Yalnızlık, karanlığı çocukluğumuzdan kalmış bir çocuktur; içimizin içinde oturup ihtiyarlığımızı yaşar. Gözleri gözlerin görmediğidir dünden beri, elleri ellerin gelecekte yazmadığı. Yalnızlık bir çocuktur; kirlenir dili dışarının diliyle, eli kirlenir, yönü kirlenir. Yüzümüzden biçilmiş yüzü hatta, kirlenir. Sessizliği sonra, fısıltılarının rengi ve kiri kirlenir Çocuklar büyüdükçe kirlenir zaten kirlendikçe büyür; başka ne denir? Çünkü, her kir, bir saattir. Yalnızlıksa saatleri, günleri ve haftaları örten bir başka zamandır. İnsanlardan oluşmuş acı bir dumandır yalnızlık; yamandır. Çocukların büyüttüğü bir çocuktur yalnızlık; geceleri yastık altlarında büyür, ikindileri okul bahçesinde paydos ziliyle, masallarda bir de, köşelerden fırlayan otomobillerle ansızın. Ev içi kavgalarıyla kapı aralıklarında, sessizce. Bir top yuvarlandıkça ya da Bir yanı yaşlansa da hep çocuk kalır yalnızlık, hep bir kalır. Tanırsa seni tanır, onu tanır, beni tanır; koparmışsak, gülü. Kimi zaman asar kendini yaşamın alnına ödünç bir bedenle, kimi zaman senle, kimi zaman benle namluya koşar bir cinneti yaşamak için; ve birini alır öteki yalnızlıkları kirleterek birini alır. Kalırsa yalnızlıktan yalnızlıklar kalır. Hasan Ali Toptaş