MODERN HİKAYE Diğer öykü çeşitlerinden farklı olarak insanların her gün gördükleri fakat düşünemedikleri bazı durumların gerisindeki gerçekleri hayaller ve bir takım olağanüstülüklerle gösteren hikâyelerdir Hikâyede bir tür olarak 1920lerde ilk defa batıda görülen bu anlayışın en güçlü temsilcisi Fransız Kafkadır Bizdeki ilk temsilcisi Haldun Tanerdir Genellikle büyük şehirlerdeki yozlaşmış tipleri sosyal ve toplumsal bozuklukları felsefi bir yaklaşımla ince bir yergi ve yer yer alay katarak irdeler biçimde gözler önüne serer Öykülerromanlara göre daha kısadırKahramanları bir ya da birkaç kişiden meydana gelirÖykü kahramanlarının kişilikleri derinliğine incelenmezHayatlarının tamamı yerine kısa bir bölümü anlatılırTek bir olay etrafında gelişir Öykülerin serim (giriş)düğüm (gelişme) ve çözüm (sonuç) olmak üzere üç temel unsur üzerine kurulmuştur Öykü konusu bulmak için iyi bir gözlemci olmak ve çevrede görülenler üzerinde kısaca düşünmek yeterli olacaktırÖnemli olan ilgi uyandıracak konuları seçmektirBunun için seçilen öykü konusunun ayrıntılarınaheyecan ve ilgi uyandırmasına dikkat etmek gerekirBu da ayrıntıların yerinde ve yeterince verilmesine bağlıdırAyrıca nakledilen olayın kimin ağzından ve dikkatiyle verilmesi de önemlidirOlaybir mektupbir anı defteri türünde ise birinci şahsın ağzındanyerine göre ikinci ve üçüncü şahıs ağzından verilebilir Olay ilerledikçe olayda yer alan kişilerin tanıtılmasına geçilirTasvirler ya konuşmaları vasıtasıyla ya da yeri geldikçe yapılırYine öykü kişilerinin düşünceleri konuşturularak açıklanırYani çözümleme yapılırSöz gelişi iki arkadaş yıllar sonra karşılaşsınlarDavranışlarıse vinç çığlıkları atmalarıheyecanlı konuşmalarıeski anıları tazelemeleri yazıda ayrıntılı olarak verilmelidirYahut bir manzaranın kişide bıraktığı tesir;intibarenkgörünümduyg u yoğunluğu bakımından verilmelidirBu durumlardavranış ve konuşmalarla verilirse de kimi zaman yazarın açıklamasını gerektirirAyrıca çözümlemeolayın akışını engelleyecek tarzda yoğun ve fazla olmamalıdır Öykülerin başlangıçları birbirinden farklı olabilirYa yaşanılan yerin tasviri ileya kişilerin tanıtılması ile ya onların birbirleriyle olan ilişkilerinin verilmesi ileya da çatışmaya konu olan olayın anlatılması ile başlanırKimi zaman da kişiler ve onların ilişki içinde bulundukları kimselerin hayatlarından bölümler sunulurBöylece öykü ortasından başlanırsonra başa dönülürKimi zaman ise öykü diyalogla başlarKonuşmalar vasıtasıyla mekan ve kişiler hakkında kısa bir açıklama yapılır ki buna dramatik metot adını veriyoruzYa da konu bir olayın dramatizasyonu yahut anlatımıyla başlarolay zincirleri birbirine eklenerek temel olay çevresinde bir halka oluştururlar ve nihayet bir olay ile sona erer. Başlangıçta verilen olaybir denge üzerine kurulmuşturSonra bu denge asli kişinin aleyhine bozulurbirtakım mücadeleler sonunda yeni bir denge kurulur ama bu yeni dengede asli kişinin konumubaşlangıçtaki durumundan tamamen farklı olur Öyküyü monotonluktan kurtarmak için aynı olayı farklı kişiler ağzından nakletmek de mümkündürBazen bir olayda yer alan ve olaya tanık olan ikinci dereceden önemsiz bir kişinin ağzından da nakledilebilirVerilen bilgilerin anlatımının kültür seviyesisöyleyiş tarzıbilgi ve görgüsü de öykü ederken dikkate alınmalıdır Öykülerde olayın sunuş biçimi kadarolayın ne zamannerede geçtiği de önemlidirOlayın geçtiği yere mekan denirMekanda gereksiz tanıtımlar yerine olayın oluşundaki önemine göre belirgin ve ayırıcı vasıfları verilmelidir Öyküde kişi yahut kişilerin tanıtımı olayın akışı durdurularak ayrı ayrı değildiyaloglar içinde verilmelidirZira diyaloglar öyküyü tekdüzelikten kurtarır ve okuyanların ilgisini çekerAncak diyaloglar da dedimdedi gibi tekdüze konuşmalardan ziyade konuşmanın ruh halini ve hareketlerini verecek nitelikte olmalıdır Başarılı öykü yazarları sonuç bölümüne okuru hazırlarlarSonuç bu yüzden pek sürpriz olmazKonu iyi hazırlanmış ve planlanmışsa sonuç bir sürprizle değilolayların ve konuşmaların tabii bir sonucu olarak ortaya çıkar Öykü umulmadık bir olay ile bitecekse yine okur buna hazırlanmalıdırKimi zaman olay bittikten sonra okur öykü kişilerinin ne olacağını düşünmeye terk edilirHatta kimi zaman sorularla sona erer Kimi öykü yazarları öykülerini bir sonuca bağlarken;kimileri hayatın akışını ve bütün olayların sürekli yaşandığı intibaını vermek içinöykünün başlangıcını ve sonunu vermemeyi yeğlerlerHayatın bir noktasından kesit halinde alınan olay bittikten sonra da hayat devam eder Edebiyatımıza Batı edebiyatından geçen öykü zaman zaman geleneksel anlatma formu içinde yer alan kıssa ile karıştırılmaktadırİç ve dış gözlem yapılmadan anlatılansadece insanlara faydalı bir ders çıkarma amacı taşıyan böyle kısa öyküleregeleneksel kültürümüzde kıssa adı verilmektedirGeleneksel öykücülük ve kıssa kültürümüzün en belirgin özelliğiolayın geçtiği yer ve zamana önem verilmemesidirBu tür öykülerde ağırlık kazanan tek şeyolay ve bu olaydan insanlara faydalı olacak bir ders çıkarmaktırModern tarzda yazılmış öykülerde ise iç ve dış gözlemlerden yararlanılır;kişizaman ve yer tasvirleri önem taşırKıssalarbu yönleriyle de modern öykülerden ayrılırlar Öykülerkonularını yazarın tasarladığı bir olaydan aldığı gibianılara da dayanabilirBu tür öykülere anı öyküöykülerin manzume şeklinde yazılmış olanlarına ise manzum öykü adı verilir Hikâyelerde düşündürmekten çok duygulandırmak ve heyecanlandırmak esastır Hikâyeler gerçek ya da düş ürünü bir olayı kısa şekilde anlatır Kısa oluşu yalın bir olay örgüsüne sahip olması genellikle önemli bir olay ya da sahne aracılığıyla tek ve yoğun bir etki uyandırması ve az sayıda karaktere yer vermesiyle roman ve diğer anlatı türlerinden ayrılır Hikâyeler Batıda romanla aşağı yukarı aynı dönemde oluşmaya başlamıştır Özelikle Realizm döneminde hikâye türü başlı başına bir tür olarak yetkinlik kazanmıştır Hikâye anlatım olarak romana benzer; ama aslında onun romandan çok farklı yanları vardır: Hikâye türü romandan daha kısadır Hikâyede temel öğe olaydır Romanda ise temel öğe karakter yani kişidir Hikâyeler olay üzerine kurulur romanlar ise kişi üzerine kurulur Hikâyede tek olay bulunmasına karşılık romanda birbirine bağlı olaylar zinciri vardır Romandaki olaylardan her biri hikâyeye konu olabilir Hikâyede kahramanların tanıtımında ayrıntıya girilmez kahramanlar her yönüyle tanıtılmaz Romanlarda ise kahramanlar ayrıntılı bir biçim-de hemen her yönüyle tanıtılır Romandan farklı olarak hikâyede kişiler sadece olayla ilgili yönleriyle anlatılır Bu yüzden hikâyelerdeki kişiler bir karakter olarak karşımıza çıkmaz Öyküde olayın geçtiği yer (çevre) sınırlıdır ve ayrıntılı olarak anlatılmaz Romanlarda olaylar çok olduğu için olayların geçtiği çevre de geniştir Bu çevreler çok ayrıntılı olarak anlatılır Hikâyeler kısa olduğu için anlatım yalın anlaşılır ve özlüdür Romanlarda ise anlatım daha ağır ve sanatlıdır Alıntı