Şahsiyetin Korunması

'Hukuk' forumunda Pl1 tarafından 23 Eyl 2012 tarihinde açılan konu

  1. Pl1

    Pl1 Mary Poppins Site Yetkilisi

    Şahsiyet Hakları mutlak haklardandır, yani herkese karşı ileri sürülebilir. Diğer taraftan şahsa bağlı haklardandır, bu nedenle başkalarına devredilmedikleri gibi mirasçılara da geçmez.

    Şahsiyet Haklarının Konusu:

    1. Maddi bütünlük üzerindeki haklar: Her şahsın maddi(bedensel) bütünlüğü üzerinde şahsiyet hakkı vardır. Öyleyse herkes vücudunun, sağlığının ve hayatının her türlü saldırılara karşı dokunulmaz olmasını talep edebilir.
    2. Manevi bütünlük üzerindeki haklar: Bir şahsın manevi varlıkları, örneğin şeref ve haysiyeti, ismi, sırları, hürriyetleri, inançları söz konusudur.
    3. İktisadi bütünlük üzerindeki haklar: Bir kimsenin iktisadi hayata serbestçe katılabilmesidir. Keza bir kimsenin mali itibarının ve ödeme gücünün tanınması da buraya girer.

    Şahsiyetin Dahilen Korunması: Bir şahsın şahsiyet haklarının bizzat kendisine karşı korunmasıdır. Hiç kimseni “hak ve fiil ehliyetlerinden” kısmen dahi olsa feragat edemeyeceğidir. Ancak kanunumuz hürriyetlerden vazgeçmeyi kesin olarak reddetmemekle beraber hürriyetlerin sınırlanmasına izin vermektedir.

    Şahsiyetin Haricen Korunması: Şahsiyet haklarını dıştan gelebilecek haksız saldırılara karşı himaye etmektir. Hukuka aykırı olarak şahsiyet hakkına tecavüz edilen kişi, hakimden, tecavüzde bulunanlara karşı korunmasını isteyebilir. Şahsiyet hakkı ihlal edilenin rızasına veya üstün nitelikte bir özel ya da kamu yararına veya kanunun verdiği bir yetkiye dayanmayan her tecavüz hukuka aykırıdır.

    Şahsiyet hakkı hukuka aykırı olarak tecavüze uğrayan veya tecavüz tehlikesi karşısında bulunan kişi, tecavüze son verilmesini veya tecavüz tehlikesinin önlenmesini talep edebileceği gibi, sona ermesine rağmen etkisi devam eden tecavüzün hukuka aykırılığının tespitini ve gerekiyorsa kararın yayınlanmasını ya da üçüncü kişilere bildirilmesini talep edebilir.

    Şahsiyeti dışa karşı koruyan başlıca 4 dava vardır:
    1. Tespit Davası: Kanun koyucumuz, bir saldırı sonucunda şahsiyet hakları zedelenmiş olan kimselere, sona ermesine rağmen etkisini hala da devam ettirmekte olduğu takdirde, bu saldırının haksızlığını“tecavüzün hukuka aykırılığını” tespit ettirmek üzere dava açma hakkını tanımaktadır.
    Tespit davasının açılabilmesi için şahsiyet haklarına karşı yapılmış ve sona ermiş bulunan bir haksız saldırının “etkilerini hala da devam ettirmekte olması” gerekir. Henüz gerçekleşmemiş, fakat çok yakın bir zamanda gerçekleşme ihtimali bulunan bir haksız saldırıya karşı tespit davası açılamayacağı gibi, gerçekleşmiş fakat etkileri silinmiş bulunan haksız bir saldırıya karşı da tespit davasının açılması mümkün olmayacaktır. Aynı şekilde üzerinden uzunca bir zaman geçmiş olan ve unutulmuş, etkileri silinmiş olan saldırılara karşı da tespit davasının açılması mümkün değildir.

    2. Men Davası: Şahsiyet haklarına karşı haksız bir saldırının gerçekleşmesi ve halen de devam etmekte bulunması halinde açılabilecek dava “tecavüzün men’i (saldırıya son verilmesi davasıdır)”. Men davası, yapılmış olan ve dava açılması esnasında hala da devam etmekte bulunan haksız saldırılara karşı açılır; çünkü bu dava ile amaçlanan şahsiyet haklarına karşı yapılmakta olan haksız saldırıya son verilmesi ve bunun bir daha tekrarlanmasına engel olunmasıdır.
    3. Önleme Davası: Halen mevcut olmamakla beraber bir takım belirtilerden pek yakın bir zamanda gerçekleşmesi beklenen bir haksız saldırı tehlikesine karşı açılan davadır.


    • Tespit, Men ve Önleme davalarının açılabilmesi için en önemli şart, şahsiyet haklarına karşı yapılmış olan veya yapılması muhtemel bulunan saldırının haksız olması dır. İstisnası ; -meşru müdafaa, -emrin icrası dır.
    • Haksız saldırının mutlaka saldırganın kusurundan ileri gelmiş olması gerekmez. Saldırgan bu fiil veya davranışlarında karşı tarafın şahsiyet haklarını çiğnemek kast ve niyetiyle hareket etmemiş olsa dahi bu fiil ve davranışı şahsiyet haklarının çiğnenmesi sonucunu doğurduğu takdirde kendisine karşı bu davalar açılabilir.

    4. Tazminat Davası: Kanunumuz zarara uğramış olan şahsa maddi veya manevi tazminat davası açma hakkını tanıdığı gibi, elde edilmiş olan kazançları vekaletsiz iş görme hükümleri uyarınca talep etme hakkı da saklı tutulmuştur.
    a. Maddi tazminat davası; Maddi zararı karşılayan bir davadır. Bu zarar, saldırıya uğrayan şahsın malvarlığının aktifinde bir azalma veya pasifinde bir çoğalma şeklinde ortaya çıkar. Maddi tazminat davası açılabilmesi için haksız saldırıda bulunan kişinin kusurlu olması da gerekir.
    b. Manevi tazminat davası; Manevi zararın olması gerekir.(bir kimsenin şeref ve haysiyetine, aile gizliliğine karşı yapılmış olan saldırılar)Manevi tazminatı Maddi tazminattan ayıran bir özellik Her zaman mutlaka belli bir meblağa hükmedilmesi zorunluluğu yoktur. Manevi tazminatı maddi tazminattan ayıran bir diğer özellik de saldırganın kusurunun ağır olması gerekir. Manevi tazminat talebi karşı tarafça kabul edilmedikçe devredilemez ancak miras yoluyla intikal eder.
     

Bu Sayfayı Paylaş