Gerçekten Doğruya

'Hikayeler, Efsaneler ..' forumunda Uygu tarafından 9 Eki 2012 tarihinde açılan konu

  1. Uygu

    Uygu New Member



    Uzun uzun yıllar evveldi....
    Uzak sahillerin nemi yaprağı üzerinde yemyeşil ormanlarında
    güzeller güzeli bir kız yaşarmış.......
    Adı yokmuş..
    Bir isme de ihtiyacı yokmuş zaten.
    Duyamaz ve konuşamazmış O......
    Tüm gün topladığı deniz kabuklarıyla uğraşırmış sadece.....
    Her sabah uyandığında
    “acaba bugün hangi deniz kabukları bulma şansına sahibim” diye merak duyarmış.....
    Kime sorsanız tüm deniz kabuklarının birbirine benzediği o uzun sahillerde o aylardır yıllardır hep mutlu ve
    her günü ayrı bir umut ve güzellik içinde heyecanla yaşamaktaymış.....
    Çünkü O
    zamanın
    sevenler için sonsuz olduğuna inanırmış......
    Çünkü O
    zamanın
    sevinenler için kısa
    üzülenler için çok uzun
    korkanlar için çok hızlı
    bekleyenler içinse çok yavaş olduğunu bilirmiş......
    O sonsuzu seçen seven ama çok seven bir yüreğe sahipmiş......
    Topladığı ve dokunduğu her deniz kabuğu ile yüreğine bir parça daha sevgi biriktirmekteymiş......
    O deniz kabuklarında kulaklarıyla duyamadığı bilinmez nice sesleri dinlemekteymiş aslında......
    Yüreğinin kumsalları ve suları ona hiç gitmediği hiç görmediği kıyıların nice hikayelerini anlatır durularmış......
    Dünya onun yüreğinde atarmış...
    Dünya onun yüreğinde ses verirmiş evrene......
    O dünyayı yüreğinden işitir bilir ve yaşarmış......

    Bazen işittiklerimiz yeter sanırız...bildiklerimiz gerçek sanırız.......
    Ve bunlar mutlu etmez bizi.....
    Çünkü mutluluk;
    duyamadıklarımızda gidemediklerimizde
    fark edemediklerimizdedir....
    Oysa görebildiklerimizden daha fazlasıdır gerçekler........
    Günlük döngüler içinde Sevdiklerimizle ve kendimizle paylaşabileceğimiz şeylerden uzak kalarak yaşıyoruz hayatlarımızı maalesef.....
    Hayat bu olmamalı.. Işler hiç bir zaman durulmayacaktır ki hep yoğun hep çok olacaktır......
    Ama sular bile durulur.
    Durulur ve durulanır o zaman su; sedeflenir sakinliğin dinginliğin tatlı huzuru derinliği aks olur kumsallarda.....
    Bu hayattır işte.. Hayat oradadır...
    Dinlerken beklerken izlerken durulanırken..
    Hayat orada yaşanır gerçel anlamda..
    Oysa bizler mekanik ve elektronik bir dünyaya hapis vaziyette şuursuz yaşıyoruz“hayat bu” diye.....
    Yaşamımızı hayata ve kendimize endeksleyebilmeliyiz...
    Ggerçekle doğru arasındaki farkı görebilmeliyiz......
    Hepimiz ....
    Gerçekten mutlu olmak
    sadece yüreğin işidir...
    Yüreklerimize fırsat vermeliyiz.....
    Her yeni güne başlarken
    hangi deniz kabuğuna dokunarak
    bilinmedik hangi yaşama katılacağımız şansına gülümseyerek
    umutla uyanmalıyız......
    Var olmanın güzelliği bu olsa gerek...
    Acaba bugüne kadar
    yüreğinizde kaç deniz kabuğu biriktirmişsinizdir ?
    Sen...
    bugün hangi deniz kabuğunu dinledin
    ve bugün kaç deniz kabuğu topladın?
    Insanın yüreği belki de deniz kabuklarından örülü olmalı.
    Her yürek bir kumsal olmalı belki de......
    Kumsal gibi sonsuz olmalı.....
    Kum tanelerinin kristallerinde nice deniz çiçekleri sedefleri açtırmalı her gün için..
    Ve her mevsimde ebruli olmalı o kumsal
    her koşulda kumsalda olmalı varlığımız.
    Mesela yazı kumsal mevsimi biliriz sadece. Fakat kışın da oradayızdır.. Insanlar nedense kumsalları sadece yazın fark ederler......
    Ne talihsizlik.!
    Tıpkı yüreklerimizi de aynı talihsizliklerle fark edemediğimiz gibi
    Belki de maviyi görmek değildir önemli olan..
    Belki bakışlarımız gökyüzüne yöneldiğinde
    Önce uçurtmayı görebilmeli gözlerimiz..
    Önce uçurtmayı görebilirsek mavileri de yakalarız zaten......
    Uçurtma mavidedir nihayetinde....
    Eğer her gün yeni bir var olma çiçeği açıyorsa gözlerimizde ve
    Yüreğimizin ebruli kumsallarından yepyeni deniz kabukları sedefler toplayabiliyorsak
    Yokluk yok demektir değil mi?

    VE her sabah ya da akşam üstleri
    Sulanmalı mutlak o var oluş çiçeklerimiz.......
    Güne ya da akşama başlarken
    Yürek su ister......Çiy ister... Şebnem ister......
    Insanın en yalnız olduğu zaman dilimlerdir sabahın eri ve akşamüstleri.......
    Insanın en çok kendi olduğu kendinde ve kendiyle olduğu vakitlerdir onlar.
    Doğrularımızdan gerçeğe yönelik yolculuğun başladığı vakitlerdir.
    Sonsuza uzanan uzanması gereken yürekler yollarını çiçeklendirme ve deniz kabuklarını sevgilendirme vakitleridir.
    Doğrularınıza sahip çıkın. Kendinizi yakalayın.
    Sonsuzluğu kendinizden esirgemeyin.
    Bakın dinleyin dokunun deniz kabuklarının size söyleyecekleri var..
    Yüreğinizin ebruli kumsalından ayrılmayın.....


    Alıntı


     

Bu Sayfayı Paylaş