«*¤ Geceleyin Ölür Sairler ¤*»

Discussion in 'Aşk Şiirleri' started by bebiS, Mar 21, 2010.

  1. bebiS

    bebiS New Member

    Geceleyin Ölür Şairler

    Geceleyin ölür şairler
    Ansızın karanlık bir gece
    Son nefeste kalemle son hece
    Uçurumdan düşer beraber

    Geceleyin ölür şairler
    Kimsesiz bir sema altında
    Şiirler kimsesiz, kimsesizdir veda
    Her ceset kendi naaşını defneder

    Geceleyin ölür şairler
    Acılar içinde inleyerek
    Belki mutluluğa son çeyrek...
    Yıldızlar söner birer birer

    Korkunç yüzleri ıraktır gözden
    Geceleyin ölmekte şairler
    Çaresizce ruhu terkeder
    Kederden harap olmuş ten

    Yarım kalan kalemler kırık,
    Kiminin sayfası karanlık...
    Gidenler bir daha dönmek ister

    Geceleyin ölür şairler
    Ansızın karanlık bir gece
    Son nefeste kalemle son hece
    Uçurumdan düşer beraber

     
  2. bebiS

    bebiS New Member

    Yetmezsin Ölüm

    1/
    Ölüm
    Ay ölüm
    Zifafı, tek yaşanan

    Karanlığın gelini

    1/a
    Çömelse karamelek pınarımın başına
    Narlı arzum üfürse ateşten saatleri
    Canım damar damar sızsa toprağa
    Ve kırılsa, tuz buz olsa beni tutan aynalar
    Uzaktan bir kırık tel
    Ağlasa acıların bölük pörçük kervanında “oh, aman!”
    Damla damla can dökülse ağzımdan
    Bir kanlı kefen bürünse anılarım
    Nesebim batsa yedi kat, yok olsa dölüm
    Sen, sen, sen!...
    Beni yok etmeye yetmezsin ölüm.

    2/
    Ölüm
    Oy ölüm!
    Sevdası koyu karanlık
    Nefreti ak kefen… Gelişi anlık

    2/a
    Kırılsa zemherinin sivri buzları
    Serçeler kanatsız yemlense yağmurlardan
    Zaman denen ...... atlasa küheylanlara
    Kırbaçlar şaklasa cümle günlere
    Dünya dolu dizgin. Takvimler kıraç
    Ak ve kırılgan zülüflü güzeller
    Diz çökse gecenin kanatlarına
    Kazanlara doldurup elem, acı, ağıt ve hüznü
    Ellerimi gömseler ve verseler senle el ele
    Nesebim sürülse cehennemlere ezilse dölüm
    Sen, sen, sen!..
    Beni yok etmeye yetmezsin ölüm

    3/
    Ölüm
    Vay ölüm!
    Gecelerin prensi, korkunun adı
    Ya da kaçışan sokakların celladı

    3/a
    Koyver sesini on yaşımın üstüne
    Kapıp sultasını ağlayan diyarların
    Dayan ağzımın eşiğine
    Çöllerime derin ve karanlık kuyular kaz
    İnce uzun tünellerden taşı başımı
    Uzat uzat. Veya kısa tut hicranımı
    Ateşlere harman et saçılgan saçlarımı
    Sulara sar yar diye kandırarak
    Asfaltlarda yay üstüme gazeteleri
    Yarıl şahdamarımda
    Nesebime sürgün yaz ayazlara. Buz kessin dölüm
    Sen, sen, sen
    Beni yok etmeye yetmezsin ölüm

    3/b
    Gülüm
    Gel artık vazgeç bu sevdadan…
    Beni yok etmeye yetmezsin ölüm​
     
  3. bebiS

    bebiS New Member

    Hiç kalbin ağrıdı mı sebepsizce,
    Hiç için titredi mi sıcak yaz geceleri,
    Dolunaya baktığında hissettin mi hiç
    Yapayalnız derin bir karanlıkta olduğunu,
    Ve acı bir şekilde farkına vardın mı,
    Kalabalık içinde sessizce dolaştığını…


    Düşündüğün şeyi bilmeden uzaklara takılır gözlerin;
    Ellerin bilmediğin elleri tutar sanki,
    Tuttuğun el sana huzur verir de;
    Sen o huzurla bir türlü rahatlayamazsın…

    Boğazında kelimeler düğümlenir, yutkunursun;
    Bakışların buğulanır, gözlerini kısarsın,
    Tek damla düşmesin diye çabalarsın;
    Bilirsin ilk düşen damla habercisidir; sağanakların,
    Bilirsin sağanakların ardından körelir; duyguların,
    Bilirsin ki içindeki yangınlar büyür sağanaklarda…

    Sen bilirsin ama kalbin bilmez bunları,
    Yaşadıkça yaşar sevdalar kalbinde,
    Büyüdükçe büyür kalbin, her sevdayı saklar içinde,
    Gün gelir sığmaz olur kalbin göğsüne,
    Taşıyamaz olur bedenini, artık yorulur
    Duyguların ağır gelir; ezilirsin
    Bir gün açıklanmamış duygularınla köşende,
    Teslim olursun ölüme,
    Sessizce
     
  4. bebiS

    bebiS New Member

    Geç Zaman

    geç zaman bir
    kuytuda bırak benim elimi,
    ebedi
    sükuneti ben orada bulayım
    o
    huzur beldesine sürüyüp bedenimi
    anılar gölgesinde hep
    beraber olayım.

    gelirse
    çocukluğum sislerin arasından
    buz tutan yüreğimde bir
    kıvılcım tutuşur.
    bin
    melek kanatlanır ruhumun beyazından,
    şu ihtiyar
    gönlümde huzur şevkle buluşur...

    nasıl geçti bunca yıl,
    belki orda anlarım...
    ne yaptım, nere koştum, nasıl
    harcadım seni?
    beni
    bırak benimle, belki durmaz ağlarım...
    lakin
    istemem bir kez beni öyle görmeni...

    GeçZaman! bir kuytuda bırak benim elimi.
    aşkım ve
    gözyaşlarım o köşede küllensin.
    usulca bırakırken
    emanetnefesimi,
    bu
    yorulmuş bedenim, haşre kadar dinlensin...
     
  5. bebiS

    bebiS New Member

    Öldüm ve Öldün!!

    Güneşi tutardım parmak uçlarımda, yanmadan
    Gölgeleri aydınlatırdım, karanlıklarımda
    O kadar güçlüydüm ki, yenilmez ordular gibi
    Söylenmezdi hiç bir nasihat, bir musibete düştüm
    Hiç ölmezdim gibi gelmişti ama ben de vuruldum
    Ve öldüm.

    Dağları taşırdım omuzlarımda, titremezdi ayaklarım
    Ne deprem olurdu bende, ne de hiç bir felaket
    Öyle fikirlere dolanırsın ki, sarsılmaz sanırsın kendini
    Köklü bir ağaç gibi sapasağlam ayakta ölürüm derdim
    Hiç düşmez sanırdım kendimi, bir yüreğin salıncağındaydım
    Ve düştüm.

    Vuruldum bir anda, kanlar içinde kaldı ruhum
    Binlerce orduyla savaştığım bu mahşerde
    Dünyalara karşı alamadılar inandığım değerleri
    Can pazarında değerime satmadılar beni
    Binlerce darbeyle ölmem gerekirdi, olmadı
    Ve sadece sevgilinin sözleri öldürebildi beni
    Uyurken başucunda, bir masalımız vardı bitmeyecek gibi
    Ve bitti.

    Ne zaman değer vermediysem birine dost oldu ardımdan
    Ve ne zaman sevdiysem birini, hep öldürdü beni
    Vuruldum yine işte, akıllanmadım geçmiş ölümlerimden
    Akıllandım sanmıştım oysa, düşmanın darbesi öldürmedi beni
    Duyun dostlar, sevdiğim vurdu beni ve kanlar içinde bıraktı
    Ölümümü beklemeden, hiç tanışmadığımız günlere döndü
    Ve öldüm.

    Ölümümün ardından ağıdımı kendim yaktım
    Kendim ağladım arş-ı alâya figanımı yolladım
    Dirilmez dediğim ruhumun ardından, dua okurken
    Küllerimden doğdum yeniden, sevgiliye inatla
    Ölümü görmeden gitmişti oysa, bil bunu sevgili
    Ben doğdum.

    Üç gün sürdü ölümüm, üç gün cesettim sadece
    Üç gün ağladım kendime, üç gün, gün boyu öldüm
    Hasret kaldığım yüzü de, gözü de, teni de sildim
    Ne senden bana sen kaldı sevgili, ne de ben
    Bitmişliğim vardı, kabirsiz cesettim sadece
    Bugün güneşin doğuşunu seyre daldım
    Güneş gibi doğdum sevgili
    Ve sen öldün.
     
  6. bebiS

    bebiS New Member

    Gecenin Gerçek Sahipleri

    Geceyle birlikte
    sallantısız bir iç çekişi
    istedim yine
    saatlerin dokuduğu
    ağrılı ve sıkıntılı
    anlarımı çekerek

    ürperti ile sana
    uykusuzluğumu
    çekip aldım geçmişten
    neyi hangi zamana taşıdığımı
    belli belirsiz hatırladığım yüzünü
    niye sorarlar bana
    suretsiz geceyi nöbetleyenler

    benden
    hiç farkı olmayan
    bu sorgucuları
    yaşatan ve adım adım
    sonumu getiren saplantı yüklerimi
    çoğaltan kim

    cevabını bekletmeden
    doğruyu yanlıştan ayırt etmeden
    bekleyen birisi var yanımda
    dokunsam ağlayacak
    seni seviyorumları
    çoğalt sana tapıyorumlarla

    nedensiz
    ve hiç aldatmacasız
    beklentileri incitmeden
    Evet biliyorum
    bütün şüphelerin
    getirdiği yaralarımız
    çoğaltıyor gecenin
    gerçek sahiplerini

    sana dokunmadan
    taze bir iç çekişimi
    süsledim geceyle
    ayrılık acısıyla
    ateşin sıcağına
    başkaldırdım

    kıskanmadan sevebilmeyi
    becerebilseydim eğer
    acılarımı şiirleştiren
    sözcüklerin kısırlığında
    boğulurdum
    şüphelerin ayrıntılarından
    sıyır kendini
    sarıl bana
    bırak korkularını
    savur bana
     
  7. bebiS

    bebiS New Member

    Ölü Bir Kentte Yitirilmiş Bir Aşk...

    Gecelerdir bu kentin özgürlüğü
    Yıkık sokak başlarında özgürlüğün ilk anı.
    Gözleri cehennem kızıllığıyla
    Akşamüstleri evler,
    Geceyi beklerim kapı gıcırtılarıyla yankılanırken bomboş caddeler.

    Ben, yitik bir aşkın peşinde bu şehrin kaldırımlarından yürürken,
    Issızlığını hesaba katmadan dar sokakların,
    yalnızlığımın acısını koynumda taşırım.

    Bir eskiciye sattım yüreğimi
    İçinde yitik bir aşkın küllenmemiş hatırasını da.

    Oysa hep sevecektim güneşin
    bu kenti ışığıyla sardığı zamanları
    Ki yüreğimi sevdim içinde yitmemiş bir aşkın ateşiyle.
    Hassas bir sevdaydı benim sevdam
    Yüreğimi avuçlarında tutarken, bu şehrin titrerdi elleri.

    Bense aşinaydım bu kentin kalabalık caddelerine
    Bilemezdim o kalabalığın beni yutacağını
    Zahirdim, hariçtim, meçhuldüm
    Bilemedim aşktan yoksun bu insan selinin beni boğacağını
    Tan yeri ağarırken
    Esiri olduğum aşkın, yokluğuna sarılacağımı bilemezdim.

    Şimdi ben her gecenin gündüzle kucaklaştığı o vakitte
    Taze acılara kucak açarım.

    Gecelerdir benim özgürlüğüm
    Yıkık sokak başlarında
    Özgürlüğün ilk anı
    Gözleri cehennem kızıllığıyla akşamüstleri evler
    Geceyi beklerim
    kapı gıcırtılarıyla yankılanırken bomboş caddeler...
     
  8. bebiS

    bebiS New Member

    Ölümü seviyorum..

    Sen olmasan duyar mıydım gerçekten
    Özlem nedir acı nedir ayrılık ne
    Ölüm sana övgüler düzenleme
    Boynumun borcu olsun yürekten

    Ölüm seni seviyorum inan ki
    Hani alırsın diye sevdiğimi
    Hep korku hep tasa içindeyim
    Yani yaşamın daha içindeyim

    Ölüm seni seviyorum şaşma buna
    Sen olmasan bilir miydim hançeri
    Ölüm seni seviyorum yaklaş daha
    Yaşamın görünsün görkemli albenisi

    Ölüm seni duymasaydım derinden
    Düşünebilir miydim evreni
    Evren ki renk renk bin bir görünümde
    Saçılır şenlik fişekleri gibi

    Ölüm seni kucaklıyorum seviden
    Nelerle tanıştırmadın ki beni
    Sana borçluyum duyularımın keskinliğini
    Seni yaşadıkça varolduğumu yeniden
     
  9. bebiS

    bebiS New Member

    Ah, sen ey, ölüm kadar sonsuz olan
    Ve dar bir tabut gibi rahat uyku !
    Islak geceyi örtün kalbim, uyu !
    Artık uykuyla tek başına kalan

    Ruhum gemiler uğramaz bir liman

    Bir tanrı gibi her tarafta korku;
    İşliyor bütün saatler kurmadan,
    Dışarda yağmur yağıyor durmadan,
    Görmüyor pencereler sonsuzluğu.

    Beni dibine çıkar mısın kuyu !

    Bitti gücüne güvendiğim zaman,
    Gökler yakın bir ayrılıkla dolu;
    Aynasında yüzüm dalgalanan su,
    Nağmesine vurgun olduğum umman.

    Al beni rüzgâr! kül et beni volkan !

    Toprakta o baş döndürücü koku
    Ve ölüm, gece içindeki çoban.
    Gel yetiş, ey pişmanlık ! işte yaman
    Bir gecedir, yaman bir gecedir bu.

     
  10. bebiS

    bebiS New Member

    çevrende herkes şaşırsa bunu da senden bilse
    sen aklı başında kalabilirsen eğer
    herkes senden kuşku duyarken hem kuşkuya yer bırakır
    hem kendine güvenebilirsen eğer
    bekleyebilirsen usanmadan
    yalanla karşılık vermezsen yalana
    kendini evliya sanmadan
    kin tutmayabilirsen kin tutana

    düşlere kapılmadan düş kurabilir
    yolunu saptırmadan düşünebilirsen eğer
    ne kazandım diye sevinir, ne yıkıldım diye yerinir
    ikisini de vermeyebilirsen eğer
    söylediğin gerçeği büken düzenbaz
    kandırabilir diye safları dert edinmezsen
    ömür verdiğin işler bozulsa da yılmaz
    koyulabilirsen işe yeniden
    döküp ortaya varını yoğunu
    bir yazı turada yitirsen bile
    yitirdiklerini dolamaksızın dile
    baştan tutabilirsen yolunu
    yüreğine sinirine dayan diyecek
    direncinden başka şeyin kalmasa da herkesin
    bırakıp gittiği noktaya
    sen dayanabilirsen tek

    herkesle düşüp kalkar erdemli kalabilirsen
    unutmayabilirsen halkı krallarla gezerken
    dost da düşman da incitemezse seni
    ne küçümser ne de büyültürsen çevreni
    her saatin her dakikasına
    emeğini katarsan hakçasına
    her şeyiyle dünya önüne serilir
    üstelik oğlum Adam Oldun demektir.

     

Share This Page