından yeni bir mabet yapıldı. Romalı tarihçi Plinyye göre yeni tapınak, 130 metre uzunlukta ve 68 metre genişlikteydi. Tavanı, yükseklikleri 18 metre olan 127 adet sütun destekliyordu. İnşaat 120 yıl sürmüştü. Büyük İskender M.Ö.333′de Efese geldiğinde tapınağın inşaası hala devam ediyordu. M.S. 57′de St. Paul hristiyanlığı yaymak için Efese geldi. O kadar başarılı oldu ki bundan, şehrin demircisi ve tapınaktaki heykellerin sahiplerinden birisi olan Demetrius büyük bir korkuya kapıldı. Çünkü Demetrius tapınaktaki heykellerin bir kısmının sahibiydi ve her yıl tapınağa hacca gelenlerden iyi bir geliri vardı ve insanların dinini değiştirmesi demek onun geçimini kaybetmesi anlamına geliyordu. Birlikte ticaret yaptığı diğer kişileri de yanına alan Demetrius heyecan verici ve Yaşasın Efeslilerin Artemisi diye biten bir söylev yaptı ve halkı galeyana getirdi. Hemen sonra St. Paulun yardımcılarından ikisini tutukladılar. Bunu bir isyan takip etti. Sonuçta St. Paul, tutuklanan yardımcılarıyla şehri terketti ve Makedonyaya geri döndü. 262′de Gotların bir akını sırasında büyük Artemis tapınağı yakılıp yıkıldı. Bir yüzyıl sonra Roma İmparatoru Constantine şehri yeniden inşaa ettirdi. Fakat hristiyan olduğu için tapınağı restore ettirmedi.Constantinin çabalarına rağmen Efes eski günlerine dönemedi. Çünkü gemilerin demirlediği liman yokolmuştu. Nehrin taşıdığı alüvyonlar tarafından deniz şehirden uzaklaşmıştı. Zamanla şehir sakinleri kenti terkettiler. Mabetin kalıntıları başka yapıların ve heykellerin yapılmasında kullanıldı. British Museumdan John Turtle Wood 1863′de tapınağı araştırmaya başladı. 1869′da 6 metre derinlikte, çamurların içinde tapınağın temellerini buldu. Bulduğu heykelleri ve bazı kalıntıları British Museuma götürdü. 1904′de yine aynı müzeden D.G. Hograthın liderliğindeki bir ekip kazılara devam ettiler ve sitede birbirinin üzerine inşaa edilen 5 tapınak olduğunu keşfettiler. Bugün gelen ziyaretçilere tapınağın yerini belli etmek için, bataklık halinde olan bölgeye sadece bir tek sütun dikilmiştir. * Alıntı