Malabadi Köprüsü-Diyarbakır

'Güneydoğu Anadolu Bölgesi' forumunda Uygu tarafından 28 Eyl 2012 tarihinde açılan konu

  1. Uygu

    Uygu New Member

    Malabadi Köprüsü Diyarbakır / Silvan'a 20 km. uzaklıkta olup Silvan ilçe sınırları içerisinde yer almaktadır. Diyarbakır Tarihi Eserler Envanterine kayıtlıdır. Malabadi Köprüsü 1989 yılında Silvan Belediyesi tarafından restore edilmiştir. Malabadi Köprüsü Silvan Belediyesi'nin logosunu oluşturan ana unsurdur. Malabadi Köprüsü Silvan ilçesine ait bir köprüdür.

    [​IMG]


    Artuklu Beyliği tarafından 1147 yılında yapılmıştır. 7 m. eninde ve 150 m. uzunluğunda bir köprüdür. Yüksekliği, su seviyesinden kilit taşına değin 19 m.'dir. Renkli taşlarla inşa edilmiş, onarımlarla günümüze kadar ulaşmıştır.

    Malabadi Köprüsü dünyada taş köprüler içerisinde kemeri en geniş olandır.

    Kemerin her iki yanında, iç tarafta kervan ve yolcular tarafından, özellikle kışın zorlu günlerinde barınak olarak kullanılan iki oda bulunmaktadır. Köprü nöbetçileri tarafından da kullanılan bu odaları daha önceleri dehlizlerle yolun dipleri ile bağlantılı olduğu, gelen kervanların ayak seslerinin bu dehlizler vasıtası ile daha uzaklarda iken duyulduğu söylenir.

    Her biri başka uzunluklarda ve kırık hatlar halinde üç bölümden oluşan köprü, doğu ve batıda hafif eğimlerle yollara bağlanmıştır.

    Evliya Çelebi köprüyü şu şekilde tanıtmaktadır: “Köprünün iki tarafında kale kapıları gibi demir kapıları vardır. Bu kapıların içinde, sağ ve solda köprünün temeli beraberliğinde, kemerin altında hanlar vardır ki gelip geçen, sağdan ve soldan geldikleri vakit misafir olurlar. Köprünün kemeri altında birçok odalar vardır. Demir pencereler şahneşinlerine misafirler oturup, kemerin karşı tarafındaki adamlarla kimi sohbet eder, kimi ağ ve oltalarla balık avlarlar. Bu köprünün sağ ve solunda da nice pencereli odalar vardır. Köprünün sağ ve solundaki bütün korkuluklar Nehcivan çeliğindendir. Ama demirci ustası da var kudretini sarf ederek bir türlü sanatlı kafesli korkuluklar yapmış ve doğrusu elinin ustalığını göstermiştir. Doğrusu, üstad mühendis var kuvvetini sarfederek bu köprüde öyle sanatlar göstermiştir ki, bu işçiliği geçmiş mimarlardan hiç birisi göstermemiştir.

    Evliya Çelebi Seyahatnamesi'nde köprü hakkında şöyle yazmıştır; "Malabadi Köprüsü'nün altına Ayasofya'nın kubbesi girer."


    Malabadi Köprüsü’nün ne zaman yapıldığı kesinlik kazanamamıştır. İbn el Azrak’a göre; köprü bir çok defa onarılmıştır. Reybaut L.Taylor, köprü kitabesinde Osman ismi ile h.643 tarihini okuyabildiğini yazmaktadır. Bazı araştırmacılar da köprünün 1147-1148’de Artukoğulları zamanında yapıldığını belirtmişlerdir.

    [​IMG]

    Evliya Çelebi ise; köprünün Al-ı Abbas soyundan bir kişi tarafından yapıldığını, bunun için de üç bin kese altın sarf ettiğini ve birçok mimar ile usta çağırıldığını belirterek sözlerini şöyle sürdürmüştür:

    “Köprünün iki tarafında kale kapıları gibi demir kapıları vardır. Bu kapıların içinde, sağ ve solda köprünün temeli beraberliğinde, kemerin altında hanlar vardır ki gelip geçen, sağdan ve soldan geldikleri vakit misafir olurlar. Köprünün kemeri altında birçok odalar vardır. Demir pencereler şahneşinlerine misafirler oturup, kemerin karşı tarafındaki adamlarla kimi sohbet eder, kimi ağ ve oltalarla balık avlarlar.

    Bu köprünün sağ ve solunda da nice pencereli odalar vardır. Köprünün sağ ve solundaki bütün korkuluklar Nehcivan çeliğindendir. Ama demirci ustası da var kudretini sarf ederek bir türlü sanatlı kafesli korkuluklar yapmış ve doğrusu elinin ustalığını göstermiştir. Doğrusu, üstat mühendis var kuvvetini sarf ederek bu köprüde öyle sanatlar göstermiştir ki, bu işçiliği geçmiş mimarlardan hiç birisi göstermemiştir.”

    Albert Gabriel de köprü için “Modern statik hesabının olmadığı devirde bu açıklıkta o zaman için böyle bir eser hayranlık ve takdiri muciptir. Ayasofya’nın kubbesi köprünün altına rahatlıkla girer. Balkanlarda, Türkiye’de, Orta Şark’ta bu açıklıkta, bu yaşta köprü yoktur.” Demektedir.

    Malabadi Köprüsü taş köprüler içerisinde kemeri en geniş olanıdır. Kemerlerin her iki yanında, iç taraflarda kervan yolcuları için kış aylarında barınak olarak kullanılan iki odası bulunuyordu. Kaynaklardan öğrenildiğine göre, köprü nöbetçileri tarafından kullanılan bu odalar dehlizlerle yolun alt kesimi ile bağlantılı idi. Köprü bekçileri gelen kervanların ayak seslerini bu dehlizlerin yardımı ile uzaklardan duyuyorlardı.

    [​IMG]

    Köprünün ayakları birbirinden farklı olarak üç bölümden oluşmakta idi. Bunlar doğu ve batıdaki hafif eğimlerle yollara bağlanmıştı. Köprünün orta bölümü kayalıklar üzerine oturtulmuş olup, burada 38.60 m. açıklığında çok geniş sivri bir kemer bulunuyordu. Bunun yanında 3 m. açıklığında daha küçük bir kemer vardı. Köprü biri büyük diğerleri de küçük olmak üzere beş gözden meydana geliyordu. Köprünün boyu 150 m. eni ise 7 m. idi. Renkli taşlardan yapılan köprünün yüksekliği 19 m.yi buluyordu.

    Köprünün büyük kemeri altında ve küçük kemerinin iki tarafında biri üçgen diğeri altıgen iki selyaran vardı. Selyaranların üzerinde insan ve hayvan figürleri bulunmakta idi. Buradaki figürlerde Artuklu hükümdarları tasvir edilmiştir. Ayrıca Santur ismi verilen belden yukarısı insan, aşağısı da hayvan olan mitolojik yaratıklar da burada kullanılmıştır. Erken İslâm kültüründe figür yasağının olmadığını bu köprü üzerindeki figürler göstermektedir.

    Köprünün girişinde 5 m. genişliğinde kagir bir kapı olup, bunun altında da iki kapısı daha vardı. Buradaki merdivenlerle de yüksek tavanlı, tuğla örtülü, geniş pencereli odalara iniliyordu. Günümüzde bu girişlerin Batman yönündekiler kalmış, diğerleri ise yıkılmıştır.

    Alıntı
     

Bu Sayfayı Paylaş