İstanbulum: Gelmeyenim - Cengizhan Konuş

'Yazılar, Denemeler.' forumunda zipper tarafından 6 Haz 2013 tarihinde açılan konu

  1. zipper

    zipper quae nocent docent

    [​IMG]

    İstanbulum...Gelmeyenim
    Gelmeyenim... Beklediğim... Hiç kimsem... Herkesim...
    Salacak Çay Bahçesi'nde bir bardak çayın demine gömdüğüm...
    Gördüğüm... Gittiğim... Geldiğim...
    Taze bir sabah kokusuyla özlediğim...
    Orhan Veli Kanık Şiirevi'nde Fransızca bir şarkının notasında yüzünü sevdiğim...
    Gel, gidelim... Gidelim... Gidelim..... gitmek gibi gidelim... Herkes kalsın...


    Trenler, istasyonlar, Kadıköy, Üsküdar, Eminönü, martılar, balıkçı tekneleri, denizin kokusu, fotoğrafların içinde unuttuğumuz gülüşlerimiz kalsın... Biz gidelim...

    Karanlığın aydınlattığı sokakların tenhalarında, ışıksız ruhumun kireçlenmiş toprağına gömdüm özlemlerimi. Gide gide vardığım yolların sonunda İstanbul’un yeşil gözlerinde sustum. Kangren bir yaranın irin ve kandan mürekkep gayya kuyularında, insan kokan tenimi soyundum. Turna katarları, vapur çığlıkları, gemi dumanları, Bahçelievler, Emirgan, Balat, Kalamış ve Sarıyer geçti gözlerimden üşüyerek. Titreyerek sokuldu gözbebeğime gri Marmara, soluk Haliç. Bakırköy’ün umumi tuvaletlerinin birinde kustum öfkemi. Dualar indirdiğim Sultanahmet’in öz ötesinde Beyazıt Meydan’ında astım çok güvenilmez, az ağlamaklı sesimi. Delik deşik parmak uçlarımı gezdirdim Eyüp Sultan’ın minarelerinde. Bak yaşanacak ne çok anı var bu kahverengi şehrin yeşil gözlerinde. Hadi gidelim. Gidişimiz İstanbul kadar ağır, İstanbul kadar sessiz olsun.


    Halkalı’da unuttuğum geçmişimin tozlarını arındırdı ellerim. Fatih’in asfalt yollarında bıraktığımız bir hüzündü belkide tebessümlerimiz. Küçükyalı’ya sığdırdım ömrümün geri kalanını. Soluksuz bir tercümeydi bakışları Maltepe’nin. Pendik mezarını kendi içine saklamış bir çocuk avucu kimi zaman. Acıları dilek niyetine tuttuk Ümraniye’de. Geçti, karanlık çok yakınımdan çok uzağımdaymış gibi geçti. Aksaray’da gri dolmuşların en arka koltuğuna bıraktım çocuk sevdalarımı. Gaziosmanpaşa yorgun gemiydi; ömrümde zehir gibi bir çığlığa denkti. Susar gibi gidelim de kimse kalmasın bizde.


    Anla işte, Taksim'den Beşiktaş'a uzanan yolun sonunda yani Dolmabahçe'de, o uzun çınarların gölgesi altında unuttuğumuz 'seni seviyorum' ları yak yeşil elbisenin iç cebinde.Kalbimden düşecek bir sen bulamasam da artık, Kabataş'ta gözlerinin idam sehpasına çek beni. Haydarpaşa'da o saatlerin altında bekliyorum geç kalmışlığını...


    İstanbul elleri bağrında bir Mevlevi dervişi… Yeşil gözlerinin etrafında sema dönüyor düşe düşe. Hadi bir rahmet duası seslendir de gidelim bizde sesimizin İstanbul kederinden. Hiç kimsem… Her şeyim… Kimim… Kimsem… Var bildiğim… Yok olduğum… Yağmurum… Boranım… Rüzgârım… Severek incittiğim… hadi bir martı türküsü bul kanatlarına da, gidelim: İstanbul bahtı kara bir gelin olsun alnımızda. Hadi bu masala biz inanalım evvela…

    CENGİZHAN KONUŞ


    [ame=http://www.youtube.com/watch?v=FlBk6HNpowY]Cengizhan Konuş-İstanbulum: Gelmeyenim - YouTube[/ame]
     

Bu Sayfayı Paylaş