Beyhude çırpınış, bir çıkmaz rüya, karanlıklardayım uyansam uykudan, dalsam yine uykuya yeniden, aynı rüyalardayım karanlık, kör kuyulardayım. Yalnızca kapkara gökyüzü, ve bir iki sönük yıldız, ne ziyası yol verir, ne de bir yer görünür, yol bilinmez, iz bulunmaz, karanlıklardayım, velhasılı, kör kuyulardayım. Ne tabiplerde çare var ne de merhem kar eder yâreme, kağıtlar kafi gelmez, kalem ve mürekkep yetmez , yazmaya fermanım yok, tükendim dermanım yok, firardayım, yoruldum, kör kuyulardayım. Kör kuyu, söz anlamaz ne çare tüketme nefesini ,duyan olmaz,biçare, Haramiler kesmiş, bütün yolları, kervan geçmez, kuş uçmaz unutulmuş diyarlardayım, korkuyorum, korkulardayım, çaresizim, kör kuyulardayım Düşünce böyle , kör kuyusuna Yusufun duyurmazsa Mevlam duyan olmaz ki sesim. Kuyu, çepeçevre duvar, ne geçen bir yolcu, ne ses duyacak kimse var. Ciğerlerin yırtılıncaya kadar , bağır ha bağır, arşa çıkar mı sesin ? yeter mi? bilmem nefesin kan damlar ya yüreğinden işte öyle bir haldeyim Yusufun düştüğü kör kuyulardayım. Ne Yusuf-i sabrım var, ne çelikten iradem, ne de peşimden koşan Züleyha m gelmez oldu kervanım, yoruldum .. Çıkmazlardayım, kerem etmezse Rabbim dardayım, susuz kalmış, kör kuyulardayım Ağlamak istiyorum, gece gündüz ağlamak! kıskanmalı gözyaşımı bulutlar, ağlamalıyım ki, su olsun kuyulara, ağlamalıyım ki, yeşersin umutlar Su yükselir de belki, el uzatır bulutlar, tutunurum, bir umut fidesinin dalına, kör kuyudan kapı yapan Mısır Sarayına çıkarır, beni de belki kurtuluş diyarına. Yusuf gibi çaresiz, Yusuf gibi dardayım, Yusufun düştüğü kör kuyulardayım Mukim İşbilir