Mevlit Kandiliniz Kutlu Olsun...

'Kutlamalar, Taziyeler...' forumunda sevdem tarafından 3 Şub 2012 tarihinde açılan konu

Konu etiketleri:
  1. sevdem

    sevdem Well-Known Member

    Hz Muhammed (sav) efendimiz Hicret'ten 53 sene evvel Rebîulevvel ayının on ikinci Pazartesi gecesi sabaha karşı Mekke'nin Haşimoğulları mahallesinde, Safa Tepesi yakınında bir evde doğdu Bu kutlu günde yani o büyük günde henüz güneş doğmadan âlem nur ile doldu Âdem aleyhisselâmdan beri babadan evlâda intikal eden nur asıl sahibine ulaştı

    Muhammed aleyhisselâmın nuru, Âdem aleyhisselâmdan itibaren temiz babalardan ve temiz analardan geçerek gelmiştir Kur'ân-ı Kerimde Şuara suresi 219 ayetinde Yüce Allah şöyle buyurur: “Sen, yani senin nurun, hep secde edenlerden dolaştırılıp, sana ulaşmıştır”

    Peygamber efendimiz Hz Muhammed’ in (sav) dünyaya geldiği gece, müthiş alametler kendini göstermiştir

    O gece bir yıldız doğdu ve bunu gören Yahudi bilginleri Peygamber efendimizin doğduğunu anladılarEshâb-ı kiramdan Hassan bin Sabit şöyle anlatır: “Ben sekiz yaşındaydım Bir sabah vakti Yahûdînin biri, hey Yahudiler! diye çığlık atarak koşuyordu Yahudiler ne var, ne oluyor diyerek yanına toplanınca şöyle söyledi: "Haberiniz olsun Ahmed'in yıldızı bu gece doğdu! Ahmed bu gece dünyaya geldi” dedi

    Yine O büyük gecede Medâyin şehrindeki İran Kisrâsının sarayının on dört kulesi (burcu) yıkıldı O gece gürültüyle ve dehşetle uyanan Kisrâ ve halkı yine kendilerinden bazı ileri gelenlerin gördükleri korkunç rüyaları tabir ettirdiklerinde bunun büyük bir şeye alâmet olduğunu anladılar

    Hz Muhammed (sav) efendimiz doğduğu gece Kâbe' deki putlar yüz üstü yere yıkıldı Urvetübni Zübeyr rivâyet eder: "Kureyşten bir cemâatin bir putu vardı Yılda bir defâ onu tavâf ederler, develer kesip şarap içerlerdi Yine öyle bir günde putun yanına vardıklarında onu yüzüstü yere yıkılmış buldular Kaldırdılar, yine kapandı ve bu durum üç kez tekrarlandı Bunun üzerine etrafına iyice destek verip diktikleri sırada şöyle bir ses işitildi: "Bir kimse doğdu yeryüzünde her yer harekete geldi Ne kadar put varsa hepsi yıkıldı Kralların korkudan kalpleri titredi" Bu hâdise tam Hz Muhammed (sav) efendimiz doğduğu geceye rastlıyordu

    Yine o gece Mecusîlerin yani ateşe tapanların bin yıldan beri yanmakta olan kocaman ateş yığınları anîden söndü Ateşin söndüğü tarihî not ettiler Kisrânın sarayından burçların yıkıldığı geceye isabet ediyordu

    O zaman insanların mukaddes saydıkları Sâve Gölü de yine o gece bir anda suyu çekilip, kuruyuverdi

    Şam tarafında bin yıldan beri suyu akmayan ve kurumuş olan Semave Nehrinin vadisi de, o gece su ile dolup taşarak akmaya başladı

    Hz Muhammed (sav) efendimizin doğduğu gece ve daha sonra o zamana kadar görülmemiş bu alametlerden başka pek çok hâdise gerçekleşmiştir Bunların hepsi son Peygamber Hz Muhammed (sav) efendimizin dünyaya teşrif ettiğine işaret olmuştur
    Doğum ânı öncesi hanei saadetleri nurla doldu, yıldızlar evin üzerine salkım salkım dökülecekmiş gibi aktı.96 Seher vaktiydi. Bir ara Âmine validemizin kulağına müthiş bir ses geldi. Korkudan eriyecek gibi oldu. Bir de ne görsün? Bembeyaz bir kuş peydahlandı ve yanına geldi; sonra da kanatlarıyla Âminenin sırtını sıvazladı. Ne korku kaldı, ne kaygı. Yine doğum öncesi başka bir nur gözüktü. Âmineye bu nur ile Şamın saray ve köşkleri gösterildi. Kendisine ak bir kâse içinde şerbet sunuldu. İçer içmez de muhteşem bir nur bulutu kendisini sardı.
    Tam o esnada mukaddes doğum gerçekleşti. O sıra ebesi Şifa Hatun gizemli bir ses duydu: Allahın rahmeti, Onun üzerine olsun! diye. Hattâ Rum diyarının bazı sarayları bile görünmüştü kendisine. Maşrık ile mağrib arası nurlara boğulmuştu. Annesinin anlattığına göre: Doğuda, batıda ve Kâbenin üzerinde bir bayrak gördüm. Doğum tamamlanmıştı. Yavruma baktım, secdedeydi. Parmağını da göğe kaldırmıştı. Hemen bir ak bulut inip onu kapladı. Şöyle bir ses işittim: Doğuları ve batıları dolaştırın, deryaları gezdirin. Tâ ki mahlukât Muhammedi ismiyle, sıfatıyla, sûretiyle tanısınlar! Biraz sonra da bulut gözden kaybolup gitti.
    Hz. Âdemden başlayarak devirlerden devirlere, aileden aileye intikal ede ede gelen o Biricik Nur, artık vücud sahnesinde varlık bulmuştu.

    Efendimizin Allahın ilk yarattığı şey, benim nûrumdur. dediği kendi Nuru, beden giymiş, görünür hâle gelmişti. Her çocuk doğunca yere düşerken, o ise ellerini yere dayamış, önce secde edip sonra da başını ve parmağını semaya kaldırmıştı.
    Doğduğunda sünnetli ve göbek bağı kesilmiş vaziyetteydi. Sırtında, iki kürek kemiği arasında, tam kalbinin hizasında peygamberlik mührü Hâtemi Nübüvvet vardı. Dedesi Abdülmuttalip adını Muhammed koymuştu. Övülen demekti. Zira onu Allah övmüştü; melekler, insanlar ve cinler de övecekti.
    Sonra o Nur topunu alarak Kâbeye götürdü ve Allaha duada bulundu: Bana bu temiz çocuğu ihsan eden Allaha hamdolsun! dedi. Nasıl ki insanlara ve cinlere sonsuz mutluluğun yollarını gösterecek Nebi dünyaya teşrif edince bütün varlık ayağa kalkmıştı. Teşrifinden asırlar sonra da Doğdu ol saatte ol Sultânı Dîl / Nûra gark oldu semâvât ü zemîn S.Çelebi deyince mevlidhânlar, benzeri bir heyecanla Müminler Hoş geldin ey Kutlu Nebi! mânâsına ayağa kalkmaya devam ediyorlar. Bir edep anlayış ve göstergesi olan bu hürmet ve tazimlerini, Ona arz etmeye çalışıyorlar.

    Efendimizin terakki çizgisinin müntehası Mirâc, başlangıcı da Mevliddir. Bu kutlu gecede S. Çelebinin Mevlidi Nebisi gibi, Peygamber aşkını körükleyen natı şerifler, mevlidler okunmalı.
    Hafızlar, Kur'ândan Peygamberimizin adının geçtiği aşirleri seslendirmeliler. Hem yetim, hem öksüz yetişen o Nebinin doğum günü vesilesiyle öncelikle yetimler ve öksüzler sevindirilmeli, yoksullara ziyafetler verilmeli. Kutlu doğum hakkında yazılmış kitaplar ve makaleler bir kere daha topluca okunmalı. Onu anlatan sohbetler dinlenmeli.
    Bol bol salât ü selâmlar getirilmeli. Gözümüzün Nuru, Gönlümüzün Sürûru Efendimiz Hazretlerinin doğum günü münasebetiyle bizlere düşen vazifelerin ön önemlisi ise, herhalde Onu her yönüyle daha iyi anlamaya ve Onun, insanlığa tebliğ ettiği esasları kavramaya çalışmak olmalıdır.
    Fakat kutlu doğumu, aynı zamanda kendi doğumu olan İslâm dünyası, o Nevrûzu Sultânîyi lâyıkı vechiyle tesîd edememektedir. Hz. İsanın doğumun bütün dünyada noel, paskalya ve daha başka yortu ve karnavallarla kutlanılması ölçüsünde, bu Kutlu Doğum'un en azından ümmet içinde olsun Ona ve Onun mesajına yaraşır biçimde tesîd edilmesi, bir vefa borcu olmanın ötesinde İslâmın ruhundaki Hz. Muhammede muhabbet ve hürmet emrinin bir gereği olsa gerektir...

    -alıntıdır-


    mevlit kandiliniz kutlu olsun...
     
  2. sevdem

    sevdem Well-Known Member

    boylesi ozel bir gunde yapılabilecek dualar....tekrardan kandiliniz kutlu olsun..

    PEYGAMBER EFENDİMİZ
    HZ.MUHAMMED (S.A.V.) İN DİLİNDEN DUALAR
    1) Allah’ım! Sapıklığa düşmekten veya düşürülmekten, ayağımın kaymasından veya kaydırılmasından, zulmetmekten veya zulme uğramaktan, cehalete düşmekten veya cahil bırakılmaktan sana sığınırım.
    Tirmîzî (3/152) ; İbni Mâce (2/336)

    2) Allah’ım! Doğu ve batının arasını uzaklaştırdığın gibi beni de günahlarımdan uzaklaştır. Allah’ım! Beyaz elbisenin kirden temizlendiği gibi, beni de günahlarımdan temizle. Allah’ım! Beni günahlarımdan kar, su ve dolu ile temizle.
    Buharî (1/181) ; Müslim (1/419)

    3) Rabbimiz olan Allah'ım! Sana hamdederek seni tüm noksanlıklardan tenzih ederim. Allah'ım! Beni bağışla.

    Buharî (1/99) ; Müslim (1/350)

    4) Allah'ım! Günahlarımın hepsini, küçüğünü ve büyüğünü, ilkini ve sonunu, gizlisini ve aşikârını bağışla.
    Müslim (1/350)

    5) Allah'ım! Gazabından rızana, cezalandırmandan affına, senden yine sana sığınırım. Sana olan övgüleri sayamam. Sen, kendini övdüğün gibisin.

    Müslim(1/532)

    6) Allah'ım! Beni bağışla ve bana merhamet et. Beni doğru yola ilet ve bana ihsan eyle, bana afiyet ve rızık ver. Ve beni yücelt.
    İbni Mâce (1/148)

    7) Allah'ım! Kabir azabından sana sığınırım. Mesih Deccal’ın fitnesinden sana sığınırım. Hayat ve ölüm fitnesinden sana sığınırım. Allah'ım! Günahtan ve borçtan sana sığınırım.
    Buharî (2/202); Müslim (1/412)

    8) Allah'ım! Yaptığım ve yapacağım, gizli ve aşikâr işlediğim, israf ettiğim ve benden daha iyi bildiğin günahlarımı bağışla. Sen Mukaddim (Öne alan) ve Muahhirsin (geciktirensin). Senden başka ilah yoktur.
    Müslim (1/534)

    9) Allah'ım Seni zikretmek, sana şükretmek ve sana güzelce ibadet etmek için bana yardım et.
    Ebû Davud (2/86); Nesâi (3/53)

    10) Allah'ım! Cimrilikten sana sığınırım, korkaklıktan sana sığınırım, çok yaşlanarak (elden ayaktan düşmekten) sana sığınırım, dünya fitnesi ve kabir azabından sana sığınırım.
    Buharî (Bkz:Fethu’l-Bâri (6/35)

    11) Allah'ım! Gayb ilminle ve yaratma kudretinle hayatın benim için hayırlı olduğunu bildiğin müddetçe beni yaşat. Ölümümün benim için daha hayırlı olduğunu bildiğinde de beni vefat ettir. Allah'ım! Gizli ve aşikâr, senden hakkıyla korkmayı dilerim. Senden rıza ve öfke anında hak sözü (söylemeyi) dilerim. Zenginlik ve fakirlikte senden itidalli olmayı dilerim. Bitmeyen bir nimet ve sonu gelmeyen bir göz aydınlığı dilerim. Senden, kaza sonrası rıza göstermeyi ve ölümden sonra kolay bir hayatı dilerim. Yüzüne bakmanın lezzetini, zarar verici bir hastalık ve saptırıcı bir fitneye uğramaksızın sana kavuşmanın özlemini dilerim. Allah'ım! Bizi iman zineti ile süsle ve bizi hidayete ermiş, doğru yolun rehberleri kıl.
    Nesâi (4/54-55)

    12) Allah'ım! Senden, faydalı bir ilim, temiz bir rızık ve makbul bir amel dilerim.
    Zâdü’l-Meâd (2/375)

    13) Yüzümü, hakka yönelerek, gökleri ve yeri yaratana çevirdim. Ben, O’na ortak koşanlardan değilim. Namazım ve diğer ibadetlerim, hayatım ve ölümüm âlemlerin Rabbi Allah içindir. O’nun ortağı yoktur. Ben bununla emrolundum ve ben Müslümanlardanım. Allah’ım melik sensin, senden başka ilah yoktur. Sen benim Rabbimsin ve ben de senin kulunum. Nefsime zulmettim. Günahımı itiraf ettim. Tüm günahlarımı bağışla. Şüphesiz, günahları ancak sen bağışlarsın. Beni ahlâkın en güzeline erdir. Onun en güzeline ancak sen erdirirsin. Ahlâkın kötüsünden de beni uzaklaştır. Zira kötüsünden ancak sen uzaklaştırırsın. Buyur, Allah’ım buyur! Hayrın tümü iki elindedir. Şer, sana nispet edilmez. Ben sana sığınır ve sana dönerim. Sen mübarek ve yücesin. Senden mağfiret diler ve sana tevbe ederim.
    Müslim (1/534)

    14) Allah'ım! Hamd sanadır. Sen, göklerin, yerin ve onlarda bulunanların Rabbisin. Sen Hakk'sın. Va'din de haktır. Sözün de hak ve sana dönüş de haktır. Cennet ve cehennem hak, Peygamberlerin de haktır. Muhammed (s.a.s.) hak ve kıyamet haktır. Allah'ım! Sana teslim oldum; sana tevekkül ettim, sana iman ettim ve tevbe edip sana döndüm. Senin düşmanını düşman edindim. Ve senin hükmüne başvurdum. Gizli ve aşikâr, yaptığım ve yapacağım amellerimi bağışla. Öne geçiren ve geri bırakan sensin. Senden başka ilah yoktur. Sen benim ilâhımsın.
    Buharî (Bkz:Fethu’l-Bâri (3/3); Müslim (1/532)

    Amin...

    -alıntıdır-
    ~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~ ~~~~
    Ebû Hüreyre radıyallahu anh der ki: Resûl-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuşlardır:

    "Her bir peygambere etmesi için bir duâ verilmiştir. Ben ise ümmetime şefâat olmak üzere duâmı âhirete bırakmak istiyorum." (24)

    Enes bin Mâlik'den gelen rivayette ise Resûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem:

    "Her bir nebî Allah'dan bir dilekte bulundu. Yahud, her bir peygamberin Allah'a edeceği bir duâsı vardı. Her biri duâsını yaptı ve kabul olundu. Ben ise duâmı kıyâmet gününde ümmetim için şefâat kıldım." buyurmuşlardır.

    Enbiyây-ı izâmın her duâsının müstecâb olması kuvvetle umulur ise de, kat'î olmayıp yalnız bir duâlarının kesin olarak kabûl edileceği kendilerine bil-dirilmişdir. O duâ, her bir nebîye Allah tarafından husûsî olarak verilen duâdır.

    Ezcümle Hazret-i Âdem -aleyhisselâm bu müstecâb duâsını tevbesinin kabûl olması için; Hazret-i Nuh aleyhisselâm- kavmininin helâki ve berâberindeki mü'minlerin kurtulması için, Hazret-i İbrahim-aleyhisselâm- -i Mükerreme ve Beytullah için, Hazret-i Mûsâ -aleyhisselâm- Fir'avn'ın helâki için, Hazret-i îsâ -aleyhisselâm- gökten bir mâide, sofra indirilmesi için etmişler ve müstecâb olmuşdur.

    Hazret-i Resûl-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem-Efendimiz ise, bu kesinlikle kabul olunacağı Allah tarafından te'min olunan duâsını, ümmetine şefâat için âhirete bırakmıştır. Ne mutlu O'nun sefaatine erişenlere....
     
  3. Özgür

    Özgür Administrator Site Yetkilisi

    Tüm müslüman aleminin kandili mübarek olsun
     

Bu Sayfayı Paylaş