Haçlı Seferleri(10961270) Hıristiyanlık dininin peygamberi olan Hz. İsa Kudüste yaşamıştır. Bu yüzden Kudüs ve çevresi Hıristiyanlık için kutsal topraklardır. Kudüs, aynı zamanda Müslümanlar ve Yahudiler için de kutsaldır. Ancak, bu topraklar, 636 yılında Halife Hz. Ömer döneminde, ünlü komutan Halid bin Velid tarafından İslam devleti topraklarına katıldı. Avrupalı Hıristiyanlar, Müslümanların elinde bulunan bu kutsal yerleri almak için bir takım askeri seferler düzenlediler. Bu seferlere katılanlar elbiselerinin ve kalkanlarının üzerinde bir haç işareti taşıdıkları için bu seferlere Haçlı Seferleri denmiştir. Haçlı Seferlerinin Sebepleri a)Dini Nedenler -Hıristiyanların kutsal yerleri geri almak istemeleri: Hz. Ömer Kudüsü aldıktan sonra oradaki Hıristiyan ve Musevilere dini bir takım haklar ve imtiyazlar vermişti. Abbasiler devrinde Harun Reşit ile Şarlman arasında yapılan anlaşmaya göre de: Hıristiyanlar, Kudüs ve dolaylarındaki kutsal yerleri serbestçe ziyaret edebileceklerdi. Bu durum 11. yüzyıla kadar böylece devam etti. Bu yüzyılda. Ön Asyanın siyasal durumunda bazı değişiklikler olmuştu. Mısırdaki Fatimilerle Abbasiler ve Selçuklularla Fatimiler arasında birçok anlaşmazlıklar çıkmış ve savaşlar başlamıştı. Ön Asya nın bu karışık durumundan yararlanmak isteyen kimi mutaassıp papazlar, Müslümanlar aleyhine birçok yalanlar uydurarak Hıristiyanları kutsal yerleri almak için kışkırtmaya başladılar. -Papa tarafından kurulan Kluni tarikatının faaliyetleri: Orta çağda Avrupada Müslümanlarla çarpışmak için kurulmuş olan Kluni tarikatına bağlı bir çok papazlar ve kimi papalar da Hıristiyanları ve özellikle derebeyleri ve şövalyeleri Müslümanlarla savaşa kışkırtıyorlardı -Hıristiyanların Taassupları : Orta çağ Hıristiyanları, cennete gitmek için Kudüsü ziyaret etmenin şart olduğuna inanırlardı. Ayrıca, günah işleyen kimseler de bu günahlarından kurtulmak için kutsal yerleri ziyaret etmek zorunda idiler. Gene Hıristiyan inanışına göre, Hz. İsa uğruna ölen bir kimse doğruca cennete giderdi. İşte Hıristiyanlardaki bu inanışlar ve koyu taassup Haçlı seferlerinin en önemli nedenlerinden idi. b) Siyasi Nedenler -Türklerin Anadoluya girerek Bizans İmparatorluğunu tehdit etmeleri - Bizans İmparatorluğunun Avrupalıları Müslümanlara karşı kışkırtmaları: Bizanslılar, 11. Yüzyılda Selçuklu Türklerinin baskısı karşısında kalmışlar, Anadoluyu ellerinden çıkarmışlardı. Türkleri tek başlarına Anadoludan çıkaramayacaklarını anlayan Bizanslılar, Avrupa krallarına başvurarak, Hıristiyanlığın bir doğu kalesi, dünyanın Akropolisi olarak kabul olunan Bizansa yardım edilmesini istiyorlardı. -Papanın nüfusunu arttırmak istemesi -Senyör ve şövalyelerin serüven arzuları: Derebeylerin, şövalyelerin savaş ve dövüşe olan merakları, serüvenli bir hayat yaşamak, seyahat etmek, bilinmeyen ülkelere gitmek, buralarda kendilerine ün kazandıracak işler görmek gibi arzuları da Haçlı Seferlerinin önemli nedenlerinden biridir. c)Ekonomik Nedenler: -Avrupanın fakirliği, İslam Dünyasının zenginliği ve Doğu ticaret yollarının Müslümanların elinde olması : Orta çağda doğu ülkeleri ve özellikle İslam memleketleri bolluk ve zenginlik içindeydiler. O zamanlar dünyanın en büyük ticaret yolları olan İpek ve Baharat yolları, Türklerin ve öteki Müslüman milletlerin ellerinde idi. Avrupalılar orta çağda kendilerine gerekli olan her şeyi, Suriye, Filistin ve Mısır limanlarından alırlardı. Oraları gören ve Kudüsü ziyaret eden Hıristiyanlar, İslam ülkelerinin zenginliğini çok abartarak halka anlatıyorlardı. Orta çağda yokluk ve sefalet içinde bulunan Avrupalılar bu zengin İslam ülkelerine gitmek, büyük ticaret yollarını ve bunların Orta Doğudaki limanlarını elde etmek, dolayısıyla zengin olmak istiyorlardı. Birinci Haçlı Seferleri(1096-1099) Papaz Pierre LErmite ve şövalye Yoksul Gautier öncülüğünde İstanbula gelen bu topluluk, Bizans İmparatoru tarafından hemen Anadoluya geçirildi. Bunlar, doğunun zenginliklerine kapılıp, yağma ve tahribatlar yaparak yerli ahaliye zulmettiler. Anadolu Selçuklu Sultanı Birinci Kılıç Arslan, İznik önlerinde bu ilk Haçlı kuvvetlerini durdurarak, kılıçtan geçirdi. Bunların arkasından Aşağı Lorraine Dükü Gedefroi Bouillonun komutasındaki Haçlı ordusu yola çıktı. Bu orduda; birçok ünlü şövalye, soylu, kont ve dükler vardı. Avrupanın bütün imkânları kullanılarak hazırlanmış olan bu ordu, 600.000 kişiden oluşuyordu. Almanyanın Rhein kıyılarında 10.000 Yahudiyi kılıçtan geçiren bu Haçlı ordusu, İstanbula doğru gelirken, ülkesinde de yağma ve katliam yapılmasından endişe eden Bizans İmparatoru Aleksios Komnenos, onlarla anlaştı. Haçlılar, erzak ihtiyaçlarının temini karşılığında, Anadoluda aldıkları yerleri Bizansa vereceklerdi. Antlaşma sonrası Anadoluya geçen Haçlılar, 1097 senesi Mayıs ayında Türkiye Selçuklularının başşehri İzniki kuşattılar. Kanlı çarpışmalar iki taraftan da ağır kayıplara sebep oldu. Altı yüz bin kişilik Haçlı ordusu karşısında verdiği kayıplara dayanamayan Birinci Kılıç Arslan, çarpışarak geri çekildi. İznik, Bizansın eline geçti. Eskişehir istikametinden Anadoluya giren Haçlı ordusuna karşı Sultan Birinci Kılıç Arslan (10921107), yıpratma savaşlarına başladı. Anadoluda Haçlıları en stratejik bölgelerde yakalayıp, anî baskınlarla imha hareketlerine girişti, pek çoğunu kırdı. Haçlıların yanında, Bizans İmparatoru da, durumdan faydalanarak Türkiye Selçuklularının batı bölgelerindeki topraklarını işgal etti. Ermeniler ise, Türklerin Haçlılarla uğraşmalarını fırsat bilip, Toroslara bir müddet hakim oldular. Altı yüz bin kişilik kuvvetle Anadoluya geçen Haçlılar, Türklerin imha hareketi sonucu, Antakya Kalesi önlerine geldiklerinde 100.000e inmişti. 1097 yılı Ekim ayında Antakyayı kuşatan Haçlılar, kale içindeki Hıristiyan ahaliden birinin ihaneti sonucu, dokuz ay sonra, Haziran 1098de şehre girebildiler. Musul Atabeği Kürboğa Beyin kumandasındaki Müslüman-Türk ordusu, Antakyayı Haçlılardan geri almak için teşebbüse geçti. Fakat şehir alınmak üzereyken aralarında çıkan fitne, başarısızlığa yol açtı. Haçlılar, yaptıkları huruç hareketiyle, bu Müslüman ordusunu dağıttılar. Antakyayı alan Haçlılar, kırk bine düşen kuvvetleriyle Kudüse hareket ettiler. Şiî-Fatımîlerin elinde olan şehir, kısa sürede Haçlıların eline geçti. Müslüman, Musevî ve Hıristiyanların yaşadığı ve her üç din mensuplarınca da kutsal olan Kudüs, Haçlıların eline geçince, büyük bir katliama uğradı. Yetmiş bin Müslüman ve Yahudiyi, mabetlere sığınan kadınlar ve çocuklar dahil, acımasızca kılıçtan geçirdiler. Şehrin sokakları, kan ve cesetlerden geçilmez oldu. Birinci Haçlı Seferi neticesinde Kudüste Katolik Latin Krallığı, Antakya ve Urfada birer Haçlı devleti kuruldu. Hıristiyanlar Ortadoğuyu bu vesile ile tanıyıp, Doğu Akdeniz kıyılarına yerleştiler. Müslümanlarca Mekke ve Medineden sonra en mukaddes şehir olan Kudüsün, Şiî-Fatımîlerce Haçlılara teslimi, büyük üzüntüye yol açtı. Müslümanlar, Haçlıları Ortadoğudan atmak için hemen teşebbüse geçtiler. 1144 senesinde Musul Atabegi İmâdeddin Zengî, Urfayı geri aldı. Bu durum İkinci Haçlı Seferine sebep oldu. İkinci Haçlı Seferi (1147-1149) Urfanın Müslümanlar tarafından geri alınması üzerine, papa Eugeniusun teşviki ve papaz Saint Bernardın propagandası neticesinde İkinci Haçlı Seferi başlatıldı. Seferin komutanlığını, Yedinci Louis ile Almanya İmparatoru Üçüncü Konrad yapıyordu. Alman İmparatoru komutasında 75.000 kişilik ilk kafile, Konya Ovasına geldi. Bu ordu, Türkiye Selçukluları Sultanı Birinci Mesud tarafından imha edildi. Alman İmparatoru, canını zor kurtararak, beş bin kişiyle İznike sığındı. Fransa Kralı Yedinci Louis, 150.000 kişi ile yola çıktı. Alman İmparatorunun geriye kalmış döküntü kuvvetleriyle İznikte birleşti. Bu kalabalık orduya karşı meydan muharebesi yapmayı uygun bulmayan Sultan Mesud, Haçlıları, Toroslar geçidine çekti. Burada büyük kayıplara uğratılan Haçlıların artıkları, Antakyaya sığındılar.Türkler tarafından mağlup edildiler. Üçüncü Haçlı Seferi (11871192) Selahaddin Eyyubî, Şiî-Fatımî Devletini ortadan kaldırıp, Eyyubî Devleti'ni kurduktan sonra, Haçlılara karşı harekete geçti. 1097 senesinden beri Haçlıların elinde bulunan Kudüsü, 1187 senesinde Hattin Zaferinden sonra ele geçirdi. Hıristiyanların birkaç kıyı şehir hariç, Ortadoğudan atılmaları, Avrupalıları endişelendirdi. Papa Üçüncü Clemensin teşvikiyle Fransa ve İngiltere Kralları ile Alman İmparatoru, Üçüncü Haçlı Seferine katıldılar. Sonu hezimet olmasına rağmen, Avrupanın en ünlü kral, imparator ve kumandanlarının katıldığı bu sefer, meşhurdur. Alman İmparatoru Friedrich Barbarossa, kara yolu, Fransız Kralı Philippe Auguste ile İngiliz Kralı Arslan Yürekli Richard, deniz yoluyla hareket ettiler. Alman İmparatoruna, Türkiye Selçukluları Sultanı İkinci Kılıç Arslan, elçileriyle Anadoluya girmemesini teklif etmişse de, kabul etmedi. Türkleri dinlemeyen İmparator Friedrich Barbarossa, ordusunun büyük bir kısmını Selçuklu askerlerinin elinde kaybetti. Sonunda, Akdenize ulaşamadan nehirde boğuldu. Başsız kalan ve ağır zayiat veren haçlılar, perişan bir vaziyette Filistine ulaştılar. İngiltere Kralı, deniz yoluyla Kıbrısa varıp, Bizans valisini adadan kovarak Latin Krallığını kurdu. Kıbrıstan Akkaya geçen Arslan Yürekli Richard ve deniz yoluyla Akkaya varan Fransız Kralı, uzun süren muhasaradan sonra kaleyi aldı. Kudüsü yeniden almak için savaştılarsa da muvaffak olamadılar. Fransa ve İngiltere kralları, acı tecrübeler ve ağır kayıplar neticesinde, Kudüsü alamayacaklarını anlayınca, ülkelerine döndüler. Dördüncü Haçlı Seferi(1200-1204) Papa III. Innocentius 1198de IV. Haçlı Seferi için bir ferman yayınladı. Fransız soylusu katılmıştı. Sefere katılacak birliklerin Venedik gemileriyle taşınması kararlaştırıldı. Bunun için Venediklilere belirli bir para ödenecek ve fethedilecek topraklar Fransızlar ile Venedikliler arasında eşit olarak paylaşılacaktı. Ama Haçlıların bir bölümü doğrudan Anadoluya gitmeyi yeğlediğinden 1202 yazında Venedike gelen Haçlı birlikleri beklenenden küçüktü. Haçlılar Venediklere karşı borçlu durumuna düştü ve bu borcu kapatmak için Macaristanın Zara kentinin ele geçirilmesinde Venediklilere yardım etmeye karar verdiler. Kasım 1202de Zara kenti alınarak Venediklilere verildi. Bundan sonra Venedikliler tarafından, aralarındaki ticarî rekabet yüzünden doğrudan Bizans üzerine yönlendirilen Haçlılar Nisan 1204de Konstatinopolisi ele geçirdiler ve yağmaladılar. Bizans İmparatorluğunu yıkıp, yerine Latin İmparatorluğunu kurdular. Bizans İmparatorluğu 1261 İznikte sürdürmek zorunda kalacaktı. Müslümanlara karşı başlatılmasına karşın amacından sapan IV. Haçlı Seferi, Bizans İmparatorluğunun iyice zayıflamasına yol açtı. Beşinci Haçlı Seferi (1217-1221) Papa Üçüncü Honoriusun teşvikiyle Macar Kralı İkinci Andrias, Kuzey Avrupadan gelen Haçlılarla, 1217 senesinde Akkaya geldi. Kral Andrias, Müslümanlar karşısında dayanamayınca, geri döndü. Geride kalanlar Dimyata saldırıp, şehri aldılar. Daha sonra Kahireye yöneldilerse de Eyyubîler tarafından bozguna uğratılıp, dağıtıldılar. Altıncı Haçlı Seferi (12281229) Papa Dokuzuncu Gregoriusun teşvikiyle Alman İmparatoru Üçüncü Frederich tarafından tertip edildi.Alman İmparatoru Kudüse kadar geldi.Eyyubi Sultanı Melik Kamilin dış baskılarından bunaldığı bir devrede,Haçlıların Kudüse gelmeleri antlaşma zemini doğmasına sebep oldu.Antlaşma ile Kudüs Haçlıların eline geçti.Fakat Türkler tarafından mağlup edilmeleri sonucunda şehir,tekrar Eyyubilere teslim edildi. Yedinci Haçlı Seferleri(1268-1270) Kudüsün Müslümanlar tarafından alınması üzerine,Fransa Kralı St. Louis tarafından tertip edildi.Mısırda yeni kurulan Memluklular,Haçlıları,1250 senesinde,Mansure Meydan Muharebesinde mağlup edip,Fransa Kralını da esir aldılar.Haçlılar dağıldı.St. Louis Dimyatı Müslümanlara verip ülkesine döndü. Sekizinci Haçlı Seferleri(1268-1270) Antakyanın Müslümanlar tarafından fethedilmesi ve Yedinci Haçlı Seferinin öcünü almak için Fransa Kralı St. Louis tarafından düzenlendi. Bu seferin hedefi, Kudüs olmayıp, Akdeniz kıyılarındaki Müslüman denizciler üzerineydi. St. Louis, Tunusa çıktıysa da, salgın hastalıktan öldü. Fransa ordusu geri döndü. Bu sefer de başarısızlıkla sonuçlandı. 1096-1270 seneleri arasında, Müslümanlara karşı düzenlenen Haçlı seferleri sonucunda, bir takım Lâtin devletleri kuruldu. Bunlar, Kudüs Krallığı, Kıbrıs Krallığı, Trablus Kontluğu, Antakya Prensliği, Urfa Kontluğu, İstanbul Lâtin İmparatorluğu, Mora Prensliği, Atina Dukalığı, Kefalonya Kontluğu, Naksos Dukalığı, Saint Jean Şövalyeleri idi. Bu Lâtin devletleri, Türkler tarafından ortadan kaldırıldı ve Haçlılardan hiçbir iz bırakılmadı. Fakat Haçlı seferleri, 1270 senesinde son bulmuş değildir. Her zaman Hıristiyanlar, Müslümanlara karşı askerî kuvvet birleşiminin yanında; siyasî, kültürel ve ekonomik alanlarda da cephe birliği içinde olmuşlardır. Haçlı Seferlerinin Sonuçları -Çok kan döküldü ve milyonlarca insan can verdi. -Birçok ülke harap oldu. -Avrupada birçok Hıristiyan tarikatları kuruldu. -Papalığın ve kilisenin otoritesi sarsıldı. -Hıristiyanlar Müslümanları yakından tanıdılar. -Merkezi otoritenin hakimiyeti artıp, Avrupada krallık rejimi kuvvetlendi. - Avrupada aralarında büyük eşitsizlik ve adaletsizlik uçurumu bulunan sınıflar arasındaki fark, kısmen azaldı. - Haçlılar, Müslümanlardan sanat ve teknik alanda birçok yenilikleri ve keşifleri öğrendiler. - Pek çok eseri yağmalayarak Avrupaya kaçırdılar. -Avrupada ilim ve teknik gelişti. - Müslümanlardan kâğıt ve pusulayı da öğrenen Haçlılarda gemicilik çok gelişti. - Venedik, Cenova, Marsilya, Pisa gibi Akdeniz limanlarının önemi artıp, ticarî faaliyetler hız kazandı. - Haçlı seferleri neticesinde Müslümanlar, Bizanslılar ve Yahudiler çok zarar gördü. - Anadolu, Suriye, Filistin, İstanbul gibi bölgeler harap olmuştur. - Türklerin İslam dünyası içinde değeri artmıştır. - Avrupalılar İslam medeniyetini yakından tanımışlar, önyargıları yıkılmıştır. - Köylüler bazı haklar elde etmiştir. Haçlı Seferlerinden etkilenen devletler: Anadolu Selçuklu Devleti, Büyük Selçuklu Devleti, Eyyubiler, Zengiler, Danişmentliler, Memlukler, Fatımiler, Bizans
Haçlı savaşlarının tuhaf tarafı, baskın olarak sadece müslüman olanlara din ve ticaret eksenli baskıdan ziyade, katoliklik dışındaki bütün kendi mezheplerine ve dinlere karşı yapılmasıdır bana göre. Biraz da bu yüzden haçlı seferleri çokca skolastiktir.