Ugur mumcu'nun ölüm yıldönümü(24 ocak)

'Kutlamalar, Taziyeler...' forumunda AnekToD tarafından 23 Oca 2010 tarihinde açılan konu

Konu etiketleri:
  1. AnekToD

    AnekToD Member

    1942 22 Ağustos'ta Kırşehir'de doğdu. Tapu kadastro memuru Hakkı Şinasi Bey ile Nadire Hanımın dört çocuğunun üçüncüsü.
    1949-54 Ankara'da Ulus'taki Devrim İlkokulunda başladığı ilköğrenimini Bahçelievler'deki Ulubatlı Hasan İlkokulunda tamamladı.
    1957-61 Ankara Cumhuriyet Ortaokulunu ve Ankara Deneme Lisesini bitirdikten sonra Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesine girdi.
    1962 Yazmaya öğrencilik yıllarında başladı. Cumhuriyet Gazetesinde yayımlanan "Türk Sosyalizmi" başlıklı makalesiyle Yunus Nadi Ödülünü aldı.
    1963 Fakültede Öğrenci Derneği Başkanı seçildi.
    1965 Hukuk Fakültesini bitirdi ve Cemal Reşit Eyüpoğlu'nun yanında bir süre avukatlık yaptı.
    1965-66 18 Haziran 1965'te "Biz Anayasayı Savunuyoruz. Ya Siz?" başlıklı makalesiyle Yön Dergisinde yazmaya başladı.
    27 Mayıs Devriminin özgürlükçü ortamında "İnsanlar sadece konuştuklarından değil sustuklarından da sorumludurlar" diyerek Doğan Avcıoğlu'nun yönetimindeki Yön Dergisinde yazdığı makalelerle bir yandan Mustafa Kemal Atatürk'ün ilke ve devrimlerini, tam bağımsız bir Türkiye'yi savundu.
    1967 30 Haziran'da "Kitap Toplatmak Anayasaya Aykırıdır" başlıklı yazısıyla Kim Dergisinde yazmaya başladı.
    18 Ağustos'ta "Anayasaya Saygı" başlıklı yazısıyla Akşam Gazetesinde incelemeleri yayımlanmaya başladı.
    1968 Dil öğrenmek için İngiltere'ye gitti. Yazılarına oradan devam etti.
    25 Şubat'ta Akşam Gazetesindeki inceleme yazılarının sonuncusu yayımlandı.
    1 Mart'ta Kim Dergisindeki son yazısı, Londra'dan yolladığı "Yeter Artık Beyler" oldu.
    25 Mart'tan itibaren aralıklarla Türk Solu Dergisinde yazmaya başladı.
    1969 31 Ocak'ta Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi İdare Hukuku Kürsüsü Profesörü Tahsin Bekir Balta'nın asistanı oldu.
    15 Temmuz'dan sonra incelemeleri, Milliyet Gazetesinde yayımlanmaya başladı.
    Asistan olduktan sonra, 13 Kasım'da Ankara Barosu Levhasından kaydını sildirerek avukatlığı bıraktı.
    1969-71 Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi'nde yazıları yayımlandı.
    1970 Ant Dergisi ile Cumhuriyet Gazetesinde makale ve incelemeleri yayımlandı.
    24 Mart'tan itibaren Devrim Dergisinde yazmaya başladı.
    1971 12 Mart'ta gerçekleşen darbenin aydınlara yönelik baskıcı tutumundan o da payına düşeni aldı. 17 Mayıs'ta gözaltına alındı. Ayrıntı "Kitaplarımı İsterim" . Bir ay sonra serbest bırakıldı.
    12 Temmuz'da Ortam'da yazıları yayımlanmaya başladı. Dergi, 29 Kasım'da çıkan sayısından sonra kanun dışı baskıları protesto etmek amacıyla yayın hayatına son verdi.

    27 Ekim'de Devrim Dergisine son kez yazdı.
    Askerliğini yapmaya hazırlandığı sırada, orduya hakaret etme savıyla tutuklandı. Pek çok aydınla birlikte, Mamak Askeri Cezaevinde bir yıla yakın kalan Uğur Mumcu, açılan davada 7 yıl hapse mahkûm edildi ancak, kararın Yargıtay'ca bozulmasının ardından serbest bırakıldı.
    1972 10 Ekim'de serbest bırakılmasının ardından hemen askere alındı.
    1973 Tuzla Piyade Okulunda 10 Ocak'a kadar süren üç aylık eğitimden sonra, okul yönetimi tarafından "kötü hal ve düşünce sahibi" diye suçlanarak "er" çıkarıldı ve Patnos'a yollandı.
    1974 31 Ocak'ta askerliğini sakıncalı piyade eri olarak, Ağrı'nın Patnos ilçesinde tamamladı. Bu yaşadıklarını "Evet, evet ne olursa olsun, ben Patnos dağlarında halk çocuklarıyla er olarak askerlik yapmayı, emekli olduktan sonra siyasal iktidarın uzattığı yönetim kurullarında, on binlerce lira para alan orgeneral olmaya değişmem!" diyerek, yedek subaylık hakkı ve aylıkları için sadece maddi tazminat isteğiyle açtığı davayı kazandı ve yedek subaylık hakkını elde etti.
    12 Mart döneminde yaşadıklarıyla ilgili bilgi için tıklayınız.
    Askerlikten sonra üniversitedeki görevinden ayrıldı ve gazeteciliğe profesyonel olarak, 25 Şubat'ta Yeni Ortam Gazetesinde "Anarşist!.." başlıklı yazısıyla başladı.
    Yazılarında, hem sorunları dile getirdi hem de hukuka aykırı ve yasadışı uygulamaların üstüne gitti. "Tek bir tahrikçi ajan adı veremezsiniz" diyen Demirel'e "Bir Hikâyemiz Var" başlıklı yazısında, onlarca provokatörün adını belgeleriyle açıklayarak, tüm antilaik, antidemokratik oluşumları uygulamalarıyla belgeledi. Ayrıntı "Sormayalım mı?"
    1975 12 Mart'ta "Ayrılırken" başlıklı yazısıyla Yeni Ortam Gazetesinden ayrıldı.
    18 Mart'ta "Denklem" yazısıyla Cumhuriyet Gazetesindeki 'Gözlem' başlıklı köşesinde düzenli olarak yazmaya başladı. Aynı zamanda da Anka Ajansında çalışmaktaydı.
    Nisan ayında 12 Mart dönemini sergilediği makalelerinden oluşan Suçlular ve Güçlüler kitabı yayımlandı.
    Ekim ayında, Anka Ajansında çalışırken Altan Öymen'le birlikte hazırladıkları, Süleyman Demirel'in yeğeni Yahya Demirel'in hayali mobilya ihracatını konu edinen, Mobilya Dosyası adlı kitap yayımlandı. Böylece "hayali ihracat" kavramı kamuoyunun gündemine girmiş oldu.
    1976 Mayıs ayında Güldal Homan ile nişanlandı. 19 Temmuz'da evlendiler.
    1977 Anka Ajansından ayrılarak Cumhuriyet Gazetesinin kadrolu yazarı oldu.
    Terörün toplumu korkuya, karamsarlığa ittiği günlerde, kalemiyle teröre karşı durdu. Taksim'deki 1 Mayıs katliamının ardından, bu olayı ve bu tür olayları irdeleyen yazılar yazdı.
    Mayıs ayında oğlu Özgür dünyaya geldi.
    Sakıncalı Piyade ve Bir Pulsuz Dilekçe kitapları yayımlandı.
    1978 12 Mart döneminde yaşadıkları, gülmece ustaları için bulunmaz bir malzemeydi. Kendisi de yazı ve konuşmalarında gülmece öğelerini sık sık kullanırdı. Bu dönemi anlattığı Sakıncalı Piyade adlı yapıtını, Rutkay Aziz ile birlikte, tiyatroya uyarladı. Sakıncalı Piyade Tiyatro ilk olarak Ankara Sanat Tiyatrosu'nca (AST) sahneye kondu ve700 kez sahnelendi.
    Aralık'ta, siyasal yaşamda adı duyulan, belli dönemlere damgasını vurmuş birçok ünlünün yaşam öykülerini, siyasal geçmişlerini, bir güldürü zenginliğiyle anlattığı kitabı Büyüklerimiz yayımlandı.
    1979 Terörün yeniden tırmandığı, gencecik insanların sokak ortasında kurşunlandığı, kahvelere, evlere bombaların atıldığı bir ortamda, tarihin boş yere tekrar etmesini önlemek ve ders alınmasını sağlamak amacıyla, 12 Mart öncesi ve sonrası gençlik liderlerinin yaşadıklarını kendi ağızlarından yansıttığı ve silahlı eylemlerle bir yere varılamayacağına dikkat çektiği kitabı Çıkmaz Sokak Temmuz ayında yayımlandı.
    1980 1980'li yıllar başlarken 70'li ve 60'lı yılları da incelediği, yenilmeyen gücün, halkın örgütlü gücü olduğunu anlattığı yazıları Tüfek İcat Oldu başlığı altında Şubat ayında yayımlandı.
    12 Eylül darbesi oldu. Ayrıntı "Bundan Sonra" . 12 Eylül'ü gerçekleştiren generaller tarafından partilerin, birçok kitle örgütünün kapatılması gibi sorunların yaşandığı bu dönemi ve uygulamalarını eleştirdi. "Terörsüz Özgürlük"
    1981 Kendi deyişiyle, "..terörün silah kaçaklığıyla ilgisini ortaya koymak ve kamuoyunu bu konuda uyarmak..." için yazdığı Silah Kaçakçılığı ve Terör adlı inceleme kitabı Mart ayında yayımlandı.
    13 Mayıs'ta Mehmet Ali Ağca, Papayı öldürme girişiminde bulundu. Ayrıntı "Yine Ağca" . Daha önce 1979 yılında Abdi İpekçi'nin katili olarak yakalanan Ağca üzerine çalışma ve araştırmalar yapmıştı, Papa olayı sonrasında irdemelerini yoğunlaştırdı.
    Haziran ayında kızı Özge doğdu.
    "Bu kitap ile yalnızca, parlamento çalışmalarını engelleyen, kürsülerde yurt ve dünya sorunlarının özgürce konuşulmasını engelleyen sorumsuz bir azınlığın sergilediği çirkinlikler eleştiri konusu yapılmıştır." dediği Söz Meclis'ten İçeri 'nin ilk baskısı Ekim ayında yapıldı.
    1982 Ağca Dosyası kitabının ardından Kasım'da Terörsüz Özgürlük adlı makale derlemesi yayımlandı.
    Barış Derneği kapatıldı. Yöneticileri ve üyeleri 141. ve 142. maddelerden suçlanarak tutuklandı. Barış Derneği Davası, 12 Eylül döneminde, Türk aydınlarına karşı topluma göz dağı vermek için açılmış bir davaydı. Mumcu pek çok yazısında bu konuyu ele aldı.
    1983 Genel seçimler yapıldı. Birçok politikacının yasaklı olduğu bu dönemde, ekonomik ve toplumsal çarpıklıkları, hukuk dışı uygulamaları gözönüne seren araştırmalar yaptı. Ayrıntı "Lozan ve Sevr" .
    Şubat'ta Ağca ile cezaevinde röportaj yaptı. Bu röportajın NBC'de yayımlanmasını isteyen NBC yöneticilerine, hazırladığı röportajı o sırada kapalı olan gazetesi Cumhuriyet'ten başka bir yerde yayımlamayı düşünmediğini söyledi.
    1984 Mart ayında, ülkedeki olumsuzlukların dile getirildiği, yazar Aziz Nesin öncülüğünde bir grup tarafından Cumhurbaşkanlığı ve TBMM Başkanlığına sunulan ancak, Kenan Evren'in imzalayanları "vatan hainliği" ile suçlayarak dava açtığı "Aydınlar dilekçesi"nin hazırlanmasına katıldı.
    Sakıncasız adlı oyunu yazdı. Basındaki yozlaşmanın ve döneklerin sergilendiği, 12 Eylül döneminde aydınlara yapılan işkencelerin anlatıldığı oyun, 3 Nisan - 7 Mayıs tarihleri arasında İstanbul Hodri Meydan Kültür Merkezi'nde ve 10 - 27 Mayıs tarihleri arasında da Ankara Sanat Evi'nde sahnelendi.
    Uzun ve yorucu bir araştırmanın ürünü olan Papa-Mafya-Ağca kitabı Haziran ayında yayımlandı.
    1985 Haziran'da Liberal Çiftlik ve Devrimci Demokrat adlı kitapları yayımlandı.
    Roma'ya gitti. Papa davasında uzman tanık olarak bilgisine başvuruldu.
    1986 Mehmet Ali Aybar'la Türkiye İşçi Partisi (TİP) olgusu ve Marksizm üzerine yaptığı Aybar ile Söyleşi kitabı Temmuz ayında yayımlandı.
    1987 Şubat'ta, yakın tarihimize ışık tutacağını düşünerek, 27 Mayısçılardan Osman Köksal'ın anı ve mektuplarına yer verdiği kitabı İnkılap Mektupları yayımlandı.
    Milliyet Gazetesinden Örsan Öymen ile birlikte, Federal Almanya'da, eski Adana Müftüsü Cemalettin Kaplan ile cemaati önünde görüştü. Bu görüşme, 10 Şubat'ta Cumhuriyet Gazetesinde yayımlandı.

    Mayıs ayında araştırmacı gazetecilik açısından büyük bir başarı kabul edilen Rabıta ve Kasım'da da 12 Eylül Adaleti adlı kitapları yayımlandı.

    1988 Ağustos ayında Eski Türkiye İşçi Partisi (TİP) Başkanı Behice Boran'la yaptığı söyleşiyi içeren Bir Uzun Yürüyüş yayımlandı. Yine Ağustos ayında, günümüzde de etkinliğini hiç yitirmediği görülen üçlü arasındaki ilişkileri belgeleriyle anlatan yazılarından derlediği Tarikat-Siyaset-Ticaret adlı kitabı yayımlandı.
    1989 Özal hükümeti döneminde Milli Savunma Bakanlığına getirilen Ercan Vuralhan, Dışişleri Bakanlığı İdari ve Mali İşler Daire Başkan Yardımcısı iken, diplomatlar ve dış görevdeki personelin güvenliğini sağlamak için aldırılan zırhlı araçlar konusundaki yolsuzluklar üzerine yazılar yazdı.
    1990 "Yakın tarihimizin pek aydınlanmayan bir bölümünü oluşturuyor.." diye düşündüğü 40'lı yılların siyasal çerçevesini çizmek ve koşullarını yansıtmak amacıyla yaptığı araştırma çalışmalarını 40'ların Cadı Kazanı adlı kitabında topladı. Ağustos'ta da diğer bir kitabı Kâzım Karabekir Anlatıyor yayımlandı.
    1991 Temmuz ayında en önemli araştırmalarından biri olan Kürt-İslam Ayaklanması 1919-1925 yayımlandı.
    6 Kasım'da onaylamadığı gelişmeler üzerine, 80 arkadaşı ile birlikte, Cumhuriyet Gazetesinden ayrıldı.
    1992 1 Şubat - 3 Mayıs tarihleri arasında Milliyet Gazetesi'nde yazdı. Buradaki yazılarında Kürt sorununu sıklıkla gündeme getirirken yurtdışındaki PKK yayınlarını yakından izledi. 3 Mayıs'ta Milliyet Gazetesindeki son yazısı "Gazeteci" ydi.
    Şubat ayında, ilk kez yayımlanan belgelerin yer aldığı Gazi Paşa'ya Suikast adlı kitabı basıldı.
    7 Mayıs'ta Cumhuriyet Gazetesi'nde yapılan yönetim değişikliği üzerine yeniden Gazetesine döndü.
    Hizbullah, PKK ve kontrgerilla konularını irdeleyen makaleler yazdı. "Hizbulkontra!.."
    1993 13 Ocak'ta İstanbul'da Harp Akademilerinde gazetecilik üzerine bir konferans verdi. Konuşma metni için Gazetecilik .
    Öldürülmeden önce, PKK ve Kürt sorunu üzerinde çalışmalar yapmaktaydı. Ayrıntı Kürt Dosyası
    Son yazısı "Zeyilname" .
    24 Ocak Pazar günü arabasına yerleştirilen bomba ile öldürüldü.
     
  2. sha.

    sha. ..daha çirkin, daha huysuz

    Allah Rahmet Eylesin tekrardan..
     
  3. Özgür

    Özgür Administrator Site Yetkilisi

    Biz unutmadık, tekerlerine çomak soktuklarının da unuttuğunu sanmıyorum ama hala gerçek katillerinin ortada olmaması ayrı üzücü... Bu ülkeyi Uğur Mumcu gibi aydınları katlederek karanlığa sürükleyenler amaçlarına ulaşamadan umarım çürüyeceklerdir...
     
  4. Belle

    Belle New Member

    Uğurlar Olsun


    Bir pazar sabahıydı
    Ankara kar altında
    Zemheri ayazıydı
    Yaz güneşi koynunda
    Ucuz can pazarıydı
    Kalemim düştü kana
    Zalimler pusudaydı
    Bedenim paramparça

    Çevirdim anahtarı
    Apansız bir ölüme
    Şarapnel parçaları
    Saplandı ciğerime
    Ucuz can pazarıydı
    Kan doldu gözlerime
    İsimsiz korkuları
    Katmadım yüreğime
    Bembeyaz doğruları
    Yaşadım ölümüne

    Uğur'lar olsun Uğur'lar olsun
    Hüzünlü bulutlar yoldaşın olsun
    Bir keskin kalem, bir kırık gözlük
    Yürekli yiğitlere hatıran olsun
     
  5. Özgür

    Özgür Administrator Site Yetkilisi

    Bir sene daha geçmiş unutturmayız unutmayız
     
  6. AnekToD

    AnekToD Member

    Ben Atatürkçüyüm,ben cumhuriyetçiyim,
    ben laikim, ben anti-emperyalistim,
    ben bağımsız Türkiye'den yanayım,
    ben özgürlükçüyüm, ben insan hakları savunucusuyum,
    ben terörün karşısındayım,
    ben yobazların,vurguncuların,hırsızların,çıkarcıların düşmanıyım!
    Öyleyse vurun,parçalayın! Her parçamdan benim gibiler, beni aşacaklar çıkacaktır"
    UĞUR MUMCU


    Işıklar içinde uyu...
     
  7. sha.

    sha. ..daha çirkin, daha huysuz

    Cesur bir kez, korkak bin kez ölür!

    Önemli olan, insanın böyle bir toplumda mezar taşı gibi suskunluk simgesi olmamasıdır.

    Uğur Mumcu
     

Bu Sayfayı Paylaş