Kısa Bir Not: KONAKTA SON GÜN VE..

'Ünlü Şairlerden Şiirler' forumunda DaRkBlooD tarafından 26 Nis 2010 tarihinde açılan konu

Konu etiketleri:
  1. DaRkBlooD

    DaRkBlooD Anne'sinin bidenesi (:

    Kısa Bir Not: KONAKTA SON GÜN VE..

    Ve yıllarca sonra kadının ölüsünü
    Bir bulantı cenazesi gibi kaldırdılar içimden.

    O gece konağın bütün lambalarını yaktım
    Elimde bir içki şişesiyle ben
    Sanki bir insan şehrayini vardı da, ben
    Gecesiz bir sarışındım
    Gecesiz bir sarışındım ve işte
    Bütün kapıları açtım kapadım
    Kırdım parçaladım elime ne geçtiyse
    Biblolar mı olur, yağlıboya tablolar mı, kristal takımlar mı
    Elime ne geçtiyse
    Açtım pencereleri dışarı attım.

    Durmadan atıyordum, eşyalar bitmiyordu ki hiç
    Eşyalar bitmedikçe öfkeyle içiyordum
    Ve kinle
    İniltiler duyuyordum aşağıdan yukarıdan
    Ve bağrışmalar
    Ve çığlıklar duyuyordum bir de
    Tanıdığım artık ve bildiğim iyice
    Acayip hayvan seslerine benzeyen
    - Konak ki bir şimşekti de, elle düzeltilmişti sanki bir yağmur öncesinde -
    Uşaklar evlatlıklar birbirine giriyordu
    Birbirlerinden çıkıyordular
    Aralarına karıştım
    Boşaldım boşaldım boşaldım
    Ve bilirdim, biliyordum, süresiz bir sarışındım
    Başkalarını da çağırdım daha sonra
    Ve karşıladım.

    Oramla karşıladım, en çok oramla
    Kapıda karşıladım, düşümde karşıladım
    Bir sürü adamlar geldi,o bir sürü adamla bir sürü kadınlar
    Nerde kim varsa işte bir bir geliyordular
    Mutsuzlar, umutsuzlar, uyumsuzlar
    Ellerinde paketlerle geliyordular - neler yoktu ki -
    İçkiler, çiçekler, pastalar
    Küçük küçük paketler, büyük büyük kutular.

    (Ah, ne de çok şeyleri vardır da, nasıl
    Hep böyle yerinde harcar bu kentsoylular.)

    Giysiler giysiler gene giysiler
    Fiyonklar, boncuklar, payetler
    Değerli - değersiz, sahici - yalancı
    Türlü türlü iğneler, yüzükler ve kolyeler
    Önce hep nasılsınızlar, lütfenler, oturmaz mısınızlar
    Denenmiş iç geçirmeler, gizliden bakışmalar
    Ve yaldızlı cümleler
    Bu pazar ne yaptınız? Hangi pavyonda? Sahi mi?
    İğreti kahkahalar, ucuzundan gülmeler
    Bacak bacak üstüne atmalar, yerlere uzanmalar
    Sigaralar içkiler
    Sonra gene içkiler, hiç bitmeyen içkiler
    Ve dudaklar ve gözler, ince uzun boyunlar
    Memeler, kalçalar, kıçlar, falluslar
    Ve yavaştan seviciler, ibneler
    Poz kesen jigololar.

    (Nasıl da vaktini bilirler her şeyin
    Ve vaktinde girişirler herşeye bu kent soylular.)

    Sabaha karşı duruldu her şey
    Gidenler, gelenler, yeniden gidip gelenler
    Duruldu konak
    Denizanaları gibi açıldı kapandı
    Sızanlar mı dersiniz, uyuyup kalanlar mı
    - Elle düzeltilmiş bir yağmur sonrası mı acaba -
    Bir ara yağma edildiydibütün kamçılar
    Ne kalmışsa kırıp dökmediğim
    Fırlatıp atmadığım
    Yağma edildiydi gümüş şamdanlar
    Saatler, konsollar, sehpalar
    Perdeler, avizeler, halılar.

    (Bilmezsiniz siz, bilemezsiniz
    Görseniz nasıl ince
    Nasıl da kibardırlar bu kentsoylular.)

    Kanadı kanadı kanadı o gece bütün konak
    Görkemli bir Kadın kaburgasını andıran konak
    Bahçede acı acı bağıran tavuskuşları.

    (Kim ne derse desin iyi bilirler kovulmayı da
    Azıcık sırıtırlar, azıcık da şakaya filan alırlar
    Ve usuldan ve bozmadan hiç durumlarını
    Çıkarlar kırıtaraktan dışarı
    Yalanla avunurlar, yalanla korunurlar
    Bilmezler utanmayı hiç bu kokuşmuş kentsoylular.)

    Yaktım konağı da o gece
    Bir daha, bir daha yaktım
    Yüzlerce, yüzbinlerce yaktım hiç usanmadan
    Aklımda bunlar kaldı sadece.

    Soluksuz sessiz
    Gölgesiz devinimsiz
    Bir Ruhi Bey olarak Ruhi Beysiz
    Kentin içine kadar sokuldum.
    Ağzımın içi zehir gibiydi
    Tuttum bir sigarayaktım
    Kravatımı düzelttim
    Ayakkabılarımı sildim
    Ve sordum:
    - Ben Ruhi Bey nasılım
    - Sahi siz nasılsınız Ruhi Bey
    - İyiyim iyiyim.
    Edip Cansever
     

Bu Sayfayı Paylaş