Seni Seviyorum – Süreyya Berfe

'Aşk Şiirleri' forumunda zipper tarafından 25 Ağu 2014 tarihinde açılan konu

  1. zipper

    zipper quae nocent docent

    [​IMG]



    1.
    Yazarken kağıtları karıştırdım
    sayfaları değil.
    Bir bak
    cinsinden en iyi sen anlarsın.
    Taşları, tahtaları, boyaları bilen
    kağıtları da bilir.
    Cinsinden en iyi sen anlarsın.
    Seni seviyorum.

    “Seni Seviyorum”u
    hiç bu kadar özlememiştim.

    “Seni Seviyorum”dan
    bazan sıkılmıştım bile.

    “Seni Seviyorum”un
    harfleriyle, heceleriyle
    iki sözcüğüyle can buldu
    canlandı, ruh kazandı.

    “Seni Seviyorum”un
    gerçek olduğunu gördüm.

    “Seni Seviyorum”, uykumun kaçması
    bozulması dengemin.
    – Saat kaç?
    – Bilmem. Seni Seviyorum.
    Seni seviyorum.

    Gelecek yılı özleyen
    son kuşlar kadar.
    “Seni Seviyorum” dediğin
    sesin kadar.

    “Seni Seviyorum”un ilk mimarı sensin.
    Ne kadar abarttım değil mi?
    Sen öyle san.
    Bir bak sesine, kendine, varlığına.
    “Seni seviyorum” yerine
    “çay içmeye gidiyorum” desen
    aynı şey.
    İstersen başka birşey söyle.
    “Tahammül edemezsin” de.
    Sana tahammül edemeyeceğimi düşünüyorsan
    tahammülü düşünüyorsan
    işte o zaman, tam o zaman
    çok seviyorum seni
    tahammülün sabrı kadar çok

    Hiç ama hiç sevmediğim
    bir şeyi sevdirdin.
    Yüzeysel, biçimsel olanı derinleştirdin.
    İçini doldurdun, anlam kazandırdın.
    Yanılttın beni.
    Bilmezdim, bilemezdim
    ne olduğunu bilmeden gidecektim.
    Niteliğini ve niceliğini
    kafama kaktın.
    Sen, adım gibi eminim
    eksiksiz, kusursuz
    “Seni seviyorum” dedin.
    Gafil avlanmıyorum artık
    “Seni seviyorum”dediğin zaman.

    Umudum, bir çingil üzümüm
    senin işin zor bu dünyada.
    Yüzünü denize, dağlara
    kayalara, taşlara, hayvanlara dön
    Seni seviyorum.

    Ne tohum gördüm, ne de fidan bildim.
    “Ha” desen topraklığımdan vazgeçecektim.

    Neredesin? Nereye saklandın?
    Doğrudürüst saklan da görebileyim seni.
    Sakla gölgeni de.

    Nasıl işliyorsun, görmediğim
    bilmediğim gergefini iliklerime, nasıl.
    Dudaklarında benli bir tat
    ben, sadece bakıyorum
    kırlangıç kanatları soyuyor seni:
    Kokusunu da soluğunu da duyuyorum çıplaklığının
    burnumun yerinde olmak istiyorum.
    Seni seviyorum.

    Yarın denize, balığa çıkacağım
    sen işlerini yaparken
    bir not bulacaksın masanın üstünde.
    Önceden söyleyeyim de şaşırma.
    Bu bir ilan-ı aşktır.
    “Böyle şeyler bir defa olur” deme
    sayısı bilinmez
    ama yeri ve zamanı gelince olur.
    Ne yazıyor notta?
    “Sen ömrümüzsün bizim”.
    Benimki bir gün biter.
    İmza, Süreyya.
    Benimki hiç bitmez.
    İmza, Deniz.
    Gözün daldı, görüyorum.

    Bir sarmaşığın ruhu geziniyor
    yanımda, yöremde.
    Sarıp özümü alacak
    dal budak salacak.
    Sen, hep ısrar edeceksin:
    “Havalar soğumuştur. Üşüyorsundur.
    Bir kazak giy üstüne, hastalanırsın.
    Biliyorsun sana hastalanmak yasak.”
    Çeksene şu sarmaşığı kendine
    biraz daha dursa
    sesini boğacak korkuyorum
    Seni seviyorum

    Otları sökülmüş taş aralarıyım.
    Yarıklar içinde her yanım,
    izmaritler, ayçiçeği kabukları
    ters dönüp ölmüş böcekler
    son yağmurlardan kalan boraz izleri
    almış otların yerini.
    Bakıp bakıp o taş aralarına
    bakıp bakıp sana
    “Çabuk eve gel
    sana birşey okuyacağım diyorum.
    Aklımı yıkıyorsun
    Seni seviyorum.

    Yağmura ve kara bayılıyor şairler.
    Doluya yüz veren yok.
    ya da ben rastlamadım.
    Hadi gel doluya bir şiir yazalım
    yağmurdan kaçışına
    kışı kıskanışına
    iriliğine, sevilmeyişine
    bazan verdiği zararlara…
    Yazdığımızı yayımlamayız
    merak etme, söz.

    Yokuşu çıkamayışının
    çocukluğunun kokusu…
    Kaydırak elinde
    yolda kalışının kokusu…
    Bazan hırçın bir genç kız gibi
    oluşunun kokusu…
    Kızım mısın, annem misin
    etim-kemiğim-hücrelerim misin?
    Eriyişimin kokusu.
    Kaldırımlarda, sokaklarda, merdivenlerde…

    Söyleyeceksin söylemesine de, olmuyor işte.
    Ne de olsa korkağız
    ya sürünürsek yerlerde
    ya hayatımız aksarsa
    parasızpulsuz, evsizbarksız,
    çöpsüzçulsuz ortada kalırsak
    ya kimse bakmazsa yüzümüze…
    Süperaktifler, hiperaktifler ve benzerleri
    gittikçe çoğalıyorlarmış.
    mitoz ve amitoz çoğalmaymış.
    Susup, derin bir nefes alıyoruz.
    Çatlıyor üstünü örtmenin
    bastırmanın kozalakları.
    Seni seviyorum.

    Yıldız poyraz, poyraz yıldız
    sen gittin, dindi.
    Toprakları tırmalıyor ellerim
    gözlerim dağları küçültüyor
    hiç farkında değilim
    kafam yok ediyor mesafeleri.
    Nedeni belli.

    Batmadan.
    dünya gözüyle bir bakalım, dedim Ay’a.
    İnan ki halim yok.
    Kolum kanadım kırık.
    Bundan sonraki hayatımızdan
    ne bekliyorsun?
    Hepsini bir arada görürsen
    ne yaparsın?

    Çok oldu seni düşünmeye
    yaşamaya başlıyalı.
    Çok sevecen karışıyorsun.
    Açığım sana.
    Köpek gibi özlüyorum.
    Acı çekiyorum, ama belli değil.
    Nefesin, adın gibi kokuyor.
    Seni Seviyorum.


    Süreyya Berfe
    -Seni Seviyorum-​
     
    çitlenbikk bunu beğendi.
  2. LETEREFURU

    LETEREFURU Member

    çok güzel paylaşım olmuş...
     

Bu Sayfayı Paylaş