Paulo Coelho, bu romanında Tanrı'nın kadın yüzünü keşfediyor. Mucizevi bir güce sahip, kendini dine adamış bir erkek ve onun aşkını isteyen, bu aşkı Tanrı'yla bile paylaşmaya yanaşmayan bir kadın: Pilar. Güçlü, ayakları yere sağlam basan bir kadın olan Pilar, çocukluk yıllarında yakın arkadaş olduğu bir erkekle on bir yıl sonra karşılaşır ve onun büyüsüne yeniden kapılır. Oysa genç adam onun duygularını paylaşsa da karar verememekte, arzularını özgür bırakamamaktadır. Birlikte çıktıkları bir yolculuk, Pilar'ın yüreğini değişik deneyimlere açar. Yaptıkları bu uzun yolculuk boyunca, kendi yazgılarının ardına düşen çift, bir çözüm bulabilecek midir?" Piedra Irmağının Kıyısında Oturdum Ağladım", çok farklı bir tutkuyu anlatıyor. (Tanıtım Bülteninden) Gizli içerik: Bu alandanki gizlenmiş içeriği görmek için konuya yanıt vermelisiniz. sifre:kuflu Kitabı okuyanlar ya çok sevmişler ya da hiç sevmemişler..Hatta ikinci grubun içinde bunun Coelho´nun en sıkıcı kitabı olduğunu düşünenler bile var..Ancak herhalde iki tarafın birleştiği tek nokta ,kitabın alışılmışın dışında bir aşk hikayesi anlattığı… Keyifli okumalar..
Colelho'yu Simyacı ile keşfetti toplum. Ama sanırım sonra yayımlanan hiçbir kitabı onun satış rakamlarına ulaşamadı. Çok teşekkürler Sevgili anonim. Önemli bir kitabı daha evdeki kitabı daha evdekinin yanına e-kitap olarak ekleyebileceğim...:Frnds: :gül:
kendini dine adamış bir erkek ve onun aşkını isteyen, bu aşkı Tanrı'yla bile paylaşmaya yanaşmayan bir kadın..ilginç bir aşk hikayesi..teşekkürler..emeğinize sağlık..
Sevgili anonim, bu güzel paylaşımın ve emeğin için çok teşekkür ediyorum. Bu arada (henüz kimsenin kutlama yapmadığını gördüm, cık cık) tüm dünya kadınlarının birlik, dayanışma ve mücadele günü olan 8 Martı yürekten kutluyorum. Kitapla ilgili şöyle bir internete göz attım, biraz paylaşımda bulunayım içeriği hakkında; Pencereyi açtım. Ve de yüreğimi. Odaya güneş doldu, ruhuma aşk... Seven insan önce kendinden geçmeyi, sonra kendini bulmayı özler. Tanrı, cehennemi cennetin içine sakladı. Aşk kalıcıdır, değişen yalnızca insanlardır. Barajlar gibidir aşk, bunu biliyorum: Bir zerre suyun sızabileceği bir çatlak bırakırsanız, bu su duvarları yavaş yavaş kemirir ve öyle bir an gelir ki, akıntının gücünü artık kimse denetleyemez. Duvarlar yıkılacak olursa, aşk efendi olarak her şeye el koyar...Aşık olmak, denetimi elden kaçırmak demektir. Çocuk masallarında prensesler kurbağalara öpücük verir ve kurbağalar sevimli prenslere dönüşür. Gerçek yaşamdaysa, prensesler prensleri öper ve prensler kurbağaya dönüşür. Aşk tuzaklarla doludur. Kendini göstermek istediğinde, bize yalnızca ışığıyla belirir ve bu ışığın içindeki gölgeleri gözümüzden saklar.
ben de çok teşekkür ederim sevecen..birkez de bu vesileyle kutlayalım o halde... Kadınlara karşı şiddet dünyada en yaygın, ancak en az cezalandırılan suçtur. Erkek çocuğun kız çocuğa tercih edilmesi ya da erkek kardeşleri ile eşit derecede tutulmaması sık görülmektedir.. Cinsel kölelik düzeninden elde edilen kazanç milyar dolarlar ile ifade edilmektedir. Tüm dünyada, on beş ile kırk beş yaş arası kadınlar, kanser, sıtma, trafik kazaları ve savaşlardan daha fazla, erkek şiddetinin sonucu olarak hayatını kaybetmekte veya sakatlanmaktadır. Aile içi şiddet, sosyal statüsü ne olursa olsun kadınlara karşı en yaygın suistimal şeklidir. Dinsel ve kültürel nedenlerle yılda iki milyondan fazla kız çocuğunun genital organlarına hasar verilmektedir Sistematik tecavüz yeryüzündeki birçok çatışmada bir terör silahı olarak kullanılmaktadır. Calışma hayatında kadınlar erkeklerden %10-20 daha az kazanmaktadırlar… Günün birinde bu gibi şeyleri duymayacağımız ümidi ile, kadınlar günümüz kutlu olsun..
yazarı şeytan ve genç kadın ile tanıdım ve bir çok kitabını okudum ama bunu okumamıştım hemen okuyup sevdim mi yoksa sevmedim mi söyleyeceğim teşekkür ederim