Serhan Vural - Anatolya Efsaneleri - Gümüş Roya ve Yazgı Tacı

'Kitap tanıtım' forumunda mekanik tarafından 1 May 2012 tarihinde açılan konu

  1. mekanik

    mekanik New Member

    [​IMG]

    Kitap hakkında yapılan yorumlar:
    Kayıp Rıhtım » Anatolya Efsaneleri 1 | İnceleme
    Anatolya Efsaneleri İncelemesi - FRPNET | Türkiye'nin Fantastik Yaşam Portalı

    İlk iki bölüm: http://www.kuflu.com/e-kitap/78012-serhan-vural-anatolya-efsaneleri.html

    Hep Amerikalı, İngilizler mi yazacak? Bir Türk yazınca nasıl oluyor bir de onu görün :) bu harika Türk Fantastik serisinin kısa bir alıntısını aşağıda bulabilirsiniz.

    BAŞLANGIÇ

    “Hepiniz gönüllü olarak Ak Su içeceksiniz,” diye bağırdı yaşlı vaiz kalabalığın içinde sesini duyurabilmek için. “Size yarın akşama kadar süre veriyorum. O zamana kadar bunu içmeye gönüllü olacaksınız, yoksa hepiniz doğduğunuz güne lanetler okuyacaksınız. Hızlı bir ölüm bahşetmeyeceğimizi de bilin. Şimdi gideceğim ama önce...” -Serkis’e döndü ve sesi tıslamaya dönüştü- “Bu kâfir ve küstah herif Ak Su’yu tadacak ve imana gelecek.”

    Genç adam bir aşağılama ve acıma ifadesiyle ona baktı. “Tanrıların bunu mu yaptırıyor sana büyücü? Masum insanları tehdit ederek mi dinine çeviriyorsun? Zorbalıkla mı?”

    Vaiz senelerin biriktirdiği kinini kusar misali konuştu. “Aziler’e inanmayan hiç kimse masum değildir. Hilkat Kitabı’nda der ki: Yaşam ve ölüm, iyilik ve kötülük, aydınlık ve karanlık, merhamet ve intikam... Bu uçurumların yaratıldığı gün Aziler yeniden dirildi. Fakat doğru yoldan saptıranların nefret tohumları, kendilerinin de sürgün edildiği Araf’ın en karanlık köşelerine serpilmişti. Bu yüzden doğruluğa gönüllü olmayanlar yok edilmelidir zira onlar bu tohumların beslenip yeşermesine sebep olurlar. Dokundukları her şeyi zehirleyerek ölüm, karanlık ve sefalet getirirler. Kurbanlarının ruhları hiçbir zaman huzur bulamaz. Ama uyanın artık çünkü son yaklaşıyor. Sizi ancak Aziler ve Ak Su kurtaracak.”

    Genç adam yılmadı.
    “İman dediğin zorbalıkla olmaz. İnsan ya inanır, ya da inanmaz.”
    Kasaba sakinlerinden onaylama sesleri yükseldi.

    “Aziler’in düşmanları hepimizi doğru yoldan saptırmak için amansızca saldıracaklardır, aynı şekilde biz de bize verilmiş bütün güçle saldırmalıyız. Zira Aziler’in büyüklüğü ve gücü inkâr edilemez. Büyük Aydınlanma’yı ve Aziler’in bahşettiği ebedi mutlu hayatı ancak yüreklerinde Araf’ı ve Efendisi’ni barındıranlar reddedebilir.”

    Genç adam tek eliyle gözkapaklarına masaj yaparak başını önüne eğdi. “Bir şeyi içmek neyi değiştirecek?”
    Vaiz pis bir sırıtmayla “İçince anlayacaksın kâfir,” dedi.
    “Peki, ver şunu bana!” Serkis kızgınlıkla, şişeyi adamın elinden koparırcasına aldı. “Gönüllüyüm.”

    Peri birden gözyaşlarına boğuldu. Onun da aynı kadere mahkûm olmasını istemiyordu. Eğer o esrarengiz gölün yanında karşılaştıkları zaman ona inansaydı, bütün bu olanlara engel olabilirdi. Ama şimdi bunu nasıl durdurabilirdi ki?

    Serkis şişenin mantarını çekti. Önce çevresindeki kalabalığa, sonra yaşlı adama doğru baktı. Genç adam teslim olurcasına başını önüne eğdi. Son bir alay ifadesiyle vaize sırıttı ancak adam buna ilgisiz kaldı. Şişeyi kadeh kaldırırcasına kalabalığa doğru tuttu. “Hadi sağlığınıza canlar,” dedi. Sonra başını geriye atarak dudaklarına götürdüğü şişeyi tek dikişte bitirdi.
    Peri parmaklarıyla yanaklarına düşen gözyaşlarını sildi, artık yapabileceği hiçbir şey yoktu. Tanımaya fırsat bulamadığı bu genç adam sonsuza dek kaybolmuştu.

    Vaiz bir zafer edasıyla kalabalığa döndü, kollarını onları kucaklarcasına açtı. Kendince haklı gururunun mutluluğunu onlarla paylaşıyordu.

    “İşte şimdi bir kâfirin nasıl tövbe ettiğine şahit olacaksınız. İşte şimdi Aziler yani Yüce Kızagan, Erlik’Han ve Mergen’in gerçek gücünü göreceksiniz. Bir kâfiri nasıl aydınlatacak anlayacaksınız.”
     

Bu Sayfayı Paylaş