Müjde Aklanoğlu BANA ÖYLE BAKMA

'Hikayeler, Efsaneler ..' forumunda Müjde Aklanoğlu tarafından 16 Eyl 2013 tarihinde açılan konu

  1. [​IMG]

    “Yasalar çok açık değil mi? Birkaç seneyle kurtulmak, sizin tabirinizle yırtmak… Bu bana uymaz. Ya müebbet, ya infaz ama öyle yiyip içip yatarak değil... Acı çekerek ölmen lazım. Hak ettiğini yaşayarak! Eli sonunda giriştiği işte muvaffak muzafferliği yakaladı ve kanlı ellerini havaya kaldırıp tezgahta yatan genç adama hayalarını sallayarak gösterdi. "Bak burada ne var?" Üzerinden kanlar damlarken kesik et parçasının adam nefes almaktan vazgeçti ve Koruyucu hazla sırıtmaya başladı.
    “Herkes hak ettiğini yaşamalı!”
    ******
    “Şaka yapıyorsunuz değil mi?”
    Bunu diyen adam otuzlu yaşların başında, iri bedeniyle cama doğru yanaşıp geniş omuzlarını gerdi. 1.90 boyu heybetli yapısıyla ürkütesiye gövdesini masaya doğru çevirdi. Sert yüzünde çıkan bir günlük sakalına elini sürtüp, köşeli çenesinde gezdirdi. Karagözleri duyduklarıyla hoşnutsuzlukla kısılırken, karşısındaki yaşlı adama kesif bir öfkeyle bakıyordu. Koyu kaşları gözlerine gölgeler oluşturacak derede çatılırken, şaşkınca mırıldandı. “Şaka değil mi?” Yaşlı adam olumsuz anlamda kafasını salladı. “Değil! Bu göreve sen atandın.”
    “Ben böyle bir şeye henüz karar vermedim. Bana sordunuz mu?” Elini havaya kaldırıp yanında duran koltuğun başına sertçe vurarak kavradı.” Saçmalık bu!”
    Melih komiser koltuğuna iyice sırtını yasladı. Keskin gri gözlerini Utku’nun karagözlerine çevirdi.” Bu iş için ne kadar çok çalıştın. Bu görevde bulunmayı sen istedin şimdi neden sorun yapı yosun?”
    Utku gözlerini kıstı. Ortaya çıkan sessizliği bölmemek için biraz duraksadı. Dişlerini sıkarak gıcırdattı.” Sorunu ben mi yapıyorum?” elini koltukta çekip göğsünün üzerinde toparlayarak bağladı. Bakışlarını koltukta oturan Koray’a çevirdi.” Ben bu işi ortağımla talip oldum, başka ortak istemedim. Sen şimdi bana bir ortakla çalışmam gerektiğini ve birde onun benim üstüm olacağını söylüyorsun. Tanımadığım elin yabansından emi alacağım.”
    Melih amir rahat bir tonda sakinliğini sürdürmeye devam ediyordu. Bu delibozuğun tek alt eden o olduğuna göre, şimdi sadece suyuna gitmeliydi. Bu iş ciddiydi. “ Ortağın bir Psikanaliz doktorası yapmış FBI Ajanı. Birçok dalda ödülü ve birçok yeteneğe sahip biri! Onu buraya getirtmek için neler çektik bilmiyorsun. Onun gibi değerli birisiyle çalışacağına sevineceğine burada benimle kafa şişiriyorsun. Onun bize çok yardı mı olacak emin ol ve ona saygılı ol!”
    “Peki, Koray ne yapacak? “ Canım yanında çekilip masanın karşısına geçti. ”Bari Türk olsaydı. Elin ecnebisiyle ben nasıl anlaşacağım kıytırık İngilizcemle... Bunu işi yapacaksam kendi eski meslektaşlarımdan birinin yanımda olmasını daha mantıklı buluyorum.”
    Yaşlı komiser gülümsedi. Dik kafasını gene çıkarmıştı.” Yeni ortağına alışsan iyi olur ve Koray’a gelince” Onları can kulağıyla dinleyen genç adama baktı.” Oda sizi kollayacak, yakınınızda olmada sizi uzaktan gözetleyip gerektiğinde müdahalede bulunacak. “Yaşlı komiser koltuğundan doğrulup dikleşti. Kollarını masaya dayayıp ciddi bakışlarını Utku’ya çevirip yüzünü kısa bir süre süzdü.” Şimdi esas konuya gelelim: Bilindiği gibi cinayetler İstanbul bağlantılı ve artık çember daraldı. Belli bir bölüm içerisinde bir yerlerde yaşadığını düşünebiliriz. Sorun şu ki katilimiz çok zeki. Sizi, onun fark etmemesi gerekiyor. Her hareketiniz takip altında olacaktır doğal olmalısınız. Bir süre polis olduğunuzu unutacak; normal davranacaksınız. Bunun içinde gizli görev başlatılacak. Sen ve yeni ortak bunda başrol olacaksınız, bu iş riskli ve hata kabul etmeyecek kadar naif!”
    Utku ciddi bakışlarını masaya çevirdi. Kapana kısılmıştı başka çıkar yol yoktu… Bu katili bulmaya yeminliydi. Sebebini bilmiyordu ama onu bulmayı çok fazla arzu ediyordu. Nefesini ensesinde hissetmesine rağmen, hep bir adım önünde olmasına rağmen ona ulaşmayı daha önce hiçbir görevi kadar çok istememişti. “Tamam, Melih baba onu anladım da, neden Koray değil de o?”
    Yaşlı adam başını dalgınca salladı. “Çünkü ikinizi bu işe verirsem ortalığı kan götürür… Sen deli, o deli! İkincisi gelen ortak bu konuda uzman, seri cinayetlerle ilgili ciddi araştırmaları ve birçok faili meçhul cinayeti çözmüşlüğü var. Alanında Birinvilerin içinde yer alıyor. Herkesin hava karada kapacağı ajanı bize gönderdiler ve sen itiraz ediyorsun. Bence kafa ütülemeyi bırak da ondan bir şeyler öğrenmeye odaklan. ” deyince Koray yan y-tarafa dönerek sırttı. Dudaklarını birbirine bastırıp kendini frenlemeye çalıştı. Melih komiser ona sert bir bakış atınca genç adam zorda olsa kendini toparladı.
    “Peki, onunla nasıl bir arada olacağız. Ne gibi bir bilinmezlikle karşı karşıyayım onu söyle bari?”
    “ Tamam, anlatacağım zaten bu konuyu iyi öğrenmen lazım.” Utku masanın yanındaki koltuğa geçip oturdu. Uzun bacakları her zamanki gibi önündeki ufak sehpaya çarpınca ayağıyla onu ileri doğru ittirip kendine yer açtı. Bakışlarını amirine çevirirken, dirseğini masaya dayayarak ciddi bir ifadeyle onu dinlemeye başladı.
    “Birincisi aynı evde yaşayacaksınız.” Genç adam kaşlarını kaldırdı. Yaşlı adam aldırmadan devam etti:” O bir restoranda garson olacak, sen ise bir bankada koruma memuru olacaksın. Senin silahından ayrılmanı istemiyoruz, halkla iç içe olacaksınız. Her daim göz hapsinde olacaksınız insanlar tarafından, onların arasına karışıp doğal olacaksınız. Komşularınız sizi kardeş sanacak, ortağın sadece bu şartla aynı evde kalmayı kabul etti. Biraz ketummuş bu konuda, başkasıyla aynı evi paylaşmayı sevmiyormuş.“ Yaşlı komiser boğazını temizledi.” Neyse! O senin üstün, ona saygılı olacaksın ve dikkate alacaksın. O bu konuda senden daha bilgili unutma ve daha tecrübeli.”

    Melih Bey anlattı genç adam dinledi. Utku bazı yerle de itiraz ederken, bazı yerlerde sessizce dinlemeye çalıştı. Birçok bilgi, birçok durum değerlendirmesi yapıldı. Saatlerce o odanın içinde bu konuyu tartışıp, bir sürü sorunun yanıtı arandı. O başkalarının boyunduruğu altına girmeyi sevmezdi. Sonunda tüm detaylar ona verildi yapacakları liste teslim edildi tek bir şey hariç ve genç adam yorgunlukla onu sormayı unuttu! Utku hazırlanmak için kapıya yaklaşırken yaşlı komiser onu durdurdu.
    “Utku!”
    Genç adam arkasını dönüp babası gibi sevdiği yaşlı adama baktı. “Efendim amirim.”
    ”Kendine dikkat et. Sana güveniyorum bir saçmalık yapıp da tüm departmanın güvenini sarsmazsın o yüzden bu göreve sen seçildin.” Bu alttan ima kokan, üstten ince bir tehdit yayan bakışlarla harmanlanmış sese genç adam sadece tepki olarak başını salladı. Oda biliyordu ki bu baş sallamayla olacak iş değildi ve Utku gene her zamanki gibi istediği gibi at koşturacaktı.
    Utku odadan ayrıldığında Koray yerinden doğrulup yaşlı adama baktı. Yeşil gözleri kısılmış, içinde haylazca ışıklar dans ediyordu. Oda Utku gibi iri yarı ve sert bir mizaca sahipti. Kalın sesi tokça yankılandı. ”Bunu öğrendiğinde bizim yedi sülalemize sayacak!” Yaşlı adam kaşlarını çattı.” Bunu yapmasa iyi olur…” Koray sinsice kıkırdadı.” Ama yapacak ve hatta buraya gelemediği içinde her soluduğu aldığında bizi küfür tiryakisi yapacak. İlk bulduğu anda beni boğazlayacak ve sizin ellerinizden öpecek. Hatta tüm departmanın anasına selam salacak.” Dedi kinayeyle bakıp, alayla sesini yayarak.
    Yaşlı adamın bakışları ciddileşti. Yüzünü kapıya döndü. “Umarım anlattıklarımı ciddiye alırda başına bir iş gelmez.”
    Koray başını salladı. Bakışları hâlâ alaycı sesi rahattı.” Umarım o evden bir cinayette Utku işleyerek çıkmaz ve bunu bize çevirip seri cinayetler olarak devam etmez.” Sıkkınca ofladı.” O kişiyi gördüğünde ki yüzünün halini görmeyi çok isterdim. Tüm eğlence kaçacak ve ben göremeyeceğim. Bir ömür uykusuz geçecek gecelerim bu anı kaçırdığım için.” Melih Bey’in dudaklarının kıyısı yukarı doğru bilmişlikle kıvrıldı. Gözleri sinsice kısılınca Koray şaşkınca gözlerini irileştirdi. Düşündüğü şeyi yapmış olamazdı! İşte bunu yaptıysa ellerinden öperdi. ” Bunu yapmadın değil mi Melih baba?” Derin bir nefes alıp dışarı salarken, yaşlı adam geniş omuzlarını belli bir umursamazlıkla sarstı. Koray heyecanla ağzının içinde bir küfü savurup ”İşte şimdi buyurun cenaze namazına” dedi.
    Eve gidince kendine giyecek hazırlaması ve duş alıp çıkması sadece birkaç saatine mal olmuştu. Denilen saatte hava alanına gidip Amerikalı ortağını almaya vaktinde gelmişti. O ana kadar ne unuttuğunu düşünüp duruyordu. Aklında bir sürü soru dolaşırken, açıklanması mümkün olmayan bir ilgiyle etrafı süzüyordu. Yanından geçen genç hostes kıkırdayarak ona göz süzdü. Önce olsa ona yanaşırdı ama şimdi kafası o kadar dolu olunca bu umurunda dahi olmadı. Ortağının adını sormayı unutmuştu. Tabii ya! Hay Allah! Sadece ikinci ismi ve soyadıyla hitap edilince adını sormak aklına dahi gelmemişti. Dosyaya bakmaya da henüz fırsat bulamamıştı. Nasılsa “sonra bakıp ortağımı öğrenirim” demişti. Ancak kendini hazırlaya bilmişti bu kısıtlı zamanda ve ona bakmaya vakit ayıramamıştı. Aslında neden hâlâ ona bu kadar kısa zaman verip de alelacele bu göreve getirdiklerini düşünmüyor değildi hani! Acaba ilk ismini mi yoksa diğerini mi kullanıyordu? Del Salvodori. Ne tuhaf ismi vardı? Oturduğu koltukta dikleşip saate baktı. Uçağın şimdiye kadar inmesi lazımdı. Tişörtünün üzerine giydiği ekoseli kısa kollu gömleğinin düzeltti. Geriye doğru yaslanırken anons verildi.” T.K 20171 NOLU New York uçağı alana inmiş bulunmaktadır.
    Utku yerinden kalkıp dış hatlar terminaline doğru yönelirken, bir taraftan da etrafına bakınıyordu. Eline aldığı uyduruktan kartona yazdığı kargacık yazılı isimle, kapıya yanaşıp insan kalabalığının arasına kaydı. Kolunu kaldırmasına gerek dahi yoktun zira boyu zaten insanlara tepeden bakmasını sağlıyordu. Kapı açıldı, birçok insan çıktı. Her geçen adama dikkatle baktı ama aradığı adam bir türlü ona yaklaşmadı. Elini saçlarına atıp kurcaladı. Acaba ismini mi yanlış yazılmıştı?” Kapı kapanmaya başlamış ortalık sakinleşmiş fakat ortağı gelmemişti. Keskin bakışlarını ortalıkta dolaştırırken omuzuna dokunan yumuşacık elle ardına döndü. Tepeden bakışlarını karşısındaki kısa sayılmayan ama narin duran insana çevirip gözlerini ilgisizce kadının koyu kahvelerine odakladı. Onu turist sanıp “Şimdi olmaz bayan bir misafirimi bekliyorum gidin danışmaya sorun ne soracaksanız.” diye kırık İngilizcesiyle söylenip kızgınca bakışlarını tekrar kapıya çevirdi. Lanet adam! Onunla oyun oynuyorsa boynunu kırmakla kalmayacak birde üzerinde tepinecekti. Zaten canı sıkkındı hiç değilse biraz rahatlardı. Kapı kapanınca okkalı bir küfür savurdu boşluğa yanındaki kadını unutarak. Zaten pekte umurunda değildi.
    Genç kadın bunu duyunca karakaşlarını kaldırıp güzel gözlerini süzdürdü. Daha fazla küfür yemeden boğazını temizleyip ilgiyi üzerine çekmeye çalıştı. Utku bakışlarını genç kadına çevirdi. İlgisiz karagözleri aynen tekrar koyu kahveliklere odaklandı.” Hanımefendi oradan anlımda danışma yazısı yazıyor da ben mi göremiyorum? ”diye kızgınca söylendi.
    Zülal karakaşının tekini havaya kaldırıp yay gibi gerdi. Güzel yüzüne ifadesiz bir hal otururken genç adama uzanıp elinde tutuğu kâğıdı gözlerinin içine bakarak çekerek aldı. Yumuşacık ahenkli sesiyle ve Fransız aksanlı İngilizcesiyle” İsmimi yanlış yazmışsınız Utku Bey?” dedi gözlerini genç adamın şaşkınlıkla irilen gözlerine odaklayarak duruldu ve genç adamın gözleri tuhafça parladı. Bu bakışlarının içinde şimşekler çaktığına yemin edebilirdi. Utku karnına yumruk yemiş gibi bir adım gerileyip bakışlarını fütursuzca genç kadının üzerinde gezdirdi: Altında siyah dar taytı, üzerinde rahat bir krem tişört, siyah saçlarını tepesinde dağınık topuz yapmış, yirmili yaşlarını henüz ortasına bile gelmiş gibi duran genç kıza gözlerini kısarak baktı ve ağzının içinde huysuzca homurdanarak … “ S*ktir!” dedi. Zülal duyduğu şeyle kaşlarını şaşkınca kaldırırken…
    BÖLÜM SONU…
    Yazar notu: Yorumlarınızı bekliyorum. Sizin yorumlarınıza ve beğeninize göre yön vereceğim hikâyeye! Zaten şunda 5 bölümü yazılmış buluşmakta… Eğer sizden beklediğim ilgiyi alamazsam başka bir hikâyeye başlayacağım… Ya da sadece bir hikâyeye devam edeceğim sadece tek bir taneyle… Bu arada bölümlerin sıklığı size bağlı… Siz beğenip yorumlarsanız bende kendimden vakit çalıp daha sık yazmaya çalışırım… Seviliyorsunuz…
     
  2. uyilknur

    uyilknur New Member

    valla 2 gündür keşfettim siteyi ve bayıldım.ellerine sağlık canım
     
  3. haticedevecioglu

    haticedevecioglu Active Member

    sevgili kardeşim, romanlarını zevkle okuyorum. Nasıl yazarsan yaz ama lütfen sonu mutlu bitsin. Şu dertlerle dolu dünyada bari okuduklarımızla tesewlli bulalım bir de onlardan moralimiz bozulmasın. Zaten ben her kitabın önce sonuna bakarım. Kötü biterse veya ölüm, ayrılık varsa o kitap ne kadar güzel olursa olsun okumam.
    Kolay gelsin.
     
  4. BEN MUTSUZ SONLARI SEVMEM ayrıca okumama da size yazdığım kitaplarda mutluluk garanti ama bunu bir bedeli var: Aşkla sınanmak...

    Sonuç olarak yazdıklarım sizi sevindiriyorsa ne mutlu bana seviyorsunuz o yeter
     
  5. Hoş geldin canım yeni yorum yaparsanız bende çok sevinirim ve yazdıklarım hakkında fikir edinirim böylece :)
     
  6. ewolf

    ewolf New Member

    teşekkürler
     
  7. gülnis

    gülnis New Member

    Yazdıklarını okumayı çok seviyorum her hikayen bir ayrı güzel bu hikayenide beğendim eline sağlık teşekkürler devamını bekliyorum
     

Bu Sayfayı Paylaş