Edebiyat İçinde Felsefe

'Felsefe-Psikoloji-Sosyoloji' forumunda Uygu tarafından 23 Eyl 2012 tarihinde açılan konu

  1. Uygu

    Uygu New Member

    XXI. Dünya Felsefe Kongresi'nde FüsunAkatlı 'nın yönettiği Felsefe ve Edebiyat oturumlarında dokuz bildiri sunuldu. Her iki oturumda da dinleyici katılımı kongre ortalamasının oldukça üstündeydi. Bununla birlikte felsefecilerin (veya edebiyatçıların) felsefe ve edebiyat ilişkisine gösterdikleri ilginin aynı oranda olduğu söylenemez. Sunulan bildiri sayısı Toplum ve Siyaset Felsefesi veya Etik oturumlarında sunulanların epey altındaydı.

    Felsefe ile edebiyat ilişkisi genelde felsefeden edebiyata doğru bir ilişki olup felşefenin edebiyat yapıtının gerisindeki felsefi anlayışı tanımlaması yönündedir. Bununla birlikte bazı edebiyat yapıtlarının da bazı felsefecilere `örnek' olduğu bilinen bir gerçektir.

    Felsefe ile edebiyat arasındaki bir diğer ilişki biçimi ise edebiyat teorisinin oluşumunda ortaya çıkmaktadır. Bilindiği gibi Aristoteles'in Poetika Immanuel Kant'ın Yargı Gücünün Eleştirisi Hegel'in Estetik adlı yapıtları bu ilişki biçiminin sonucunda oluşmuş başyapıtlardır.

    Felsefe ile edebiyat arasındaki bir diğer ilişki biçimi ise mevcut edebi yapıtların gerçeklikte yaşanan sorunlarla sorunsal bağının kopması durumunda yaşanmaktadır. Felsefe bu durumda edebiyatın yaşadığı bunalımın neden ve kökenlerinin ne olduğunu tanımlamaya çalışmaktadır.

    XXI. Dünya Felsefe Kongresi'nin Felsefe ve Edebiyat oturumlarında sunulan bildirilerin içerikleri bu yöndeydi.

    Sunulan Bildiriler

    Felsefe ve Edebiyat oturumlarında; Elena Perekopskaya (Rusya) Milorad Pavich'in Eserlerinde Rüya Gerçeği ve Anlamın `Yaratılması';

    Robin Ann Rice (Meksika) Sor Juana Ines de la Cruz y la Escuela Cristiana deAlejandria;

    Deborah Fleming (ABD) W.B. Yeats Robinson Jeffers ve Anti- Lockçu Bilinç;

    Rasia Aleynik (Rusya) Estetik Deneyim ve Dekonstruksiyon;

    Jean Moritz Müller (Alinanya) Karakteristik ve Temsili Sempati;

    Jose Gabriel Coley (Kolombiya) Gabriel Garcia Marquez'de Özgürlük ve Kader;

    Marcia Tiburi (Brezilya) Melankoli Anatomisindeki MetodaYönelik Felsefe ve Melankoli; Santiago Sia (ABD) Felsefe ile Edebiyat ilişkisine White'çı Bir Katkı;

    [b Barry Stocker] (Türkiye) Roman ve Hegel'in Edebiyat Felsefesi;

    Yücel Kayıran (Türkiye) Dünya Problemleri Edebiyahn Konusu Olabilir mi? başlıklı bildirileri sundular.

    Postmodernizmin etkisi

    Dikkat çekici bildirilerden bazılarının konuları şöyleydi:

    Raisa Aleynik `Estetik Deneyim ve Dekonstruksiyon' başlıklı sunumunda postmodenizmin akademik olmayan bir tarzda felsefe yapmasının dikkate değer olduğunu dile getirdi.

    Aleynik'e göre postmodernizm felsefeyi edebiyat teorisini; sosyolojiyi tarih araştırmalarının da etkilemekteydi. Postmodernizmin oluşmasında edebiyata bakış estetik bakış büyük rol oynamıştır. Derrida'nın felsefe ve edebiyatıtür ve tarz olarak eşit hale getirmeyi amaçlayan ilk dönem çalışmaları bu anlamda ilgi çekici olmuştur.

    Derrida'nın dekonstruksiyon anlayışında kültür doğaya baskın çıkmaktadır Rusya'daki dekonstıuksiyon çalışmalarında ise (L. Karasaev) tam tersi doğanın kültüre baskın geldiği görülüyordu. Dekonstruksiyonun farklı yönlerini gösteren bu iki stratejisi aslında birbirlerini tamamlamaktaydı: Biri bize Avrupa rasyonalizminin mutlaklık tehlikesini hatirlatırdiğeri ise bilincin dünyadan kovulması tehlikesini.


    Kolombiyalı felsefeci Jose Gabriel Coley `Gabriel Garcia Marquez'de Özgürlük ve Kader' başlıklı sunumundaMarquez'in roman kişilerinin özgürlük ve yazgı arasında gidip geldiklerini söyledi. Coley'in bildirisi katılımcıların katkısıyla derinlemesine tartışıldı.

    Türkiye adına katılan İngiliz konuşmacı Barry Stocker `Roman ve Hegel'in Edebiyat Felsefesi' başlıklı sunumundaHegel' in karşıtların birliği kavramını oluştururken Schlegel'in ironi görüşünden yararlandığını dile getirdi. Ona göreHegel edebiyata felsefenin altında bir yer tanıyordu. Hegel ironiyi güzel ruhun negatif konumu olarak tanımlıyordu. Güzel ruh ironiyle dünyadaki kötülüğe karşı dıırurken kendisi kötülüğe dönüşüyordu.


    İlerlemeci Edebiyat Anlayışı

    Yücel Kayıran `Dünya Problemleri Edebiyatın Konusu Olabilir mi?' başlıklı sunumunda dünya problemlerinin bugün neden edebiyatın konusu olamadığı sorunu üzerinde durdu. Kayıran'a göre edebiyatın bugün dünyada yaşanan terorizm insan haklarının ihlali küreselleşme gibi problemleri konu edinememesinin iki nedeni vardı: Bunlardan biribugünkü edebiyatın 19. yüzyılda ilerlemeci edebiyat anlayışına göre kurulmuş olmasıydı. Bu anlayışa göre örneğin roman toplumun ileriye doğru gelişimini betimliyordu. Bu bağlamda edebiyat terör eylemi yapan ama kendisini "kurtuluş mücadelesi veren bir örgüt" olarak tanımlayan bir örgütün eylemlerini terorizm olarak gösteremiyordu.

    Kahramanlar dönemi geçti.

    Kayıran'a göre ikinci neden ise kahraman ve kahramanın bir devamı olan birey figürüne göre kurulmuş roman tekniğinden kaynaklanıyordu. Bu anlayışın oluşturulmasında ise Homeros model alınmıştı. Kayıran'a göre edebiyatın dünya problemlerini konu edinebilmesi için yeni- den örgütlenmesi gerekiyordu. Kahramanlar dönemi geçmişti. Edebiyat kahramanı değil kişi figürünü temel almalıydı. Olup biteni betimlemekten çok sorunu göstermeliydi. Böyle bir edebiyat anlayışının modeli ise Homeros değil Sofokles'ti. Yücel Kayıran bu anlayışa Sofokles Teorisi adım veriyordu.

    26 Eylül 2003
    ERCAN GÜNEŞOĞLU
     

Bu Sayfayı Paylaş