Orhan Veli Kanık Şiirleri

'Ünlü Şairlerden Şiirler' forumunda ...... tarafından 2 Eyl 2009 tarihinde açılan konu

Konu etiketleri:
  1. ......

    ...... Misafir



    HÜRRİYETE DOĞRU



    Gün doğmadan
    Deniz daha bembeyazken çıkacaksın yola
    Kürekleri tutmanın şehveti avuçlarında
    İçinde bir iş görmenin saadeti
    Gideceksin
    Gideceksin ırıpların çalkantısında
    Balıklar çıkacak yoluna karşıcı
    Sevineceksin
    Ağları silkeledikçe
    Deniz gelecek eline pul pul
    Ruhları sustuğu vakit martıların
    Kayalıklarındaki mezarlarında
    Birden
    Bir kıyamettir kopacak ufuklarda
    Denizkızları mı dersin, kuşlar mı dersin
    Bayramlık seyranlar mı dersin, şenlikler cümbüşler mi
    Gelin alayı, teller, duvaklar, donanmalar mı
    Heeeey
    Ne duruyorsun be at kendini denize
    Geride bekleyenin varmış aldırma
    Görmüyor musun her yanda hürriyet
    Yelken ol, kürek ol, dümen ol, balık ol, su ol
    Git gidebildiğin yere
     
  2. ......

    ...... Misafir



    AÇSAM RÜZGARA

    Ne hoş, ey güzel Tanrım, ne hoş
    Mavilerde sefer etmek!
    Bir sahilden çözülüp gitmek
    Düşünceler gibi başıboş.
    Açsam rüzgara yelkenimi;
    Dolaşsam ben de deniz deniz
    Ve bir sabah vakti, kimsesiz
    Bir limanda bulsam kendimi.
    Bir limanda, büyük ve beyaz...
    Mercan adalarda bir liman..
    Beyaz bulutların ardından
    Gelse altın ışıklı bir yaz.
    Doldursa içimi orada
    Baygın kokusu iğdelerin.
    Bilmese tadını kederin
    Bu her alemden uzak ada.
    Konsa rüya dolu köşkümün
    Çiçekli dalına serçeler.
    Renklerle çözülse geceler,
    Nar bahçelerinde geçse gün.
    Her gün aheste mavnaların
    Görsem açıktan geçişini
    Ve her akşam dizilişini
    Ufukta mermer adaların.
    Ne hoş. ey Tanrım, ne hoş,
    İller, göller, kıtalar aşmak.
    Ne hoş deniz deniz dolaşmak
    Düşünceler gibi başıboş.
    Versem kendimi bütün bütün
    Bir yelkenli olup engine;
    Kansam bir an güzelliğine
    Kuşlar gibi serseri ömrün.
     
  3. ......

    ...... Misafir




    ANLATAMIYORUM

    Ağlasam sesimi duyar mısınız,
    Mısralarımda;
    Dokunabilir misiniz,
    Gözyaşlarıma, ellerinizle?
    Bilmezdim şarkıların bu kadar güzel,
    Kelimelerinse kifayetsiz olduğunu
    Bu derde düşmeden önce.
    Bir yer var, biliyorum;
    Her şeyi söylemek mümkün;
    Epeyce yaklaşmışım, duyuyorum;
    Anlatamıyorum.

     
  4. ......

    ...... Misafir



    AYRILIŞ

    Baka kalırım giden geminin ardından;
    Atamam kendimi denize, dünya güzel;
    Serde erkeklik var, ağlayamam.

     
  5. ......

    ...... Misafir



    BAYRAK

    Ey bir muharebe meydanında
    Avuçları kanımla dolu,
    Kafası gövdemin altında,
    Bacağı kolumun üstünde,
    Cansız uyanan insan kardeşim!
    Ne adını biliyorum,
    Ne günahını.
    İhtimal aynı ordunun neferleriyiz,
    İhtimal düşman.
    Belki de tanırsın beni.
    Ben İstanbul' da şarkı söyleyen
    Teyyareyle Hambur' a düşen,
    Majino' da yaralanan,
    Atina' da açlıktan ölen,
    Singapur' da esir edilenim.
    Alınyazımı kendim yazmadım.
    Bununla beraber biliyorum,
    O yazıyı yazanlar kadar olsun,
    Çiçekli dondurmanın tadını,
    Cazbant sesindeki sevinci,
    Meşhur olmanın azametini.
    Sen de nimetler tanırsın biliyorum;
    Çaydan, simitten,
    Kalınca bir paltodan gayrı.
    Zeytinyağlı enginar, kremalı keklik
    Bir kadeh
    Black And White viski,
    Kıl pranga kızıl çengi bir esvap.
    Kimi yıllık çalışmanın
    Bir kurşunluk hükmü varmış,
    Hayata
    Harkof bölgesinde atılmakmış nasip;
    Aldırma.
    Biz bir bayrak getirdik buraya kadar;
    Onu daha ileriye götürürler;
    Şu dünyada topu topu
    İki milyar kişiyiz,
    Birbirimizi biliriz. ​
     
  6. ......

    ...... Misafir



    BEDAVA

    Bedava yaşıyoruz, bedava;
    Hava bedava, bulut bedava;
    Dere tepe bedava;
    Yağmur çamur bedava;
    Otomobillerin dışı,
    Sinemaların kapısı,
    Camekanlar bedava;
    Peynir ekmek değil ama
    Acı su bedava;
    Kelle fiyatına hürriyet,
    Esirlik bedava;
    Bedava yaşıyoruz, bedava.

     
  7. ......

    ...... Misafir



    DALGACI MAHMUT

    İşim gücüm budur benim,
    Gökyüzünü boyarım her sabah,
    Hepiniz uykudayken.
    Uyanır bakarsınız ki mavi.

    Deniz yırtılır kimi zaman,
    Bilmezsiniz kim diker;
    Ben dikerim.

    Dalga geçerim kimi zaman da,
    O da benim vazifem;
    Bir baş düşünürüm başımda,
    Bir mide düşünürüm midemde,
    Bir ayak düşünürüm ayağımda,
    Ne haltedeceğimi bilemem.
     
  8. ......

    ...... Misafir



    DELİKLİ ŞİİR

    Cep delik, cepken delik,
    Kol delik, mintan delik,
    Yen delik, kaftan delik,
    Kevgir misin be kardeşlik !
     
  9. ......

    ...... Misafir



    GELİRLİ ŞİİR

    İstanbul'dan ayva da gelir, nar gelir,
    Döndüm baktım, bir edalı yar gelir
    Gelir desen dar gelir
    Günaşırı alacaklılar gelir.
    Anam anam,
    Dayanamam,
    bu iş bana zor gelir.​
     
  10. ......

    ...... Misafir




    GÜN OLUR

    Gün olur, alır başımı giderim,
    Denizden yeni çıkmış ağların kokusunda.
    Şu ada senin, bu ada benim,
    Yelkovan kuşlarının peşi sıra.

    Dünyalar vardır, düşünemezsiniz;
    Çiçekler gürültüyle açar;
    Gürültüyle çıkar duman topraktan.

    Hele martılar, hele martılar,
    Her bir tüylerinde ayrı telaş!...

    Gün olur, başıma kadar mavi;
    Gün olur başıma kadar güneş;
    Gün olur, deli gibi... ​
     
  11. ......

    ...... Misafir



    GÜZEL HAVALAR

    Beni bu güzel havalar mahvetti,
    Böyle havada istifa ettim
    Evkaftaki memuriyetimden.
    Tütüne böyle havada alıştım,
    Böyle havada aşık oldum;
    Eve ekmekle tuz götürmeyi
    Böyle havalarda unuttum;
    Şiir yazma hastalığım
    Hep böyle havalarda nüksetti;
    Beni bu güzel havalar mahvetti.
     
  12. ......

    ...... Misafir



    HARBE GİDEN

    Harbe giden sarı saçlı çocuk!
    Gene böyle güzel dön;
    Dudaklarında deniz kokusu,
    Kirpiklerinde tuz;
    Harbe giden sarı saçlı çocuk!
     
  13. ......

    ...... Misafir



    HÜRRİYETE DOĞRU

    Gün doğmadan,
    Deniz daha bembeyazken çıkacaksın yola.
    Kürekleri tutmanın şehveti avuçlarında,
    İçinde bir iş görmenin saadeti,
    Gideceksin
    Gideceksin ırıpların çalkantısında.
    Balıklar çıkacak yoluna, karşıcı;
    Sevineceksin.
    Ağları silkeledikce
    Deniz gelecek eline pul pul;
    Ruhları sustuğu vakit martıların,
    Kayalıklardaki mezarlarında,
    Birden
    Bir kıyamettir kopacak ufuklarda.
    Denizkızları mı dersin, kuşlar mı dersin;
    Bayramlar seyranlar mı dersin,
    Şenlikler cümbüşler mi?
    Gelin alayları, teller, duvaklar,
    Donanmalar mı?
    Heeey
    Ne duruyorsun be, at kendini denize:
    Geride bekliyenin varmış, aldırma;
    Görmüyor musun, Her yanda hürriyet;
    Yelken ol, kürek ol, dümen ol, balık ol, su ol;
    Git gidebildiğin yere...
     
  14. ......

    ...... Misafir



    İSTANBUL'U DİNLİYORUM

    İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı
    Önce hafiften bir rüzgar esiyor;
    Yavaş yavaş sallanıyor
    Yapraklar, ağaçlarda;
    Uzaklarda, çok uzaklarda,
    Sucuların hiç durmayan çıngırakları
    İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı.

    İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı;
    Kuşlar geçiyor, derken;
    Yükseklerden, sürü sürü, çığlık çığlık.
    Ağlar çekiliyor dalyanlarda;
    Bir kadının suya değiyor ayakları;
    İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı.

    İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı;
    Serin serin Kapalıçarşı
    Cıvıl cıvıl Mahmutpaşa
    Güvercin dolu avlular
    Çekiç sesleri geliyor doklardan
    Güzelim bahar rüzgarında ter kokuları;
    İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı.

    İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı;
    Başımda eski alemlerin sarhoşluğu
    Loş kayıkhaneleriyle bir yalı;
    Dinmiş lodosların uğultusu içinde
    İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı.

    İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı;
    Bir yosma geçiyor kaldırımdan;
    Küfürler, şarkılar, türküler, laf atmalar.
    Birşey düşüyor elinden yere;
    Bir gül olmalı;
    İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı.

    İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı;
    Bir kuş çırpınıyor eteklerinde;
    Alnın sıcak mı, değil mi, biliyorum;
    Dudakların ıslak mı, değil mi, biliyorum;
    Beyaz bir ay doğuyor fıstıkların arkasından
    Kalbinin vuruşundan anlıyorum;
    İstanbul'u dinliyorum.

     
  15. ......

    ...... Misafir




    KİTABE-İ SENG-İ MEZAR

    Hiç bir şeyden çekmedi dünyada
    Nasırdan çektiği kadar.
    Hatta çirkin yaratıldığından bile
    O kadar müteessir değildi.
    Ayakkabısı vurmadığı zamanlarda
    Anmazdı ama Allah'ın adını
    Günahkar da sayılmazdı

    Yazık oldu Süleyman Efendi'ye...

     
  16. ......

    ...... Misafir



    MACERA

    Küçüktüm, küçücüktüm,
    Oltayı attım denize;
    Bir üşüşüverdi balıklar,
    Denizi gördüm.

    Bir uçurtma yaptım, telli duvaklı;
    Kuyruğu ebemkuşağı renginde;
    Bir salıverdim gökyüzüne;
    Gökyüzünü gördüm.

    Büyüdüm, işsiz kaldım, aç kaldım;
    Para kazanmak gerekti;
    Girdim insanların içine,
    İnsanları gördüm.

    Ne yârdan geçerim, ne serden;
    Ne denizlerden, ne gökyüzünden ama...
    Bırakmıyor son gördüğüm,
    Bırakmıyor geçim derdi.

    Oymuş, diyorum, zavallı şairin
    Görüp göreceği.
     
  17. ......

    ...... Misafir




    PAZAR AKŞAMLARI

    Şimdi kılıksızım, fakat
    borçlarımı ödedikten sonra
    ihtimal bir kat da yeni esvabım olacak
    ve ihtimal sen
    yine beni sevmeyeceksin.
    bununla beraber pazar akşamları
    sizin mahalleden geçerken,
    süslenmiş olarak,
    zannediyor musun ki ben de sana
    şimdiki kadar kıymet vereceğim ?

     
  18. ......

    ...... Misafir



    RÜYA

    Annemi ölmüş gördüm rüyamda.
    Ağlayarak uyanışım
    Hatırlattı bana, bir bayram sabahı
    Gökyüzüne kaçırdığım balonuma bakıp
    Ağlayışımı.
     
  19. ......

    ...... Misafir



    TREN SESİ

    Garibim
    Ne bir güzel var
    Avutacak gönlümü
    Bu şehirde,
    Ne de tanıdık bir çehre;
    Bir tren sesi
    Duymaya göreyim
    İki gözüm iki çeşme.
     
  20. ......

    ...... Misafir




    YAŞAMAK

    Biliyorum, kolay değil yaşamak,
    Gönül verip türkü söylemek yar üstüne;
    Yıldız ışığında dolaşıp geceleri,
    Gündüzleri gün ışığında ısınmak;
    Şöyle bir fırsat bulup yarım gün,
    Yan gelebilmek Çamlıca tepesine...
    -Bin türlü mavi akar Boğaz'dan-
    Her şeyi unutabilmek maviler içinde.


    Biliyorum, kolay değil yaşamak;
    Ama işte
    Bir ölünün hala yatağı sıcak,
    Birinin saati işliyor kolunda.
    Yaşamak kolay değil ya kardeşler,
    Ölmek de değil;

    Kolay değil bu dünyadan ayrılmak.
     

Bu Sayfayı Paylaş