OKUNUŞU Bismillahirrahmanirrahim Elhamdü lillâhi rabbil'alemin. Errahmânir'rahim. Mâliki yevmiddin. İyyâke na'budü ve iyyâke neste'în İhdinessırâtel müstakîm. Sırâtellezine en'amte aleyhim ğayrilmağdûbi aleyhim ve leddâllîn. (Amin) MEALİ Hamd (övmek övülmek); O âlemlerin Rabbi O Rahmân Rahîm O âhiret gününün mâliki Allâh'ın (hakkı) dır. O'na mahsustur. İlâhi! Yalnız Sana ibâdet ve kulluk ederiz sade Sen'den yardım dileriz. Bizi doğru yola hidâyet eyle. Kendilerine bol bol nîmet verdiğin bahtiyarların yoluna ki onlar ne azıp sapmış ne de gazabına uğramışlardır. (Duâmızı kabul eyle Allâh'ım!) AÇIKLAMA Cenab-i Hak Hadis-i Kudsi'de söyle buyuruyor: Ben Azimüssan namaz suresi olan Fatiha suresini kulumla kendi aramda yariya taksim ettim. Fatiha suresinin yarisi benim yarisi da kulumundur. Kulumun istedigi verilecektir. Kul. Elhamdü lillahi Rabbil alemiyn deyince Cenab-i Hak '-Kulum bana hamd etti (ögdü) buyurur. Kul: Er'Rahmanir-Rahiym deyince Cenab-i Hak '-Kulum beni sena etti' buyurur. Kul: Maliki yevmiddin deyince Cenab-i Hak '-Kulum beni temcid ettiburaya kadar benimdir.' buyurur Kul: Iyyake'na'udu ve iyyake nesteiyn deyince Cenab-i Hak '-Bu benimle kulum arasindadir. Kulum icin istedigi verilecektir' buyurur. Kul: Ihdinassiratal-müstekiym. Siratalleziyne en'amte aleyhim gayril-magdubi aleyhim veled'daalliyn deyince Cenab-i Hak '-Burasi yalniz ve yalniz kulumundur. Kulumun istedigi hakkidir. Kulumun istedigi verilecektir.' buyurur. Fatiha suresi Kur'an-i Kerimin 1. suresidir. Mekke'de nazil olmus (inmis)tir. Fatiha Kur'anin birinci suresi olmasi ve Kur'an'a ilk basinda Fatiha ile basladigi icin acanacis yapan anlaminda "Fatiha" ismi verilmistir. Fatiha Kur'anin anahtari mahiyetindedir. Fatiha Suresi 7 ayetli bir suredir. Kelime sayisi 27 kelimedir harf sayisi ise 140 harftir. Fatiha Suresi Kur'anin özü ve özeti hakikatini kendinde toplamis olan feyzü bereketli bir sure-i celiledir. Onu her vesile ile dua olarak okumaniz bu gercegi düsünmemiz icin yeterlidir kanaatindeyim. Fâtiha "açilacak seylerin basi ilk açilacak yer" demektir. Mukabili "hâtime"dir. Bu sûreye Allah kelâminin basinda bulundugu yahut namazda ilk okunan sûre veya tümüyle ilk inen sûre olarak Fâtiha sûresi denilmistir. Çogunlugun görüsüne göre Mekkî'dir ve yedi ayettir. Besmelenin sureden olup olmadigi ihtilâflidir. Surenin yirmiden fazla adi vardir.En meshurlari: Fâtiha Ümmü'l-Kitap (Kitabin anasi) Ümmü'l-Kur'an Seb'ul-Mesânî (tekrarlanan yedi) el-Hamd (konusma dilinde Elham)'dir. Surenin fasilasi Nûn ve Mim harfleridir. Bazi âlimlere göre Fâtiha sûresi Kur'an'in bir özetidir. Tevhid âhirette cezâ ve mükâfat sadece Allah'a ibadet sirat-i müstakim yani hidayet ve saadet yolu geçmis topluluklarin ibret alinacak kissalarini hedef edinen Kur'ân'in bu ilk suresinde bütün bunlara temel teskil eden hususlar vardir. (Muhammed Abduh Tefsîru'l-Kur'âni'l-Hakim Misir 1373 H. I 37-3 .) Böylece her namazda (cenaze namazi hariç) Fâtiha'yi okuyan bir müslüman namazin her rekâtinda Kur'an'in bir özetini okumus olmakta Kur'an'a tabi olacagina dair Allah'a söz vermektedir. Surenin fazileti ile ilgili birçok rivayet mevcuttur. Bunlardan birisi söyledir: "Bu surenin benzeri ne Tevrat'ta ne Incil'de ne Zebur'da ve ne de Kur'ân'da yoktur" (Ibnü'l-Cevzî Zâdü'l-Mesirî I 10; Kurtubî el-Câmiu'li Ahkâmü'l-Kur'an I 108). Namazda okunmasi sebebiyle bir ismi de "es-Salât" olan Fâtiha hakkinda bir hadis-i kutside söyle buyurulmustur: "Namazi kulumla aramda ikiye ayirdim. Bir yarisi benimdir diger yarisi kulumundur. Kuluma istedigi verilecektir. Kul: "Hamd alemlerin Rabbi Allah'adir" dedigi zaman Allah: "Kulum bana hamdetti" der. Kul: "Rahman ve Rahim olan.'' dedigi zaman Allah: "Kulum bana senada bulundu" der. Kul: "Din gününün mâliki" dedigi zaman Allah: "Kulum beni yüceltti" der. Kul: "Ancak Sana kulluk eder ancak Senden yardim dileriz " dedigi zaman Allah: "Bu benimle kulum arasinda iki yaridir. Kuluma istedigi vardir" der. Kul: "Bizi dogru yola ilet. Nimet verdigin kimselerin yoluna. Kendilerine gazab edilmis olanlarin ve sapmislarin yoluna degil" dedigi zaman Allah: "Bunlar kulumundur kuluma istedigi verilecektir" der" (Müslim Salât38 40; Ebû Dâvûd Salât 132). TEFSİR Bu sûre yedi âyettir. Kur'ân bununla başlar. Buna "Fâtiha El-Hamdü'li'llâh" sûresi denir. Beş vakit namazın her rek'atında bu sûreyi okumak vâciptir. Bu bakımdan her namaz kılan müslüman bu sûreyi günde kırk kere hiç değilse on yedi kere okuyacak demektir. Bu sûre bize Allâh'ı sıfatlarıyla bildiriyor. Allâh'a nasıl îman ve ibâdet etmek lâzım geldiğini tâlim ediyor. Bizi dünya ve âhiret saâdetine götürecek yolu gösteriyor. Şimdi bu âyetlerin mânâlarını kısaca îzah edelim: "El-Hamdü; hamd" övmek demektir. Allâh bütün kemâl sıfatları kendisinde toplanmış eksik sıfatlardan ârî her varlığın yaratıcısı olan Vâcibü'l-vücûd'dur. Rabb burada Allâh'ın sıfatıdır yaratıklarını terbiye eden besleyip büyüten istediği gibi kalıptan kalıba geçiren onlara yap yapma diye tekliflerde bulunan bazan sevindiren bazan korkutan ve yavaş yavaş yetiştirip kemâle erdiren. Kısaca: Terbiyenin bütün lâzımlarına mâlik olan en kuvvetli ve en mükemmel bir mürebbî demektir. Âlemîn = Âlemler; canlı cansız gördüğümüz ve görmediğimiz bütün varlık âlemi demektir. Rahmân burada Allâh'ın ikinci sıfatı olup pek merhametli sonsuz ve umûmî rahmet sahibi demektir. Başka bir deyişle Rahmân; her mevcuda yaradılışının icab ettirdiği gayeye göre bir takım kabiliyetler veren şahsının ve nev'inin yaşaması için gereken her şeyi hepsine birden -bunların isteyip istemediğine çalışıp çalışmadığına îmanlı veya îmansız olduğuna bakmayarak- vermiş olan ezelî geniş sonsuz rahmet sahibi demektir. Binâenaleyh Rahmân olması bakımından Allâh'ın rahmeti o kadar geniş ve umûmîdir ki hiç bir mevcut onun dışında kalamaz. Âlemde her şeyin ilk olarak varlığı da varlığın bekâsı da yalnız Allah iledir. Her şeye varlık veren ve varlığını devam ettirecek nice nice nîmetler bağışlayan O'dur. Bunları verirken canlıyı cansızdan îmanlıyı îmansızdan ayırt etmemiştir. Yarattığı her mevcuda yaşaması için gereken şeyleri daha önceden vermiştir. Çünkü Allah Rahmân sıfatiyle muttasıftır. Rahmân O'nun Esmâ-i Hüsnâ'sındandır. Rahîm; çok merhamet edici demektir. Bu da Allâh'ın üçüncü sıfatıdır. Bu da çok merhametli mânâsına ise de bu daha husûsî bir mahiyettedir. Allâh'ın Rahîm sıfatiyle muttasıf olmasından şunu anlıyoruz ki: Akıl ve iradeye iyiyi kötüden seçmek kudretine malik olarak yaratmış olduğu insanlara Allâh'ın sonraki nîmetleri bir değildir ve bir olmayacaktır. Allâh'ın bu nimetlerine kavuşmak için her şeyden evvel insanın iradesini sarfederek çalışması Allâh'ın gösterdiği yoldan yürümesi şarttır. Herkes kazancına bağlıdır. Amma Allâh isterse onun bir amelini bin bir mükâfât ile de karşılar. Bu da Rahîm sıfatının muktezâsıdır. Mâliki yevmi'd-dîn = Allâh Din günü'nün Mâliki'dir. Bu da Sûre-i celîlede Allâh'ın dördüncü sıfatıdır. Din günü cezâ ve mükâfatın tahakkuk edeceği son gün yani âhiret günü demektir. Fâtiha'nın başında "Öğmek öğülmek yalnız Allâh'a mahsustur" denildikten sonraAllâh'ın bu dört sıfatının böylece arka arkaya getirilmesi en yüksek saygı ile tâzimin en ciddî bir öğmenin neden dolayı Allâh'a has olduğunun hikmet ve mânâsını da açıkça göstermektedir. Şimdi mânâ şu demek olur: "En yüksek hürmet ve tâzimöğmek ve öğülmek yalnız Allâh'ın hakkıdır. Çünkü O Rabbû'l-âlemîndir. Çünkü ORahmân'dır Rahîm'dir. Çünkü O Din Günü'nün Mâliki'dir." "Din Günü'nün Mâliki'dir = Mâliki yevmi'd-dîn" âyet-i celîlesi şunu da haber veriyor ki: Allâhu Teâlâ insanın yaptığı her iyi işi mutlaka âhirette mükâfatlandırır; fakat günâh işleyenlere de isterse adı ile muamele ederek cezâ verir ister lûtfiyle muamele ederek cezâlandırmaz. Çünkü Allah mutlak Mâlik ve Hâkim'dir kendisine karşı işlenen bir günahı affetmek hususunda adâlet kaydiyle bağlı değildir. İşte Fâtiha'nın ilk kısmında Allâh'ın: "Rabb Rahman Rahîm Din Günü'nün Mâliki" olduğu böylece haber verildikten sonra böyle bir Allâh karşısında kulun ne yolda hareket etmesi gerektiği de şöyle tâlim olunuyor: İyyâke na'büdü ve iyyâke nestaîn = İlâhî! Yalnız Sana ibadet ve kulluk ederiz ancak Sen'den yardım isteriz. Bizi doğru yola nîmetine eren azıp sapmamış ve gazabına uğramamış olan o bahtiyarların yoluna hidayet et o yolda götür." Fâtiha'nın bu âyeti insana tam bir istiklâl ve hürriyet rûhu telkin etmektedir. Demek ki: Hakikî bir mü'min yalnız Allâh'ına ibadet edecek yalnız O'ndan yardım isteyecek başka hiç bir kimsenin kulu kölesi olmayacaktır. İnsanın kendisi gibi insanlara kulluk etmesi kendi gibi bir insanı putlaştırması onlardan merhamet dilenmesi insanlık asâletine yakışmayan bir zillettir. Fâtiha'nın bu âyeti bunu en beliğ en veciz bir ifade ile telkîn etmektedir. Bu âyetlerin tertibi de dikkate değer: "Allâh'ım! Yalnız Sana ibâdet ederiz ancak Sen'den yardım isteriz" denilmekle Allâh'tan yardım istemenin evvelâ irâdesini sarfederek Allâh'a ubûdiyet ve kulluğunu yaptıktan sonra olabileceği anlatılmış oluyor. Demek ki Allâh'ın nîmetlerinden tamâmiyle faydalanabilmek O'nun gösterdiği yolda yürümekle olabilecektir. "Yâ Rabb! Yalnız Sana ibâdet ve kulluk eder ve yalnız Sen'den yardım isteriz" demekle evvelâ O'nun yolunda yürüyerek çalışacağımıza söz vermiş ve bu çalışmamızda yardım istemiş oluyoruz. "İhdina's-sırâta'l-müstakîm = Yâ Rab! Bizi doğru yola hidâyet et ilet." Bu âyetle bundan sonraki âyet Allâh'tan isteyeceğimiz yardımın ne olduğunu ve ne için yardım istediğimizi beyan ediyor açıklıyor. Bunlardan anlaşılıyor ki: "Allâh'tan istenilecek en büyük yardım Allâh'ın nîmetlerine eren mes'ut kimselerin yürüdükleri dümdüz ve dosdoğru yolu bize buldurmasıdır". Bize o yolu göstermesi ve o yoldan yürütmesidir. Allâh'ın birliğine ve O'ndan başka ibâdete lâyık bir İlâh olmadığına inanmış olan bir mü'min Allâh'tan daîma kendisini bu doğru yola hidayet etmesini isteyecektir. Çünkü Allâh'ın nîmetlerinden dünya ve âhiret saâdetinden kıymetli ve daha yüksek bir şey yoktur. Bunlar da ancak bu doğru yolda yürümekle elde edilebilecektir. Bu doğru yolun Kur'ân İslâm ve Peygamber'in gösterdiği yol olduğu söylenmiştir. Görülüyor ki bu âyetler bizi hayat yoluna irşad ediyor Allâh'ın nîmetlerine nasıl erişebileceğimizi anlatıyor. İlim san'at irfan medeniyet ve servet bunlardan hepsi bu dünyada insanların can attıkları nîmetlerdendir ve işte bütün bunlar Allâh'ın gösterdiği doğru yoldan hiç sapmadan yürümekle elde edilebilecektir; bu âyetlerden anlaşılan hakikat budur. Şimdi Fâtiha Sûresi'nin genişçe bir meâlini mânâsını verelim: "Öğmek öğülmek en yüksek saygı ve tâzim yalnız Allâh'ın hakkıdır. O'na mahsustur. O Allah ki görünen ve görünmeyen bilinen ve bilinmeyen canlı ve cansız bütün varlık âlemini yoktan var ederek terbiye eden yavaş yavaş yükselten besleyip büyüten ve böylece her şeyi kemâline eriştiren mutlak kudret sâhibidir. O Allâh ki Rahmân'dır; çok merhametlidir. Yarattıklarının hepsine şahsını ve nev'ini muhafaza edecek her türlü kabiliyetleri varlığını devam ettirebilmek için muhtaç olduğu her şeyi evvelâ hepsine müsâvî olarak vermiştir. Bunları verirken akıllıyı akılsızdan îmanlıyı îmansızdan çalışanı çalışmayandan ayırt etmemiştir. Her bir mevcut istemeden ve kendi çalışması olmadan hayat nîmetine ve o nîmeti devam ettirecek diğer vasıtalara başvurmuştur. O Allâh ki Rahîm'dir; akıl ve irade ile başkalarından üstün kıldığı insanlara sonraki ve hele âhiret nîmetlerini herkesin çalışmasına kazancına îman ve ameline bağlamıştır. O Allah ki dünyada hayır yolunu tutanları âhirette hayır ile mükâfatlandırmak; buyruklarına aykırı olarak şer yolunu tutanları da cezalandırmak kudretine sahiptir; âhirette herkesi dünyadaki ameline göre cezâlandırmaktan âciz değildir. Kendisine karşı gelmiş olanların günahlarını affetmek de elindedir. İşte Allâh böyle bir Allâh'tır. Ey bu sıfatlarla muttasıf olan Allâh'ım! Sen birsin; yalnız Sana ibâdet ve kulluk ederiz ve işlerimizde ancak Sen'den yardım isteriz. Bizi doğru yola nîmetine erenazıp sapmamış ve böylelikle Sen'in gazabını üzerine çekmemiş olan o bahtiyar ve mes'ut insanların yoluna hidâyet et o yola ilet o yoldan yürüt. (Duâmızı kabul eyle Allâh'ım!)" FAZİLETLERİ Müddessir sûresinden sonra Mekkede inmiştir. 7 âyettir. İlk nazil olan vahiylerden biridir. Sahih hadislerden Fatiha'nın Hz. Muhammed'e (s.a.) nazil olan ilk tam sure olduğunu öğreniyoruz. Bundan önce Alâk Müzzemmil Müddessir surelerinin bölümleri olan birbirine benzer birkaç ayet nazil olmuştur. Büyük âlim Atâ hazretlerinden soruldu: _ Fatiha-i Kitap ne vakit nâzil oldu? _ Mekkede Cuma günü indi. Bu Allahın Resûlüllah (SAV) Efendimize olan bir kerameti idi. Fâtiha ile birlikte Cibril-i Emin inerken çevresinde yetmiş bin melek bulunuyordu. Bu sûre Resûlüllah Efendimizden önce kimseye verilmemiştir diye cevap verdi. Allah ve Resûlü daha iyi bilirler. (Tefsir-i Hanefi) Bu sure aslında Allah'ın kendi kitabını okumak isteyenlere öğrettiği bir duadır. Okuyucuya şu dersi öğretmek için Kitab'ın en başına yerleştirilmiştir: Eğer samimi olarak Kur'an'dan yararlanmak istiyorsan Alemlerin Rabbi'ne bu şekilde dua etmelisin. Bu önsöz okuyucunun kalbinde Alemlerin Rabbi'nden hidayet dileme -hidayeti ancak O verebilir- konusunda kuvvetli bir istek uyandırmayı amaçlar. O halde Fatiha dolaylı olarak incelemek ve Alemlerin Rabbi'nin bilginin tek kaynağı olduğu gerçeğini kabul etmek olduğunu öğretmektedir. Bu nedenle kişi Kur'an'ı incelemeye Allahtan Hidayet dileyerek başlamalıdır. Konusu nedeniyle Fatiha ile Kur'an arasındaki ilişkinin bir giriş ve kitap ilişkisi değil bir dua ve ona cevap niteliğinde bir ilişki olduğu görülmektedir. Fatiha kulun duası Kur'an ise Yüce Allahın kuluna verdiği cevaptır. Kul kendisine doğru yolu göstermesi için Allah'a yalvarır; Allah da duaya cevap olarak tüm Kur'an'ı onun önüne koyar ve sanki ona şöyle der: "İşte benden dilediğin Hidayet!" Onu oku anla ve ona göre yaşa. Kuranın ilk sûresi olduğu için açış yapan açan manasına «Fâtiha» denilmiştir. Diğer adları şunlardır: Kuranın anası manasına Ümmül Kuran Ana kitap manasına «Ümmül-Kitâb» dinin asıllarını ihtiva eden manasına «el-Esâs» ana hatlarıyla İslâmı anlattığı için «el-Vâfiye» ve «el-Kâfiye» ilk defa inen yedi âyet manasına «es-Sebul-Mesânî» birçok esrarı taşıdığı için «el-Kenz» Peygamberimiz «Fâtihayı okumayanın namazı olmaz» buyurmuştur. Onun içinFâtiha namazların her rekâtında okunur. Manası itibariyle Fâtiha en büyük dua ve münâcâttır. Kulluğun yalnız Allaha yapılacağı desteğin yalnızca Allahtan geldiğidoğru yola varmanın da doğru yoldan sapmanın da Allahın iradesine dayandığıçünkü hayrı da şerri de yaratanın Allah olduğu hususları bu sûrede ifadesini bulmuştur. Fatihanın Sure-i Şifa Suretül Hamd Sure-i Şükür Sûre-i Nûr gibi 30a yakın adı vardır. Peygamber Efendimizin bidirdiğine göre: Kuran surelerinin en üstünü Elhamdülillâhi Rabbil âlemindir. (Beyhaki Hâkim) Sûre-i Şükür: El hamdülillah demek bir bakıma şükür demektir. Fatiha suresini okuyan kimse Allaha şükretmiş olur. Sevgili Peygamber Efendimiz buyurdular ki: El hamdülillâhi Rabbilâlemîn dediğin zaman Allaha cidden şükretmiş olursun. (İbni cerir Hâkim Deylemî; İbni Umeyr (R.A.)den) İbni Abbas (r.a.)den yapılan rivâyete göre (Peygamber Efendimiz) şöyle demiştir: el-Hamdülillâh şükür kelimesidir. Kul el hamdülillah dediği zaman Allah kulum bana şükretti buyurur. (ed-Dürrül-Mensûr) Konumuzla ilgili diğer hadislerde ise şöyle buyrulur: Allah bir kuluna nimetini ihsan etmek istediğinde o kul EL HAMDÜ LİLLAH der. Bunun üzerine Cenâb-ı Allah: Kuluma bakın ben ona pek kıymetli olmayan bir şey verdim. O ise paha biçilmez bir şey bana verdi. (Tefsîr-i Nisaburi) Allah kuluna herhangi bir nimet verir de kul ona karşılık EL HAMDÜ LİLLAH derse herhalde o nimetin şükrünü ödemiş olur. İkinci kez söylerse Allah onun sevabını yeniler. Üçüncü kez söylerse günahları bağışlanır. (küçük günahları kasdediliyor) (Hâkim Beyhâki Câbir bin Abdullah (r.a)dan) Onun içindir ki dualarımızda el hamdülillah ı peş peşe üç defa söyledikten sonra Rabbilâlemîn diye devam ederiz. Doyasıya yedikten ve kanasıya içtikten sonra kim EL HAMDÜ LİLLAH cümlesiyle başlayıp beni yediren ve doyuran içiren ve susuzluğumu gideren Allaha hamdolsun derse annesinden doğduğu günde olduğu gibi günahlarından öylece (temizlenip) çıkar. (Ebû Ali Nesâi Ebû Mûsâ el Eşariden) Bunun içindir ki Resûlüllah (SAV) Efendimiz yemek yedikten sonra şöyle derdi: Bizi yediren içiren ve bizi Müslümanlardan eyleyen Allaha hamdolsun. (Ahmed bin Hanbel Ebû Said el Hudriden) Hazreti Enes (r.a.) Resûlüllah (SAV) Efendimizin şöyle buyurduğunu rivayet ediyor: Yanını döşeğe bırakıp uzandığın ve Fatiha ile İhlası okuduğun zaman ölümden başka her şeyden güven içinde olursun. (El Bezzar Enes bin Malikten) Yine Sevgili Peygamberimiz buyuruyor ki: Kim fatihayı döşeğine uzandığında okur ve beraberinde üç ihlas (kul hüvallâhü ahad) ile Muavazateynni (Felak ve Nâsı) de okursaölümden başka her şeyden güven içinde olur. Yine Enes bin Malikten yapılan rivayete göre buyuruluyor ki: Kul Elhamdülillâhi Rabbil âlemîn deyince Allahü Teâlâ: İzzet ve celâlime andolsun ki hem dünyada hem ahirette nimetim sana verilecektir. Kul: Errahmânirrahîm deyince Allahü Teâlâ: Dünyada da ahirette de rahmetim sanadır. Kul: Mâliki yevmiddîn deyince Allahü Teâlâ: Dünyada da ahirette de fazl u keremim sanadır buyurur. Kul: İyyâke Nabudü ve iyyâke Nestaîn deyince Allahü Teâlâ: Dünya ve ahirette de yardımım sanadır buyurur. Kul İhdinas Sıratal Müstekîm deyince Allahü Teâlâ Dünyada da ahirette de hidayetim sanadır buyuruyor. Kul Sıratalleziyne Enamte Aleyhim deyince Allahü Teâlâ: Habibim Muhammedin şefeati dünyada da ahirette de sanadır. Kul: Ğayril Mağdûbi Aleyhim deyince Allahü Teâlâ: İzzet ce celalime ant olsun ki yakınlığım dünyada da ahirette de sanadır buyurur. Kul: Veladdâllin Âmîn deyince Allahü Teâlâ: İzzetime celâlime azamet ve kibriyâma ant olsun ki senin ismini bahtiyarlar divanına tesbit edeceğim bahtsızlar divanından ismini sileceğim (Tefsiri Fatiha (Sırlar Hazinesi 403) Yine yapılan rivayetlere göre Resûlüllah (S.A.V.) Efendimiz buyurdular ki: Kul Elhamdü lillâhi Rabbil Âlemîn deyince kendisine birinci göğün kapısı af ve geniş merhametle açılır. Errahmânirrahîm deyince kendisine ikinci göğün kapısı bereket ve mağfiretle açılır. Mâliki yevmiddîn deyince kendisine üçüncü göğün kapısı izzet ve şerefle açılır. İyyâke Nabudü ve İyyâke Nestaîn deyince kendisine dördüncü göğün kapıları tevfîk ve ismetle açılır. İhdinas Sıratal Müstakîm deyince kendisine beşinci göğün kapıları hayır ve hidayetle açılır. Sıratellezîne Enamte Aleyhim deyince kendisine altıncı göğün kapıları fazilet ve keremle açılır. Ğayril mağdûbi Aleyhim Veladdâllîn deyince kendisine yedinci göğün kapıları İslâm dini üzere sebatla ve sapıtmışların yolundan korunmakla açılır. Âmîn deyince kendisine ARŞın kapıları Bismillâhirrahmânirrahîm diyenin duâsının kabulüyle açılır. Sabah sünneti ile farzı arasında kırk bir defa Fâtiha okumaya devam eden kimse ne gibi bir makam ve mevki arzu ederse onu elde etmiş olur. Fakir ise zengin olur; borçlu ise borcu ödenir. Hasta ise şifa bulur. Zayıf ise güç ve kuvvet bulur. Garip ise izzet ve şeref elde eder. Halk arasında mukayese edilmeyecek kadar itibar kazanır. Süflî ve ulvî âlemlerde sevimli olur. Sözü dinlenir işi beğenilir. Düşmanının yanında korkunç ve heybetli görünür. Dostunun yanında da son derece sevilir. O buna devam ettikçe Allah tarafından devamlı bir emniyet içinde bulunur. (Sırlar Hazinesi s.411) Sure-i Şâfiye-Sure-i Şifâ Fatihanın her türlü maddi ve manevi hastalıklara şifa olmasından dolayı bu sureye Sûre-i Şâfiye ve Sûre-i Şifa da denir. Bir hadiste Peygamberimiz: Fatihatül-Kitap Samdan başka her şeye şifadır. Sam ise ölümdür. (Hulâi; Câbir (r.a.)den) buyurmuştur. Yine Peygamber Efendimiz Fatiha ile ilgili olarak: Fâtihatül-Kitap her hastalığa karşı şifâdır. (Beyhâki Abdülmelik bin Umeyrden) Fâtiha sûresinde yetmiş türlü şifa vardır buyurmuştur. Fatiha suresini her türlü elem keder acı ağrı ve sızılara karşı okumakta çok faydalar vardır. Bu konuda çok sağlam rivayetler mevcuttur. Rivayetlere göre İbni-Şabi yan ağrısından müştekî bulunuyordu. Ona denildi ki: Kuranın esası olan sûreye mülâzemet at! O Fatiha-ı Şerifedir. Biz İbni Abbas (R.A.)dan duyduk ki: Her şeyin bir esası vardır; Kuranı Kerimin esası ise Fatihadır. Fatihanın esası da Bismillâhirrahmânirrahîmdir. Şeyh Muhyiddin-i Arabî Hazretlerinden yapılan rivayete göre demişler ki Kimin bir hâceti varsaakşam namazının farzını ve sünnetini kılıp henüz yerinden kalkmadan kırk defa Fatiha-ı Şerife olusun ve sonra muradını Allahtan istesin. Şüphesiz ki Allah onun muradını mutlaka yerine getirir. Bu denendi ve fayda sağlandı. Bu sayı tamamlanınca şu duayı okusun: Ya ilâhî! Senin ilmin benim isteğime yeterlidir. Fatihanın hakkı için istek yönünden sen bana kâfi ol! Senin keremin benim sözüme karşı kâfidir. Fatihanın hakkı için bana kâfi ol! Gönlümde olanı meydana getir.! (Sırlar Hazinesi 415) Yine Sâlihlerden bazısı şöyle demiştir: Bir kimse elini ağrı duyduğu yerin üzerine bırakır ve yedi defa Fatiha-ı Şerife okur ve Allahım! Hissettiğim şu ağrının kötülüğünü benden gider diye dua ederse Allah ona şifa verir. Bu konuda İslâm âlimleri şöyle demiştir: Fatihanın ve duanın tesir etmesi için okuyanın ve okutanın Ehli sünnet itikatındaSâlih bir kişi olması haram işlemekten kul hakkından sakınması haram yememesi ve karşılık olar ak ücret almaması gerekir. (Ücret almanın sakıncalı olmadığı yönünde de rivayetler vardır. Bu konuda Peygamberimiz: Kim Kurana karşılık birücret alırsa bu onun Kurandan nasibidir (Ebû Nuaym; Ebû Hureyreden) buyurmuştur. En güzeli bu işi Allah rızası için yapmaktır. Yine de pazarlık etmeden verileni almak ta bir sakınca yoktur.) Yüce Allah her türlü derdi yaratırken şifasını da yaratmıştır. Kul öncelikle hekime görünmeli ve onun vereceği ilaçları kullanmalı Ondan sonra da Allaha ve duaya sarılmalıdır. Yani kul tedbiri almalı tıbbın gösterdiği çarelere baş vurmalı sonra işi takdire havale etmelidir. Duanın ve psikolojik tedavinin İnsan üzerindeki tesirlerini bilim adamları da tasdik etmektedirler. Yüce Allahın rahmetinden hiçbir zaman ümit kesilmez dua ibadetin özüdür. Onun için başta Fatiha suresi olmak üzere çeşitli dualarla Allahtan dilek ve istekte bulunmalıyız. Resûlüllah (s.a.v.) Efendimiz buyuruyor ki: On şey on şeyi engeller: 1. Fatiha Allahın gazabını 2. Yâ-sîn suresi kıyamet günündeki susuzluğu 3. Duhân sûresi kıyamet korku ve dehşetini 4. Vâkıa sûresi fakirliği miskinliği 5. Mülk sûresi kabir azabını 6. Kevser sûresi hasımların kinini 7. Kâfirun sûresi ölüm anında küfrü 8. İhlâs sûresi ikiyüzlülüğü samimiyetsizliği 9. Felak sûresi hased edenlerin hasedini 10. Nâs sûresi vesveseyi engeller. (Ravzatül Müttekîn Mişkâtül Mesabihten nakil Sırlar Hazinesi s. 401 C. Yıldırım) Hadisi şeriflerde buyruluyor ki: Fatiha suresi ölümden başka her derde devadır. Fatiha ve ihlas suresini okuyan Kuranı Kerimin üçte birini okumuş olur. Bir kimse önce evine girince Fatihayı okusun sonra İhlas suresini okursa Allahü Teâla o evden fakirliği giderir. Yerine huzur ve bereket ihsan eder. Fâtiha-i şerife ve Âyetel Kürsiyi kim evinde okuyacak olursa o gün onlara ne bir insan ne de bir cin dokunur. (Deylemî) Yatağa girildiğinde uyumadan önce Fatiha suresini ihlas suresini okuyan ölüm hariç bütün tehlikelerden emin olur. Bir kimse Cuma namazından sonra Fatiha suresini İhlas ve Muavezeteyn (Felak-Nâs) surelerini 7 defa okursa Allahü Teâla o kimsenin hem dünyasını hem âhiretini hem de çocuk çoluğunu gelecek Cumaya kadar himayesi altına alır ve bütün kötülüklerden korur. Ey Câbir ! Kuranda nazil olan surenin hayırlısını sana haber vereyim mi? Bu FATİHAdır. Onda her derde şifa vardır. Sûre-i Rukye
Fatiha’nın bir adı da “Sûre-i Rukye” dir. (Tedavide okunan suredir) Çünkü ashâb-ı kşramdan bazıları bu sûreyi yılan ve akrep tarafından ısırılmış kimselere ağrı ve sızı duyanlara ve bir takım hastalıklara karşı okumuşlardır. Ebû Saîd el-Hudrî (r.a.) diyor ki: Resûlüllah (SAV) Efendimiz bizi otuz kişilik bir askeri bölükle bir tarafa gönderdi. Hepimizde süvari idik. Araplardan bir kavmin olduğu yere inip konakladık. Bizi misafir edinmeleri için rica ettikse de buna razı olmadılar. Bu sırada o kabilenin reisi yılan ya da akrep tarafından sokulmuş idi. Bize gelip akrep sokmasına karşılık bir şey okumasını bilenimiz olup olmadığını sordular. Onlara “Ben biliyorum” dedim. Ama bir şey vermedikçe bunu yapmam dedim. Bunun üzerine “otuz koyun veririrz” dediler. Kalkıp ıstırap içinde kıvranan reislerine gittim ve üzerine yedi defa Fatiha-i Şerife okudum. (Allah’ın izniyle) derhal iyileşti. Koyunları aldık ama gönlümüz bir türlü bu karşılığa razı olmadı. Dokunmadık tâ ki Resûlüllah (SAV) Efendimize geldik durumu arz ettik. Buyurdular ki “Fatiha’nın rukye (Tedavide okunan bir sure) olduğunu bilmiyor musunuz? Aldığınız koyunları aranızda taksim edin ve bana da bir hisse ayırın!”(Buhari Müslim; Ebû Davud Tirmizî Nesâi İbni Mâce İbni Cerir HâkimBeyhaki; Ebû Saîd (RA)’den) Peygamber Efendimizin üç türlü tedavi yöntemi kullandığı bilinmektedir. Hastalıkları yerine göre bazen ilaçla-tıp yoluyla bazen dua ile bazen de her ikisini birden kullanarak yapardı. Bu tür hastalıklarda önce tıbbî yollara başvurmak arkasından Fatiha-i şerife okuyarak dua ile Allah’tan yardım dilemek en uygun yoldur. Dağ başında tıbbi yollara baş vurma imkanımız yoksa hemen duaya başvurmakta ardından da doktora ulaşıp tıbba başvurmakta fayda vardır. Ama her şeyin ve her türlü şifanın Allah’ın izni ile olacağına hulûsi kalple inanmak ve Allah’a sığınmak gerekir. Kur’an psikolojik hastalıklara şifadır. Sevgili Peygamberimiz. “İlaçların en iyisi kur’an-ı Kerim’dir” buyurdu “ (İbni Mace) Yapılan bilimsel araştırmalar göstermiştir ki; Kur’an-ı Kerim insana musallat olan her türlü psikolojik rahatsızlıklara iyi gelmektedir. Özellikle çağımızın psikolojik rahatsızlıklarından stres kaygı üzüntü obsesif kompulsif bozukluk baş ağrısıhastalık korkusu insomnia ve psiko-fiziksel hastalıklardan korunmamın ve bu hastalıkların tedavisinin birinci faktörü Allah’a yakın bir imandır. İnsan en yüksek oranda psikolojik sağlığını temin eden birinci faktör tevhid inancı Kelime-i şehadetin anlamı şirk ünsurlarından uzaklaşmak ve her türlü ve hurafeden kaçınmaktır. Küçüklükten beri içine Allah inancı yerleşen bir kimsenin özgüveni ve direnci artar; olaylar karşısında şaşırmaz eli ayağına dolaşmaz psikolojik hastalıklara karşı korunaklı olur ve bağışıklık sistemi güçlenir. Yapılan tesbihatlardualar ve bes vakit namazı eda etmek kişiyi psikolojik olarak rahatlattığı gibi kişinin her türlü kaygı ve stresten uzaklaşmasına vesile olur. Ayrıca abdest almakta doktorların hastaları su ile tedavi ettikleri yöntem gibi benzer bir tedavi görevi görmektedir. Abdestle organların düzenli olarak yıkanması stres faktörünü azaltırüzücü olayların ve sıkıntıların verdiği negatif etkiyi yok eder. İnsan vücudundaki sinirlerin su ile temas etmesi sinirlerin soğumasına ve sakinleşmesine neden olmaktadır. Ebu Hureyre’nin rivayetine göre Peygamberimiz buyurdu ki. “Fatiha suresi indirildiğinde iblis hased ve kininden inledi.” Şeytan dört defa inlemiştir. 1. Lanete uğradığı zaman 2. Cennetten çıkarıldığı zaman 3. Peygamber Efendimiz Peygamber olarak gönderildiği zaman 4. Fatiha suresi nâzil olduğu-indirildiği zaman. Yine Fatiha’ya “Sûre-i Dua ve Sure-i Talep (Talep-istek duası) adı da verilmiştir. Çünkü surede geçen “ihdinassıratalmüstegîm= Yâ Rabbî bizi doğru yola sıtâtı Müsteg’im’e yönelt” diyerek dua etmekteyiz. Hastalıkları dua ile tedavi edenler “Dua aynı dua fakat ağız başka ağız” derler ki bu sösü söylemekte ki asıl kasıt duayı okuyan insanın salih bir kişi olması ve duayı inanarak ve Allah’tan yardım bekleyerek ve tek sığınma makamının Allah olduğunu bilerek okuması kastedilmektedir. Dua ile hastalık mı geçermiş diyenlerin duaya inanmayanların duası ve okumasından elbette bir fayda hasıl olmaz.