birden kurşun yemiş gibi susar göz bebeklerime karşı susar da açılıp yol verir şehir sade radyolarda bir gamlı hava "elaziz uzun çarşı" firarda gözüm yok namussuzum yok yok pişmanlık bir halim yaslanıp bir cigara yakmak isterim dumanı cevahir değer mağlup mu desem mahcup mu ama ikisi de değil ben garip sen güzel dünya umutlu öyle bir tuhafım bu akşamüstü sevgilim canavar götürür gibi iki yanım iki süngü i tutsak olacağını bilerek yine bu sabah demirparmaklıktan içeri usulca sızdı güneş ii yasaklanınca görüş gününde çiçek getirilmesi arka duvarın dibinde sarmaşık tohumu dikmiş annem oysa el bile sallayamamıştım ona kuyrukta saatlerce bekleyip doldurduğu içme suyunu dökerken ardıma.