Sıfatlar (Adjectives), Kullanımları, Çeşitleri, Özellikleri

'Diğer Dersler' forumunda Uygu tarafından 3 Eki 2012 tarihinde açılan konu

  1. Uygu

    Uygu New Member

    Sıfatlar isimleri niteleyen, isimlerin özelliklerini veren sözcüklerdir.

    1.
    A tall man: Uzun boylu bir adam.

    Take the red pencil: Kırmızı kalemi al.

    An interesting story: İlginç bir öykü.

    2. Sıfatlar önünde isim olmaksızın öznenin durumunu da niteler.

    I am tired: Yorgunum.

    The baby is hungry: Bebek acıkmış. (Aç)

    We are happy: Mutluyuz.

    3. Özne bir sıfat/isim bileşkesi olabilir ve yine bir sıfatla nitelenebilir.

    The old man is tired: Yaşlı adam yorgundur.

    The new students are lazy: Yeni öğrenciler tembeldir.

    Five students are sick: Beş öğrenci hastadır.

    DİKKAT: Sıfatların çoğul biçimi olmaz.


    SIFATLI “HOW” SORULARI

    Nitelenen ismin "ne kadar" (küçük, büyük, uzak, yakın vb.) olduğunu sormak için how sözcüğü kullanılır.

    How big is your room? (Odanız ne kadar büyüktür?)

    How old is this building? (Bu bina ne kadar eskidir?)

    How old are you? (Kaç yaşındasınız?)

    How tall are you? (Boyunuz ne kadardır?)

    How tall is this building? (Bu bina ne kadar yüksekliktedir?)

    How high is this mountain? (Bu dağ ne kadar yüksekliktedir?)


    SIFATLARLA YAPILAN KARŞILAŞTIRMALAR

    Sıfatlar üstünlük ve en üstünlük derecelerinde biçim değiştirirler.

    A) ÜSTÜNLÜK DERECESİ

    Tek heceli bütün sıfatlar, "daha" anlamına -er takısı alırlar.

    tall - taller
    straight - straighter
    short - shorter
    nice - nicer
    big - bigger
    cheap - cheaper
    late - later
    small - smaller

    Bazı iki heceli sıfatlar da -er takısı alırlar, bunların çoğu y harfiyle biter,

    easy - easier
    pretty - prettier
    early - earlier
    thirsty - thirstier
    hungry - hungrier
    funny - funnier

    Çoğu iki heceli ve daha çok heceli sıfatların önüne "daha" anlamına more eklenir

    more beautiful - more intelligent - more expensive

    Kuralsız sıfatlar: Aşağıdaki sıfatlar bu kurallara uymaz.

    good - better
    little - less
    bad - worse
    far - farther (mesafe olarak uzak)
    much - more
    far - further (fiziksel olmayan mesafe)
    many – more


    Cümle yapısı: ÖZNE + BE + SIFAT (ÜSTÜNLÜK) + THAN + KIYASLANAN

    I am taler than you are.


    Üstünlük gösteren cümlelerde eğer kıyaslanan öğe kullanılmışsa, THAN mutlaka kullanılır. Eğer yoksa kullanılmaz.


    Normal olarak kıyaslanan öğe eğer zamirse, bunun da ÖZNEL durumda olması gerekir ve ardından ona uygun BE fiili gelir.

    I am taller than YOU ARE.

    She is taller than I am


    Ancak özellikle konuşulan İngilizce’de bu zamir NESNEL olarak kullanılır ve ardından BE fiili GELMEZ.

    I am taller than her.

    She is younger than me.


    B) EN ÜSTÜNLÜK DERECESİ

    Enüstünlük derecesinde, -er (akışıyla üstünlük biçimini alan tüm sıfatlar, -est alırlar.

    tall
    taller
    tallest
    young
    younger
    youngest


    More alarak üstünlük biçimi alan sıfatların tümü de önüne most alır.

    more intelligent
    most intelligent
    more beautiful
    most beautiful


    Bir sıfat enüstünlük derecesinde kullanılıyorsa, önüne mutlaka the gelir.

    She is the most beautiful girl in our class. (Sınıfımızın en güzel kızıdır.)

    He is the tallest boy in our class. (Sınıfımızın (bilgi yelpazesi.net) en uzun boylu çocuğudur.)


    Kuralsız sıfatlar:

    good
    better
    best
    bad
    worse
    worst
    much
    more
    most
    many
    more
    most
    little
    less
    least
    far
    farther
    farthest
    far
    further
    furthest

    This is the worst film I have seen. (Gördüğüm en kötü film.)

    He is the best athlete in our school. (Okulumuzdaki en iyi sporcudur.)

    We have the most money. (En çok para bizde.)


    SIFAT OLUŞTURMA

    A) Nesneli fiillerin üçüncü biçimi ile oluşturulan sıfatlar

    Geçişli fiillerin (nesne alan fiiller) üçüncü biçimleri, önüne BE ya da bağlayıcı fiiller getirilerek sıfat yapılır.

    Fiil: To surprise (şaşırtmak)

    Yüklem sıfat: Be surprised (şaşırmak, şaşırmış durumda olmak vb.)


    I am surprised: Şaşırdım/şaşırmış durumdayım.

    I got surprised: Şaşırdım/hayret ettim.

    You look surprised: Şaşırmış görünüyorsun.

    You sound surprised: Şaşırmış gibisin. (Konuşmana bakılırsa...)


    Fiil: To interest (ilgilendirmek)

    Yüklem sıfat: Be interested (ilgilenmek, ilgili olmak)

    I am interested in your past: Senin geçmişinle ilgiliyim/ilgi duyuyorum.

    I got interested in tennis: Tenise ilgi duymaya başladım.

    The students seem interested: Öğrenciler ilgilenmiş görünüyorlar.


    B) Fiillerin sonuna -ing takısı getirilerek yapılan sıfatlar

    Geçişli fiillerin üçüncü biçimiyle edilgen sıfatlar elde edilir, -ing takısı ile de etken sıfatlar oluşturulabilir.

    Fiil: To surprise

    Yüklem sıfat (edilgen): Be surprised

    Yüklem sıfat (etken) : Surprising (şaşırtıcı)

    The news was surprising: Haber şaşırtıcıydı.

    His presence at the meeting was surprising: Toplantıda bulunuşu şaşırtıcıydı.


    Fiil: To interest

    Yüklem sıfat (edilgen): Be interested

    Yüklem sıfat (etken): Interesting (ilginç)

    The book is interesting: Kitap ilginçtir.

    He is an interesting person: O ilginç bir kimsedir.


    SIFATLARIN KULLANILIŞI

    Sıfatlar genellikle durum gösteren be fiili ile kullanıldıkları gibi, bağlayıcı fiiller adı verilen fiillerle de kullanılabilirler.

    BAĞLAYICI FİİL + SIFATLAR

    GET

    Get bağlayıcı fiili bir sıfat ile kullanıldığı zaman hareket gösterir, yani sıfat ile anlatılan duruma geçiş hareketi belirtilir.

    I am hungry: Açım. (Şu anki durumum)
    I get hungry: Acıkırım. (Açlık hissetmeye başlarım.)

    Roses are red: Güller kırmızıdır.
    Roses get red in spring: Güller ilkbaharda kızarırlar.

    I am angry: Kızgınım, öfkeliyim.
    I get angry: Kızarım, öfkelenirim,
    I am getting angry: Kızmaya başlıyorum...

    BECOME

    Türkçe karşılığı tıpkı be gibi "olmak" demektir, ama become söz konusu duruma geçiş gösterir. Ardından sıfat gelirse, hemen hemen get ile aynı anlama gelir, ama become'dan sonra isim de kullanılabilir (-ing'li kullanılmaz).

    He became a doctor: Doktor oldu.
    I vvill become an acton Aktör olacağım.

    Sıfat ile kullanılınca:
    He became ill: He got ill. (Hastalandı.)
    He became happy: He got happy. (Mutlu oldu.)

    GROW

    Türkçe karşılığı çoğu zaman yoktur. Sıfatla anlatılan durumun giderek arttığını gösterir (-ing'li zamanlarda kullanılabilir).

    I am growing impatient: Sabrım taşıyor. (Sabırsızlığım artıyor.)
    The metal is growing hotter: Metal gittikçe ısınıyor.

    Aşağıdaki fiiller (seem dışında) DUYU fiilleridir. Hareket fiilleri olmadıklarından, basit (geniş, geçmiş) zamanlarda kullanılır, -ing'li zamanlarda kullanılmaz.

    LOOK

    Görülen şeyler için kullanılır, görünüme göre varılan bir yargıyı belirtir.

    Your dress looks beautiful: Elbisen çok güzel görünüyor.
    The patients looked desperate: Hastalar çaresiz görünüyorlardı.
    You look happy today: Bugün mutlu görünüyorsun.

    SEEM

    Yine görünüme dayanan bir yargı belirtir, ama look fiiline göre daha genel bir anlamı vardır ve varılan yargı biraz da konuşan kişinin yorumu gibidir.

    This book seems interesting: Bu kitap ilginç görünüyor.
    The students seem interested: Öğrenciler ilgilenmiş görünüyorlar.
    The tveather seems berter today: Bugün hava daha iyi görünüyor (daha iyiymiş gibi).

    FEEL

    Ya insanın derisiyle, kaslarıyla ya da duygularıyla hissetmesi anlamına gelir. Cümle içinde feel sözcüğü Türkçe’ye çevrilmez. Bir şeyin ağır olduğu söyleniyorsa, feel sözcüğü o şeyi taşıyan, kaldıran kişi tarafından söylenir.

    This suitcase feels heavy: Bu bavul ağır/gibi (ağır geliyor).
    I feel happy today: Bugün (kendimi) mutlu hissediyorum.
    The cool vvater felt good: Serin su iyi geldi/bana iyi geldi.

    SOUND

    İster ses, ister bir fikir olsun, işitilen şeyler için kullanılır. Kulaktan alınan bilgiye göre varılan yargıdır.

    That film sounds interesting: O film ilginç gibi. (Anlattıklarına bakılırsa...)
    Your idea sounds sensible: Fikrin mantıklı geliyor.
    You sound unhappy: Mutsuz gibisin. (Konuşmalarına bakılırsa...)

    TASTE

    Tadılan şeyler için kullanılır. Bir şeyin tadına baktıktan sonra varılan yargıdır.

    The cake tastes delicious: Pastanın tadı çok lezzetli.
    The dessert tasted salty: Tatlının tadı tuzlu gibiydi.
    The meal tasted strange: Yemeğin tadı bir tuhaftı.

    SMELL

    Bir şeyin kokusuna göre varılan yargıdır. Tıpkı taste ile olduğu gibi, özne koklanan-koku veren şeydir.

    This perfume smells very good: Bu parfümün kokusu çok güzel.
    The coffee smelled wonderful: Kahvenin kokusu enfesti.
    The chicken smelled bad: Tavuk kötü kokuyordu.

    1. Duyu fiillerinin “how” sözcüklü sorularda kullanılması

    How does it sound?
    How does it look?
    How does it smell?
    How does it taste?
    How does it feel?
    How does it seem?

    2. Duyu fiillerinin isimlerle kullanılışı (DUYU FİİLİ + LİKE + İSİM):

    Duyu fiilini like edatı izlerse ardından bir isim ya da bir zamir gelebilir, ama SIFAT GELMEZ.

    You look like your brother: Kardeşine benziyorsun.
    She looks like a queen: Kraliçe gibi/kraliçeye benziyor.

    Your idea seems like a good öne: Fikrin iyiye benziyor. (One: zamir)
    It seems like a good party: İyi bir partiye benziyor/parti gibi.
    He sounds like his father: Tlpkı babası gibi. (Konuşmasına bakılırsa…)
    That sounds like a good idea: İyi bir fikire benziyor. (Duyduğum kadarıyla...)
    it smells like a cigar. Kokusu puro gibi/puroya benziyor.
    The meal smells like rotten egg. Yemek çürük yumurta gibi kokuyor.
    The soup tasted like warm vvater. Çorbanın tadı ılık su gibiydi.
    This tomato tastes like an apple: Bu domatesin tadı elma gibi.
    The water feels like ice: Su buz gibi.
    This material feels like velvet: Bu kumaş kadife gibi.

    3. WHAT + DUYU FİİLİ + LIKE (Soru yapısı):

    What does it look like? (Neye benziyor?/Görünümüyle)
    What does it sound like? (Sesi neye benziyor?)
    What does it smell like? (Kokusu neye benziyor?)
    What does it taste like? (Tadı neye benziyor?)
    What does it feel like? (Neye benziiyor?/Doku ya da duygu olarak)
    What does it seem like? (Neye benziyor?/Görünümüyle)

    4. WHO + DUYU FİİLİ + LİKE (Soru yapısı):

    Who does he look like? (Kime benziyor?/Görünümüyle)
    Who does he sound like? (Kime benziyor?/Sesiyle, konuşmasıyla)
     

Bu Sayfayı Paylaş