Halil Cibran - Vermek Üzerine

'Ünlü Şairlerden Şiirler' forumunda adriana tarafından 11 Eyl 2016 tarihinde açılan konu

  1. adriana

    adriana Active Member

    Malınızdan mülkünüzden verirken pek fazla bir şey vermiş sayılmazsınız.
    Gerçekten vermek kendinden vermektir.
    Çünkü mal mülk, bir gün gerekir endişesiyle alıkoyup sakladığınız şeylerden başka nedir ki?
    Ve yarın, yarın ne getirir, kutsal kente giden hacıların peşine düşmüşken, iz tutmaz kumlara kemikler gömen aşırı tedbirli köpeğe?
    Yokluk korkusu yoksunluğun bizzat kendisi değil midir?
    Kuyunuz suyla doluyken susuz kalmaktan korkmak, asıl giderilemez susuzluk değil midir?

    Çok şeye sahip olup çok azını verenler vardır –bunu şan olsun diye yaparlar ve bu gizli arzu hediyeleriniz yoz eder.
    Bir de aza sahip olup hepsini verenler vardır.
    Bunlar yaşama ve yaşamın cömertçe verilmiş bir ödül olduğuna inananlardır ve onların sandığı hiç boş kalmaz.
    Sevinçle verenler vardır ve o sevinç onların ödülüdür.
    Ve acıyla verenler vardır ve o acı onları arındırır.

    Ve veren ve verirken acıyı bilmeyen, sevinç aramayan, faziletli olmayı düşünmeden verenler vardır;
    Şu vadideki mersin ağacının kokusunu havaya saçması gibi verirler.
    Tanrı böylelerinin elleri aracılığıyla konuşur ve onların gözlerinden dünyaya gülümser.

    İstenince vermek iyidir fakat istenmeden, ihtiyacı anlayıp da vermek daha iyidir;
    Ve eli açık olanlar için, alacak olanı aramak vermekten daha büyük bir sevinçtir.
    Sanki alıkoyabileceğiniz bir şey var mı?
    Tüm sahip olduklarınız bir gün verilecek;
    Öyleyse şimdiden verin de, size ait olsun verme mevsimi, mirasçılarınıza kalmasın.

    ‘Veririm ama sadece hak edenlere’ dersiniz sık sık.
    Ne meyve bahçenizdeki ağaçlar böyle der ne de çayırlarınızdaki sürüler.
    Onlar yaşayabilmek için verir, çünkü vermekten kaçınmak yok olmaktır.
    Günler ve geceler bahşedilmeye değer bulunmuş olan, sizin vereceklerinizi almaya da layıktır kuşkusuz.
    Ve hayat ummanından içmeyi hak etmiş olan, sizin küçük derenizden tasını doldurmayı hak eder.
    Ve bir şeyleri alma cesaretinden ve güveninden, hatta hayırseverliğinden büyük fazilet var mıdır?
    Önünüzde göğüslerini bağırlarını yırtıp itibarlarından soyunmaya, böylece size çırılçıplak değerlerini ve gizlisi saklısı kalmamış gururlarını sergilemeye kim adına zorlayabilirsiniz insanları?


    SİZ ÖNCE BAKIN, VEREN OLMAYA VE VERMENİN ARACI OLMAYA LAYIKMISINIZ BAKALIM.
    Çünkü aslında hayata bir şeyler vermek hayata mahsustur – KENDİNİ BAĞIŞIN KAYNAĞI OLARAK GÖREN SİZLER SADECE BİRER TANIKSINIZ.
    Ve siz alanlar – ve hepiniz alıcısınız- minnetin ağırlığını yüklenmeyin, yoksa kendinize ve verene boyunduruk takmış olursunuz.
    Tam tersine verenle birlikte hediyelerinin üzerinde yükselin kanatlanırcasına;
    Çünkü borcunuz konusunda aşırı titizlik, anası eli açık toprak ve babası Tanrı olanın cömertliğinden kuşku duymak demektir.
     

Bu Sayfayı Paylaş